X

Geçmişte ya da gelecekte gezinen zihin mutsuzdur, asıl olan ‘an’dır

İnsanın farkındalık yolculuğu evrim sürecinde ben ve öteki ayrımına varmasıyla başladı. Varlık bilincindeki bu gelişim kendini ötekilerden ayıran insanın; duygularını, düşüncelerini, arzu ve isteklerini fark etmesine giden yolculuğun ilk adımıdır. Binlerce yıl sonra gelişen zihin, modern yaşam insanın sadece kendini birey olarak fark etmesini değil aynı zamanda eylemlerinin temelinde yatan davranış kalıplarının da fark etmesine yol açtı.

Bugün ‘mindfulness’ı bu kadar popüler yapan en önemli etkenlerden biri bunun zaten asli doğamızda varoluşudur. Modernleşen ve hızlanan insan yaşamı doğası gereği hareket halinde olan zihinle de kolayca uyumlandı. Bu uyum aynı anda birçok şeyi yapma yeteneği kazandırmış olsa da an’nın kalitesini düşürerek insanı tüketen bir yere götürüyor. Her şeye yetişme isteği, her şeyi kontrol etme isteğiyle birleşiyor. Oysa ki yaşamın içinde gerçekleşen olay ve durumlar her zaman öngörülemezlik ve belirsizlik özelliğiyle geçici ve sonlanan bir etkinliktir. Yaşanan olumsuz durum ve olayları kalıcı hale getiren zihnimizdir. İki eşit şey arasında olumsuz ya da daha kötü olanın dikkatimizi çekmesi tamamen zihnin yaşamda kalmak için olumsuzluk ön yargısıyla kendini güvene alması vardır. Örneğin; bizler; ormanda uzaktan gördüğü ağaç kabuğunu ağaç deyip geçmeyen acaba ayı olabilir mi diye kontrollü bir şekilde yürüyen ataların torunlarız. Ağacın ayı olma ihtimaline karşı taşıdığı olumsuzluk ön yargısı bizi hayatta tuttu ve zihnimizde böyle evrildi. Olumsuza yatkınlık, kocaman iyi şeyin içinde ufacık kötü bir şey bile olsa onu fark etme bilincinin gelişimesine neden oldu. Günümüzde çoğu insan an içinde olmayan bir problemle ilgili onun gelecekte gerçekleşme ihtimaline karşı endişe duyuyor. Gerçek olan an’ın içinde öyle bir problemin olmadığıdır. Ama olumsuzluk ön yargısıyla “ya ağaç değilse” der. Mindulness an içine yönlendirilen dikkatle bu zinciri kırar. Gerçek olan neyse onu olduğu gibi görebilme yeteneği kazandırır.

Dünyanın en ünlü akademik dergilerinde olan Science’ın 2010 yılında yayınladığı “A Wondering Mind Is an Unhappy Mind” başlıklı makalenin ilk paragrafı:

“Diğer hayvanların aksine insanlar şu anda gerçekleşmeyen, geçmişte yaşanmış olaylar, gelecekte olabilecekler ya da olmayacaklar hakkında düşünerek çok zaman geçirirler “gezinen zihin” ya da “uyarandan bağımsız düşünce” beynin varsayılan çalışma modudur. Bu, insanların öğrenmesi, sorgulaması ve planlama yapmasına izin veren ve evrimsel açıdan çok önemli bir beceri olsa da duygusal maliyeti vardır. Pek çok felsefi ve dini gelenek mutluluğun şu anda olduğu öğretmektedir. Bu geleneklere göre gezinen zihin mutsuzdur.” Haklılar mı?

Harvardlı araştırmacı Matt Killingsworth yazdığı makalede, mevcut anın gücünü vurgulayan eski geleneklerde hem fikirdir. Bununla ilgili zihni an’da tutmanın mutlulukla ilişkisini ortaya koymak için bir araştırma ekibi kuruyor ve iphone’da geliştirdikleri “Track Your Happiness” uygulamasıyla, kişilerin gün içinde mutluluk seviyesini puanlanması isteniyor. Çalışmanın sonuçları göstermiştir ki insan zihni zamanının yarısını geçmiş ya da gelecekte düşünerek geçiriyor. Bu gezinmeler sırasında akıldan geçen düşünceler olumsuz ya da nört düşüncelerdir ve bu durum insanların daha az mutlu olmasına neden olur. Geçmiş ve gelecekten bağımsız anbean zihinden geçenleri fark etmek bile başlı başına dönüştürücü bir eylemdir.

Bilinçli farkındalık Buddha’nın Dharma öğretisinde “Sati” kelimesine karşılık gelir. Günümüzde hem Doğu hem de Batı kültürünü çevreleyen bu kavram Antik dönemden beri gelişme gösterdi. Farkındalık her ne kadar Budizm kökenlerine dayanıyor olsa da uygulamaların Antik Yunan felsefesi, Varoluşçuluk akımı, Batı kültürünün Doğalcılığı, Amerikan kültürünün Hümanizmi gibi felsefelerle de ortak kavramlarının bulunduğu görülmektedir. Bu bağlamda farkındalığı bir inanç, dini bir sembol ya da bir ibadet biçimi olarak düşünememek gerekir. Buna göre farkındalık uygulamaları, dağılmış, parçalanmış olan insan zihninin dinginlik ve sükunete kavuşmasını hedeflemektedir. Batı dünyası tarafından bir kültür unsuru ve bir dini görevden ziyade, bireylerde var olan değerlerin birikimi olarak kabul edilerek seküler bir bir yol gösterici yorumu kazanmıştır.

An’da olma bireyin “şimdi ve burada” olma halidir. Anda olmakla anlatılmak istenen bireyin hem dış hem de iç dünya ile temas edebilmesidir. Bu şekilde işlevsiz davranış kalıplarının yerine koyabileceği sağlıklı davranışları geliştirebilir.

Psikolojide düşünen ve gözlemleyen benlik olarak ayrılan kavram, farkındalıkta yapma modu (doing) ve olma modu (being) olarak nitelendiriliyor. Yapma modu, benliğin inanç, hatıra, hayal ve plan gibi düşünce üzerine yoğunlaşan kısmıdır. Olma moduysa benliğin yaşam boyunca beden değişirken, düşünceler, duygular, hayattaki roller değişirken tüm bu değişimlere tanıklık eden, bu değişimleri izleyen ve kendisinde hiç değişmeyen benlik parçasıdır. Kişilerin içsel yaşantılarına, acı verici deneyimlerine ve kaygılarına rağmen bu benlik parçalarını fark etmeleri psikolojik esnekliklerini arttırarak değerlerini fark etmelerini kolaylaştırır. Değerler, kişilerin gündelik yaşamı içerisindeki rutinden uzaklaşarak kendilerine “Bu hayatı ne için yaşıyorum?” sorusuna verdikleri cevaplardır.

Yaşamının sorumluluğunu alacak ve onu anlamlı kılacak tek kişi kendimiziz. Kişi duygu ve düşüncelerini yargısızca ve özgür bir biçimde keşfedebilir. Farkındalık, düşünceleri rasyonel-irrasyonel, olumlu-olumsuz diye ayırmadan olduğu gibi kabul etme, geçip gitmelerine izin verme temellidir. Bunun için kişinin meditasyon aracılığıyla zihnini eğitmesi gerekir. Eğitilmemiş bir zihin daldan dala gezen ve geçtiği her dalı gerçek kabul etmemiz için bizi manipüle eden kötü bir arkadaşa benzer. Gündelik yaşamdaki uygulamaları ve meditasyonu pratik ettikçe, dikkatinin kalitesi ve kapasitesi artar. Bu durumda an ve an ortaya çıkan düşüncelerin ve duyguların farkına varmak daha da kolaylaşır. Bu bağlamda mindfulness uygulamalarının duygu töleransında etkili olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Farkındalığın amacı mutluluktan daha farklı öznel bir iyi oluş halidir. Burası mutluluğun bir üst aşamasıdır. Çünkü mutluluk belli noktada dış koşullara da bağlı. Sevdiğim birinin başına bir şey gelmesi kişiyi elinde olmayan sebeplerle mutsuz edebilir. Ama öznel iyi oluş hali, bireyin duygusal dengesi ile yaşamdaki olumlu ve olumsuz duygular arasındaki ilişkisidir. Bu hem mutluluk gibi olumlu duyguları kapsar, hem de bireyin içsel alanıyla bağ kurar.

Mutluluğu doğrudan bir amaç olarak görüp yaşayarak mutlu olunamayacağı düşüncesi on dokuzuncu yüzyılda yaşamış filozof John Stuart Mill tarafından savunuldu. Düşünüre göre, mutluluk bir yan üründür ve asıl önemli olan insanın bütün kalbiyle isteyerek yaptığı ve sonucunda kendisini mutluluğa eriştirecek şeylerin ne olduğunu keşfetmesidir ve bu keşif ancak öznel bir iyi oluş haliyle mümkün olabilir. Bunun içinde kişinin düşünen zihinden (doing) gözlemleyen zihne (being) geçiş yapması gerekir. Eğitilmemiş bir zihin yaşam boyu duygusal olarak zorlayıcı olacaktır. Kişi daldan dala geçen her düşünceye inanmamayı ve peşinden gitmemeyi öğrenmelidir. Bunun içinde yaşamda bedenimize iyi baktığımız gibi zihnimize de iyi bakmayı ve an’nın içinde olanlara dikkatimizi yönlendirerek zihnimizi eğitmek için çaba göstermeliyiz.

İlginizi çekebilir: Mindfulness nedir, nasıl alışkanlık haline getirilir?

Hazel Kurtuldu: Merhaba ben Hazel, 1988 İstanbul doğumluyum. Lisans ve Yüksek Lisans eğitimimi İstanbul Üniversitesi'nde tamamladım. Yogayla ilk tanışmam 2011 yılında oldu. Kişi tutkuyla sevdiği bir şeyde derinleşmeye başlarsa, oradan yaşamını dönüştürecek bir sihir çıktığına inanıyorum. Hem Türkiye'de hem de yurt dışında birçok eğitmenden aldığı eğitimlerle Hatha Yoga, Vinyasa, Yin ve Hamile yogası gibi ekollerde dersler vermekteyim. 2018 yılında tamamladığım Mindfulness Eğitmenliği ile, bu alanda düzenli eğitimler açıyor, hem özel gruplara hem de kurumsal firmalara seminerler veriyorum. Yaşamın hayatımı değiştirdiği yönüyle yeniden yüksek lisans yapmaya karar verdim ve şu anda özel bir üniversitede Felsefe yüksek lisans eğitimim devam ediyor. “Farkındalık Sanatı” ismiyle düzenli yayınlar yaptığım podcast kanalımda hem Doğu öğretileri hem de Batı felsefesini içeren içerikler hazırlıyorum. Burada olmaktan ve sizinle buluşmaktan dolayı çok mutluyum, yazılarımda buluşmak üzere...

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale