Hayatta hepimiz zaman içerisinde var oluyor ve yaşantımızı devam ettiriyoruz. Yaşadığımız anları tanımlarken geçmiş, şu an ve gelecek kavramlarının üzerinde duruyoruz. Hepimiz bu kavramların içerisinde sürekli olarak bulunmaya devam ediyoruz. Buraya kadar her şey normal seyrinde ilerliyor, peki biz bu zamanlardan birinde fazlaca yaşamaya başladığımızda neler oluyor? Geçmişte yaşadıklarımızı iyi, kötü, acı, tatlı vb. farklı duygular üzerinden kaydediyoruz. Bu kayıt zihnen ve bedenen tüm hücrelerimize kadar işlenebilir şekilde ilerliyor. Bu konuda en önemli sistemlerden birisi de sinir sistemimiz. Size daha önce de çevresel sinir sistemimizden bahsetmiştim, oraya da bakınmanız konu hakkında tamamlayıcı olacaktır.
Bedenimiz her türlü kaydı saklamasına rağmen, sürekli yeni ve öğrenebilme yeteneğine de sahiptir. Bazılarımız geçmişin hissettirdiği duygulara bağımlı hale gelerek, bizimle beraber olumsuz dinamikleri şu an ve geleceğe taşımak isteyebilir. Bu bazen güvenli hissetmek, bazen içinde olduğumuz duygudan sonraki belirsizlik hissi, bazen de o hislerin yaratmış olduğu bağımlılık gibi durumlardan kaynaklanabilir. Yeni ve belirsizlik hissi her zaman için bireyde belli düzeyde stres yaratır ve bu bizim için konforlu gelmeyebilir ve korkutucu olabilir. Dolayısıyla kişi geçmişteki kayıtları kapatıp, deneyim ve öğreti olarak kullanmak yerine benzer bir ana metni farklı hikayeler ve kişiler üzerinden yaşamaya devam edebilir. Sonrasında hep aynı şeyler neden başıma geliyor diye sorar. Aynı konu bedeninizde bir fiziksel ve zihinsel travma, ağrı ve tekrarlayan ve nedeni belli olmayan rahatsızlıklar içinde geçerli olabilir.
Sisteminizin gelişmesine ve ilerlemesine izin vermeniz gerekir. Bir durumu, duygu veya yükü gereğinden fazla biriktirir ve taşımaya devam ederseniz, sistem kendini korumak için bu tarz durmanızı sağlayacak durumlar yaratacaktır. Bunun bir diğer versiyonu olarak da sürekli gelecekte yaşama senaryosu vardır. Benim de uzun yıllar boyunca yaptığım hala da belli düzeylerde yapmaya devam ettiğim bir durumdur. Bu durum sürekli olarak planlar, beklentiler ve hayaller kurmanızı sağlar. Bunun ölçüsü sürekli gelecekte kalmadığı sürece doğru bir işleyiştir. Ancak bu anı kaçırıp, atılması gereken adımları gerçekleştirmenizin önüne geçmesi muhtemel olabilir. Çünkü sürekli olarak düşünmek ve geleceği planlamak bugün harekete geçmenizi ve geleceği etkileyebilir. Bu durum planlarınız, hayal ettikleriniz ve beklentileriniz ile ilgili problemler oluştuğunda kaygı ve stres seviyenizi etkileyerek sinir sisteminiz üzerinde kopukluklar yaratabilir. Dolayısıyla sağlıklı bir işleyiş için öğrendiklerimizi ve öğreneceklerimizi dozunda bir şekilde bağımsız ve beklentisiz bırakmak gerekir. Yazının sonunda yine bir egzersizle kapanışı yapalım:
- Kendinize ilk olarak şunu sorun; geçmiş yıllarınızı ve anılarınızı, ilişki veya duygularınızı yaşatırken sürekli olarak bugüne taşıyor musunuz?
- Yine aynı şekilde sürekli olarak gelecek planları yapıp ya da gelecekte bir şeyleri yaparım diye bugün yapmadığınız ne kadar çok şey ile karşılaşıyorsunuz?
- Başka bir işle uğraşırken veya bir anı yaşarken bu durumları gün içerisinde düşünür bulduğunuz anlar ne kadar sıklıkta gerçekleşiyor?
Nefes çalışması
İlk olarak gözlerinizi kapatın. Sonrasında bir ki bir ki temposunda ellerinizi şıklatarak veya vurarak bir ritim tutmanızı istiyorum, bunu yaparken de ritminiz ile uygun şekilde nefes alıp vermeye çalışın. Nefesleriniz burundan alıp verecek şekilde devam etsin. Kendinizi iyi hissettiğiniz sürece 1-2 dakika civarında ritim ve nefesleri devam ettirmeye çalışın, zihninizin biraz anda kalmasını gözlemleyin. Bu çalışmayı zihniniz çok fazla başka zamanlara koşmak istediğinde tekrarlayabilirsiniz, yolunuza ufak bir ışık olması dileğiyle…
İlginizi çekebilir: Aldım verdim, ben seni yendim