Bir köyden diğerine giden iki keşiş hakkında güzel bir hikaye vardır.
Yolda bir nehrin kıyısına oturmuş ağlayan bir genç kıza rastlarlar. Keşişlerden biri kızın yanına gider ve sorar: “Kardeşim, ne için ağlıyorsun?” Kız, “Şurada, nehrin karşı kıyısındaki evi görüyor musunuz? Bu sabah erkenden bu tarafa geldim, nehri de yürüyerek kolayca geçmiştim ama şimdi nehir yükseldi ve evime dönemiyorum. Sandal yok” der. Keşiş “Ah, hiç sorun değil” der, kızı kucağına alır ve nehrin karşı kıyısına kadar taşır.
İki keşiş yollarına devam ederler. İki saat sonra diğer keşiş, “Kardeşim, biz bir kadına asla el sürmemeye yemin ettik. Yaptığın şey büyük bir günah. Bir kadına dokunma sana zevk, yani sıra dışı bir his vermedi mi?” der. Arkadaşı da cevap verir “Ben onu iki saat önce arkamda bıraktım. Sense onu hala taşıyorsun, öyle değil mi?”
J. Krishnamurti, Bilinende Kurtulmak
İşte bizler de aynı bu şekilde aklımızda, kabimizde, beynimizde eski yükleri, saatler, günler önce yaşanıp bitmiş olayları taşımaktayız. Artık değiştiremeyeceğimiz tüm bu olup bitmiş olaylar hakkında belki kedimizi suçlamakta, belki başkalarını suçlamakta, belki pişmanlıkla boğuşmakta, belki de kendimizi daha da dipsiz kuyulara atmaktayız…
Bugün bu yazımda sizinle birlikte bu geçmişin kamburlarına bakalım istiyorum. Yapılmış, yaşanmış, olmuş, bitmiş her şeyi orada bırakmaya niyetlenelim. Hemen yapamıyorsak bile biraz olsun kendimize yüklediğimiz bu kadar pişmanlığı, bu kadar ağır sorumlulukları biraz olsun hafifletelim.
Peki neden geçmişin yükleri bizim için bu kadar ağır, hiç düşündünüz mü? Hikayemizde de bu çok önemli bir ders; olup bitenin asla geriye dönülüp değiştirilemeyecek olması. Bizler aslında, örneğin geçmişte pişmanlık duyduğumuz bir hatamızı tekrar tekrar kendi kendimize yaşatmaya devam ediyoruz. Tek bir kez yaşanan bir olay, aklımızda tek seferde ne yazık ki bitmiyor! Sırf zamanında yaşadığımız acı bir ihanet, beki bir kayıp, belki bir yenilgi veya hata için kendimiz bu zamanda, yenide ve yeniden aynı şeyleri yaşamaya, yine kendimizi kendi aklımızın içinde mahkum ediyoruz. Sırf bir kez reddedildik diye yeniden denemeyi bırakacak mıyız, sırf bir kez yıkıldık diye ayağa kalkmaktan korkacak mıyız, sırf biz kez kaybettik diye hiç kazanamayacak mıyız, sırf bir kez kaybolduk diye sonunda aradığımız sevince, aşka, kariyere, başarıya, mutluluğa erişemeyecek miyiz?
İşte bizler, yeniden ve yeniden aynı şeyi düşünüp, yeniden pişmanlığı perçinleyip, yeniden kendimize kızıyoruz. Bugün, şu anda, yaşadığımız anda herhangi bir müdahale yapmamızın mümkün olmadığı bir olayı tekrar tekrar bugüne taşıyoruz…
O zaman hikayemize dönelim ve soralım; kaçımız o hikayede kızı karşıya geçiren ve olayı o an orada bırakıp yoluna devam eden keşişiz? Ve kaçımız üzerinden saatler geçmesine rağmen hala yapılan hatanın değiştirilemeyecek olan bir akışın, geçmişte kalmış bir sürecin etkisini ve pişmanlığını yenide ve yeniden yaşamaya, dile getirmeye devam ediyoruz? Yıllar önce evliliğimi beni derinden yaralayan sebeplerle bitirmek durumunda kalmıştım. Sonraki dönemde ise, uzun süre neden bu durumu yaşadığımı anlamaya çalıştım ve sırf aynı şeyleri yaşayabileceğim korkusuyla yine uzun bir süre herhangi bir özel ilişkide bulunmaktan kaçındım.
O kadar düşünmeme rağmen ne bu olayların başıma gelme nedenini anlayabildim, ne de şu an baktığım yerden o dönemde içinde bulunduğum kaçmak sürecinin doğru olduğunu gördüm. Aslında yapmam gereken sadece olanı o anda bırakmaktı.. Herkes gibi yaşanacak ne varsa yaşayıp, geride bırakıp yola devam etmek. Ne yazık ki bu noktaya erişmek hikayemizdeki keşişler gibi sadece iki saatimi almadı, benim için çok daha uzun zaman gerekti!
Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız, düşünmenizi isterim, geçmişin kamburları sırtınızda mı? Hangi sebepten hala düzeltemeyeceğiniz, değiştiremeyeceğiniz, müdahale edemeyeceğiniz kavramlar için kendinizi suçlamaya veya anlamaya çalışmaya devam ediyorsunuz? Gelin biraz değişiklik yapalım ve bugüne dönelim. Önümüzde kocaman temiz sayfalar, yürünecek güzel yollar ve anlatılacak muhteşem hikayeler var.
Geride kalanın yüklerinden kurtulmaya hazır mısınız?
İlginizi çekebilir: Gerçeği anlamak yolunda ‘yüzleşmeye’ hazır mıyız?