Biri ya da birileri seni üzdü. Erkek arkadaşın kalbini kırdı, iş yerinde hak ettiğini düşündüğün terfiyi bir başkası aldı. Sen her zamanki gibi kendi içine çekilip bütün dünyanın sana karşı olduğunu düşünmeye başladın, “zaten hiçbir zaman kıymetim bilinmiyor” diye hayıflandın, içinden kendine “hak ettiğim yere asla gelemeyeceğim” diyip durdun. Bu senaryo sana da tanıdık geldiyse kendine acımaktan bahsettiğimi anlamışsındır.
Kendine acıma eylemi çoğumuzun zaman zaman düştüğü bir tuzaktır. Kendimize acıdığımız zaman tüm dikkatimiz bizden kendimize doğru akar. O an dünyada bizden ve kendimize acıma duygumuzdan daha önemli hiçbir şey yoktur. Ama işin doğrusu şu, kendimize acımakla geçirdiğimiz vakitler boşa geçirilmiş vakitlerdir. Kendine acıma çözüm odaklı değil, problem odaklı bir eylemdir. Elbette ki hayatta üzüldüğümüz zamanlar olacak. Ama karşılaştığımız bir problem yüzünden üzüntü duymakla, sık sık kendimize acımak iki farklı durum. Kendine acıma alışkanlığı olan insanlar başarısızlıklarına fazla odaklanma eğilimi gösterirler ve üzüntüleriyle fazla meşgul olurlar (Charmaz, 1980).
Peki kendine acıma alışkanlığından nasıl kurtulabilirsin? Bir kere içinde bulunduğun durumun tüm insanlığın ortak paydası olduğunun bilincine varmalısın. Evet bu dünyada acı çekmeyen, çekmemiş ve çekmeyecek de tek bir insan yok. “Bireyler kendilerine acıdıklarını hissettiklerinde, kendi sorunlarına yoğun bir biçimde odaklanma ve diğerlerinin benzer sorunlar yaşadığını unutma eğiliminde olurlar. Onlar diğerleriyle bağlantıları görmezden gelir ve kendisini dünyada bu şekilde acı çeken tek insan gibi hisseder. Kendine acıma onu diğerlerinden ayıran benmerkezci duyguları ve kişisel acı çekmenin derecesini aşırı şekilde abartmayı vurgular” (Neff, 2008b, Akt. Yağbasanlar. 2017). Oysa sen acılarınla, üzüntülerinle yalnız değilsin.
Kendine acıma alışkanlığına objektif olarak yaklaş. Sence neden böyle bir alışkanlığın var? Kendine acıma huyun hangi isteğine hizmet ediyor?
Çocukken alamadığın şefkati, sevgiyi şimdi sen kendine acıma yoluyla mı vermeye çalışıyorsun? Peki bunu yaparken kendine acıma alışkanlığının, seni daimi bir kurban rolüne soktuğunun farkında mısın? İçindeki çocuğa acımak yerine ona merhamet göstermeye ne dersin? Kendine acımak pasif, kişiyi hep kurban pozisyonunda tutan bir duyguyken, kendine merhamet göstermek aktif ve pozitif bir duygudur. Kendimize acıdığımızda sürekli olarak aynı plağı çalıp dururuz. Oysa kendimize merhamet gösterdiğimizde yüreğimizin acıyan taraflarına şefkatle yaklaşıp, bir yandan yaralarımızı iyileştirirken bir yandan da hayatımıza devam edebiliriz. Yani anlayacağınız kendine acımak geçmişe takılıp kalmakken, kendine merhamet göstermek geçmişin yaralarını tamir edip bugünü yaşamaktır. Kendimize acımayı seçtiğimiz müddetçe yaralı çocuk modunda takılıp kalır ve bir türlü sağlıklı yetişkin moduna geçemeyiz.
İlginizi çekebilir: Beğenilme arzusu: Başkalarının sizi beğenmesine bağımlı mısınız?
Bir daha kendini, kendine acırken bulduğunda şu sorunun cevabını ara. Kendine devamlı acıyıp durduğun konu nedir? Örneğin kıymetinin yeterince bilinmediği düşüncesi mi senin kendine acımana yol açıyor? Bu düşünceni analiz et. Gerçekten kimse, tek bir kimse bile mi kıymetini bilmiyor senin? Bir insanın kıymetinin bilinmesi ne manaya geliyor sence? Ve diyelim ki senin gerçekten de kıymetin bilinmiyor ve bu durum senin kendine acımana yol açıyor. Bu arzunun başka insanlar tarafından karşılanmasını beklemek yerine istediğin kıymeti senin kendine vermen en mantıklısı değil mi? Unutmamak gerekir ki kendine acımak, kişide çaresizlik ve ümitsizlik duygularına yol açar. Sen hayatını bu duygularla geçirmek istediğine emin misin? Gel kendine acımak yerine hayatındaki problemleri çözme yoluna git. Kendine acımayı bir kenara bırakıp harekete geç. Kendine acımakla harcadığın enerjiyi ve zamanı, hayallerini gerçekleştirmeye harcadığında hayatının daha güzel bir hale geldiğini göreceksin. Kendine acıma alışkanlığının çok yoğun bir boyutta olduğunu düşünüyorsan bir psikoloğa danışmayı ihmal etme. Her daim sana iyi gelecek seçimler yapman dileklerimle.
Bu arada sizlere bir eğitim haberim var. WhatsApp ya da FaceTime üzerinden birebir görüşmeler şeklinde ilerleyen üç haftalık “Öz Sevgi” eğitimimle ilgileniyorsanız bilgi için rsolaker@gmail adresine yazabilirsiniz. 2020 yılını “Hayatı Güzelleştirme Yılı” ilan ettim. Hayatı güzelleştirmekle ilgili psikoloji egzersizler paylaştığım Instagram hesabım ise @ranakutvan.
Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.
İlginizi çekebilir: Öz-anlayış zamanı: Kendinize karşı anlayışlı olabilmeniz için bir egzersiz
Kaynaklar:
Charmaz, K. (1980). The social construction of self-pity in the chronically ill. Studies in Symbolic Interaction, 3, 123-145.
Neff, K. D. (2003b). Self-compassion: An alternative conceptualization of a healthy attitude toward oneself. Self and Identity, 2, 85-102
Yağbasanlar, O. (2017). Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi
Journal of Research in Education and Teaching. Mayıs 2017 Cilt: 6 Sayı: 2 Makale No: 08 ISSN: 2146-9199.