Mutluluğu bulur muyuz, yaratır mıyız yoksa zaten ona hep sahip miyiz? Bazen bir şarkının sözlerinde, bazen kavurucu sıcaklardan sonra gelen serin bir rüzgarın esintisinde, bazense sevdiğimizin gülüşünde midir? Ya da aynada bize bakan gözlerde mi?
Ah o gözler, hep eski fotoğraflarda mı gülüyorlar? Neden eskilerde daha mutlu görünüyoruz, gerçekten daha mı mutluyduk o zamanlar?
Yaşamın hızlı akışında geçmişe özlem duymak, şüphesiz ki hepimizin zaman zaman deneyimlediği bir duygu. Ah eskiden şöyleydi, eskiden böyleydi, o zamanlar şunu yapardık, buraya giderdik, şöyle konuşurduk… O kocaman ve derin ‘eskiler defteri’ bir kez açıldı mı, kolay kolay kapanmaz hiçbirimiz için…
Nostalji, bazen geçmişin derinliklerinde kaybolmak ve bugünden kaçmak için etkili bir yolmuş gibi gelebilir ama aslında bugünümüzü anlamamıza ve yorumlamamıza da ışık tutabilir. Her ne kadar söz konusu geçmiş olduğunda genellikle güzel anıları hatırlamaya meyilli olsak da o tozlu sayfalarda hatalar, yanlışlar, pişmanlıklar da gizlidir. Anılarımız bizi geçmişteki yanlışlarımızı gözden geçirmeye de teşvik edebilir.
Nostalji rüzgarına kapılıp eskilerin arasında savrulmak yerine, o rüzgarı bugünü daha iyi anlamak ve kurgulamak için kullanabiliriz. Tabii bu durumda nostaljinin pembe gözlüklerini çıkarıp bir kenara koymak şart.
Söz konusu kendi geçmişimiz olduğunda, anılarımız bize gerçek kimliğimizi ve köklerimizi hatırlatabilir. Bugüne kadar neleri başardığımızı, neleri yapamadığımızı, neden istediğimiz her şeyi elde edemediğimizi ya da elde ettiklerimize nasıl ulaştığımızı, hangi yollardan geçtiğimizi, ne zorluklar atlatıp ne fırsatlar yakaladığımızı, kısacası dünlerimizde kalmış ve bugünümüzü şekillendirmiş her şeyi nostaljinin rüzgarından ilham alıp hatırlayabiliriz.
Tüm deneyimlerimiz bizi biz yapan şeyleri içerir ve benliğimizin en önemli parçasıdır. Dolayısıyla geçmiş yaşanmışlıkları hatırladıkça bugünü daha iyi anlayabilir, özümüzü anımsarken içimizdeki gücü, heyecanı, merakı yeniden keşfedebiliriz. Bu da bazı zamanlarda, özellikle de kaybolduğumuzu hissettiğimiz anlarda, bizi silkeleyip kendimize getirebilir.
Nasıl büyüdük, hangi değerlerimizden ödün verdik, hangilerine sıkı sıkıya tutunduk, gücümüze nasıl güç kattık, yaralarımızı nasıl sardık… İyi-kötü geçmiş gitmiş ne varsa, ister çocukluğumuzdan bir anı ister aile yaşantımızdan bir olay ister kariyer yolculuğumuzdaki bir örnek… Bugün neyi hatırlamaya ihtiyacımız varsa, o belki de yarımızı inşa ederken en çok ihtiyaç duyduğumuz şeydir.
Uzun lafın kısası, nostalji kim olduğumuzu hatırlamak ve güçlenerek yarınlarımızı kurmak için güçlü bir araç olabilir. Önemli olan ondan nasıl faydalanabileceğimizi bilmek. Ancak, her şeyde olduğu gibi geçmiş duyguları, olayları deşerken de ‘dengede’ kalmak önemlidir; ne geçmişin rüzgarına kendinizi çok kaptırın ne de geleceğin bilinmezliklerle dolu kaygısına. İkisini de bugünü daha iyi yapmak için kullanın.
İlginizi çekebilir: Hangimiz 30’larımızı böyle hayal etmiştik ki?