Geç olsun güç olmasın!

Her yoga bitiminde klasik bir kapanış seremonisi vardır.
Yoga derslerine katıldıysanız mutlaka biliyorsunuz.
Avuçların, iki elin parmakları kalbinin önünde birleşir.
Sonra eğitmen der ki:
Zihnin kalbinin önüne eğilsin, ve ona teşekkür etsin.
Bu dersi yapabilecek gücü sana verdiği için kalbine,
Sana izin verdiği için bedenine teşekkür et.
Başını kalbinin önüne düşürürsün,
Ve o sihirli sözcük gelir ardından…
NAMASTE.

İki ay oldu düzenli yogaya başlayalı, her dersin sonunda gözlerim doluyor.
Hala.
Hep ama.
Bu ne zarif ritüeldir arkadaşım, anlıyorsun değil mi?
Sana her daim oyunlar oynayan zihnini kalbine boyun eğdiriyorsun, ve bedeninin, güzelliğinin, sağlığının tek hakimi kalbine teşekkür ediyorsun.
Ne demek bu namaste diye döndüm baktım, “teşekkür etmek” sanıyordum çünkü SADE-CE.
Oysa fazlasıymış.
(Öyle ya büyüsü, gözlerimi dolduruşu fazlası olduğunun habercisiydi aslında.)
Sankskritçe “Namah” ve “Te”   sözcüklerinin bir araya gelişiyle Namaste oluşuyor.
Namah, saygıyla ve hürmetle selamlamak; Te, seni demekmiş.
Yani canım okur, saygıyla ve hürmetle selamlarım seni ey kalbim diyormuşuz her dersin sonunda.
EY KENDİM!

İki elin birleşip, kalbinin önünde buluştuğunda ikilik bitiyor, yek oluyorsun artık.
Enerjin akıyor sağından soluna, içinden dışına, ayaklarından saç diplerine.
Sonra diyorsun ki:
NAMASTE!
RUHUM, RUHUNU ONURLANDIRIR.
ÖZÜM, ÖZÜNÜ SELAMLAR.
AKLIM, KALBİMİN ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİR.
Vay vay vay.
Küçücük bir sözcükte, sayfalar dolsun incelik, öğreti, felsefe, bir hayat yatıyor.
Gittiğiniz terapilerde, psikoanalizlerde hep şu söylenir; düşüncen öyle oyuncu ki, sana neredeyse duygunun da bu olduğuna kandıracak kadar!

Kalbinin içindeki gerçeği bul!

Bul ve bak, zihnin hileli zar mı atıyor yine.
Çünkü kalbin güçlü; kötü ve iyiyle dolu. Ama doğru.
Her dersin sonunda kalbimin açıklığına, bana desteğine, özüme, anneme, babama, sevdiklerime namaste diyorum.
Bir iki damla yaş süzülüyor gözümden.
Başardıklarım, kaybettiklerim, onurlandıklarım, affettiklerim, affedemediklerim, daha gidilecek yollarım, yıllarım için,
Her şey için teşekkür ediyorum kalbime.
Büyük laflardan haz etmiyorum;
“Yoga yapmayan hayatın anlamına eremez” filan gibi sözler, “anne olmayan tamam olamaz” diyenlerle aynı kategoride benim için.
Kim tam kim yarım, kim ermiş hayatın sırrına, onu patron bilir.
Ama bildiğimi söyleyebilirim,
Diyebildiğin bir Namaste, kabinin önüne eğilen aklın sende çok şey değiştirecek arkadaşım.

Bir şans ver.
Kendine,
Yogaya,
Kalbine…
NA MAS TE!

İlginizi çekebilecek yazı: “Ben” baharları severim!

Ayşe Özgür Köroğlu
İki ismimi de hep gururla, içime sindirerek taşıdım. Yemek seçen, kan verince bayılan, köpeğin ısırdığı, kedinin cırım cırım tırmaladığı, bahçede sokakta oynarak büyüyen bir ... Devam