X

Gamze Okutan ile yeni kitabı Pusula üzerine keyifli bir röportaj

Uplifers yazarlarımızdan Gamze Okutan ile yeni çıkan kitabı “Pusula” üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Yazmaya nasıl başladığını, ilk kitabının kendisine de sürpriz olan ortaya çıkış hikayesini ve yaratıcılığını besleyen ipuçlarını bizimle paylaşan yazarımız, hayatının gidişatını eline almak herkesin “Pusula”da bir şeyler bulabileceğine dikkat çekti. Duygularını, düşüncelerini yazıya aktardığında dengede hissettiğini söyleyen Gamze Okutan, yazmaya yeni başlayan Uplifers okuyucuları için de ilham verici önerilerde bulundu. Keyifli sohbetin detaylarını yazımızda okuyabilirsiniz.

Daha önce sizi duymamış ya da yazılarınızla karşılaşmamış okuyucularımız için kendinizden kısaca bahsedebilir misiniz, Gamze Okutan kimdir?

Kendimi anlatırken hep bir garip olurum aslında. 🙂 Ben 15 Aralık 1986 tarihinde Beykoz İstanbul’da dünyaya gelmişim. 6 yaşında bir kız çocuk annesiyim ve evliyim. Ayrıca bir yazılım şirketinde Mali & İdari İşler Yetkilisi olarak çalışıyorum. İş, ev ,yazarlık, çocuk vs. sorumlulukları olan, boş zamanlarında kitap okumayı, film izlemeyi, bağıra bağıra şarkı söylemeyi çok seven sıradan biriyim. 🙂 Yay burcunun bütün özelliklerini bünyesinde taşıyan, özgür ruhlu, bağımsız, hayal kurmayı, eğlenmeyi seven, çoğunlukla hayata pozitif taraftan bakmayı tercih eden biriyim. Yani tabii çok depresif olduğum zamanlarda olabiliyor o ayrı. 🙂 Zaman zaman yoga ile hayata karşı duruşumu dengelemeyi seviyorum. Yoga ve meditasyon ile bünyemi ve zihnimi sakinleştirip , hayata karşı mottomu yenilemeyi seviyorum. Tabii tahmin edeceğiniz üzere yazı yazmak beni en başta, en çok rahatlatan eylemlerimden biri. Kelimelerin gücünü ve onlarla oynamayı seviyorum. Ve gözlemlediğim ya da kendimce deneyimleyerek bulduğum olguları insanlara bir nebze olsun yansıtarak düşündürmeyi ve kendi iç dünyalarında fayda sağlamayı umuyorum. Bu sebeple çoğunlukla kişisel gelişim, motivasyon, ilişkiler üzerine yazmayı seviyorum. 

Yazmaya ilginiz olduğunu ve bu konuda bir şeyler yapmak istediğinizi ilk ne zaman fark ettiniz?

Yazmaya ilgim olduğunu ilk olarak 7. sınıfta edebiyat dersine giren hocamız sayesinde fark ettim sanırım. Dersi o kadar güzel ve ruhumu dinlendirici şekilde işliyordu ki yazarak kendimi rahatlatacağımı keşfetmiştim. Sonra zamanla kelimelerle aramın iyi olduğunu gözlemlemeye başladım ve liseye geldiğimde yine başka bir edebiyat hocamız bir hikaye yazmamızı istemişti. Hayal dünyama göz atarak bir şeyler karaladım. Hikayemi sınıfta okuduktan sonra bütün sınıf ayağa kalkıp alkışlamıştı. O günden sonra kompozisyon ödevlerini yapmamı isteyen çok arkadaşım olmuştu. 🙂 Ve lise yıllığımda lakabımı psikolog yazmışlardı. İnsanlar bana çok rahat içini dökebildiklerini ve onlara kendilerini iyi hissettirdiğimi söylüyorlardı. O zamanlardan beri de yazmaya devam ettim. 

“Pusula”yı yazmaya nasıl karar verdiniz, kararınızı desteklemek için nasıl adımlar attınız? Kitap yazmaya karar verdiğinizi çevrenizdeki insanlarla paylaştığınızda nasıl tepkiler aldınız?

Pusula bir denemedir ve 2017 yılından beri zaman zaman yazdığım yazıları derlediğim bir çalışmadır. Aslında her zaman bir kitap hayalim olmuştu fakat nereden nasıl başlayıp, toparlayacağımı bilemiyordum. Pusula çok hızlı bir şekilde ortaya çıktı aslında. O da şöyle ki benim bir arkadaşım var. Kelimelerimin çok güçlü olduğunu ve mutlaka yazmam gerektiğini söyleyip, kendi dergisinde yazmamı teklif etmişti. 2017 yılında dijital platform olarak ilk orada yazmaya başlamıştım. Ve Pusula’nın çıkışı ise (yine aynı kişinin) çok değerli yazar arkadaşım Murat Tali sayesinde gerçekleşti. Bir gün aniden bir e-mail aldım. E-mailde şöyle yazıyordu: “Sürpriiiiizzzz!! Ben de senin için bir güzellik yapmak istedim. Artık bir kitap çıkarmanın vakti geldi! ” 🙂 Ve ben şok! Bir baktım ki bütün yazılarımı derlemiş bir araya getirmiş bana göndermişti. Benim için anlamı çok büyüktü. O beni bir şekilde itmeseydi belki Pusula’nın ortaya çıkması daha çok zaman alacaktı. Ondan sonra zaten kontrolleri yapıp, yayınevi ile anlaşmamız falan hepsi bir ay içerisinde tamamlandı. Ve Pusula artık çıkmıştı. Haberi ilk olarak eşime verdim tabii ki. Çok sevindi ve “Sen nasıl arzuluyorsan öyle olsun, yeter ki hayalini gerçekleştir.” dedi. Sonrasında ise annem, babam, kardeşim, arkadaşlarım hepsi çok sevindiler ve desteklediler. 

“Pusula” ismi nereden aklınıza geldi, kitabınızın içeriğine dair bir mesaj taşıyor mu?

Öncelikle benim bu kitabı çıkarmamdaki en büyük etken manevi olarak kızıma hayatta yol gösterici bir hediye bırakma düşüncesidir. Şu an kızım 6 yaşında fakat ileriki yaşlarında hayatta yaşayacağı sıkıntılarla karşılaştığında belki içini açıp bakarsa ve ”annemin kelimeleri bana yol göstersin” derse umuduyla ortaya çıkmış bir hayaldi. Tabii bu sayede ne kadar çok insana ulaşırsa o kadar iyi olur düşüncesiyle, insanların yalnız olmadıklarını hissettirmek ve aslında hepimizin aynı yollardan geçtiğini bilerek, her şeyin mutlaka geçeceği gerçeğini empoze ederek, güçlü olmayı hissettirmek amacıyla , okuyan herkese fayda sağlamasını amaçladığım bir projedir. Böylece bir nebze olsun insanlara kendilerini iyi hissedebilecekleri bir şey vermek istedim. Pusula aslında bana göre bir vicdan muhakemesidir. Yol ayrımına düştüğümüz kendi iç benliğimizde yolumuzu yine vicdanımıza sorarak nasıl yol alabileceğimizi ve yine buna ancak kendimizin yön verebileceğini anlatıyor. Fakat, Pusula aynı zamanda herkesin kendi iç dünyasında kendi yolunu keşfetmesine yardımcı olmaya çalışan bir rehber kitaptır. Yani, sizin hayatta kendinize Pusula olarak gördüğünüz ne ise , size ne yön veriyorsa , size onu keşfetmenize ya da hatırlamanıza yardımcı olmayı amaçlayan bir kitaptır. Yani Pusula kısaca kendi hayat yolculuğumuzdaki yönümüzü bulmamızı amaçlıyor. Umarım düzgün açıklayabilmişimdir. 🙂

Pusula’yı kimler okumalı? Kitabınızla özellikle vermek istediğiniz bir mesaj var mı? Yoksa her okuyan farklı şeyler mi bulacak?

Pusula’yı gerçekten hayatının gidişatını eline almak isteyenler okumalı diyebilirim. Çünkü, bazen gerçekten hepimiz hayattan zevk almadığımız, kendimizi güçsüz hissettiğimiz ya da her şeyin çok sıradan olduğunu düşündüğümüz zamanlar yaşayabiliyoruz. İşte böyle zamanlarda ben kişinin kendi kabuğunu kırıp, kendi kendini yeniden dönüştürebileceğine inanıyorum. Her şeyi başarmak zorunda değiliz. Her şeyin mükemmel olmasına gerek yok. Olduğumuz gibi olduğumuz şeklimizle varız ve her şeyin olabilme olasılığı var. Kitabımda bu olgulara dair okuduklarınız aslında kişinin kendi kendine ne ifade ettiğini bulmasına yardımcı oluyor. Kendini keşfetmek isteyip , iyi hissetmek isteyenler kitabımı mutlaka okusunlar. Biz hepimiz birlikte güçlü , güzel ve iyiyiz. Hiçbir zaman yalnız olmadığımızı, çokta farklı hayatlar yaşamadığımızı bilirsek emin olun her şey çok daha güzel olacaktır.

Uzun zamandır Uplifers için de ilham verici yazılar yazıyorsunuz. Sizin yazarken ilham aldığınız şeyler neler? Günlük yaşamınızda yaratıcılığınızı beslemek için neler yapıyorsunuz?

Evet, uzun zamandır Uplifers için yazmaktan öncelikle çok mutluyum. Onu dile getirmek isterim. 🙂 Ben nelerden ilham alıyorum? Öncelikle her ne yapıyorsam yapayım tutkuyla yapmak kanımda var. Bu sebeple hayatı dolu dolu yaşamak, olaylara pozitif taraftan bakmak bana ilham veriyor. Bir şeyi ne kadar ince keserseniz kesin her şeyin mutlaka iki yüzü vardır gerçeği hayatta her şeyin olabilme olasılığının normal olduğunu anlatıyor. Bu da beklenmedik olaylar karşısında duygularımı dengelemede bana ilham veriyor. Her şey bir denge ve düzen içindedir. Ying yang, gecenin içinde gündüz, gündüzün içindeki gece gibi… Bu çok sihirli bir şey bana göre. İkincisi ben duygularımı bir elmas gibi görüyorum. Elmasın keskin tarafı bana acı vermeye başladığında onu bir süre sanki içimden çıkartıp , karşıma koyduğumu hayal ediyorum. Geriye kalan saf benliğim ruhumdaki acıyı ben kendimi bulana kadar bir süre askıya almış gibi oluyor. İşte bu aklı selim, sakin düşünme ve değerlendirme sürecim oluyor. Sonrasında duygularımı bir şekilde akıtmam gerekiyor. Elması tekrar acısıyla içime alıp duygularımı serbest bırakıyorum. Ve duygularımı akıttığımdaysa kendimi dengelenmiş buluyorum. Bu biraz benim kendi kendime düşünüp bulduğum felsefik bir meditasyon biçimi aslında. Bana güçlü olabilmem için ilham veriyor. 🙂 Daha ilham aldığım çok fazla şey var ama onları bir ara kaleme almam gerekiyor sanırım. Bu güzel bir yazı konusu olur 🙂 Yaratıcılığımı besleyen aslında bu tarz felsefik düşünceler oluyor çoğunlukla. Kişinin kendi kendini nasıl daha iyi edebileceğini düşünmek, hayatı tutkuyla yaşamak, insanın içindeki gücün ve iyiliğin muhteşemliği, içimde alev alev yanan bir ruh taşıdığımı bilmek bana hep ilham veriyor.

Yazmaya yeni başlayan Uplifers okuyucularına neler söylemek istersiniz?

Hayalleriniz sandığınızdan çok daha yakın ve o hayali çekip tutmak yalnızca sizin elinizdedir. Kendinizi en iyi nasıl ifade ediyorsanız o şekilde yazmaya devam edin ve hayallerinizden asla vazgeçmeyin, diyebilirim. 🙂

Uplifers ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Uplifers ilham verici ve yön gösterici , hayat standartlarınızı nasıl daha çok iyileştirebileceğinizi anlatan, huzur dolu bir sağlıklı yaşam dergisi. Çarkın dönmesinde buraya katkı sağlayan küçük bir dişlisi olduğum için çok mutluyum tabii ki. 🙂

İlginizi çekebilir: Kendine zaman ayırmak lüks değil, bir ihtiyaçtır

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale