dummy

Gamze Bilir Seyhan ile “Bir Evlat Edinilme Hikayesi”

Gamze Bilir-Seyhan, Instagram’daki @birevlatedinilmehikayesi isimli hesabında evlat edinilmeye dair birçok bilgi paylaşıyor. Ege Üniversitesi’nde Okul Öncesi Eğitimi alanında akademisyen olarak çalışan Bilir-Seyhan, hesabında kendi evlat edinilme hikayesine ve evlat edinmeyi düşünenlere dair birçok bilgi paylaşmasının yanı sıra aynı zamanda bir de evlat edinme ile ilgilenenlere bu işin tüm boyutlarını aktarabilmek adına buluşmalar düzenliyor.

dummydummy

Herkes “Bugün e-devletten başvuru yapacağım, yarın evime çocuk yerleştirilecek.” sandı!

Özellikle Kahramanmaraş depreminden sonra “depremzede” çocukları evlat edinmek isteyen veya sosyal medyada gördüğü çocuklara “koruyucu aile” olmak isteyen insan sayısında ciddi bir artış olunca, bu işin “hiç de sanıldığı” gibi olmadığını anlatmak istiyor. Devlet altında kurum bakımında yaşayan 14.000 çocuk olmasına rağmen, depremin ardından koruyucu aile olmak için başvuranların sayısı 200.000’leri geçmiş durumda. Bu rakamlar normal bir zamanda son derece sevindirici olsa da, insanların koruyucu aile olmak için en az 6 ay, evlat edinmek için ise en az 3-4 sene beklemeleri ve tüm koşullara uygun bulunmaları gerekiyor. Üstelik tüm bu kriterler karşılansa dahi, olayın bambaşka bir boyutu daha var; o da travmatik bir çocuğun hayat boyu sürecek olan “eskiden kalma” ve “yeniden yazılacak olan” hikayesi. Tam da bu sebeple, şu an ekranda gördükleri depremzede çocukların resimleri karşısında vicdanlarını tutamayıp e-devlet üzerinden başvuru yapan insan sayısının, seneler içerisinde düşüşe geçmesi bekleniyor. Yani aslında “sanıldığının aksine” ekranda gördükleri o çocukları eve getirmek, marketten süt almaya “hiç” benzemiyor. Evlat edinmek veya koruyucu aile olmak, hayat boyu sürecek olan yer yer zorluklarla yer yer de güzelliklerle dolu maddi ve manevi açıdan istikrarlı bir yolculuğa çıkmaya benziyor.

Biz de sizler için merak edilen birçok soruyu Gamze Bilir Seyhan’a yönelttik.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Ne işle uğraşıyorsunuz, daha önce neler yaptınız?

İsmim Gamze, 1987 yılında Söke’de doğdum ve doğar doğmaz evlat edinildim. Erken çocukluk eğitimcisiyim. 13 yıldır Okul Öncesi Eğitimi alanında akademisyen olarak çalışıyorum. Doktoramı da bu alanda çocuk edebiyatı hakkında tamamladım. Kendi hayat hikayemi ve erken çocukluk eğitimi alanındaki mesleki birikimimi bir araya getirerek son yıllarda çocuk koruma sistemi, koruyucu ailelik, evlat edinme ve kitaplarda evlat edinilme konularında çalışmalar gerçekleştiriyorum. Ayrıca, sosyal medyada @birevlatedinilmehikayesi isimli Instagram hesabımda bu konuların normalleştirilmesi adına farkındalık çalışmaları yürütüyorum.

Peki ya siz evlat edinildiğinizi ilk ne zaman öğrenmiştiniz? Öğrendiğinizde ne hissettiğinizi hatırlıyor musunuz?

Evlat edinilmiş olduğumu 11 yaşımda annemden öğrendim. Evet, tamam.” deyip hayatıma devam ettiğimi hatırlıyorum. O zamanlar çok büyük olduğumu düşünüyordum, fakat şimdi geri dönüp baktığımda hala çok küçük bir çocukmuşum aslında.

Biyolojik ailenizi görmek veya ailenizden biriyle tanışmak istediniz mi?

Benim evlat edinilme hikayem kişilerarası evlat edinme yoluyla gerçekleştirilmiş. Dolayısıyla biyolojik aile ile ailem akrabalar, bu nedenle de biyolojik aileyi tanıyarak büyüdüm. Hala da görüşüyoruz.

Depremden sonra ortaya çıkan depremzedeleri evlat edinme” veya depremzedelere koruyucu aile” olma başvuruları hakkında ne düşünüyorsunuz? 

Depremin ardından 200.000’leri geçen koruyucu ailelik başvurusu yapıldı. Başka bir zamanda olsa bu sayılar nedeniyle mutluluktan havalara uçmamız gerekirdi. Çünkü deprem öncesinde de devlet koruması altında kurum bakımında yaşamakta olan çocuk sayısı yaklaşık 14.000 idi. Şu an 14.000 kadar çocuk kurum bakımında yaşarken, 9.000 çocuğa ise 7.432 koruyucu aile yanında bakım veriliyor. 

Tam da bu nedenle 200.000 başvuru karşısında havalara uçmamız gerekirdi, çünkü bu kurum bakımındaki tüm çocukların bir koruyucu aile yanına yerleştirilmesini sağlayacak çok güzel bir gelişme olabilirdi. Fakat öyle olmadı. Ülkece yaşamış olduğumuz deprem felaketi sonucunda, halkımız deprem bölgesine yardım etme dürtüsüyle ve medyaya yansıyan depremden etkilenmiş çocukların görüntüleri nedeniyle bu çocuklarımıza koruyucu aile olabileceklerini sandılar. Dolayısıyla, bu dürtüyle birlikte koruyucu ailelik sistemini bilmeden e-devlet üzerinden başvurularını gerçekleştirdiler. Şu an ne yazık ki bu başvuru sahiplerinin çok büyük bir çoğunluğu deprem bölgesindeki çocuklara koruyucu aile olamayacaklarını ve koruyucu aile değerlendirme sürecinin 5-6 ay, evlat edinme sürecinin 3-4 yıl sürebileceğini öğrenince başvurudan vazgeçiyorlar. Bu nedenle de havalara uçmak yerine çok üzgünüm. Öte yandan, bu konunun konuşulması koruyucu ailelik ve evlat edinme konularına dair bir farkındalık da yarattı ve ayrıca başvurmak isteyen ama cesaret edemeyen kişilere de bir destek oldu. Cesaret edemiyorduk, başvuru yaptık bu sayede.” diyen ailelerle de karşılaşıyoruz.

Sizce bu işin anlaşılmayan ama aslında en zor tarafı ne?

Herkes “Bugün e-devletten başvuru yapacağım, yarın evime çocuk yerleştirilecek.” sandı bence. En büyük yanlış anlaşılma buradan ortaya çıktı. Fakat öyle değil. Başvuru-değerlendirme-onay süreci vakit alıyor. Çünkü bu süreçte sizin bir çocuğa nitelikli bir bakım verip veremeyeceğiniz tüm detaylarıyla değerlendiriliyor. Gerek ekonomik gerek sağlık durumunuz inceleniyor. Ayrıca, çocuğa bakım verirken faydalanabileceğiniz sosyal desteğin varlığı da göz önünde bulunduruluyor. Bu nedenle de bu uzun zaman alıyor. Deprem sonrası yapılan başvuruların büyük bir kısmı bu gibi sebeplerle bir sonraki aşamaya geçmiyor, çünkü kişi ya da aile bunun daha kısa, hemen olacak bir süreç olduğunu düşünerek başvurmuş oluyor.

Bu uzun bir yolculuk. Bir çocuğu yetiştirmek bir köy gerektiriyor, emek istiyor, zaman istiyor. Ayrıca, devlet koruması altına alınmış çocuklar gerek gebelik esnasında gerek doğum sonrasında çeşitli olumsuzluklara maruz kalmış olabiliyorlar. Bu nedenle bu çocukların aile yanına yerleştirildikten bir süre sonra daha zorlanmaya devam edebilecekleri mutlaka göz önünde bulundurulmalı.

Özellikle ergenlik yaşlarında çocuklar birbirlerine karşı son derece zorba olabiliyor. Siz o yaşlardayken herhangi bir şey yaşamış mıydınız?

Ergenliğimde akranlarımdan bir zorbalıkla karşılaşmadım. Uğradığım en büyük zorbalık yetişkinlerdendi. Küçük bir çocukken benim yanımda Bu o çocuk mu? Bu aldığınız çocuk mu?” sorularını soran yetişkinler oldu hayatımda. Bu soruların ne anlama geldiğini o ufacık halimle anlıyordum. Ayrıca, bu soruları annemin ve babamın bana belli etmemeye çalışarak geçiştirmeye çalışmalarını da unutamıyorum.

İnsanların bu soruları benim bu süreçteki travmam oldu. Yoksa evlat edinilmenin kendisi travma yaratmadı. Bu zorbalık, “Çocuktur, anlamaz…” deyip yanımda sorulan sorular, benim travmalarım oldu. O zamanlar içime atıp başa çıkamıyordum. Benim için hikayem normalleştikçe anlatabilmeye, konuşabilmeye, yazabilmeye başladım. Zaten sosyal medya hesabım da bu sürecin sonunda ortaya çıktı. Şimdi bu konu açılınca bir kişiye daha evlat edinilmenin ne demek olduğunu anlatabileceğim bir fırsatım oldu diye düşünüyorum.

Başka kardeşiniz var mı? Ailenizle unutamadığınız bir anınız var mı?

Tek çocuğum. Ailemle her anım çok güzel ve özel geliyor bana. Sanırım en unutulmazlardan bir tanesi ODTÜ’deki üniversite mezuniyetim. En gururlu olduğum ve onların da benimle çok gurur duyduğunu bildiğim en özel anılarımızdandır.

Evlat Edinme Hakkında” konulu buluşmalar gerçekleştiriyorsunuz. Bunun amacı nedir ve devam edecek misiniz?

Evlat Edinme Hakkında konulu buluşmalar 2023 yılı itibariyle kendime koyduğum bir hedefti. Her ay bu kapsamda bir konu belirleyip ilgilenenlerle online toplantılar gerçekleştirmeyi hayal ettim. İlkini de 31 Ocak’ta “Kitaplar” hakkında gerçekleştirdik. Bunun önce benim için, sonra da katılımcılar için çok önem taşıyan bir sosyal destek çalışması olduğunu düşünüyorum. Sosyal destek kişilere bir gruba ait olduklarını hissettiriyor, yalnız olmadıklarını gösteriyor ve benzer yaşantılara sahip kişilerin farklı deneyimlerinden öğrenebileceklerini bize kanıtlıyor. O nedenle evlat edinme çerçevesinde bu buluşmalarda bir araya gelmeyi çok önemsiyorum. Şubat ayı için konumuz “Koruyucu Ailelik ve Evlat Edinme Hakkındaki Doğrular” olacak. Bu konuda yanlış bilinenleri düzeltmenin insani sorumluluğunu taşıyorum.

Kesinlikle… Son olarak evlat edinilen çocuklar için veya evlat edinmeyi düşünen aileler için önerebileceğiniz kitaplar var mı?

Aileler özellikle resimli çocuk kitaplarından faydalanabilirler. Çocuk kitapları bu konuda çok zengin araçlar. Çünkü çocuklara hikayeleri somutlaştırarak, görselleştirerek sunabiliyorsunuz. Birkaç tanesinin ismini burada sayabilirim; Uğur Böceği Kapınızı Çalarsa, Sıcak Bir Yuva, Seni Öyle Çok İstedim ki, Ama Bu İnek Yumurtluyor, Mimu Uçmak İstiyor ve Mavi Yumurtanın Hikayesi.

Bunların yanında, özellikle evlat edinmiş anneler tarafından yazılmış gerçek yaşam öyküleri var; Duygu Çağlar Gizli’nin Başka Bir Doğum Hikayesi, Almula Merter Churm’ın Dokuz Ay On Gün ve Catherine Jakubiak İliadis’in Markella’yı Beklerken isimli kitaplarını önermek isterim.

Sevgili Gamze Bilir Seyhan’a bu samimi röportajı için teşekkür ederiz…

Andi Hodara: Andi Hodara, derece ile girdiği Boğaziçi Üniversitesi Felsefe bölümünden 2010 yılında mezun oldu. Bu süreçte psikoloji dersleri de alarak Evlilik ve Aile Danışmanlığı programını tamamladı. Aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi’nde Film Çalışmaları Sertifika programını bitirdi. Mezun olduktan sonra çeşitli yayın kuruluşları ve uluslararası firmalarda editör, içerik üreticisi ve içerik yöneticisi olarak çalıştı. Daha sonra Boğaziçi Enstitüsü’nden Yaşam Koçluğu, Harvard Üniversitesi’nden Building Personal Resilience: Managing Anxiety and Mental Health; Kişisel Dayanıklılığı Oluşturma, Kaygı ve Zihinsel Sağlığı Yönetme eğitimlerini aldı. Halen düzenli olarak yaşam koçluğu teknikleri, yoga ve psikoloji alanında yazılar yazmakta ve önemli isimlerle röportajlar yapmakta. Psikolojiye bir bütün olarak yaklaşan yazarımız, eğitimini aldığı psikolojik tekniklerden ve filmlerin büyülü dünyasından faydalanmaktadır. Kendisi aynı zamanda Uluslararası Yin Yoga eğitmeni ve Reiki uygulayıcısıdır. Kendisine andinahmias@gmail.com mail adresinden ulaşabilirsiniz.

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp