Bir ihtiyaç duyduğumuzda başvuracağımız birilerinin olduğu, güvene dayalı yakın ilişkilerin çok zor ve nadir bulunduğu bir dönemdeyiz. Aynı zamanda kendimizi dinleyecek vakit bulamıyoruz ya da ilk ertelediğimiz kendimiz oluyor. Bunu çok farklı yöneten ve kendini önem sırasında en başa koymayı başarabilen insanlar da tanıyorum ama benim örneklerim daha çok kendini öteleyenler üzerine. Bunu yaparken de öyle güzel bahaneler bulma yeteneğine sahipler ki!
Yardım istediğimizde aslında kendimizle ilgili bir konunun sahipliğini başkasına vermiş gibi hissedebiliyoruz. Yardımı yapan kişi bunun sonrasında süreci sahiplenecek diye korkuyoruz. Öte yandan muhtaç durumda olmak dünyanın en kötü duygusu gibi gelebiliyor. “Başkaları aynı şeyi tek başına hallederken benim bunu yapamıyor olmam söz konusu değil” iç sesi kendine sevgi ve şefkatten çok uzak. Her şeyin üstesinden gelmek zorunda olma hissi çok geç fark edilen ve insanı tüketen bir his.
Peki, bir an için bundan kurtulabilsek neler deneyimleyeceğiz dersiniz? Öncelikle yardım eliyle olan bir iş belki bize zaman, alan ve keşfedeceğimiz yeni fikirler katacak. Örneğin yardımla, zihnimizde çok büyüttüğümüz ve imkansız olarak konumladığımız bir konunun çözülebildiğini, olayların çok farklı alternatif çözümleri olabileceğini ve yardım alırken karşımızdakiyle bağlarımızın daha da güçlendiğini göreceğiz. Zayıflık gibi hissettiren yardım isteği aslında bizi farklı birine daha samimi ve içten duygularla anlatma fırsatı. Bunu yaptığınızda karşınızdaki kişi sizde daha önceden bilmediği bazı yönleri de fark edecek.
Bunun sadece yardım isteyene değil, yardım edene de katkısını savunan Franklin etkisi bir kişiye bir kez yardım ettiğinizde hep yardım etme isteği duyacağınızı savunuyor. Yardım istediğimizde karşılıklı bağları güçlendirip birbirimize daha ılımlı ve olumlu duygularla yaklaşmaya başlıyoruz. Aranızda sorun olan kişilerle bile bunu deneyimlediğinizde belki buzları kolayca eritebilirsiniz.
Bilişsel Uyumsuzluk Teorisi ile de açıklanan Franklin etkisi aslında birbiriyle çelişen duyguların etkilerinin zamanla azaldığını gösteriyor. Örneğin yeterince hoşlanmadığı birine yardım eden kişi hoşlanmama duygusu ve yardım duygusu arasında kalıyor ve zihin bu bilişsel uyumsuzluğu kaldırmak istiyor. Olumsuz duyguları da böylece azaltıyor.
Bir işi tamamlayamamak yerine önden zaman planına uyamayacağını anlayıp yardım istemek, daha önce nezaketen “İhtiyacım yok” diye geri döndüğün arkadaşından/ailenden ilk teklif geldiğinde “Evet, yardımın çok iyi olur” demek, bunaldığın ve çıkmazda olduğun bir konuda uzman desteği almak veya uzun süredir aranda duygusal mesafe olan birinden yardım aramak…
Hangi örnek olursa olsun yardım almanın size iyi hissettireceği güzel örnekleri hayatınıza katacağınız günler olsun!
İlginizi çekebilir: Tükenmişlik sendromundan çıkış: Desteğin ve kendini dinlemenin önemi