X

FOPO (Fear of Other People’s Opinions): Kendi değerinizi, başkalarının görüşlerine göre belirlemeyin

Hayatınız boyunca, başkalarının fikirleri, görüşleri, yargıları gölgesinde ne kadar sık kaldığınızı hiç fark ettiniz mi? O gün işe giderken giyeceğiniz kıyafetleri seçerken, sosyal medya hesabınızda hangi fotoğrafınızı paylaşacağınızı düşünürken, hatta bir toplantıda konuyla ilgili yorumlarınızı dile getirirken, ne kadar kendiniz olabiliyorsunuz?

Ne yazık ki günlük hayatımızdaki birçok karar ve eylem, çoğu zaman farkında olmasak da başkalarının onayını, takdirini umarak şekilleniyor. Bir şekilde başkalarının düşüncelerini, kendi fikirlerimizden daha çok önemsiyor ve davranışlarımızı bu doğrultuda şekillendirerek hayatımıza devam ediyoruz. Peki neden başkalarının ne düşündüğünü bu kadar kafaya takıyoruz ya da devamlı bir onay arayışı içerisindeyiz?

Ünlü Psikolog ve The First Rule of Mastery kitabının yazarı Michael Gervais’e göre bu durumun çok baskın bir sebebi var; FOPO yani Fear of Other People’s Opinions, Türkçe’si ile başkalarının düşüncelerinden korkma. Bu adeta derinlerimize kök salmış korku, özgünlüğümüzü, mutluluğumuzu, yaşam kalitemizi öyle olumsuz etkiliyor ki Dr. Gervais’e göre FOPO, en sağlıksız takıntılardan biri.

“İnsan potansiyelinin en büyük kısıtlayıcısı olabilecek gizli bir salgın” olarak tanımlıyor Michael Gervais FOPO’yu ve şöyle ekliyor: “Başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğüne dair endişemiz, modern dünyada mantıksız, verimsiz ve sağlıksız bir takıntı haline geldi. Olumsuz etkileri de hayatımızın her alanına ulaşıyor.”

Modern çağın gizli salgını: FOPO nedir?

FOPO, kısa ve öz tanımıyla başkalarının görüşlerinden korkma anlamına geliyor ve değerimizi, fikirlerimizi, başarılarımızı, mutluluklarımızı başkalarının onayına dayandırmamıza neden oluyor. Dr. Gervais’e göre, bu korku insan potansiyelinin en kritik daraltıcılarından biri; çünkü kendi hedeflerimize, değerlerimize, planlarımıza odaklanmak yerine devamlı başkalarının ne düşüneceğini, ne söyleyeceğini tahmin etmeye, onların olası tepkileri üzerine kafa yormaya çalışıyoruz. Ve tüm durumlar kendimizi yıpratmamıza neden oluyor. Dahası, sosyal baskıların, başkalarının beklentilerinin bireysel özgürlüğümüzü kısıtlamasına zemin hazırlıyor ve kimlik bunalımına doğru sürükleyebiliyor.

Peki, bu sürekli yargılanma korkusundan özgürleşmenin, kendimizi başkalarıyla kıyaslamadan ve başkalarının görüşüne göre hayatımızı şekillendirmeden yaşamın bir yolu var mı? Elbette, ilk önce yapmamız gereken kendimize odaklanmak. Taoizm’in kurucusu Lao Tzu’nun dediği gibi, “Başkalarının ne düşündüğünü önemsersen her zaman onların tutsağı olursun.”

Şimdi gelelim bu döngüden nasıl kurtulabileceğimize ve sadece kendi hikayemize odaklanarak başkalarından onay beklemeden kendimizi nasıl ortaya koyabileceğimizin yollarına…

Başkalarının görüşlerine göre yaşama durumundan özgürleşmek

Başkalarının ne düşündüğüne olan bağımlılığımız, sık sık bizi kendi iç sesimizden, gerçek hedeflerimizden ve mutluluğumuzdan uzaklaştırabilir. Bunu fark ettiğimizde kendi yolumuza bakmak, başkalarının görüşlerine, onaylarına, takdirlerine bağlı kalmadan yaşamak için adımlar atabiliriz. Siz de FOPO’dan özgürleşmek istiyorsanız, işte yapabilecekleriniz:

Kendinizi tanıyın: Özgürlüğünüzün ilk adımı, kendinizi gerçekten tanımaktır. Ne istediğinizi, neye değer verdiğinizi ve hayattaki hedeflerinizin neler olduğunu anlamak, başkalarının etkisinden kurtulmanın temeli. Kendinizi daha iyi tanımak için kendinizle daha fazla zaman geçirebilir, meditasyon yaparak iç sesinize odaklanabilir ve Kendinizi daha iyi tanımanın ve anlamanın 17 etkili yolu yazımızdan ilham alabilirsiniz.

Kıyaslama yapmayı bırakın: Sosyal medya, sürekli olarak başkalarının hayatlarıyla kıyaslamamıza sebep olan bir alan olabilir. Ancak unutmayın, herkesin mücadelesi farklıdır ve çoğu insan sadece başarılarını paylaşır. Kendi başarınızı başkalarınınkilerle kıyaslamak yerine, kendi yolculuğunuza odaklanın. Bu konuda Sosyal medya platformlarında kendimizi başkalarıyla kıyaslamayı nasıl bırakabiliriz? yazımız size rehberlik edebilir.

Eleştiriyi alın ama sınırlarınızı koruyun: Eleştiriyi kişisel gelişim için bir fırsat olarak görmek önemlidir, ancak her eleştiriyi içselleştirmemek gerekir. Geri bildirimleri dikkate alın, ancak kendi değerlerinizle çelişen yönlerini reddetmeye hazır olun. Başkalarının yaptığınız herhangi bir işe dair olumsuz yorumlarını, kendi değerinizi ya da başarınızı değerlendirmek için bir kıstas olarak almayın.

FOPO ruminasyonunu durdurun: Ruminasyon, tekrar tekrar aynı olumsuz düşünceleri, olayları aklımızdan geçirdiğimiz süreç. Bir nevi girdap. Eğer ‘Benim hakkımda ne düşünüyorlar?’ ‘Neden çalışmam hakkında böyle yorum yaptılar?’ ya da ‘Ya yarın toplantıda sunumum kötü geçerse ve kimse memnun olmazsa…’ gibi düşüncelerle kendinizi adeta FOPO loop’una mahkum ediyorsanız, bu alışkanlığınızı terk etmeye odaklanın. Ruminasyonu durdurmaya yardımcı olabilecek ipuçları yazımız olumsuz düşünceleri tekrar tekrar kafanızda kurgulamanızı engellemenize yardımcı olabilir.

Nefes çalışmasıyla iç aktivasyonunuzu yönetin: Dr. Michael Gervais, başkalarının ne düşündüğüne odaklanmanın endişe, stres ve kaygıyı artırdığına dikkat çekiyor ve bunu önlemek için de nefes çalışmalarını öneriyor. Nefes egzersizleri yaparak iç aktivasyonunuzu yönetmeyi öğrenebilir, içsel huzurunuzu artırabilirsiniz.

Son olarak kendinize karşı nazik davranmayı, öz sevgi ve öz şefkat pratiklerini uygulamayı da unutmayın. FOPO, modern çağın salgını olsa da öz farkındalık çalışmaları ile korku döngüsünü kırmak mümkün.

Kaynak: neurohacker, hbr.org, katiecouric

İlginizi çekebilir: Başkalarının söylediklerini ne zaman dinlemeli, dinlememeliyiz?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale