X

Food Fashionista’nın yeni keşfi: Süper Gıdalar ve Güzel ada Gıda

İşlem görmemiş gıdalara olan ilgi her geçen gün hem dünyada hem Türkiye’de artmaya devam ediyor. Adını duymadığımız bir sürü yeni tohumlar, sütler raflarda yerini alırken, yepyeni bir sürü marka pazara girmeye, bunların sayesinde de tüketiciler daha çok araştırmaya, bilinçlenmeye başlıyor. Etrafta organik, 100% doğal olarak beyan veren bir çok markaya şahit oluyorum ama gelin görün ki paket arkasını okuduğunuzda iş değişiyor.(Ufak bir bilgi; paket arkaları asla yalan söyleyemez,onun için önüne aldanmadan önce mutlaka arkalarını okuyun).Dolayısıyla ben de paylaşacağım her yenilik için, araştırmamı yapıyor, paketleri inceliyor ve gerçekten buna yatırım yapan üreticileri araştırıp bulup sizlerle paylaşmaya özen gösteriyorum. Bugün de sizleri doğal, organik gıdalardan farklı olarak, bunun bir üst seviyesi diyeceğimiz ‘Süper Gıda’ segmentini Türkiye’ye getiren, Güzel ada Gıda yaratıcıları ile tanıştırmak istiyorum.

Öncelikle adı gibi heyecan veren bu ‘Süper Gıda’ nedir?
Güzel Gıda’nın ürünleri

Özellikle 2010 sonrası ortaya iyice çıkan Süper Gıdalar diye bir kategori var. Bu kategori içerisinde mineral, antioksidan seviyesi ve besin değeri alıştığımızın üzerinde olan gıdalar girdi. Aslında bir yeniden pazarlama hareketi olarak başlayan bu kategorizasyona, geçmişin kötü tarım uygulamalarıyla özünü kaybetmiş ürünlerin yerine yerel meyveler, kurutulmuş kök tozları, bakliyat, yosun grubu gibi çok farklı gıda türleri girdi. Özetle; uzun zaman içinde ilaç/gdo görmemiş, lokal olarak üretilip tüketilmiş, günlük hayatta çok fazla ulaşamadığımız enzim/mineral/vitamin/antioksidanlar vs. yüksek oranda içeren ürünler süper gıdalar kategorisine giriyor.

Peki bu işe gönül veren Güzel ada Gıda’nın yaratıcıları kimdir, neler yaparlar?

İnişli çıkışlı iş hayatı esnasında akıl sağlığını (tabi vücut sağlığını da) korumak için sporun güzel beslenme ile dengelenmesi gerektiğini düşünen, uygulayan ve bu uygulamadan memnun kalan beyaz yakalı, genç bir çiftin kurgulamış olduğu, “süper gıdalar” üzerine çalışan bir şirkettir. Burak, şirketin lojistik ve satış tarafıyla ilgilenirken Defne, sosyal medya ve yeni ürünlerle ilgili bölümünü yönetiyor ve mutfağa beraber girip yemek yapmaktan keyif alıyorlar. Onun dışında Miço ve Mabelle adında iki kedileri, katıldıkları maratonlar, gittikleri spor salonları ve bir sürü arkadaşları var.

Güzel Gıda nasıl ortaya çıktı? Böyle bir ihtiyacın olduğuna nasıl karar verdiniz?

Aslında saf olanın güzel olduğuna inanmamızla başladı. Hızlı yaşamın içindeki koruyucuları, yapay renklendiricileri, yapay tatları çıkardığınız zaman elinize gayet temiz, yeterli, doyurucu ve güzel bir hayat kalıyor. Yediklerimiz için de aynısı geçerli diye düşünüyormuşuz meğer tüm hayatımız boyunca. Önce biz bir araya geldik, daha sonra markamız kendiliğinden oldu.

İhtiyacı karşılama noktasında ise önce bizim neye ihtiyacımız var diye düşündük, ona kanalize olduk. Zaten tükettiğimiz aradığımız süper gıdalara ulaşınca da girdikleri testler, seçilmelerindeki titizlikten ve paketlenmelerine kadar hakettikleri özenin gösterilmesini sağlamak ise gayet doğaldı. Çünkü her zaman söylediğimiz gibi biz kendimizin tüketmediği, sevdiklerimize yedirmeyeceğimiz hiç bir ürünü getirmiyoruz.

Hangi ürün grupları mevcut? Nerden geliyor? Neye göre seçiyorsunuz, kriterler nelerdir?

Aslında bu zor bir soru, çünkü tek bir ürün grubumuz var, süper gıdalar. Bunun altında ise organik ve konvansiyonel olarak ikiye ayırabiliriz. Gıda ürünlerimizin hepsi dünyada ilk çıkış noktalarından geliyor. Siz de çok iyi biliyorsunuz bir yerde bir şey moda olunca hemen taklitleri çıkıyor. Gıdalarda ise ürünler bir ülke veya coğrafyada kendiliğinden yetişirken, başka ülkeler ise değerli ve az olan ürünü aşı/gdo/hibrid gibi farklı yöntemlerle kendi ülkelerinde yetiştirip fırsatçılık yapmaya çalışıyor. İşte bizim en büyük kriterlerimiz bunlar, bir ürünün membağı neresiyse oradan en kalitelisini getirmek.

Çiğ kakao kışın çok talep görüyor
Sizin üretimini yaptığınız her hangi bir sey var mı ? Yoksa tedarikçilerle mi çalışıyorsunuz?

Güzel ada Gıda olarak Türkiye’de çiftçilerin ve şehir halkının en şikâyet ettiği şey olan fahiş komisyon oranlarıyla çalışan “aracı” kurumları aradan kaldırarak direkt olarak üreticilerden en uygun şekilde tedarik etmeye çalışıyoruz. Aslında yapmaya çalıştığımız dünyanın yapmaya çalıştığı “fair trade” ya da “adil tarım” uygulaması. O yüzden tedarikçilerle değil üreticilerle çalışıyoruz.

En çok talep gören kategorileriniz nelerdir?

Kış aylarında perakendede organik ve çiğ kakao ile organik hindistancevizi şekerimize olan talep oldukça arttı, ama tabi öteki yandan devamlı tedarik ettiğimiz A+ kategorisinde restoran grupları var, onlarda ise kinoa grubumuz oransal olarak çok daha yüksek.

Kinoa, son dönemde popüler olan yiyeceklerden
Eklemek istediğiniz yeni kategoriler var mı?

Kategori olarak süper gıdalardan uzaklaşmadan her 4 ayda bir yeni ürün bünyemize katmayı planlıyoruz, o yüzden kategoriden ziyade yeni ürünler üzerine çalışmalarımız var. Tabi en son ürünümüz olan organik hindistancevizi şekerini çıkaralı da neredeyse 3 ay oldu.

%100 organik hindistan cevizi tatlandırıcısı
Güzel Gıda’ın gelecek dönemdeki vizyonu ve hedefleri nelerdir? Zira piyasada rakip çok, nasıl ayrışacaksınız?

Rekabet çok güzeldir. Çünkü biz de alışveriş yapıyoruz, eskiden kinoanın 500 gramını 82 TL ye satılıyordu, şimdi Carrefour’larda ürünlerimiz var ve 21 TL ye kadar indi fiyatı. Rekabet sayesinde sitelerine yemek tarifi ekleyen, sosyal medyada varlık göstermeyi akıl eden markalar, yıllardır sattıkları 19. Yüzyıldan kalma teknolojili paketlerini değiştirmek zorunda kalan firmalar oldu. Rekabet olmasaydı bunların hiç olacağı yoktu.

Ama biz tabi kendimizden mesulüz, bakliyatçı değiliz, aktar da değiliz, biz Türkiye’de süper gıdalar kategorisi diye bir kategori yarattık ve bu kategorinin yaşamasını sağlamak bizlerin elinde. O yüzden ürünlerimizi belki kimsenin yapmadığı kadar testten geçiriyoruz, hiç ama hiç bir şekilde tat arttırıcı, kıvam verici, ömür uzatıcı vs. kullanmıyoruz, hiç bir sonradan aflatoksin, gluten, vs. bulaşmasına izin vermiyoruz. O yüzden süper gıdalarımızın sadece adı süper değil, besin değerleri, enzimleri, faydaları da süper kalıyor.

Son olarak insanlar Güzel Gıda ürünlerini neden alsın/ tercih etsin?

Hepimiz bilinçleniyoruz, bundan 10 sene önce kaçımız marketten alışveriş yaparken kavanozun arkasında ne yazıyor diye bakıyorduk, kaçımız mahallemizin organik dükkânından alışveriş yapıyorduk? Hepimizin daha dikkat etmeye, daha çok umursamaya başladıkça ufak ve samimi şeylerin değeri artıyor, laf salatasının değeri azalıyor. Bizim amacımız kendimizin, ailelerimiz ve sevdiklerimizin güzel gıdalara kimsenin kafasını karıştırmadan en temiz haliyle ulaşabilmesi.

Beslenme kulak arkası edilen ama gerçekten çok önemli bir mevzu. Dikkatinizi çekerim zayıf olmak demedim, iyi beslenmek dedim. Özellikle 80 sonrası doğan nesile bakacak olursanız, hep bir sorun var. Eskiden gizli şeker mi vardı? Reflü mü vardı? Çocuk yapmak bu kadar zor muydu? Evet, stres bunların kaynaklarından biri olabilir, ama en temel sebep doğru, doğal gıdaları tüketemiyor olmamız, dışarda yemek yeme düşkünlüğümüz. Onun için en kötü ev yemeği bile hepsinden iyidir. Hayatımızdan feragat etmeyelim ama naçizane tavsiyem seçtiğimiz besinler üzerine biraz kafa yoralım, sağlıklı olanı bedenimize sokalım.

Sevgiler

Sizler için iki pratik tarif :

1. Kinoalı salata

Kinoalı salata
  • 1 su bardağı Kinoa
  • 1 su bardağı Maş Fasultesi
  • 1’er adet kırmızı ve sarı biber
  • Maydanoz, Nane
  • Beyaz peynir
  • Ceviz

Sosu için; 1 adet limon, 1 çorba kaşığı zeytinyağı,1 ufak diş sarımsak, tuz,kimyon

Yapılışı: Kinoa ve Maş fasulyesini usulüne uygun haşlıyorsunuz, üzerine ince kıyılmıs tüm yeşillikleri ekliyorsunuz, sosu ile karıştırıp, ceviz ve beyaz peynir ile süslüyorsunuz, afiyetle yiyorsunuz.

2. Chia Tohumlu, Hurmalı Puding

Chia Tohumlu Hurmalı Puding
  • 500 ml süt
  • 2-3 buyuk boy hurma
  • Kakao
  • Tarçın
  • Chia Tohumu
  • Süslemek için; Yaş ceviz ve hindisan cevizi

Yapılışı: 500ml süt ve hurmaları blenderdan geçirin, içine kakao ve tarçın ekleyin (göz kararı), 8-10 tatlı kaşığı chia tohumu ekleyip, buzdolabına koyun. Mumkunse 1 gece diilse, 2-3 saat bekleyin ve üzerini süsleyip servis yapın.

Sağlıklı yemek tariflerimize Live Up kategorimizden ulaşabilirsiniz.

Merve Hatipoğlu: Ekonomi okuyup bundan hiç de keyif almadığımı anladığım anda,rotayı sevdiğimi düşüneceğim ‘markalar’ dünyasına çevirip Ingiletere’de yüksek lisansımı tamamlayıp, bu dünyaya adım attım. Şans o ki, yemek yemeye bayılan, yeni lezzetler keşfetmekten hoşlanan ben; ilk işimde ve devamında hep gıda ürünlerinin gelişim ve pazarlama stratejisini yapma şansına sahip olup, hobimi işime çevirmiş oldum.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale