X

Yağız İzgül Kimdir: Food Fashionista’dan Yağız İzgül Röportajı

Onu Şeflerin Düellosu programı ile tanıdık. Bilgisine, gurmeliğine, kibarlığına hayran kaldık. Ee haliyle merak ettik. Tanımak istedik. Kendisi de bizi kırmadı. Hayat ve yemek üzerine bu  güzel söyleşiyi yaptık…

1. Yağız İzgül kimdir? Neler yapar?

Yağız İzgül kafasına eseni yapmayı seven, kalıplara bağlı kalmaktan hoşlanmayan, hemen her konuda giderilmez bir merakı olan bir lezzet düşkünü, profesyonel yemek yiyicidir.

2. İş adamlığı, jüri üyeliği, şeflik… Bu yolculuklar nasıl başladı, birbirini nasıl takip etti?

Hasbel kader jeofizik mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra, ailem için yaptıklarımın yeterli olduğunu düşünüp kendi isteklerimi yapmak üzere harekete geçtim. Biliyorsunuz özellikle ülkemizde öğrenim çağındaki çocuklar anne ve babaların sözlerine daha çok özen gösterip ona göre hareket ederler. Ben de böylesi bir seçimi bu kadar erken yaşta yapmak durumunda kaldığımda (bir sene erken başlamıştım okula), annem ve babamın doğru olanı bileceklerini düşünüp onları dinledim. Ama doğru değillerdi, tabii ki benim için en iyisini istemekle beraber.

Çok da geç olmadan herkes gönlünde yatan meslek ya meşgaleyi bir şekilde açığa çıkarmalı bence. Ben de, yine ailemin de desteği ile, bugünün en popüler alışveriş merkezlerinden birisi olan Kanyon’da bir restoran açarak bu işe girdim. Benim gönlümde yatan aslan, 5 yaşımdan beri yemekle alakalı bir iş yapmaktı. Sonunda bunu başardım derken, yapmış olduğum ortaklığın başarısız bir ortaklık olduğunu farkettim ve restorancılığımın son zamanlarında tanıştığım bir kasap arkadaşım sayesinde aile işim olan demir çelik ve kendi işim olan yemek sektörlerini birleştirerek bir marka oluşturdum. Kendi istediğim yemekleri yapabilmek için ihtiyacım duyduğum demir döküm ürünler Türkiye pazarında yoktu ve ben de elimde imkanlar olduğundan kendi tavamı kendim imal etmek durumunda kaldım. Türkiye’de ilk kez döküm tava yaptım. Çok beğenildi, çok tuttu; böylece ürüne bir kimlik kazandırmak istedim ve HECHA markası doğdu. Bugün Türkiye’nin her yanında hemen her restoranın ve evin mutfağında olan bu markanın 5 senelik bir mazisi var.

HECHA markasını yaratmak demek ona hayat da vermek demekti. Bu yüzden de Türkiye’nin hemen her mutfağına girdim çıktım. En iyi aşçılar ile beraber tarifler hazırladık, yemekler yaptık. Sürekli bir şeyler ürettik. Öğrendikçe paylaştık, paylaştıkça öğrendik. Zaten yemek konusuna oldum olası çok meraklı olduğumdan kendi yaptığım ürünleri Türkiye’nin bu en ünlü şeflerinin yanı sıra kendi tariflerim ile de pazarlamaya başladım. Hal böyle olunca da dikkat çekici oldu tabi. Sanıyorum röportajlarımdan birisinde beni okumuşlar ve ilgilerini çekmişim, böylece Show Tv “Şeflerin Düellosu” programında jüri üyeliği teklifini getirdi. Ben de kabul ettim.

3. Sizce ‘Gurme olmak’ nedir? Kişi nasıl gurme olur? Şartları nedir? Mesela yemek pişirmesi şart mıdır?

Gurmeliğin zaten bir tarifi var. Aslında kökü var diyelim; Fransızca’da “gourmet” çok özet tabiri ile “yemek için yaşayan” anlamındadır. “Gourmand” ise “obur, açgözlü” anlamındadır. Gurmeliği ön plana çıkaran, iki kavram arasındaki farktan kaynaklanıyor. Diğer bir taraftan da Fransa’ya gidip ben gurmeyim diye dolaşırsanız ağzınızın payını da alırsınız çünkü gurme olmak o kadar kolay bir şey değildir. Eğer içtiğiniz bir çorbanın içindeki tüm malzemeleri algılayabiliyor, içindeki oranları doğru bir şekilde sıralayabiliyor, bir de yanında içilmesi gereken şarabı da önerebiliyorsanız, evet o zaman gurmesiniz demektir. Ama kabul edelim ki böylesi bir damağa sahip olmak hem doğuştan hem de yılların deneyiminden gelen bir sonuç. Ben kendimi yemek için yaşayan biri olarak rahatlıkla tarif edebilirim ama son derece gelişkin bir damağım ve algım olmasına rağmen asla bir gurme olduğumu iddia etmedim. Öğrenmenin sonu yok ve her yeni gördüğüm şey bana eskisini unutturabildiğine göre, göreceğim daha çok şey var demektir.

Buradan yola çıkarak gurme olunamayacağını, ancak gurma doğulabileceğini söylemek de doğru olur her halde. Biraz da ailenizin yetiştirme tarzı ve büyüme çağında yemekle kurduğunuz ilişki, bu konudaki yeteneğinizi tayin ediyor. Allah muhtaç etmesin, halen ağzıma koymadığım, sevmediğim yemekler var; böyle gurme olmaz 🙂

Gurme yorumcudur, yemek yapmak zorunda değlidir. O yemekten tat alan, sonuna kadar o yemeğin verdiği zevki yaşayan ve o an için hedonizmin doruklarına çıkan kimsedir. Bir kural olmasa da, kötü yemek yapan gurmelere de pek kolay rastlayamazsınız.

4. Her işte bir matematik vardır. Yemek yaparken veya yemek yerken nasıl bir matematik vardır sizce?

Eğer hamur işleri ve pastacılıkla uğraşmıyorsanız yemekte matematik olduğunu kabul etmiyorum. Yukarıda da söylediğim gibi, kalıplara bağlı yaşamayı sevmiyorum ve yaptığım hiçbir yemekte malzemelerin miktarı konusunda kalıplara bağlı kalmadım. Deneme yanılma en iyi öğrenme yoludur ve kullandığım malzemeden ateşe kadar, her zaman, ruhumla yaptığım işlerde güzel sonuçlar aldım. Özetleyecek olursak etler ve sebzeler ve bir kaç da temel pişirme tekniği var. Bir şeye merakınız varsa bu temel noktalardan yola çıkarak kendinizden bir şeyler katabilirsiniz. Ummadığınız yerden çok güzel bir sonuç alabilirsiniz. Fırın yemeklerini tavada yapabilirsiniz, tava yemeklerini fırında yapabilirsiniz, ekşinin içine şeker atarsınız, acının içine tatlı koyarsınız, sebzeden reçel yaparsınız. Bu işin sonu yok. Bu işin matematiği varsa, o da denklem hazırlamak olsa gerek. Eğer siz denklemin bilinmeyenlerini doğru bir şekilde sıralar ve kullanırsanız, ortaya çıkan sonucu zaten tattırdığınız kişiler takdir edecektir. En büyük inancım bu ve sonuna kadar da herkese bunu empoze etmeye çalışıyorum. Yemek yapmak korkutucu bir şeyler değildir, yeni bir şeyler keşfetmekten, yeni malzemeler kullanmaktan ve özellikle de hata yapmaktan korkmayın. Eninde sonunda doğru bir şeyler bulacaksınız.

5. Yemek yapmayı neye benzetirsiniz? Mesela yemek yapmak beste yapmak gibi midir? İlham gelir ve yapılır mı?

Benzetme demeyelim ama benim için bir meditasyon gibidir yemek yapmak. Bünye itibarı ile kafamı çok kolay boşaltamıyorum, halbuki bakıldığına çok da dolu bir görüntüm yok. Hani belli aktiviteler vardır yaptığınız; mesela kayak. Etrafınızda sadece bembeyaz bir örtü ve yeşil çam ağaçlarının manzarası. Sadece kayakların karda çıkardığı ses var; gürültü yok, kirlilik yok, rahatsızlık yok. Bir yerden sonra bacaklarınız vücudunuzdan ayrı hareket etmeye başlar ve siz de kendinizle baş başa, hiçbir şey düşünmeden etrafın tadını çıkarmaya ve karları kazımaya devam edersiniz. Yemek yapmak benim için bunun gibi bir şey. Bir yerden sonra ellerim benden bağımsız bir şekilde hareket etmeye başlıyor ve bir şeylerle baş başa kalıyorum. Bir şeyler doğrarken ya da bir tencereyi koklarken sadece kendimle oluyorum. Yemek pişirmeyi bitirdikten sonra kendimi gerçek dünya ile karşı karşıya buluyorum. Bence böylesi dinlendirici ve tazeleyici bir şey. Ama illa ki bir şeye benzetmek gerekirse, beste yapmak ya da yorumlamaya benzetmek çok yerinde bir tespit. Zaten müzik ruhun gıdası olduğu gibi kendimden geçtiğim anlardan bir tanesi de piyanonun başında harcadığım saatlerdir.

6. Yemeği güzel yapan en temel şey nedir? Şefin bilgisi mi? Kullandığı malzemeler mi? Yoksa başka bir şey mi?

Yemeği güzel yapan şey, o yemeği yapan kişinin karakterini, yapısını ve ruh halini yemeğe yansıtmasıdır. Zaten malzeme seçiminden menü seçimine kadar aşçının bu özellikleri hep önemli rol oynar. Yoksa tabi ki de yemeği güzel yapan kullanılan malzemeler (tazelik, doğru tat, bulunurluk) ve pişirme teknikleri gibi şeylerdir. Ama dünyanın en kuvvetli arabasına da sahip olsanız, bunu sürecek iyi bir şoför olmadıktan sonra bir şey ifade etmez.

7. Dışarı çıktığınızda nerelerde yemek yemeyi tercih edersiniz? Favorileriniz nerelerdir, orayı favoriniz yapan özellikleri nelerdir?

Bu soru bana en çok sorulan sorulardan bir tanesi ve gerçekten cevap vermesi o kadar zor ki. Öncelikle şunu kabul etmeliyim ki, gün içinde en çok zararlı şeyleri yemekten hoşlanıyorum. Belli burgercilerim ve dönercilerim vardır mesela. Günün sonunda da eğer özel bir yemek yoksa zararlı şeyleri tercih edebiliyorum ama genelde karımla beraber Uzak Doğu ve İtalyan mutfağının güzel örneklerini deneyimlemeyi seviyoruz. Bunun yanında kebapçıları da unutmamak lazım tabi.

Dışarı çıktığım zaman kendi yapabildiğim yemekleri yapan yerlere gitmeyi  tercih etmem. O yemeği kendim yaparım.

8. Kendinize ait bir mekanınız yok bildiğimiz kadarıyla, yakın gelecekte böyle bir plan var mıdır? Gelecek için başka ne gibi planlarınız var? 

Tekrardan restorancılığa girmeyi düşünmüyorum. Gelen çok teklif var ama bundan sonra bu işi yapacaksam ticari amaçla, para kazanmak için yaparım. Türkiye’de zaten gerçek anlamda iyi restoran sayısı çok az; karşılığını alamayacağım bir iş için, bu kadar çok masraf ve külfete girecek vakit ve enerjim olduğunu düşünmüyorum. Bundan sonra daha çok eğitmek ve öğretmek üzerine bir şeyler yapmak var kafamda. Hatta içinde sadece workshopların olacağı Hecha Kitchen’ların ilkini ocak ayı itibarı ile Bağdat Caddesi yakınlarında  hizmete sokuyoruz. Burada her gece özel menülerin dersleri verilecek. Deneme ve tatma menüleri olacak. Ruhsat alabilirsek şarap tadımları yapılacak. Hecha ürünleri ile lezzetin sınırlarına nasıl ulaşılır, bunların dersi verilecek.

9. Yemek yapmayı hiç bilmeyen birine nereden başlamasını tavsiye edersiniz?

Ekmek kızartmaktan. Aslında kendim hayatım boyunca, bir şeyleri teoride öğrenmekten nefret ettim ve yapamadım. Bence yüzmeyi öğrenmenin en güzel yolu, birinin sizi denize itmesidir. Baktığınız boğuluyorsunuz, elbet bir kurtaran çıkar. Baktınız yüzüyorsunuz, o zaman kimse sizin yolunuza çıkamaz. Kendim birini yetiştirsem bu şekilde yapardım sanırım, iterdim.

10. Son olarak; Uplifers hakkında ne düşünüyorsunuz?

Uplifers zevk ve gusto sahibi kişilerin zevk alacağı, entellektüel düzeyi yüksek, samimi bir portal. 

Başarılarınızın devamını dilerim. Ayrıca bu söyleşi için de teşekkür ederim.

 

Not: Ben de bir jüri havasına gireyim istedim, ‘Şeflerin Düello’su pozu vermekten eksik kalmadım.

 

Merve Hatipoğlu: Ekonomi okuyup bundan hiç de keyif almadığımı anladığım anda,rotayı sevdiğimi düşüneceğim ‘markalar’ dünyasına çevirip Ingiletere’de yüksek lisansımı tamamlayıp, bu dünyaya adım attım. Şans o ki, yemek yemeye bayılan, yeni lezzetler keşfetmekten hoşlanan ben; ilk işimde ve devamında hep gıda ürünlerinin gelişim ve pazarlama stratejisini yapma şansına sahip olup, hobimi işime çevirmiş oldum.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.

Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.

Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale