Food Fashionista’dan “aşk” ve “yemek” üzerine
1 Şubat itibariyle aşk mesajları, yazıları, kampanyaları vesaire derken, bu tantanalı ayda nelerle karşılaşacağınızı bir önceki yazımda anlatmış; bununla da kalmayıp görev bilincimin etkisi ile, bunlara kapılmadan sade bir yemekle günü tatlı tatlı kutlamak isteyenler için de 2 farklı mekan alternatifi sunmuştum.
Bu sefer ise, bunlardan uzak, çok keyifli bir sohbet ve damağınızı şenlendirecek bir tarifle sizi keyiflendirmek istedim. Okurken bir daha okumak isteyeceğiniz kadar güzel anlatımlar, hemen denemeye koyulmak isteyeceğiniz kadar da harika bir tarif var.
Karşınızda İki Satır Aşk kitabının yazarları Çisel Onat ve Cüneyt Asi Duru…
1. Neden Asi, Neden Piano?
Cüneyt Asi Duru: Aşk içinde naiflikten öte tutkulu hisler de besler. Öfke, kimi zaman nefret, karmaşa gibi… Herkesin asi bir tarafı olur ilişkide. E zaten resmi olarak da ikinci adım Asi, dolayısıyla bunu seçtik.
Çisel Onat: Tamamen Cüneyt’in söylediğiyle paralel olarak, ismimi seçiş nedenim Piano’nun insanı rahatlatan, ruhuna iyi gelen, içinde her tonu barındıran bir şey olmasının yanı sıra hayatımda çocukluğumdan beri kapladığı büyük alandır. Bir nevi hayalimi kitabımızda ‘hayal kahramanı’ yapmış oldum.
2. Karşılıklı diyaloglar üzerinden yazılan bir aşk kitabı İki Satır Aşk. Kimi zaman karşılıklı, kimi zaman bir konu üzerine iki farklı bakış açısı. Çok iddialı ve bir o kadar da zor; hem mantığı, hem yapılışı… Fikir nasıl çıktı, kitap nasıl oluştu, kaç geceler bu uğurda sabahı gördü?
Çisel-Cüneyt: Biz ikimiz de sosyal ağları fazlasıyla aktif kullanan yazarlarız. Dolayısıyla orada paylaştıklarımız bize takipçilerimizle daha yakından bir bağ kurmamızı sağlıyor. Bir süre sonra baktık ki her şey güzel gidiyor, biz aynı anda farklı yerlerde olsak bir birbiri ile bağlantılı cümleler yazmaya başlıyoruz ve mutlaka aramızda üstü kapalı, eğlenceli bir zıtlık oluşuyor. Dedik ki, neden bunu bir kitap haline getirip herkesle paylaşmıyoruz. Sonuç olarak başladık cümlelerimizi yazmaya… Aslında burada sıra dışı olan, genelde erkeklerin aşktan anlamadığını ya da aşka hoyrat olduğunu düşünmemize rağmen, kadın karakterin aşka daha uzak ve sert çıktığının ortada olması.
3. İki Satır Aşk dediniz de, aşk hakikaten iki satıra sığar mı?
Çisel Onat: Bu aşkı nasıl yaşadığınıza bağlı… Ben iki satırda koca bir ömürlük sevgiyi anlatabiliyorum bazen. Hatta yazdığım şeyi okuduğumda “ben bu kadar sevmiş de yazmış olamam bunu” diyebiliyorum. Aşk işte; kalemin mürekkebini ne kadar tüketecek, o mürekkep ne kadar kalacak o sayfada, hemen mi uçacak bir ömür mü okunacak orasını bilemiyorsun…
Cüneyt Asi Duru: Tabii ki sığmaz, aşk kalıplara konmaz, uçarı kaçarı bir şeydir o!
4. Peki, şimdilerde günler, duygular, aşklar, aşıklar nasıl? Herkes kendi kalbini mi kolluyor, yoksa kalbinin ağzında atmasına izin mi veriyor?
Çisel-Cüneyt: Aşk kontrol edilebilmeyi öğrenebilmiş, ehlileştirilmiş bir his değil. Diyor ki ben sana gelirim, sende soluklanırım, sen beni ne kadar koruyabiliyorsun, ne kadar sahipleniyorsun; ona göre ya kalırım ya giderim. İnsan seçiyor mu derseniz bence aşk bunu yapıyor, çünkü dağına göre kar demişler, kalbine göre aşk diye bir şey var elbette… Ama bu şöyle bir şey de değil, ben çok severim o az sever hesabı olmaz. Aşkın uğrayıp da harabeye döndürmediği az kalp vardır eminim. İşin kötüsü sobaya elini değdirince sıcak olduğunu anlayan çocuk misali bir daha “yapmamazlık” da edemiyor insan. Yani kendini kollasan da boş bir yerinden mutlaka yakalıyor ve sen onun sinsice seni uyuşturmasına sessiz kalamıyorsun. Aşk işte, narkotik bununla daha çok ilgilenmeli bence.
5. Aşk ve yemek nasıl bir ilişkide sizce? Kalbe giden yolda cidden bir etkisi var mıdır dersiniz?
Çisel Onat: İnsan ayakkabı almadan yaşayabilir, sinemaya gitmeden de yaşayabilir, kahve içmeden de yaşayabilir ama bir sevmeden bir de yemek yemeden yaşayamaz. Dolayısıyla mide ve kalp arasında çaresiziz. Mesela ben güzel yemek yapan bir adamı; dünyanın en güzel manzarasını, en güzel filmini izler gibi boynumu eğe eğe seyredebilirim ya da onun elleriyle kestiği soğanın bıçağının tahtaya değerken çıkardığı sesi, ömrümce bir dünya klasiği serisi dinliyormuş gibi dinleyebilirim. Hele de yan yana eğlenerek yemek yapabiliyorsak… Kısaca beni lezzetle ihya eden bir adamı kalbimle ihya edebilirim. : )
Cüneyt Asi Duru: Olmaz mı, aşk demek yemek demek, aşkın kimyasında kesinlikle iştah artıran bir şey var. Ayrıca aşkın hormonlarınızı çalıştıran ve yediğiniz yemeğe bile aşkla bakmanızı sağlayan bir etkisi var…
6. Güzel bir aşk nasıl bir yemektir diye sorsam? Suflenin yanındaki pudra şekeri gibi mi, rakı-balık mı?
Çisel Onat: Bence kesinlikle tuzlu kahve gibi… Bu ikisinin bir arada olmasına dayanabiliyorsan ve sonuna kadar gidebiliyorsan bardağın tamamdır! Çok ciddiyim!
Cüneyt Asi Duru: Sıcak çikolata soslu brownie, tabii ki ceviz ve tarçınla zenginleşen bir aşk.
7. Son sorum; “yalnız yiyen yalnız ölür” diye bir laf vardır. Kimse yalnız yemesin derim ve sorarım: siz sevgilinize güzel bir yemek hazırlasanız menüde neler olur?
Çisel Onat: Zeytinyağlı dolma, mercimek köftesi ve cevizli susamlı sünger kek. Çok çok ciddiyim. Ne var? : )
Cüneyt Asi Duru: Yeşil mercimek çorbası, humus, kırmızı biberli ekmek, bol limonlu mevsim salatası ve teriyaki soslu somon üzerine de cevizli brownie. Ve yanında 2002 model bir kırmızı şarap 🙂
Çisel Onat: Tüm yemeği bir güzel mideye indirdikten sonra, üzerine bir Aşk Çayı hiç fena olmuyor.
Aşk Çayı malzemeleri:
- 1 elma
- 1 portakal
- 1 ayva (varsa)
- 1 limon
- 4-5 dilim taze zencefil
- Yarım ayva
- 2 çubuk tarçın
- 4 tane karanfil
- Bir tutam gül kurusu,
- 1-2 tutam kuru reyhan (dilerseniz kuru yasemin de olabilir)
Elma, portakal, limon ve ayvayı dilimleyip (miktarı kişi sayısına göre değiştirebilirsiniz) bir çaydanlığa koyuyoruz. İçine geri kalan tüm malzemeleri de ekleyerek, önce iki çay bardağı su ile kısık ateşte kaynayana kadar bekliyoruz.
Meyveler suyunu iyice bıraktıktan sonra kaynayan çayımıza çaydanlığın altında kaynattığımız sudan ekleyerek demlenmeye bırakıyoruz.
Aşk çayımızı 15 dakika demlendikten sonra bardaklarımıza alarak karşılıklı keyifle içiyoruz. Kiminle içtiginizi bilemem ama aşıksanız bazen rakı veya şarabın bile önüne geçebiliyor. Yaz geldiğinde de size yaz için bir AŞK tarifi verebilirim.
Bol keyifli bir 14 Şubat dilerim…
Aşktan öte, sevginin şerefine…