Food Fashionista Sofra London Karaköy’de!
Londra’da yaşayanlar veya Londra’yı ziyarete gidenler mutlaka duyarlar, bilirler. Orada öyle bir Türk vardır ki, şehir efsanesi tadında bir hayat yolculuğu yapmış ve bugün İngiltere restoran sektörünün önde gelenlerinden biri olmuştur. Kendisi Hüseyin Özer’dir.
Kimdir?
• Tokat’ta doğmuş, hiç okula gitmemiş ama kazandığı ilk para ile İngilizce dersi almış. O yaşta bu algı, bu vizyon!
• Onun için işçi diye bir kavram yok, “burada herkes evlattır” diyor. Dolayısıyla da bu süreçte, elinden tutup yol gösterdikleri çok olunca Middlesex Üniversitesi ile birlikte Hüseyin Özer Akademi’yi kurmuş, bu yola baş koyanlara nasıl şef olunur, nasıl restoran yönetilir öğretmeye karar vermiş.
• Hayat felsefesini bir kelime ile özetliyor: ASPAVA: Allah Sağlık, Para, Aşk Versin; Âmin.
• En önemli özelliği olarak; “Verdiğim sözleri tutarım” diyor. Çalıştığı her insanda aradığı ilk özellik dürüstlük.”Gerisini zaten ben öğretirim” diyor.
• Şef kimliğinin yanında aynı zamanda diyetisyen. Dolayısıyla mutfağında fazla yağ, şeker, tuza ve doğal, taze olmayan hiçbir şeye yer yok.
Yurtdışında popüler olup İstanbul’a gelen restoran zincirleri için “Bu Türkler’e hakarettir, Türk yemeği yok demektir” diyenlerden. İstanbul’daki restoranların çoğunu gezmiş. “Çok yere gittim ama hep kazık yedim” diyor. Bütün bu gözlemleri sonrasında kendi doğruları, kuralları ve menüsü ile beraber Sofra London’ı Karaköy’e taşıyor. Sofra bir milli takımdır diyecek kadar iddialı. Prensip olarak bir mekanının kapısında kuyruk olmadan, 2. dükkanı açmıyor.
Ve gelelim Sofra London Karaköy’e…
Mekanın girişi gayet sadeyken, içeri geçtiğinizde son derece şık tasarımı ile şaşırıyorsunuz. Çünkü Hüseyin Bey buraya herkes gelsin; aşk yemeği de, iş yemeği de, aile yemeği de yensin istiyor. Aşkın da, sohbetin de tadı burada çıksın istiyor.
Servis, 10 üzerinden 10. Burası bir okul derken, ne kadar ciddi olduğunu bir kez daha görüyoruz.
Yemekler; Türk yemekleri ama büyük bir farkla. Nasıl hafif, nasıl midenize oturmuyor, nasıl keyifle yiyorsunuz anlatamam. Türk mutfağının yanında süprizler de yapmış. Mesela keşkekli somon. Genelde bu formda bir tabağa, somon altına risotto koyarlar. Ama keşkek kadar güzel bir şey varken, risotto da neymiş dedirtiyor. Etler yumuşacık, gerçekten çok çok güzel. Ve tatlılar bir efsane. Ama efsane olan bilmediğimiz bir tatlı olması değil, bu geleneksel tatların nasıl bu kadar hafif, aynı anda da lezzetli olabilmesi. Bu da Hüseyin Bey’in sırrı.
Özetle Sofra London Karaköy, hoşgelmiş, iyi ki bize bu lezzetleri hazırlamış, iyi ki buradaki gençlere de fırsat vermiş ve yatırım yapmayı hedeflemiş. Haydi yemek severler yemeğe, şef olmak isteyenler de Hüseyin Özer Akademi’nin kapısını çalmak için yola koyulsun!
Sofra London Karaköy; kapıda kuyruğun bol, şansın daim olsun!
Sevgiler