X

Food Fashionista Mama Shelter’da!

Food Fashionista Mama Shelter’da!

“Mama Shelter Loves İstanbul” diye başlıyoruz sohbetimize kurucusu Serge Trigano ile.

Serge Trigano, “Club Med” zincirlerinin ve akabinde gelişen ‘her şey dahil’ konseptinin sahibi bir babanın oğlu. Dolayısıyla “vizyon” sahibi olması aileden geliyor. 2000’li yıllara gelindiğinde ise, tatil zevklerinin değişmesi, insanların metropolleri daha çok merak etmesi, farklı mutfaklar deneyimleme merakının da etkisi ile “şehir otelleri” konsepti ile Mama Shelter  Otel & Restoran & Bar zincirini kuruyor.

Food Fashionista Mama Shelter’da!

Mama Shelter butik bir otel zinciri. Anlamı: Ana Sığınağı. İlk durağı Paris. İç mimarı ve ortaklarından biri dünyanın en  önemli, çılgın, üstün yetenekli statüsüne girenlerden Fransız tasarımcı Philippe Starck. Fransa sınırlarından sonraki  ilk durağı ise İstanbul. Tabii ki şehrin en enerjik noktasında, tüm kültürlerin bir arada olduğu Taksimin tam merkezinde, ama saklanmış halde. Girişinde “otel” yazısını bile görmüyorsunuz. Sadece, siyah bir tente üzerinde “Mama Shelter” yazıyor.  Konsepti “alışılmışın dışında bir deneyim sunmak”. Dolayısıyla da hem otel, hem restoran, hem bar alışılmışın dışında.

Gelelim, otel açılmadan açılan, namı, popülaritesi gün geçtikçe artan Restoran & Bar’ına. İçeri girdiğiniz anda mekanın büyüklüğü karşısında kısa süreli bir şaşkınlık yaşayabilirsiniz. Her bir yanı ayrı, her bir köşesi farklı bir havada  tasarlanmış. Oldukça rahat, renkli, hayat dolu, bol detaylı bir dekorasyona sahip. Her yerin fotoğrafını çekmek, Instagramlamak isteyebilirsiniz.

Gözden kaçırmamanız gereken bir şeyi söylemeden edemeyeceğim: Tavanlar!

En önem verdiğim konulardan biri olan “masa düzeni” konusunda ise oldukça çeşitli;

  • İster baş başa kimsenin sizi rahatsız etmeden oturabileceğiniz bir alan seçebilir,
  • Paylaşım masalarında oturabilir,
  • Kendinize ait olacak bir alanı kapatabilir,
  • Sigara içmek veya hava almak isterseniz yarı açık bahçesini değerlendirebilir,
  • Ya da  barda insanlarla sohbet etmeyi seçebilirsiniz.

 

Bar demişken, burada da  Philippe Starck  yine tasarımcılığındaki farkı ortaya koyarak, mekanın tam ortasına alışık olduğunuz tek taraflı barların aksine, çift taraflı, karşılıklı oturabileceğiniz, sohbet imkanı bol bir bar yerleştirmiş. Gece 1:30’a kadar barın, müziklerin ve dj performanslarının keyfini burada da çıkartabilirsiniz.

Ve gelelim en önemli konuya; Menü, Lezzet, Servis…

  • 3 farklı menü mevcut: Öğlen yemeği (12.00- 15.00)- Akşamüstü (15.00-19.00) ve Akşam (19.00’dan itibaren)
  • Yemek kombinasyonları oldukça göz doyurucu iken, aynı zamanda  oldukça da ilginç.
  • Halis muhlis geleneksel Türk yemekleri de unutulmamış, farklı sunumu ile menüde yerini almış.
  • Bizim seçtiklerimize gelince;
    • Bahartlı Marine Somon ve yanında Badem Çorbası
    • Mama’nın Yoğurtlu Kebabı
    • Kızarmış Kalamar ve Yoğurtlu Kişniş Dip
    • Ve en iddialı oldukları Boeuf Bourguignon’u seçtik.
    • İçki olarak da Mama’ya özel Sangria eşlik etti.
 
Baharatlı Marine Somon                                Mama’nın Yoğurtlu Kebabı
 
Antrikot                                                 Levrek Tartar
Baharatlı Marine Somon’u mutlaka ama mutlaka denemelisiniz. Benim balıkla aram, hele ki çiğ olanlarla çok yoktur. Ancak bu somonun özelliği “çemen” (pastırmadaki) ile fümelenmesi. Ama servis edilirken çemeni görmüyorsunuz, o lezzetle damağınızda buluşuyorsunuz. Yanındaki badem çorbası ise, bildiğimiz çorbalar gibi değil. Lezzet olarak “acı badem” tadınını almadığınız, daha sos kıvamında. Zira ben somonumun üzerine döküp, öyle yedim. Altında da çok lezzetli bir krep vardı. Dip not; bu yemek tamamen glutensiz.

Yoğurtlu kebap ise, sokak köftesi/İnegöl köfte kıvamında bir köfte ile hazırlanıyor.Yoğurdu ise bildiğiniz sade yoğurt gibi beklemeyin. Zerdaçalla hazırlanmış, sarı renkte…

Kalamarı yumuşacık, kişnişli yoğurt sosu ile tam uyumlu.

Kırmızı dana eti sevenler ise, hafif tatlı olan Bourguignon’u kaçırmasın.Yanındaki patates püresi ise tam sevdiğim “anne” püresi.

 

Patlıcan Salatası                                                         Kulfi

Tatlılara gelince, bizde orada film koptu diyebilirim. Çikolata aşıkları için Kulfi, çilek aşıkları (bendeniz) içinse Çilekli Mousse denenmeli, hatta yemeden masadan kalkmamalı. Unutmadan Sangria’da masadan kalkmadan içecekler arasında yerini almalı!

Yemekler bu kadar çeşitli ve farklı olunca, sorularınız çok olabilir. Ama servis elamanları güler yüzleri ile hepsini anlatmak için hazırlar.

Hakikaten Mama Shelter İstanbul, hem yerini hem müşterilerini çok sevmiş. Hoş gelmiş, iyi ki de gelmiş. Yeni bir ruh, soluk, görsel zenginlik ve lezzet  anlayışı ile keyif getirmiş. Hele kısa süre içinde açacakları teras katını da düşünecek olursak, yaz mevsimini Mama’yı görmeden, sık sık gitmeden geçirmeyin derim!

Not; Mekan büyük ama Cuma-Cumartesi rezervasyonsuz gitmemenizi öneririm. Malum burası İstanbul 🙂

Sevgiler..

Yazarın tüm yazıları için tıklayın

Merve Hatipoğlu: Ekonomi okuyup bundan hiç de keyif almadığımı anladığım anda,rotayı sevdiğimi düşüneceğim ‘markalar’ dünyasına çevirip Ingiletere’de yüksek lisansımı tamamlayıp, bu dünyaya adım attım. Şans o ki, yemek yemeye bayılan, yeni lezzetler keşfetmekten hoşlanan ben; ilk işimde ve devamında hep gıda ürünlerinin gelişim ve pazarlama stratejisini yapma şansına sahip olup, hobimi işime çevirmiş oldum.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale