Sırlar açığa çıkınca hastalıklar, ilişkiler iyileşir…
Her sır içinde duygular ve korkular barındırır. Genelde bu duygular utanç ve suçluluktur. Korku sırrı açık etmemizi engeller. Sırlar tutuldukça, yıllarca saklandıkça sırrın ortaya çıkmasıyla ilgili korku o kadar büyür ki bilinçaltı olayı tamamen unutturabilir. Unutulan, üstü kapatılan her olay, her sır nesilden nesile aktarılır. Özellikle toplum algısında suç ve suçlu damgası yemeye müsait olan konular, durumlar, etkisi en güçlü sırlardır.
Sırlar saklandıkça duygu ve korkulardan ötürü sırrın sahibini hasta edebilir. Ya da sır açığa çıkmak için gelen yeni nesilde, hastalık olarak kendini gösterebilir. Daha doğrusu sırrın sahibi kişinin hissettiği öfkeler, nefretler, utançlar, suçluluklar vb. duygular enerji olarak form alır. Zamanla maddeleşir ve hastalık olarak çıkabilir.
Şimdi başka bir bakış açısıyla; hastalıkların ardında sırların da olabileceği bilinciyle bakabiliriz. Üzerinden çok zaman geçen olayların kişide yarattığı duygular epey zaman geçse de canlıdır. Evrendeki her şey enerji olduğu için, duygular da enerji olduğu için canlıdır, zamanla kaybolmaz. Sadece dönüşür.
Duyguların enerji yüklerini serbest bırakmak, hastalıklarla vedalaşmaya olanak sağlayabilir, iyileşmeye destek verebilir. Elbette tıbbi tedavi yöntemleri uygulanmalıdır. Ancak; hastalıkların ne anlatmaya çalıştığına da bakılmalıdır.
Bu yazının konusu sırlar olduğu için size sırrın yükünden hafiflemek üzere birkaç yol aktarmak istiyorum. Dilerim uygulayabilirsiniz. Kendinizi, ailenizi ve sizden sonra gelen nesillerin sizin adınıza taşıdığı, sırların duygusal yüklerinden özgürleşmesini sağlayabilirsiniz.
Öncelikle sırrınızı öğrenmesinden, bilmesinden en çok endişe ettiğiniz ve korktuğunuz kişiye hitaben bir mektup yazarak sırrınızı anlatın. Tüm çıplaklığıyla, tüm duygularınızla sırrınızı ifade edin. Böylece; bilinçaltınız tuttuğu duygusal yükün ağırlığını enerjisel olarak yavaş yavaş bırakır. Daha hafif hissetmeye başlarsınız.
Bir ayna karşısına geçin. Tam gözlerinizin içine bakarak sırrınızı kendinize anlatın.
Şöyle diyebilirsiniz.
Benim ………. sırrım var.
Ben …………. ilgili sırrımı saklamaya son veriyorum.
Ben …………..sırrımı serbest bırakıyorum, güvendeyim.
Ben …………..sırrımı ifade ettikçe duygularımdan ve korkularımdan özgürleşiyorum.
Ben kendimi olduğum halimle kabul ediyorum ve seviyorum.
Tüm detaylarıyla sırrınızı kendinize ifade edin, anlatın.
Boğaz çakranızda düğüm, baskı, yumru, yutkunamama ve benzeri hisler olursa hissetmeye izin verin, ifade etmeye devam edin. His ifade ettikçe kaybolur. Dişlerinizi, çenenizi sıkıyorsanız da rahatlarsınız.
Bilinçaltınız; sırrı ifade etmenizin sizi öldürmediğini, aksine korkunuzun üzerine gittiğiniz için rahatladığınızı deneyimleyecektir.
Hiç tanımadığınız insanlara gözlerinin içine bakarak sırrınızı anlatın. En başta, siz anlatırken size hiçbir şey söylememelerini, sadece dinlemelerini belirtin. Yorum yapmadan, mimik yapmadan gözlerinizin içine bakarak sizi dinlemelerini rica edin. Bu hem sırrını veren kişiyi, hem de sırrı duyan kişiyi şifalandırır.
Sizin için bu sırrı bilmesinden en çok endişe duyduğunuz, korktuğunuz kişiyi, kişileri yazarak listeleyin. Ve bir adım daha cesaretle ona, onlara sırrınızı, duygularınızı ifade edin. Ne söyleceklerini, nasıl tepki vereceklerini hiç düşünmeyin. Düşüncelerle kendinizi ifade etmekten, sırrınızı paylaşmaktan kaçmayın.
Her bir eylemden sonra tuzla ya da sirkeli suyla yıkanabilirsiniz. Suyun şifası tuz ve sirke gibi enerji arındırıcılarıyla; daha hafif ve rahat hissetmenizi destekleyebilir. Banyodan sonra bedeninize öz sevgi ve öz şefkatle dokunun, kendinizi sevgiyle sarıp sarmalayın.
Sırlarınızın yükünü taşımaya, taşıtmaya sonra verin.
Hepimiz insanız!
İsteyenler akinhande@gmail.com adresime yazarak sırlarını paylaşabilir, şifa niyetine…
Sevgilerimle…
İlginizi çekebilir: Görünür olmaktan korkmayın: Bazı ortamlarda ışığınızı kıstığınızı düşünüyor musunuz?