X

Fitness yalanları: Mucize vadeden pazarlama diline kapılmamanın yolları

Bir sosyal mecrada önüme bir ilan düştü. Fitness ve sağlık hesaplarını ağırlıklı olarak takip edince, ister istemez istatistiklerin size önerileri de ilgili alanlarda oluyor. Diğer taraftan tüketici gözüyle değerlendirme şansım oluyor. Satış önermesi ile hazırlanan bir uygulama tanıtımında, kilolu bir kadın oturmuş müzik dinliyor, dış ses size onun her diyeti deneyip yine de başarısız olan, umutsuz bir kişi olduğunu anlatıyor. En önemli ve yakalayan önermesi “umutsuz” kelimesi dikkatimi çekiyor ve elbette ardından “Call To Action”, yani satış önermesi geliyor, yani sizi tıklatan söz, size mucize sunuyor. Bu uygulamayı indirirseniz kesinlikle zayıflayacağınızı öneriyor. Kalori açığı oluşturmadan nasıl kilo verdiriyor, ne anlatıyor sorusu ile uygulamayı indirdim. Karıştırmaya başladım.

Diyetlerin sürüdürülebilir olmamasından yorulmuş, “umutsuz” muhtemel müşterisine önermesinin “uygulayacağınız diyetinizin yanında” cevabı ile karşıladığını fark ettim.

Spor ve sağlık sektörü her zaman size yeni önerilerle gelecektir. Bunda hem sağlık trendlerinin etkisi var, hem de bilimsel gelişmeler ve insanın kendini tanıma yolculuğuna hizmet etmesi sebebiyle temel ihtiyaçların olduğu bir alanı kapsamasını da sebep olarak gösterebilirim. Mental sağlık da bu kapsam içinde ve bu bir hayatı planladığımız her disiplin ya da gelişim konusunun bize pazarlanabilir olduğu anlamına geliyor. Diğer taraftan son dönemde dünyanın yüzleştiği birçok ekonomik ve salgın temelli probleme rağmen spor, güzellik ve sağlık tüketimlerinin artmaya devam ettiğini gözlemledik.

Son yirmi yılın yenilenmiş yaklaşımı ile sağlık ve güzellik sadece fiziksel olarak algılanmanın ötesine geçti ve sağlığın bütünsel olduğu anlaşıldı. Burada kullanılan ve jenerik olarak her açıklamanın içine giren “bütünsel” sıfatından kasıt sağlığın fiziksel, ruhsal ve zihinsel olduğudur. Kısacası kilo vermek isteyen bir kişinin ihtiyaçlarını üç boyutlu anlamak zorundayız ve kilo vermek isteyen kişinin de kendisini üç alanda anlaması gerekiyor. Fakat fiziksel gerçeklikte kalori açığı oluşturmadan kilo vermek mümkün değildir. Yine fiziksel gerçeklikte sizin sürecinizi etkileyen hormonal problemler olabilir. Eğer sağlık problemleri olmayan bir sedanter iseniz kalori açığı her zaman işe yarayacaktır.

Tekrar önüme düşen reklamın önermesine dönmek istiyorum. Her türlü diyeti denemiş, “umutsuz” kişi bu reklama yakalanır mı? Evet. Çünkü mucize satıyor. Aynı uygulamanın başka bir reklamında bir kişinin kısa zamanda hızlıca kilo verdiğini ve hayatındaki kilo dahil tüm problemleri çözdüğünü anlatıyordu. Uygulama satın alınabilir bir ücret aralığında ve evet, hedef kitlesi bu uygulamayı alır, tıpkı daha önce denediği her diyette olduğu gibi…

Umutsuzluk ve başarısızlık döngüsü temelde kendinize duyduğunuz saygıyı yitirmenizle beraber derinleşiyor çünkü başarısızlık olarak algılıyorsunuz. Bu her konu için geçerli olabilir: Kilo verme, sağlıklı bir yaşam, iş hayatı, özel hayat vs. Ve bu döngü kronikleşirse, yani çoklu tekrarlar ve başarısızlık sonucu, yavaş yavaş şu fikir gelişir: “Bir şey var, ben göremiyorum, kesin bir çözüm var, bulamadım, bu kadar zor olamaz…” Ve tam da bu sesin karşısına mucize vadeden bir reklam çıkar.

Basit bir örnek üzerinden yola çıktım ve “umutsuzluk ve mucize” sarmalını ve neden bu pazarlama diline bazen kapıldığınızı anlatmak istedim.

Peki ne yapabiliriz?

Benim cevabım uzun yolu yürümek. Diyelim ki reklamdaki umutsuz hisseden ve kilo vermek döngüsünde sıkışmış bir kadınsınız. Yeme alışkanlıklarınızı irdelemek ve yasaklar listesine girmeden ya da spor salonuna yazılıp saatlerce koşu bandında yürümeden önce size şunu öneririm: Açık havada, düşük tempolu bir keyif yürüyüşünde, kilo verdiğinizde gerçekleşmesini beklediğiniz değişikliklerin neler olduğunu düşünüp oldukça samimi ve dürüst yanıtlar verin. Ve aklınıza gelen tek başlık beğenilmek ise, oldukça insani ve samimi. Fakat beğenilmek isteğinizin altında “Bir kadın sadece zayıf olduğunda güzeldir” algısı var mı, hangi popüler kültürün etkisindesiniz gibi sorularla isteğinizi doğru analiz etmek çok önemli.

İç konuşmalarda bu cevaplar hemen yüzeye çıkmayabilir, “Neden?” sorusu size yol aldırır. Konu aslında kim olduğunuzu öğrenmek, seçtiğiniz doğrular için yaşamak, güzellik trendleri için değil. Kendi seçimleriniz ile var olmak belki de ilk mücadele olmalı, daha sonra tekrarlı döngülerden çıkmak mümkün olabilir. Tüm bunları sorguladıktan sonra, zayıf ve fit olmanın size getirisinin olumlu olacağına inanıyor ve bu inancı seçiyorsanız bu gayet normal bir istektir. Burada benim önemsediğim tek bir konu var, kendinize dürüst olmanız, isteklerinizin ardındaki niyeti görmeniz: Zayıf ve fit olmak, daha sağlıklı olmak, güzel hissetmek ya da nedeniniz ne olursa olsun sahip çıkmak ve bir yol haritası oluşturmak.

Bu yol haritası için profesyonel bir yardım alamıyorsanız ya da hangi alandan destek almanız gerektiğini bilemiyorsanız, bu alanda okur-yazarlığınızı artırmanız en sağlıklı çözüm olur. Elinizde en basit bilgi olarak şu var: “Kilo vermek istiyorum, sürdürülebilir olmasını istiyorum, kilo vermek için, harcadığım enerjiden daha az enerji almam gerekiyor ki kilo verebileyim. Yani kalori açığı oluşturmam lazım. Bunun için denediğim birçok diyet oldu, ilk başta hızlı kilo versem de sonra sürdüremedim. Yasaklı gıdalar ve öğün kısıtlamaları beni zorladı, açlıktan uyuyamaz hale geldim.” Bu cümleden şunları çıkarıp üzerine okumalar yapar ve araştırırdım:

  1. Doymak için, doygunluk hissini artırmak için ne yemeliyim?
  2. Yasaklı gıda olmadan, istediğim tatlıyı yiyerek kilo veremez miyim?

Soruların cevaplarını yazmıyorum ve yazının başından beri aklınızda olan soruya cevabım “Hayır!” Reklamını gördüğüm uygulama adını yazmayacağım. Bu kısmı okurken gülümsediğinizi hayal edebiliyorum. Ben okuyup araştırmanızı, doğru sorular sormayı önemsiyorum. Böylece önünüze gelen popüler sağlık uyaranlarını, satış mesajlarını ve vaatlerini sorgulayabilirsiniz, yine de yararlanmak isterseniz bilinçli bir tüketici olarak devam etmenizi önemsiyorum.

Durum analizi yapmak, doğru sorulara doğru cevaplar vermekle ilgili yazıma bir göz gezdirebilirsiniz.

Sevgiler…

İlginizi çekebilir: Neden 80/20 Kuralı: Esnekliğe alan açan etkili bir formül

Deniz Özalp: Merhaba, Ben Deniz Özalp. Berlin doğumluyum, ilk anadilim Almanca. Hayatıma Almanya'da başladım, daha sonra Adana'ya dönüş ve eğitim hayatına devam ettiğim Adana Koleji ve takibinde İstanbul Bilgi Üniversitesi ve biraz sonra ekleyeceğim eğitimlerimle bir çok disiplini çalıştığım bir iş hayatım var. Bilgi Üniversitesinde iki anadal çalıştım: İşletme ve Reklamcılık. İkisinden de derece ile mezun oldum. Mezuniyetimi takiben staj için Londra'ya gittim ve iki yıla yakın bir çalışma hayatım oldum. İlk iş hayatıma Londra'da başladım. Madison Avenue olmasa da, ajans girişi burada yaptım; mükemmelliyetçi çalışma ortamının ve her yazılanın bir sözleşme olabileceğini, dili doğru kullanmayı İngiliz Kültürü ile öğrendim. İstanbul'a dönüşüm ile sırasıyla 3 global ajansta çalıştım. Bu çalışmalarım sürerken spor hayatım ve yazın hayatım devam ediyordu. Yamaç paraşütü, dağcılık, rüzgar sörfü, tırmanış, cycling, pilates, fitness gibi bir çok spor alanında eğitim aldım ve eğitmenlik yaptım. Sağlık Ajansı iş tecrübemle beraber Wellness alanına hem kurumsal hem de bireysel olarak giriş yapmaya ve bu alanda kendimi geliştirmeye başladım. Son yaklaşık dört yıldır Wellness alanında çalışmalarımı sürdürüyorum ve öğrenmeye devam ediyorum. Integrative Nutrition, 'Sağlık Koçu' sertifikamı, Leiden Üniversitesinden 'Mindfulness' eğitimimi, Stanford Üniversitesinden 'Food and Health' eğitimimi, Yale Universitesinden 'The Science of Welbeing' dersini, Team ICG'den 'Indoor Cycling Trainer' sertifikasını, Michael King Pilates'ten sırasıyla 'Mat Stage 1 Trainer', 'Mat Stage 2 Trainer', 'Reformer Pilates Trainer' sertifkalarını ve 'Master Group Class Workshop' katılım sertifikasını aldım.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale