X

Filmüzik: Dolu dolu 28 gün!

Şubat bu yıl 28 çekse de içine bolca güzel filmi sığdırarak kış ayının gözdesi olacağını şimdiden ilan etmiş durumda. The Logo Batman, Lion, Manchester by the Sea, John Wick 2, Swiss Army Man, Ring 3, Silence, Moon Light ve daha niceleri… Her ne kadar benim beklemediğim bir film olsa da Recep İvedik 5 de bu ay gösterime girecek Türk yapımlarının arasında yer alıyor.

Biz konumuza dönelim ve sizler için Şubat 2017’ye özel seçtiğimiz 3 filmin 4 kompozitörünü tanıtalım.

The Logo Batman – Lorne Balfe

Vizyon Tarihi: 10.02.2017 

Grammy ödüllü Lorne Balfe 23 Şubat 1976’da İskoçya’nın Inverness bölgesinde dünyaya gelen, film, televizyon ve video oyunları kompozitörü. Bunun yanısıra pek çok belgeselde onun adını görmek mümkün, mesela 3 Nisan 2016’da yayınlanan The Story of God with Morgan Freeman’da olduğu gibi. Balfe’nin son belgesel projesi de yakında National Geographic’te vizyona girecek olan Albert Einstein’in hayatının konu edildiği Genius.

Kariyerine 1988 yılında America’s Most Wanted: America Fights Back televizyon belgeseli ile başlayan Balfe, 2009 yılında Hans Zimmer’le çalışmaya başlayana kadar ağırlıklı belgesel ve televizyon filmleri için müzik besteledi. Call of Duty: Modern Warfare 2 video oyunu için Zimmer ve Balfe bir araya geldiklerinde ana tema şarkısını Zimmer, oyun içi müzikleri de Balfe besteledi. İkilinin bu ilk birlikteliği beraberinde pek çok iş birliğini getirdi; Sherlock Holmes, Megamind, Crysis 2, Inseption, Assassin’s Creed: Revelations. Balfe, Zimmer ile ortak çalışmalarının haricinde Terminator Genisys, Home (animasyon), Penguins of Madagascar (animasyon) The Sweety (tv dizisi) gibi pek çok çalışmaya imza attı. Ünlü kompozitör Balfe’nin tamamlanmış son bestelerini de bir biyografi olan Churchiil’da dinleyebilirsiniz.

The Logo Batman ana temasını besteleyen Balfe, Your Greatest Enemy, The Arrival of Robin, Joker Crashes the Party, No Seat Belts Required ve To Cage the Joker şarkılarını da besteledi.

The Logo Batman’ın hikayesine kısaca bakacak olursak, Batman kocaman evinde tembellik ederken yeni yardımcıları Robin ve Batgirl’ün ortaya çıkmasıyla işler allak bullak olur. Ekip henüz birbirine alışamadan Joker’in hain bir planla Gotham’ı tehdit ettiği haberi duyulunca, çiçeği burnunda ekip bir araya gelmek zorunda kalacaktır.

Başarılı animasyon Lego Filmi’nin Batman’li spin off’u olan projede yönetmen koltuğuna Chris McKay otururken, senaryo Seth Grahame-Smith’e ait.

Filmin soundtrack’i:

Filmin yayınlanan 4. fragmanı:

Moonlight – Nicholas Britell

Vizyon Tarihi: 17.02.2017 

1980 doğumlu Nicholas Britell ödüllü bir besteci, piyanist, yapımcı ve azıcık ucundan oyuncu. Britell, daha 10 yaşındayken genç izleyiciler için Manhattan’da bir resital sunduğunda gelecekte ne olacağını belli etmişti. Peter Jay Sharp Tiyatrosu, Steinway Salonu, the Palace Tiyatrosu, Kaneko, Harvard Üniversitesi Foog Müzesi, Aspen Müzik Festivali ve National Arts Club gibi mekanlarda performans sergileyen Britell, Eric Jocobsen yönetiminde bir orkestra ile Old Westbury Bahçesi’nde Mozart’ın 12. ve 14. Piyano konçertosunu da performe etti.

Müzik ile içli dışlı bir hayat kuran Britell’in ilk kompozitörlük deneyimi 2002 yılında Steve McQueen tarafından yönetilen Carib’s Leap ile başladı. Aradan 11 yıl geçtikten sonra ikili bu kez Steve McQueen’e Oscar getiren 12 Years a Slave filminde buluştular ve Britell, “The Devil’s Dream”, “Trio in B-flat”, “D471”, “Money Musk”, “Miller’s Reel” şarkılarını aranje ederken, “My Lord, Sunshine”, “The Old Promenade”, “Cotton Song”, “Yarney’s Waltz”, “O Teach Me Lord”, “Roll Jordan Roll” şarkıları için de söz yazdı. Tarih 2011’i gösterdiğinde Leonard Cohen’in Portals kısa filminde piyanist olarak rol aldı ve tüm eleştirmenler tarafından kendisine tam puan verildi. Portals’taki piyanistlik onun ilk rolü değildi. Britell oyunculuğu kariyerine 2002 yılında Domino One filmi ile ekledi, o filmde kendisi Charles Davenport karakterini canlandırıyordu.

Piyanist, kompozitör ve oyuncu tanımlamalarına 2013 yılında bir yenisini daha ekledi; yapımcı. Whiplash’in yardımcı yapımcılığını üstlenen Britell, aynı zamanda “Reaction”, “When I Wake”, “No Two Words” şarkılarının yapımcılığını ve “Reaction” şarkısının sözlerini de üstlendi.

Berry Jenkins’in yönetmenliğini üstlendiği ve en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi sinematografi, en iyi yardımcı kadın oyuncu, en iyi yardımcı erkek oyuncu, en iyi senaryo uyarlama, en iyi beste ve en iyi kurgu olmak üzere 8 dalda aday gösterilen Moonlight’ın ana temasını besteledi.

Benim de izlemek için sabırsızlandığım Moonlight’tan kısaca bahsedecek olursam; genç siyahi bir adamın çocukluğundan yetişkinliğe kadar Miami’nin zor bir mahallesinde, hayatta kendine yer edinme savaşını ve büyüme hikayesini anlatıyor. Oyuncu kadrosunda ise Mahershala Ali, Shariff Earp, Duan Sanderson Janelle Monáe ve Naomie Harris gibi isimler bulunuyor.

Filmin soundtrack’i: 

Filmin fragmanı: 

Silence – Kathryn & Kim Allen Kluge

Vizyon Tarihi: 17.02.2017 

Kathryn ve Kim Allen Kluge müzik ile beslenen bir çift; stüdyolarında besledikleri müzikleri dinleyen insanların kendilerini kocaman bir podyumda hissetmelerini amaçladıklarını belirtirlerken müziklerinin merkezine dramayı koyuyorlar. Karı koca, film ve canlı performanslar için müzik besteleyen bir ekip gibi çalışıyor. Caz ikonu Brand Marsalis’ten Midori’ye kadar geniş bir yelpazede müzik yazıyorlar.

Kim Allen Kluge, Sleeping and Waking draması için müzik besteleyerek kompozitörlüğe adım atıyor ve tarih 2014’ü gösterdiğinde The Milky Way belgeselinin müziklerini birlikte bestelemeye başlıyorlar. Ünlü yönetmen Martin Scorsese’in yönetmenliğini üstlendiği Silence, ikilinin son filmi. 

Film, 17. yüzyılda yaşayan iki rahibin karşılaştıkları şiddet ve baskıyı konu alıyor. 17. yüzyılda Hristiyanlığı tanıtmak ve kayıp olan akıl hocaları Ferreira’yı bulmak için yola çıkan iki papaz, Rodrigues ve Garrpe, Japonya’ya geldiklerinde şiddet ve zulümle karşı karşıya kalırlar. Filmin kadrosunda Andrew Garfield, Adam Driver, Liam Neeson, Tadanobu Asano, Issey Ogata, Ciaran Hinds, Yosuke Kubozuka ve Yoshi Oida yer alıyor.

Filmin soundtrack’i: 

Filmin fragmanı: 

Serpil Şahin: Serpil Şahin, üniversite yıllarından beri medya işi ile ilgileniyor. Radyo ve TV ile başlayan yolculuk, İstanbul’a döndüğünde gazete ve dergi ile devam eder. Bir süre sonra dijital medyayı öğrenmeye karar verir ve 2006’dan bu yana dijital medya üzerinde çalışır. Dijital medyanın hem mutfağında, hem restoran bölümünde bulunan Serpil, 2013 yılında kendi ajansı Happygen’i kurar. Happygen’in kurulduğu dönemlerde ilk kitabı Aşk Yemeği Acılı Sever çıkar, şimdilerde 2.kitap için çalışmaları devam ediyor. Tam bir müzik aşığı olan kadın, anime ve mangaya karşı koyamıyor. “Hayatlarımızda tiyatro, masal, sinema ve sevgi bolca olsun.” dileğini her gün evrene yolluyor. Umarız o uzaylı bu güzel dilekleri yutmaz.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale