X

Filmüzik: Aşk, aksiyon, dram hepsi ağustosta sinemalarda!

Sinema salonları yaza yakışır bir vedaya hazırlanıyor olmalı ki, kompozitörlerini, müzik süpervizörlerini sizlere tanıtacağım 3 filmi seçerken fazlasıyla zorlandım. Bu ay özellikle aksiyon kategorisinde bolca film izliyor ve hareketliliklerine yakışır müziklerini dinliyor olacağız. Benim, sizler için seçtiğim 3 filmden 2’si aksiyon temalı. Filmlerden biri kült yönetmen Woody Allen’ın Cafe Society’si, diğeri pek çok kişi tarafından merakla beklenen David Ayer’in Suicide Squad’ı ve sonuncusu da hızlı filmlerin yönetmeni Justin Lin’in Star Trek Beyond’u.

Detaylar için hazırsanız başlayalım:

Cafe Society – Stewart Lerman  (Vizyon Tarihi: 12 Ağustos)

Akademi ödüllü Allen’ın eğlenceli bir dramatik komedi olarak kaleme aldığı ve yönettiği Cafe Society’nin müzik süpervizörlüğünü Stewart Lerman üstleniyor. Lerman, Bronx’ta hayata merhaba dediği ömrünün 35 yılını müziğe adamış yetenekli bir adam. 1970’li yıllarda New York’un rock’n roll sahnesine ve perde arkasına ışık tutan 2016 yapımı HBO draması Vinly’nin orijinal müziklerini kaydeden ondan başkası değil. Vinly’nin yaratıcıları Mick Jagger ve Martin Scorsese’nin Lerman için söylediği şu cümle kendisinin ne kadar kusursuz bir müziği olduğunu gözler önüne seriyor. “İki şeyin yolunda gideceğini bilirsiniz; müzik ve atmosfer. Ve şovun ana müzik yapımcısı Lerman, mikslerin üstadı.” Labor Day, Away We Go, Texas Range House gibi pek çok film ve televizyon yapımının müziğinde imzası olan Lerman, bu kez Cafe Society ile yeniden karşımıza çıkıyor.

Jesse Eisenberg, Kristen Stewart, Blake Lively, Steve Carell ve Parker Posey’nin yanı sıra Corey Stoll, Anna Camp ve Paul Schneider’ın da bulunduğu kadro adeta bir yıldızlar geçidi. Filmin ana karakteri Booby Dorfman ile müzik süpervizörü Stewart Lerman arasında ortak bir nokta da var; ikisi de Bronx doğumlu. Kısaca filme değinecek olursam; ilginç bireylere sahip olan bir ailenin en küçük oğlu Bobby Dorfman yaşadığı hayattan bezmiş durumdadır. Dönemin en popüler film yıldızlarının menajerliğini yapan dayısı Phil’in yanına gitmek, ailesinin kuyumcu dükkanında çalışmaktan çok daha cazip gelince genç adam soluğu Hollywood’da alır ve bildiği acı ve aşk kavramlarının bir bir yıkılışına şahit olur.

İlgili yazı: Farkındalığınızı artıracak 6 film önerisi ve izlerken mutlaka yapmanız gerekenler

Filmde yer alan 15 şarkıyı nerede diyenler için:

Filmden birkaç sahnenin yer aldığı fragman nerede diyenler için:

Bu da bonus:

Suicide Squad – Steven Price (Vizyon Tarihi: 12 Ağustos)

DC Comics’in bol kötülü çizgi romanından uyarlanan ve fragmanının yayınlandığı ilk günden beri merakla beklenen bir film oldu Suicide Squad, özellikle Harley Quinn ve Joker karakterleri. Fragmanın defalarca izlenmesine karakterler ve sahneler kadar müzikler de neden oldu. Filmin müziklerini 39 yaşındaki İngiliz kompozitör, aranjör ve müzik editörü Steven Price üstlendi.

Müziğin onun kaderi olacağına daha 5 yaşında karar veren Price, Cambridge Üniversitesi’nden derece ile mezun olanlardan. Eğitimi biter bitmez soluğu Londra’da bir stüdyoda alan Price, Gang of Four’un albüm kayıtlarında asistan olarak çalıştı, ardından Michael Hutchence ve Bono gibi isimler geldi. Birkaç yıl sonra kompozitör Trevor Jones ile tanışan Price, onun çırağı olarak çalışmaya başladı. Thirteen Days, The League of Extraordinary Gentlemen, 80 Days Arround The World gibi filmlerde ünlü kompozitöre katkıda bulunan Price, Lord of The Rings üçlemesinde de Jones ile çalıştı. Orkestra ile çalışma deneyimi kazanan Price bu kez Hans Zimmer’in Batman Begins için hazırladığı müzikleri düzenleyen isim olarak karşımıza çıktı. Scott Pilgrim vs. The World gibi çok başarılı TV serilerinde de müzik editörü olan Price; The Hunt, The World’s End, Fury ve Grativy gibi filmlerle de kompozitör kariyerine şahane bir başlangıç yaptı. Price, Gravity ile Akademi ödülü dahil olmak üzere 4 ödül daha aldı.

Steven Price ve yönetmen David Ayer Suicide Squad’dan önce Fury’de yine birlikte çalışmışlardı. DC Entertainment ve Warner Bros.’un ortak yapımcılığında hayata geçen projenin kadrosunda ise Margot Robbie, Will Smith, Joel Kinnaman, Viola Davis, Jared Leto gibi yıldız pek çok isim yer alıyor. Filmin konusuna gelirsek; gizli istihbarat servisi ARGUS, mücadele ettiği gizemli bir örgütlenmeyi yenebilmenin tek yolunun hapisteki Süper Güçlü Kötü Adamlar olduğuna karar kılarak İntihar Timi’ni kurarlar ve tüm hikaye bundan sonra başlar.

Filmin soundtrack’i nerede diyenler için:

Filmin büyüleyici fragmanı nerede diyenler için:

Star Trek Beyond – Michael Giacchino  (Vizyon Tarihi: 28 Ağustos)

Yeniden başlayan serinin son halkası olan Star Trek Beyond’u bu sefer J.J. Abrams değil Justin Lin yönetiyor. Yönetmenler değişse de müzikleri besteleyen kişi aynı isim; Michael Giaccihino.

1967 doğumlu Giaccihino 1995 yılından bu yana 120 tane yapımda kompozitör olarak çalıştı. Ağırlıklı animasyon, macera kategorisindeki filmlerde ve video oyunlarında kompozitör olarak çalışan Giaccihino Star Wars: The Force Awakens’te FN-3181,  Tomorrowland’de Küçük Dünya Operatörü, Super8’de Milletvekili Crawford, Ratatouille’da muhabir olarak oyuncu kadrosunda da yer aldı. Aynı zamanda ’98 yapımı Small Soliders: Squad Commander video oyununda onun sesini de duymuş olmanız muhtemel.

10 yaşında evlerinin bodrum katını kendi stüdyosuna çeviren Giacchino, stop-motion animasyon üretmeye ve ev yapımı soundtrackler hazırlamaya başlamıştı. Bu merakını gören ailesi onu NYC’deki Görsel Sanatlar Koleji’ne yerleştirdi. Stajını tamamlayan Giacchino’yu ilk kapan yer Universal oldu ve sonrası çorap söküğü gibi geldi.  Alias, Call of Duty, Lost, Mission: Impossible 3, Ratatouille, Jurassic Park the Ride: The Show, Jurassic World, Earth Days, Up, Tomorrowland, Zootopia, Inside Out, Dawn of the Planet of the Apes, tüm Star Trek video oyunları, filmleri…

Giacchino, Star Trek Beyond’un müziklerinde Rihanna ile de çalışmayı es geçmemiş. Serinin son filminden biraz bahsedecek olursam; bu seride de gizemli ve yeni bir düşmanla karşı karşıya kalan Atılgan gemisinin cesur mürettebatının epik yolculuğunu izleyeceğiz.

Filmin soundtrack’i nerede diyenler için:

Filmin fragmanı nerede diyenler için:

Bu da bonus;

Serpil Şahin: Serpil Şahin, üniversite yıllarından beri medya işi ile ilgileniyor. Radyo ve TV ile başlayan yolculuk, İstanbul’a döndüğünde gazete ve dergi ile devam eder. Bir süre sonra dijital medyayı öğrenmeye karar verir ve 2006’dan bu yana dijital medya üzerinde çalışır. Dijital medyanın hem mutfağında, hem restoran bölümünde bulunan Serpil, 2013 yılında kendi ajansı Happygen’i kurar. Happygen’in kurulduğu dönemlerde ilk kitabı Aşk Yemeği Acılı Sever çıkar, şimdilerde 2.kitap için çalışmaları devam ediyor. Tam bir müzik aşığı olan kadın, anime ve mangaya karşı koyamıyor. “Hayatlarımızda tiyatro, masal, sinema ve sevgi bolca olsun.” dileğini her gün evrene yolluyor. Umarız o uzaylı bu güzel dilekleri yutmaz.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale