X

Film şeridinizde hangi anlar var: Daha mutlu bir yaşam yaratmak mümkün

İki yıl önce bir anda hayatım değişti: Doktorum kanser olduğumu söylediği anda. Lösemi olduğumu öğrenmeden önce ölümü hiç düşünmemiştim. Ölümsüz olduğumu düşünüyordum. Ne yaparsam yapayım, bedenim bunu karşılayabilecek güce sahipti, daha gençtim… Ama doktorum teşhisimi benimle paylaştığında bir anda aynı filmlerdeki gibi gözlerimin önünden, tüm yaşamım, film şeridi gibi geçti.

Filmlerde gösterdikleri film şeridinin bir hile, öylesine bir hikaye olduğunu düşünürken, bir anda kendimi onun içinde bulmuştum. Öylesine, uydurma bir şey değilmiş demek ki diye düşündüm. Kendi film şeridim, ailem ve arkadaşlarımla yaşadığım mutlu anlardan oluşuyordu. Bir an kendi kendime “Şimdi ölebilirim, çok güzel bir yaşamım olmuş” diye düşündüğümü hatırlıyorum. Nasıl oldu ben de bilmiyorum ama kanseri çok kolay kabullendim ve onun bana öğreteceklerini kucaklamaya karar verdim.

Film şeridi, ilk öğretisiydi. Teşhisimi aldığım sırada, o haftalarda, çok stresliydim, zaten bu duygusal stresin beni hasta ettiğini düşünüyorum. Yönetimden mobbing görüyordum, iş yerine ayaklarım geri geri gidiyordu, çok yoğun bir baskı altındaydım. Çalıştığım yönetim, kanser teşhisimden sonra hastanede yatarken dahi bana işle ilgili sorular sormuştu.

Peki, ben bunları o günlerde bu kadar yoğun yaşarken kendi film şeridimde neden işle ilgili, o günlerdeki mücadelemle ilgili hiçbir şey görmedim? İşte, kanserimin bana ilk dersi bu oldu: Görmedim, çünkü bunlar beni ben yapan, beni mutlu eden, huzurumu taşıyan anılardan biri değil. Sadece saf sevgi ve mutluluğu içeren anılar film şeridinin içinde yer almaya hak kazanıyor. Bunlarsa ufak tefek mutluluklar… Aldığım marka çanta veya hazırladığım yıl sonu raporu değil, eşimle balkonda dolunayı izlerken birbirimize sarılmamız, ailemle seyahate çıkmamız, kardeşimle şehir turlarımız…

Daha keyifli ve mutlu yaşamanın yolu nedir?

Kendimiz olarak… Sahicilikle… Kültürümüz bize, kendi istek ve hayallerimizin olmasının bencilce olduğunu öğretti. Pek çoğumuz kendimizden çok, başkaları neler düşünür diye düşünerek adımlarımızı atıyoruz. Ailemiz, arkadaşlarımız, akrabalarımız, iş arkadaşları, komşular, mahalleli… Liste bazılarımız için o kadar uzuyor ki… Aslında adını dahi bilmediğimiz insanların bizlerin yaşamlarımızı nasıl yaşayacağımıza dair bir düşüncesinin olması ve ona göre şekillenmemizin normal olduğunu düşünüyoruz.

Keyifli olmayı kendimize layık görmüyoruz. Yıllar boyunca duyduğum batıl inançlar bile bu yönde “Çok gülme, çok ağlarsın”, “Çok mutlu olmamak gerekiyormuş, sonra daha büyük bir üzüntü yaşarsın.” Uyum sağlamak için ne gerekirse onu yapmaya çalışıyoruz. Uyum sağlamanın onları mutlu edeceğini, böylece bizim üzerimizdeki baskının azalacağını düşünüyoruz. Ama hayatta bir şeyler içinizdeki yaşam inancınızla, nedeninizle uyum göstermiyorsa, bu formülün başarılı olmasına imkan yok.

Araştırmalar, mutluluğumuzun %50’sinin genetik tarafından belirlendiğini gösteriyor. Yaşam koşulları (örneğin gelir, eğitim, medeni durum), mutluluğumuzun yaklaşık %10-20’sinden sorumlu; düşünme ve harekete geçme şeklimiz ise kalan %30-%40’lık bir orandan sorumlu. Hiç de küçümsenecek bir oran değil, değil mi?

Sizi ne mutlu ediyor?

Bu yazıda size madde madde, mutlu olmanın formülleri bunlar diye bir sıralama yapabilirdim. Ancak her birimizin mutluluk tanımı bambaşka ve son derece kişisel… Kendinize sorabileceğiniz sorular şunlar:

  • Beni ne mutlu ediyor?
  • Hayatıma neler, kimler anlam katıyor?
  • Hayatınızdaki hangi deneyimlerde kendinizi mutlu hissettiniz? (Bugüne dek mutlu anılarınızı düşünün. Burada sahip olduğunuz nesneler ve maddiyattan öte, deneyimleriniz odak noktanız olsun.)
  • Bugün en çok neyin olmasını bekliyorum, ne için heyecanlanıyorum? (Güne başladığınızda bu soruyu sorabilirsiniz.)
  • Günümün en keyifli anı neydi ve neden? (Günün sonunda bunu sorabilirsiniz.)

Harvard Üniversitesi’nde mutluluk üzerine ders veren Tal Ben Shahar, mutlu olduğumuz anları daha rahat bulabilmemiz için şu yöntemi öneriyor: 110 yaşındaki haliniz akşam yemeğe gelse, sohbet konunuz ne olurdu, düşünün. 110 yaşındaki siz, şimdiki zamandaki size neler derdi?

Mutluluk ritüelleri yaratın

Sizi nelerin mutlu ettiğini keşfettikçe, hayatınızda bunlara rutin olarak yer vermeye çalışın. Haftada bir daha uzun banyo yapmak, duşta şarkı söylemek, sevgilinizle gün batımını izlemek, arkadaşınızla kahve keyfi yapmak, bir arkadaşınıza yardımcı olmak, bir sivil toplum kuruluşunda gönüllü olmak gibi.

Tüm duyguları yaşayın

İnsan olmanıza izin verin, tüm insani duyguları yaşamayı kabul edin. Korku, öfke, heyecan, endişe hissetmemiz normal. Bu duyguları bastırmaya, bunlara karşı hissizleşmeye ve körleşmeye başladığınızda tüm duygulara karşı hissizleşirsiniz. Korku, endişe gibi duygularınıza hissizleşirken mutluluk, sevgi, keyif, merhamet gibi duygularınıza karşı da körleşirsiniz.

Yaşamınızı sadeleştirin

Sürekli koşturmanın yüceltildiği bir dönemde yaşıyoruz. Daha fazlasını yapabilmek, daha fazla koşturmak, daha fazlasını başarmak, pek çok görevi aynı anda gerçekleştirmek, bunlar gündelik yaşamımızın bir parçası. Gerçekten hepsini bir arada yapmanız gerekiyor mu, bunu düşünün. Hayır diyebilmek ve sınırlarınızı çizebilmek, mutluluğunuzun anahtarlarından.

Arkadaşların mutluluğumuza katkısı

Arkadaşların mutluluğumuzu etkilediğine dair pek çok araştırma var. Bunlardan biri 80 yıl süren bir Harvard araştırması. Araştırmadan elde edilen bulgular, arkadaşlıkların mutluluğumuzu ve sağlığımızı doğrudan etkilediğini ortaya çıkarmış: Güven duyduğunuz bir arkadaş grubuna sahip olmak, sinir sistemini rahatlatır, beyni güçlendirir, fiziksel ve duygusal ağrının etkisini azaltır.

Sağlıklı seçimlerin mutluluğumuza etkisi

Sağlıklı beslenme, egzersiz, uyku, dinlenmenin ve kendine zaman ayırmanın önemini bilmeyenimiz yok. Yine de hatırlatmakta fayda var: Egzersiz, moral, özgüven ve iyimserliği artırır. Endorfin ve serotonin salgılarsınız, stresiniz azalır. Gelelim uykuya; yeterince dinlenmez, uykunuzu almazsanız, duygularınızı yaşamakta zorlanırsınız. Artan sinirlilik, anksiyete hissi, üzüntü ve öfke bu durumlarda yaygın olarak yaşanır. Kendinizi sebepsiz yere kahkaha ve gözyaşlarına karşı savunmasız bulabilirsiniz. Uykusuzluk serotonin ve dopamin seviyenizi düşürür. 

Bu yazdıklarımın hepsini biliyoruz, ama bazen göz ardı edebiliyoruz. Sizi neler mutlu ediyor, düşünmeye başladınız mı? Siz bugün yaşamınızda neleri farklı yapmaya başlayacaksınız? Daha fazla mı dinleneceksiniz, arkadaşlarınızla mı görüşeceksiniz veya yapılacaklar listenizi mi sadeleştireceksiniz? Gözünüzün önünden geçen film şeridinin yönetmeni siz olun, bir başkasının olmasına izin vermeyin.

Yeni günlük bilgiler için Instagram hesabıma bakabilirsiniz.

Referanslar:
(1) Lyubomirsky, S. (2007), The how of happiness. New York, NY: The Penguin Press
(2) Study of Adult Development, Harvard Medical School  
(3)Pires, G. N., Bezerra, A. G., Tufik, S., & Andersen, M. L. (2016), Effects of acute sleep deprivation on state anxiety levels: a systematic review and meta-analysis.
(4) Short, M. A., & Louca, M. (2015), Sleep deprivation leads to mood deficits in healthy adolescents.

Deniz Alayat: Ben Deniz, Bütünsel Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Koçu’yum. 2016 yılının sonuna doğru bir anda kendimi çok halsiz hissetmeye başladım. Bir hafta önce günde 30 bin adım yürürken, o kadın gitti, sanki 50 yıldır günde 3 paket sigara içiyormuşum gibi nefessiz kalmaya, kısacık mesafeleri dahi yürüyemeye başladım. Bedenimde böylesine ani bir değişiklik olunca sebebini araştırmaya başladım ve kanser olduğumu öğrendim. Bedenim defalarca bana stresimi azaltmam, durmam, sakinleşmem, kendime şefkatli davranmam gerektiğiyle ilgili sinyaller göstermişti ama ucundan kıyısından üstüme alınmamıştım. Sonunda, lösemiyle büyük bir uyanış yaşadım. Bedenimi tanımam, onun en yakın arkadaşı, kardeşi olmam gerektiğini anladım. Yaşadığım bu tecrübe, bende sağlıkla ilgili daha fazla bilgi edinme isteğini uyandırdı. İlik naklim sonrasında, tedavi görürken, merkezi New York'ta bulunan Institute for Integrative Nutrition okuluna başvurdum ve oradan mezun oldum. 2018’de Miami’de IIN Summit’ine katılarak Deepak Chopra gibi alanında başarılı isimlerden eğitim aldım. Ruh-zihin-beden ilişkisi ve sağlıklı yaşam alanında çalışıyorum. Duygularımız, düşüncelerimiz, bizi oluşturan inançlarımız, duygusal esnekliğimiz, strese karşı bedenimizin verdiği cevaplar ve sağlıklı bedene yolculukta beslenme alışkanlıklarımız keyifle çalıştığım alanlar. Mail adresim: deniz@denizalayat.com

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale