Henüz 10 yaşındayken Metallica dinlemeye başlayan bir kız tanıyorum. Metallica’yı seviyordu belki, ama asıl sevdiği kek yapmak ve kostümler giymekti. Kendi deyimiyle “kendisi çirkin yapmak” için uğraşıyordu; ağabeyi ve ağabeyinin arkadaşları bir “kız”la beraber vakit geçirmek istemediğinden, “başka bir şey” olmaya çalışıyordu. Feminen olarak tanımlanabilecek her şeyden uzak duruyor, küçümsüyordu. Aslında kendince ve kendi gücü dahilinde klişelerle savaşan biriydi. Ancak diğer yandan kendisiyle de savaşıyordu.
“Bir gün ben de güzel olmak istedim.” Yaşadığı bir mucizeden çok bir süreçti ve söylemeye çalıştığı artık ışıkların ve ilginin kendisi üzerinde olmasını istediğiydi.
Bir kadın ilgiyi nasıl kendi üzerine çekebilir? “Bir kadın olarak.”
Peki nasıl kadın olunur? “Etek giyerek.” – Türkiye’de bir de saçlarını sarıya boyayarak-
Gerçekten bu kadar basit mi?
Bunları düşünürken, Fransa’da yayınlanan bir programı hatırlıyorum; “Yeni bir hayat için yeni bir görünüş”. Ve bu “baştan yaratma” programının Brezilyalı eski bir model olduğunu tahmin ettiğim ve sürekli “daha feminen olmalısın”, “bu hiç feminen değil” diyen uzmanı.
Daha feminen olmak ne demek? Programdan anladığım kadarıyla “saçlarına özen göstermek”, “makyaj yapmak” ya da “erkekler için çekici olmak”. Eğer feminen kadınlar varsa, feminen kıyafetler de olmalı; ki var. Etekler, elbiseler ve topuklu ayakkabılar. Ha bir de seksi iç çamaşırları.
“Feminen olmak ne demek?” diye sorsak, eminim ki birçok kişi önce cevap veremeyecek, sonra tereddütlü bir şekilde “feminen” diye başladığı cümlesini “bir kadındır” diye bitirecek. Demek ki feminen olmak kadınlara has bir durum, ancak tüm kadınlar bu özelliğe sahip değil öyle mi?
Durun bir dakika, o zaman “feminen erkek” ne demek? Söylenene göre bunlar erkekleri çekici buluyor ve homoseksüeller. Peki erkeklere çekici gelmek, erkekler için homoseksüel olmak mı demek? Bu, feminen kadınların da erkekler için çekici olmak zorunda olması mı demek? Ya da maskülen kadınların hepsi lezbiyen mi demek?
Her şey çok karıştı değil mi?
Ne yani, arkadaşım önceden bir lezbiyen miydi? O artık bir kadın, gerçek bir kadın: yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor (ama her gün değil), etek giyiyor (ama her gün değil), seksi iç çamaşırları giyiyor (ama her gün değil). Saçlarına özen gösteriyor (ama her gün değil), makyaj yapıyor (ama her gün değil). Peki öyleyse “arada bir” lezbiyen olabilir mi?
Birileri bana kadınlık, feminen olmak ve heteroseksüellik arasındaki ilişkiyi açıklayabilir mi? Sanırım bu ilişki, erkeklik, feminen olmak ve homoseksüellik arasındaki ilişkiye benziyor.
Tüm kadınların feminen ve heteroseksüel, tüm erkeklerin de maskülen ve heteroseksüel olduğu bir dünyada her şey ne kadar da kolay olurdu.
“Kadınlar bugün de insanlığın yarısını oluşturuyor olmasına rağmen, herkes “kadınlığın” tehlikede olduğunu söylüyor. Kadınlara “ gerçek bir kadın olmak” ve “kadın kalmak” dayatılıyor. Bu demek oluyor ki, tüm dişiler aslında kadın değil ve kadın olarak adlandırılabilmeleri için kadınlığın o gizemli ve tehdit edilen gerçekliğini paylaşmaları gerekiyor. Bu özellik yumurtalıklarda saklanan bir şey mi ? Yoksa felsefi bir hayal gücüne mi ait? Bir kombinezon kadınlığı yer yüzüne indirmek için yeterli olabilir mi ? Bazı kadınlar bu esansı canlandırmak için canla başla uğraşsalar da, işleri oldukça zor.”
Simone de Beauvoir – 1949
Yazarın tüm yazıları için tıklayın.