X

Fedakârlık ve bencillik dengesi: Partner ilişkilerinde sağlıklı bir denge nasıl kurulur?

Partner ilişkilerinde sağlıklı bir denge kurmak, her iki tarafın da mutlu ve tatmin hissetmesi için hayati önem taşır. Bu dengenin merkezinde ise fedakârlık ve bencillik arasındaki ince çizgi yer alır. Peki, bu iki kavram arasındaki dengeyi nasıl kurabiliriz? 

İlişkilerin yapı taşı fedakârlık

Fedakârlık, bir ilişkide sevgi ve bağlılığı ifade eden en önemli unsurlardan biridir. Bir partnerin, diğerinin mutluluğu için zamanından, enerjisinden veya kaynaklarından vazgeçmesi, ilişkinin güçlenmesine ve derinleşmesine katkı sağlar. Ancak, fedakarlığın sürekli olarak tek taraflı olması, zamanla ilişkiye zarar verebilir. Bir taraf sürekli verici, diğer taraf ise sürekli alıcı olduğunda, bu durum dengesizliğe ve hayal kırıklığına yol açabilir.

Fedakârlık, insanlar arasındaki bağı güçlendirir. Bir başkası için yapılan fedakârlık, sevgi, saygı ve bağlılık gibi duyguları pekiştirir. Bir ilişkide dayanışmayı ve birlikteliği artırır. Partnerlerin birbirine yardım ettiği bir ilişki, daha güvenli ve sağlıklı olur. Başkalarına yardım etmek ve onların mutluluğuna katkıda bulunmak, kişinin kendini daha iyi hissetmesini sağlar. Bu, bir amaç duygusu verir ve iç huzur getirir. Ayrıca fedakârlık, kişinin başkalarının duygularını ve ihtiyaçlarını anlamasına yardımcı olur. Bu da empatinin gelişmesine katkı sağlar. Başkaları için fedakârlık yapan bir kişi, genellikle çevresindekiler tarafından daha çok güvenilir ve saygı duyulan biri olarak görülür.

Fedakarlığın dozu kaçarsa

Sürekli fedakârlık yapmak ise kişinin kendi ihtiyaçlarını ve sağlığını ihmal etmesine yol açabilir. Bu, tükenmişlik, stres ve genel bir memnuniyetsizlik hissi yaratabilir. Aşırı fedakârlık, sağlıklı sınırların kaybolmasına bu da kişinin başkaları tarafından kullanılmasına veya manipüle edilmesine neden olur. Sürekli fedakârlık yapan bir kişi, başkalarının bu durumu alışkanlık haline getirmesine zemin hazırlarken kendi sınırlarını kaybeder. Kendi isteklerini ve ihtiyaçlarını sürekli olarak ikinci plana atmak, bu kişinin özsaygısını zedeleyebilir ve kendi değerini sorgulamasına neden olabilir. Bu da ilişkisinde sorun yaratmasına ve değersizlik hissi nedeniyle gelişen huzursuzlukları beraberinde getirir.

Bencillik kötü bir şey mi?

Bencillik, genellikle olumsuz bir kavram olarak algılansa da belirli bir ölçüde bencil olmak sağlıklı bir ilişkinin önemli bir parçasıdır. Kişinin kendi ihtiyaçlarını, sınırlarını ve isteklerini göz ardı etmeden ilişki içinde var olabilmesi, duygusal dengeyi korumasına yardımcı olur. Kendi ihtiyaçlarını karşılayan bir partner, daha mutlu ve tatmin olmuş bir birey olarak ilişkiye daha fazla katkıda bulunabilir. Ayrıca kişinin kendi isteklerine ve hedeflerine odaklanmak, özgüvenini artırabilir. Bu, bireyin kendi değerini fark etmesine ve kendine olan inancının güçlenmesine yardımcı olur.

Kendi ihtiyaçlarına ve mutluluğuna öncelik verdiğimizde, başkalarına karşı daha dürüst ve dengeli bir ilişki kurabiliriz. Bu da sağlıklı sınırlar oluşturmamıza ve ilişkilerde bağımlılıktan kaçınmamıza yardımcı olabilir. Kendi potansiyelini keşfetmek ve yeteneklerini geliştirmek, partner ilişkilerinde uyumun ve saygının oluşmasında oldukça önemlidir.

Sağlıklı bir denge kurmak

Açık ve Dürüst İletişim: İlişkide her iki tarafın da duygularını, ihtiyaçlarını ve beklentilerini açıkça ifade edebilmesi önemlidir. Bu sayede, her iki taraf da birbirinin neye ihtiyaç duyduğunu bilir ve buna göre davranabilir. Bir konuda fedakârlık yaparken veya kendi ihtiyaçlarını ön planda tutarken, bu durumu partnerinizle paylaşmak ve anlaşılır kılmak ilişkinin sağlığı açısından kritik öneme sahiptir.

Sınırları Belirlemek: Her iki tarafın da kendi sınırlarını bilmesi ve bu sınırları koruması, fedakârlık ve bencillik arasındaki dengeyi sağlar. Sınırlar, ilişkide hem bireysel özgürlüğü hem de karşılıklı saygıyı garanti altına alır. Bir fedakarlıkta bulunurken bu sınırların farkında olmak ve karşı tarafın sınırlarına saygı göstermek, dengeyi korumanın anahtarıdır.

Karşılıklı Anlayış ve Empati: Partnerinizin bakış açısını anlamaya çalışmak, fedakârlık ve bencillik arasında bir denge kurmada büyük rol oynar. Empati, her iki tarafın da birbirinin ihtiyaçlarını ve sınırlamalarını anladığını hissetmesine yardımcı olur. Bazen, fedakârlık yapmanın veya bir adım geri atmanın karşı taraf için ne anlama geldiğini anlamak, bu dengeyi sağlamak için yeterli olabilir.

Dengeyi Sürekli Gözden Geçirmek: İlişkiler dinamiktir ve zamanla değişir. Bu nedenle, fedakârlık ve bencillik arasındaki dengeyi sürekli gözden geçirmek önemlidir. İlişkinin belirli dönemlerinde, her iki tarafın da rollerini ve sorumluluklarını yeniden değerlendirmesi gerekebilir. Dengeyi sürekli olarak korumak için düzenli olarak ilişkiyi değerlendirmek, sağlıklı ve sürdürülebilir bir ilişki için gereklidir.

Kendi İhtiyaçlarını Göz Ardı Etmemek: İlişkide fedakâr olmak, kişinin kendi ihtiyaçlarını tamamen bir kenara bırakması anlamına gelmemelidir. Kendi duygusal, fiziksel ve mental ihtiyaçlarını karşılamak, bireyin hem kendisi hem de partneri için daha sağlıklı bir şekilde ilişki içinde olmasını sağlar.

Partner ilişkilerinde fedakârlık ve bencillik arasındaki denge, sağlıklı bir ilişkinin temelini oluşturur. Bu dengeyi kurmak ve korumak hem bireysel mutluluğu hem de ilişkinin uzun ömürlü olmasını sağlar. Açık iletişim, karşılıklı saygı ve empati ile bu dengeyi sağlamak mümkündür. Unutulmamalıdır ki, bir ilişkide hem fedakârlık hem de belirli bir ölçüde bencillik, sağlıklı ve tatmin edici bir ilişki kurmanın anahtarıdır. Bu dengeyi sağlamak, sadece partnerinizle değil, kendinizle de barışık olmanızı sağlar ve böylece her iki taraf da mutlu ve tatmin olmuş bir şekilde ilişkilerini sürdürebilir.

 

İlginizi çekebilir: Kimsenin henüz bilmediği yeni nesil 5 ilişki terimi

Aslı Yirsutimur: Merhaba ben Aslı! 1988’de İstanbul’da doğdum. Lisans hayatımı Ankara ve Almanya’da tamamladım. Ankara Üniversitesi Sosyal Antropoloji ve İletişim çift anadal mezunuyum. Almanya’da Avrupa Etnolojisi okudum. Daha sonra Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdim. Gazetecilik alanında yüksek lisans derslerimi tamamladım. Şu anda Marmara Üniversitesi Kişilerarası İletişim Bölümü’nde yüksek lisans tezimi yazıyor ve eril dişil arketipler üstüne araştırmalar yapıyorum. Üniversitede aldığım kuramsal alt yapı ve iletişim tekniklerini çeşitli sitelerde yazarak pekiştirmeye ve fikirlerimi herkesle paylaşmaya başladım. Bir yandan içerik üretirken bir yandan da öğretmenlik yaptım. Öğrencilerime daha faydalı nasıl olabilirim ve kariyerimde nasıl fark yaratabilirim diye düşünürken yolum koçluk ve psikoloji eğitimleri ile kesişti. 2011’den beri psikoloji eğitimleri ve iletişim bilgimi referans alarak yol arkadaşlığı yaptığım koçluk sistemimle yetişkinlerin ve öğrencilerin hayatına dokunurken kurumsal alanda da danışmanlık veriyorum. Kurumsal/bireysel eğitimler ve düzenlediğim atölyelerle de evrendeki iyi yaşam çemberinde yeni nesil rehber olma görevime devam etmekteyim. Çeşitli site, e-dergilerde ve kendi sosyal medya hesabımda içerik üretip yazmaya devam ediyorum. Aynı zamanda freelance editörlük yapıyorum. Tanıştığımıza çok memnun oldum!

Akbank’tan sürdürülebilirlik yolunda ilham veren bir rehber

Sürdürülebilirlik, günümüz dünyasında her zamankinden çok daha büyük bir öneme sahip. Çünkü, doğal kaynaklarımız hızla tükenirken yalnızca kendi geleceğimizden çalmakla kalmıyor, gelecek nesillerin sahip olabileceği yaşamdan da çalıyoruz. İklim değişikliği ve çevresel sorunlar bir yana, kişisel tercihlerimiz, hızla artan tüketim alışkanlıkları, teknolojik gelişmeler ve daha pek çok sebep, sürdürülebilirliğin ne kadar hayati bir gündem olduğunu defalarca gözler önüne seriyor. Artık yalnızca bugünü değil, yarınları da düşünerek doğal kaynaklarımızı korumak, geleceğimizi ve gelecek nesillerin geleceğini garanti altına almak, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için adımlar atmalı, değişimi geç kalmadan başlatmalıyız. Sürdürülebilirlik, artık bir tercih değil; kendimiz için, dünyamız için, geleceğimiz için benimsememiz gereken bir zorunluluk. Aksi halde yarınlar, hayalini kurduğumuz yarınlardan çok uzak olacak.



Bu bağlamda sürdürülebilirlik konusunu merkezine alan ve hem bireysel hem toplumsal farkındalığı artırmayı hedefleyen Akbank, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için “Sürdürülebilirlik insan için, #Hepimizİçin” diyor ve sürdürülebilirlik odaklı bloguyla bizleri buluşturuyor. Sürdürülebilirliği yalnızca çevresel boyutuyla ele almayan, sosyal ve ekonomik boyutunu da göz önünde bulunduran Akbank, bu önemli konuda liderlik ederek sürdürülebilirliğin her yönüyle ilgili bilgi ve farkındalık dolu içerikleri kaleme alıyor. Hem sürdürülebilirlik konusunda neler yapabileceğini merak eden herkese hem de bu konudaki bilgi birikimini artırmak isteyenlere geleceğimizi koruma yolunda ilham verici bir rehber oluyor. Peki, bu rehberde başka neler var, gelin yakından bakalım.

Akbank Sürdürülebilirlik Blog’da neler var?

Akbank, sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı artırmayı amaçladığı bu blogda, bireyleri harekete geçmeye teşvik edecek güncel bilgileri ve sürdürülebilir alışkanlıkları hayata dahil etmenin pratik yollarını aktarıyor. ‘Herkes için sürdürülebilirlik’ mesajını paylaşarak toplumun tüm kesimlerini kapsamayı ve bireysel olarak atılabilecek adımlar konusunda da ilham vermeyi amaçlıyor.

“Sürdürülebilirlik, çevrenin yanında insan için, toplumun gelişmesi için” anlayışını benimseyen Akbank, eğitimden gönüllülüğe, yatırımdan sanata her alanda toplumun kalkınması ve sürdürülebilir yarınlar için çalışıyor. Bu bağlamda Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan, farklı alanlara hitap eden başlıklardan bazıları ise şöyle:

Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının hem toplumsal bilincin artmasında hem de kalkınmanın sağlanmasında kritik bir öneme sahip olduğunu biliyor muydunuz? Akbank, blogunda yer verdiği Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği yazısında bu konuyu detaylıca ele alıyor ve UN Women’ın verilerinden yola çıkarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının getireceği faydaları, ekonomik, sosyal ve daha pek çok açıdan sürdürülebilirlik bağlamında değerlendiriyor.

Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur?

Sürdürülebilir bir yaşam biçimi benimsemenin en önemli adımlarından biri de hiç şüphesiz bireysel olarak finansal sürdürülebilirliği sağlamaktan geçiyor, bunun da en etkili yolu bireysel yeşil bütçeler oluşturmak. Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur? yazısında Akbank, çevreyi korumaya odaklanan harcamaların nasıl planlanacağından yeşil bütçe oluşturmanın pratik yollarına kadar pek çok kolay uygulanabilir yöntem paylaşıyor.

5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş

Günümüzde hızla yaygınlaşan tüketim çılgınlığının hem bütçeye hem doğaya verdiği zarar aşikar. Bu tüketim alışkanlıkları, doğal kaynakların bilinçsizce harcanmasından karbon ayak izinin artmasına, çevre kirliliğinden biyoçeşitlilik kaybına kadar gezegenin doğal dengesini bozan pek çok olumsuz sonucun ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor. Karşılığında ise ‘az, çoktur’ anlayışını benimseyen minimalizm, bu gereksiz harcama alışkanlıklarına bir panzehir olma görevi üstleniyor. Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan 5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş yazı da modern dünyada minimalist alışkanlıklar benimsemenin yollarını aktarıyor.

Sanatta Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirliğin genellikle pek değinilmeyen ya da bağlantısı sorgulanmayan fakat aslında çokça göz önünde bulunan kısmı; sürdürülebilirlik ve sanat ilişkisi üzerine hiç düşündünüz mü? Sanat, yüzyıllardır toplumsal bilinci artırmada ve en zor görünen konuları bile daha anlaşılır kılmada güçlü bir iletişim aracı. Bu gücü onu sürdürülebilirlik konusunda da etkili bir özneye dönüştürüyor. Sanat eserlerinde kullanılan materyallerden sanatçıların toplumsal konulara farkındalık yaratmak amacıyla benimsedikleri yaklaşımlara kadar sanat ve sürdürülebilirlik bağını pek çok açıdan ele almak mümkün. Akbank Sürdürülebilirlik Blog’ta yer alan Sanatta Sürdürülebilirlik başlıklı paylaşım da bu bağın ne denli güçlü olduğuna dikkat çekiyor.

Sürdürülebilir Turizm, Karbon Nötr, Doğa Dostu Teknoloji ve dahası

Sürdürülebilirliği tüm yönleriyle ele alan Akbank, blogunda daha pek çok konuya dikkat çekiyor. Sürdürülebilir turizmden, karbon nötr kavramına, doğa dostu teknolojik gelişmelerden sürdürülebilirlik alanında öne çıkan yeni trendlere kadar yaşama, insana, dünyaya ve geleceğe dair her alanda sürdürülebilirliğin önemine ve etkisine değiniyor. Hayatın her alanına yayılan stratejilere ihtiyacımız olduğunun farkında olan Akbank, sürdürülebilirliğin kalbinde insan var diyor ve toplumsal dönüşüm için bütünsel bir yaklaşım benimsemenin gerekliliğini vurguluyor.

Siz de çok geçmeden bir adım atmak ve daha yaşanılabilir bir dünya için bugünden neleri değiştirebileceğinizi öğrenmek istiyorsanız Akbank’ın sürdürülebilirlik odaklı bu blogunu takip edebilir, hem kendiniz hem de gelecek nesiller için değişimi başlatabilirsiniz.

*Bu yazı, Akbank katkılarıyla hazırlanmıştır.

Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.

Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.

Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale