X

Fazla önemseme sorunu: Umursamazlık ve aşırı duyarlılık arasında dengeyi bulmanın yolları

Duyguları olan, düşünen, hisseden varlıklar olarak etrafımızdaki insanların bizi nasıl algıladıklarını merak ediyor ve onların iyi biri olduğumuzu bilmelerini istiyoruz. Kendimizi, duygularımızı, isteklerimizi, hedeflerimizi, yaşadığımız çevreyi, sevdiğimiz insanları önemsiyoruz. Kendimiz için doğru kararlar almaya, sevdiklerimize değer verdiğimizi onlara hissettirmeye çalışıyoruz. Sorunlarla yüzleşiyoruz, bazen bir konu üzerine uzun süre düşünüyoruz, ilişkilerimizi gözden geçiriyoruz, doğruları, yanlışları, eksiklikleri bulmaya, düzeltmeye çabalıyoruz.

Zaman zaman herkesi, olup biten her şeyi o kadar fazla önemsiyoruz ki bu durumun aslında bize nasıl zarar verdiğini, yıprattığını fark edemiyoruz. Hayattan zevk almak, keyifli, huzurlu, sakin ve dengeli bir yaşam sürmek varken iç içe geçmiş, adeta bir kördüğüm olmuş düşüncelerle kendimizi meşgul ediyoruz. Duyarlı ve ilgili olalım isterken tükenmiş hissedebiliyoruz. “Önemsemek” tek başına kullanıldığında gerekli ve olumlu bir kişilik özelliğiymiş gibi algılansa da aşırıya kaçtığında tehlikeli bir olguya dönüşebiliyor. Peki, “Çözüm hiçbir şeyi umursamamakta mı?” derseniz, elbette ki hayır; aşırıya kaçmadan önemsemekte.

Gereğinden fazla önemsediğimizi nasıl anlarız?

Hepimiz birbirimizden farklı karakteristik özelliklere sahibiz. Kimimiz daha duygusal, kimimiz daha soğukkanlı, kimimiz çok hassas, kimimiz umursamaz… Durumlara yaklaşımımız ve insan ilişkilerini yönetme becerilerimiz, mizacımız, bizi diğerlerinden farklı kılıyor. Arkadaşınızla yaşadığınız bir problemi konu kapanmış olmasına rağmen siz günlerce düşünmeye devam ederken, o da düşünüyor mudur? Ya da birisi size bir sıkıntısını anlattığında ondan daha çok dertleniyor olabilir misiniz? Eğer öyleyse, gerçekten gereksiz yere bir şeyleri çok fazla önemsiyor olabilirsiniz. Bunu anlamak için birkaç ipucu size yardımcı olabilir: Hayır demekten korkuyorsanız, sınırlarınızı korumakta zorlanıyorsanız, sürekli başkalarının onayını bekliyorsanız, içinizden geleni dinleyemiyorsanız, insanları devamlı memnun etmeye çalışıyorsanız ve toksik ilişkilerinizi bitiremiyorsanız, bir şeylere gereğinden fazla önem veriyor olabilirsiniz. Bu durumları hayatınızda sık sık deneyimliyorsanız fazla önemsemenizin altında yatan sebeplere yoğunlaşabilir ve onların üstesinden gelerek çok daha iyi hissedebilirsiniz.

Aşırı önemsemenin altında yatan olası sebepler

Sevdiğimiz insanları ne kadar önemsersek o kadar sevilebileceğimizi düşünüyoruz ya da onların bizi daha “iyi” insan olarak değerlendireceğine inanıyoruz. Aşırı önemsemeyi kötü değil, aksine iyi bir davranış; arkadaşlığın, sevgililiğin ya da iyi insan olmanın gerekliliği gibi görüyoruz. Oysa ki, her şeyin olduğu gibi önemsemenin de fazlası zarar. Herkesin kendinden sorumlu, düşünebilen, kendi kararlarını verebilen bireyler olduğunu unutup onların atacağı adımları, alacağı kararları biz düşünüyoruz ve bu da zihnimizi yormamıza neden oluyor. “Acaba öyle yaparsa mutlu olur mu?”, “Bu kararı alırsa ne olur?” gibi soruları kendi kendimize soruyoruz. Her ne kadar yardımcı olma isteği ile bu düşüncelere gömülsek de bir başkasının hayatını, yaşantısını, kararlarını ya da geleceğini düşünmek omuzlarımıza gereksiz ağırlıklar yükleyebiliyor.

Benzer bir şekilde, kendi hayatımızdaki küçük bir sorunu çok fazla önemseyerek hayatımızdaki dengeyi kaybedebiliyoruz. Kontrol edemeyeceğimiz şeyler olduğunu kabul etmek yerine onları daha da önemseyerek sanki bir şeyleri değiştirebilirmişiz inancına kapılıyoruz. Hayatta kontrol edemeyeceğimiz şeylerin de olduğunu kabul etmek, yaşayacağımız fazladan stres ve endişeyi hayatımızdan çekip alabilir. Bir şeyleri gereğinden fazla önemseyerek kendimizi yıpratmamak için bakış açımızı değiştirmeye çalışabiliriz.

Aşırı önemsemenin önüne nasıl geçeriz?

Dozunda olduğunda kendimizle ilgili planlarımızı gerçekleştirmemize ve insanlarla olan ilişkilerimizi güçlendirmeye yardımcı olan önemsemek, aşırıya kaçtığında stres, endişe, depresyon gibi psikolojik olarak olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Bunun önüne geçmek için durumları gereğinden fazla önemseyerek kendimizi psikolojik açıdan yıpratmaya başladığımızı hissettiğimizde neler yapabileceğimize odaklanabiliriz.

1. Özdeğerinizi kendinize hatırlatın

Başkalarının ne düşündüğünü önemsemeyi bırakın. Onlar ne der, ne hisseder diye uzun uzun düşünmek yerine kendinizin nasıl hissettiğine odaklanın. Varlığınızın ne kadar değerli olduğunu kendinize hatırlatın. Bir durumu çok fazla önemsemenizin nedeni, ortaya çıkacak sonuçtan özdeğerinizin etkileneceğini düşünüyor olmanız olabilir. Oysa ki özdeğer, çevresel faktörlerden etkilenmez. Onu yalnızca siz belirleyebilirsiniz. Bu yüzden kendinize inanmaya, güvenmeye, şefkat göstermeye her zaman özen gösterin.

İlginizi çekebilir: Kendine değer vermeyen kimseye değer vermez: Özdeğer nedir? Kendine değer vermeyen kimseye değer vermez: Özdeğer nedir? 

2. Her şeyi kontrol edemeyeceğinizi kabul edin

Hayat, kontrol edemeyeceğimiz birçok olay ile dolu. Hava şartları, başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğü, yarın ne olacağı, gelecekte hangi sürprizlerin bizi beklediği, karşılaşacağımız insanlar… Hiçbirini belirlemek bizim elimizde değil. Fakat, biz bunu kabul etmek yerine her şeyi kontrol etmeyi istiyoruz; böyle olursa çok daha mutlu olacağımıza, kendimiz için en iyi şartları belirleyebileceğimize inanıyoruz. Halbuki, bir şeyleri sürekli kontrol altında tutabilmek için gereğinden fazla önemsemek, sürekli ilgilenmek, mental açıdan kendimizi çok yormamıza sebep olabilir. Bunun yerine, her şeyi kontrol edemeyeceğimizi kabullenmek ve kendimizi biraz rahatlatmak, yaşamın daha keyifli yanlarını görebilmemize olanak sağlayabilir.

İlginizi çekebilir: Her şeyi kontrol etme isteğinden kurtulmak için öneriler

3. Ara verin

Zaman zaman herkesten ve her şeyden uzaklaşmak, ihtiyaç duyduğunuz kişisel alanı bulmanıza yardımcı olabilir. Sürekli bir şeyleri önemseyen tavrınızı tatile çıkarın. Kendi zihinsel sağlığınıza bakım yapmak için bir şeyleri veya birilerini önemsemeye ara verin. Omuzlarınıza binen yükü bir kenara koyun ve dinlenin. İnsanların sizin hakkınızda ne düşündüğünü, geçen gün tartıştığınız arkadaşınızla aranızın nasıl olduğunu, iş yerindeki projelerin yolunda gidip gitmediğini unutun. Bırakın biraz da başkaları düşünsün.

4. Anı yaşayın

Geçmişe takılıp kalmak veya geleceği düşünmek, sürekli endişeli bir şekilde bir şeyleri çok fazla önemsememizin sebebi olabilir. Şimdiki ana odaklanmayı öğrenmek, bu endişeleri yatıştırarak aşırı önemseme durumunun önüne geçebilir. Her günü dolu dolu yaşamak, geçmişin üzüntülerine, pişmanlıklarına odaklanmadan bugünü kutlamak ve geleceği tahmin etmek için çok fazla zaman harcamadan anın tadını çıkarmak, zihinsel sağlığımızı da korumak için önemli bir adımdır. Gelecek, bilinmeyen bir gizemdir, geçmiş ise bitmiştir. Onları çok fazla önemsemek, hiçbir şeyi değiştirmeyecektir.

İlginizi çekebilir: Mindfulness ile zihnini dinginleştir: Ana odaklanmak için bir nefes egzersizi

5. Vazgeçmeyi bilin

Takıntılı düşünceler, sonlandıramadığımız kötü giden ilişkiler veya düşünmeyi bırakamadığımız geçmiş olaylar, yaşamı bizim için daha zorlu bir yolculuğa çevirebilir. Omzumuza taşıyamayacağımız yükler koymanın ve kendi kendimizi yıpratıcı süreçlere sokmanın hiç gereği yok. Üzerine tekrar tekrar düşünmenin, gereksiz yere önemsemenin bize faydası değil, zararı var. O yüzden bir şeylerden vazgeçmeyi bilmek, bir başarısızlık değil, aksine kendi mutluluğumuz için attığımız büyük bir adımdır. Sizi yoran, üzerinde durmanıza bile gerek yokken sürekli umursamanızı sağlayarak huzurunuzdan çalan ne varsa, bırakın gitsin.

6. Hayır demeyi öğrenin

Çağımızın en büyük sorunlarından biri: Hayır diyememek. Başkaları üzülür, yalnız kalırız, kötü insan oluruz, yanlış anlaşılırız diye içimizden gelmeyen, yapmak istemediğimiz, belki de bize zarar verecek olan şeylere evet diyebiliyoruz. Hayır diyemediğimizde de gerektiğinden daha fazla bir şeyleri umursayarak kendimizi istemediğimiz durumların içine sokuyoruz. Hayır demeyi öğrenerek üzerine düşünmeniz gereken konuları azaltabilir, bir şeyleri aşırı önemsemenin önüne geçebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Hayır demek: Nasıl daha kolay ve kırıcı olmadan hayır diyebilirsiniz?

7. Sosyal medya alışkanlıklarınızı değiştirin

Sosyal medya, yanılgılarla dolu sanal bir ortam. Herkesin çok mutlu, çok bakımlı, keyfi yerinde hallerinin her zaman yüzde yüz doğru olma ihtimali olabilir mi sizce? Ya da bir yanda neşeli, parlak, mutluluk saçan görüntülerle karşılaşıp birkaç saniye sonra iç karartıcı haberlerin ekranınızda belirmesi nasıl bir döngü? Aşırı duyarlı insanların ve hiçbir şeyi umursamayanların paylaşımlarına sürekli olarak maruz kaldığınızda yeterli olmadığınızı hissedebiliyor ya da dünyada olup biten kötü olayları yeterince önemsemediğinizi düşünebiliyorsunuz. O yüzden zamanınızı nasıl harcadığınızı, sosyal medyada geçirdiğiniz zamanın size kendinizi nasıl hissettirdiğini fark edin.

8. Beklentilerinizi makul tutun

Hayal gücümüzün sınırının olmaması her ne kadar hayallerimizi, hedeflerimizi geliştiriyor, güçlendiriyor olsa da bazen gerçekleşmesi pek de mümkün olmayan beklentilere de girmemize neden olabiliyor. Kendimizden veya bir başkasından makul olmayan bir şeyler beklemek, gerçekleşmesini umduğumuz şeyleri gereğinden çok daha fazla önemsememize neden olabilir. Beklentilerinizi makul seviyede tutmanız, daha rahat hissetmeniz için önemli bir adım olacaktır.

9. Kimsenin mükemmel olmadığını hatırlayın

Evet, hiçbirimiz mükemmel değiliz. Hepimiz zaman zaman doğru olmayan kararlar alabiliriz. Sevdiklerimizin onlar için iyi olmayacağını düşündüğümüz yollara girdiklerini görebiliriz. Hayatta attığımız her adım, doğru veya yanlış olmasından bağımsız, çok değerli. Hepsi bizi değiştiren, geliştiren ve yaşamımızı yeniden düzenlememize neden olan birer araç. Hem kendimizin hem de sevdiğimiz insanların hata yapabileceğini hatırlamak, aşırı önemseme tutumunu bırakmamıza yardımcı olabilir.

Hayatımızın merkezine kendimizi koymak, bizi bencil yapmaz. Başkalarını önemserken ya da bir şeylere gereğinden fazla zaman ve enerji harcarken kendimizden ödün vermememiz gerektiğini hatırlamamız gerekir. Yaşam, başkalarının doğrularını önemseyerek kendi yolumuzu kaybetmek ve sonra yeniden aramak için çok kısa. O yüzden, herkesten, her şeyden bağımsız olarak tüm benliğimizle önce kendi yaşantımızı önemsemeli; sonra, bize zarar vermediği noktaya kadar başkalarını veya başka şeyleri umursamalıyız.

Kaynak: Minimalism Made Simple, Well and good

İlginizi çekebilir: Yüzleşmekten kaçtığın şey seni iyileştirir: Mutlu ve iyi olmak için yüzleş ve kabul et

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale