dummy

Farkındalıkla beslenme: Buddha’nın dört yüce gerçeği ve beslenme

Yemek yemek ve yemekle olan ilişkiler hiç durmayan sonsuz rollercoster’lar gibidir. Yemek duygularla ilgilidir, alışkanlıklarla ilgilidir. Bazen bu döngü içinde kendinizi suçlar, eleştirir ve sürekli kendinizle savaşırsınız. Sonuç almak için diyetler yaparsınız. Diyet yaptığınızda ise sürekli olarak yiyecekler hakkında ve bunu başaramayacağınız hakkında düşünüp durursunuz. Ya da duygularınızı görmezden gelmek için tıkanırcasına yemek yemek yersiniz. Çünkü yemek bizi iyi hissettirir. Çok kısa bir süre. Sonra yine bir eleştiri, özgüvensizlik, bir ızdırap döngüsü başlar. Ve ızdırabı sonlandırmanın, farklı bir yol izlemenin tek yolu ise gerçeklere açık bir farkındalıkla kendinizi açmaktır.

dummydummy

Dört yüce gerçek

Buddha dört yüce gerçekten bahseder. Birincisi, hayat ızdırap doludur ve hiçbirimiz ondan kaçamayız. İkinci yüce gerçek, ızdırabımızın nedenlerini belirleyebileceğimizdir. Üçüncü yüce gerçek, ızdıraba, acıya son verilebileceğimiz ve iyileşmenin mümkün olduğudur. Dördüncü yüze gerçek ise acıların son bulmasının, yani acılarımızdan kurtulmanın bir yolu olduğudur.

Buddhanın dört yüce gerçeğini alıp beslenme ve diyet döngülerimize bu ışıkla baktığımızda şunları görebiliriz diyor Thich Nhat Han…

Birinci yüce gerçek: Kilolu olmak acıdır.

Özellikle aslında taşıyabileceğimizden fazla kilo ile yaşamak çabuk yorulmamıza, soluk soluğa kalmamıza, eğilip kalkmakta zorlanmamıza hatta istediğimiz gibi hayatın tadını çıkartmamıza bile engel olabilmektedir. Birçok sağlık sorunuyla baş etmek durumunda kalmış olabiliriz. Kalp hastalığı, tansiyon, uyku problemleri gibi.

Kilonuzdan dolayı hayatınızda ne gibi acılara katlanıyorsunuz? Utanç? Güvensizlik? Yetersizlik? Kendini sevmeme? Korku?

Zorlukları yenmek, acımızı, ızdırabımızı dindirmenin birincil yolu, mevcut duyguların varlığını kabul etmektir. Duygularımızla yüzleşmemek, onları göz ardı etmek için yaptığımız en büyük şey ise onların üzerini daha fazla yiyecekle kapatmaktır. Bu duygulara dikkatimizi vermediğimiz sürece döngü şöyle işler: “Duygunu hissetme, ye, kendini suçla ve daha çok ye.” 

İkinci yüce gerçek: Kilo sorununuzun kökenine bakabilmektir.

Kilo ile ya da beslenme ile ilgili bir problemimiz olduğunu düşündüğümüzde yaptığımız ilk şey popüler diyetlere başvurmaktır. Fakat diyetler duygularınızla baş etmede size yardım etmezler. Yeme alışkanlıklarınızı değiştirmenin tek yolu diyet yapmak değildir.

Yapmanınız gereken, sağlıksız yeme alışkanlıklarınızın ya da fazla kilolarınızın nedenlerini araştırmaktır. Ne yiyorsunuz? Neden yiyorsunuz? Nasıl yiyorsunuz?

Sizi bir tabak daha yemeye iten istek nedir, o tatlıyı düşünmeden yemek için sizi harekete geçiren tetikleyici nedir ? Nedir o tatlıyı, cipsi, bir tabak daha yemeği yemek için sizi iten arzu? Tüm bunlardan ne elde ediyorsunuz? Kapılıp gittiğiniz o arzu sizi ne kadar süre boyunca tatmin ediyor?

Tüm bu döngüyü incelerken en önemli olan şey kafamızın içindeki eleştirel seslerin tuzağına düşmemektir. O sesler asla hiçbir şeyi beğenmezler, asla hiçbir şeyden tatmin olmazlar ve asla onları memnun edemezsiniz. O yüzden bu süreci ele alırken, derin bir gözlem yaparken, bir bilim insanı gibi yaklaşmak benim en sevdiğim metafordur.

Sürece mindfulness ile yaklaşmak neden beslenme alışkanlıkları ya da diyetler konusunda başarılı olmadığınızı da görmenizi sağlayacaktır. Çünkü siz ne zaman beslenme şeklinizi masaya yatırsanız o eleştirel iç ses sizi kötü hissettirir. Bu süreçte eleştirel seslere kapılmadan, nazik ve arkadaşça bir tavırla, dikkatinizi nedenlerinizi incelemeye verdiğinizde daha sakin, daha tarafsız bir tutumla kendinize bakabilirsiniz. Geçmişteki hatalarınıza ya da gelecek kaygılarınıza kapılmadan, çözüm odaklı bir yolda yürüyebilirsiniz.

Üçüncü yüce gerçek: Sağlıklı bir kiloya ulaşmak mümkün.

Psikolog Albert Bandura herhangi bir alışkanlığınızı değiştirmek istiyorsanız en önemli olan şeylerden biri, kendinize olan inancınızdır der.

Siz neye inanıyorsunuz?

Bizler genellikle ya geçmişte ya da gelecekte yaşarız. Geçmişteki hayal kırıklıklarımız, pişmanlıklarımız, hatalarımız ya da bunların varlığından dolayı “ya olmazsa, ya yapamazsam, daha önce yapamamıştım” gibi geleceğe dair endişe ve kaygılarla yaşarız…

Mindfulness ise şunu der: Şu ana odaklan. Bu ana odaklandığında geçmişin eksiklikleri, hataları, başarısızlıkları, yetersizlikleri seni gölgelemek yerine sana bir öğretici olabilir. Yargılayıcı seslere kapılmak yerine kendine arkadaşça, nazik bir tavırla yaklaştığında tüm deneyimlerinin sende neyin işe yaradığını, neyin yaramadığını, nasıl bir yol çizmen ya da çizmemen gerektiğini sana söyleyebilir. Kendinize şefkatle yaklaşmak, yürüdüğünüz yolda sizin en büyük destekçinizdir.

Alışkanlık uzun seneler içerisinde inşaa ettiğimiz, ilmek ilmek beynimize işlediğimiz davranış şekillerimizdir ve değiştirmek biraz zaman alacaktır. Bu yol şunun gibidir: Bugün bir adım at, öbür gün diğerini onun yanına koy, ertesi gün diğerini. Sonra düş, düşmen konusunda kendini eleştirmek yerine meraklı ol ve incele; bu düşmeden ne öğrenebilirim. Sonra kalk, üzerindeki tozları silkele ve yola şefkatle devam et.

Dördüncü yüce gerçek: Sağlıklı bir kiloya doğru farkındalık yolunu takip edebilirsiniz.

Farkındalık bir diyet çeşidi değildir. Farkındalık, sağlıklı beslenme ve kilo verme yolunda anbean hislerinizi, duygularınızı, dürtülerinizi merak ve şefkatle takip etmek, kendinize uygun kişisel hedeflerinizi belirlemek ve o yolda yürümek demektir. Eleştirel iç seslerin sizi yoldan çıkarmak istediğinin farkında olmak, düştüğü zamanlara meraklı bir bilim insanı gibi yaklaşabilmek demektir. Farkındalık, geçmiş yeme alışkanlıklarınızın, fazla kilolarınızın size bir yarar sağlamadığını kulağınıza fısıldayan, kendi kendinize çelme takmanızı engelleyen, engel ve zorlukların üstesinden gelmenizi sağlayan bir dost gibidir.

Kendinize karşı sabırlı olun. Alışkanlık değiştirmek oldukça zorlayıcı olabilir. Yolunuzda size destek olacak insanlardan, topluluklardan, hocalardan yardım istemekten çekinmeyin. Farkındalık topluluklarına katılın. Bu bir başarısızlık değil, tam tersine yolunuza adanmışlığınızın bir göstergesidir.

Kaynak

Thich Nhat Han – Dr. Lilian Cheung Mindful Eating,Mindful Life kitabı

İlginizi çekebilir: Anlamlı yaşam yolunda mindfulness: Logoterapi ve mindfulness

Ceylan Ulusoy: 1981 yılında Bursa'da doğdu. Meditasyonla ilk defa 17 yaşında tanıştı. Meditasyon eğitimleri 2004’te bir meditasyon merkezine adım atmasıyla devam etti. Üniversite eğitimi sırasında kendi pratiklerini geliştirdi. 2006'da Zeynep Aksoy’un yoga dersleri ile ilgilenmeye başladı. Uzun yıllar boyunca tüm pratiklerini kendi gelişimi ve dönüşümü için kullandı. Farklı yoga ve meditasyon hocaları ile çalıştı. 2012 yılında taşındığı İstanbul’da ileri seviye kundalini meditasyon eğitimi aldı. Sahaja Yoga'da gönüllü meditasyon öğretmeni olarak ders verdi. Pratikleri ve araştırmaları sırasında Dr. Fuat Beşkardeş ile Mindfulness terapi çalışmaya başladı. Ardından 8 haftalık MBSR eğitimi ve sonrasında David Cornwell ve Banu Çeçen’le Breathing Mind Mindfulness Koçluğu eğitimini tamamladı. 2019 yılında Amerikan Hastanesi bünyesinde Code Lotus Mindfulness merkezinde David Cornwell ve Banu Çeçen’e mindfulness programı içerisinde asistanlık görevi üstlendi. Aynı zamanda Judson Brewer’la sezgisel beslenme üzerine Mindfulness temelli alışkanlık değiştirme programında çalışmaktadır. İş hayatı ile eşzamanlı yürüttüğü öğrencilik ve eğitmenlik yolculuğunda 17 yıllık kurumsal hayatını 2020 Şubatında sonlandırıp, şu an tam zamanlı olarak logoterapi bakış açısıyla mindfulness eğitmenliği ve farkındalık temelli beslenme koçluğu yapmaktadır. Öğrenci olmak konusunda derinleşmektedir.

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp