X

Farkındalıkla beslenme: Buddha’nın dört yüce gerçeği ve beslenme

Yemek yemek ve yemekle olan ilişkiler hiç durmayan sonsuz rollercoster’lar gibidir. Yemek duygularla ilgilidir, alışkanlıklarla ilgilidir. Bazen bu döngü içinde kendinizi suçlar, eleştirir ve sürekli kendinizle savaşırsınız. Sonuç almak için diyetler yaparsınız. Diyet yaptığınızda ise sürekli olarak yiyecekler hakkında ve bunu başaramayacağınız hakkında düşünüp durursunuz. Ya da duygularınızı görmezden gelmek için tıkanırcasına yemek yemek yersiniz. Çünkü yemek bizi iyi hissettirir. Çok kısa bir süre. Sonra yine bir eleştiri, özgüvensizlik, bir ızdırap döngüsü başlar. Ve ızdırabı sonlandırmanın, farklı bir yol izlemenin tek yolu ise gerçeklere açık bir farkındalıkla kendinizi açmaktır.

Dört yüce gerçek

Buddha dört yüce gerçekten bahseder. Birincisi, hayat ızdırap doludur ve hiçbirimiz ondan kaçamayız. İkinci yüce gerçek, ızdırabımızın nedenlerini belirleyebileceğimizdir. Üçüncü yüce gerçek, ızdıraba, acıya son verilebileceğimiz ve iyileşmenin mümkün olduğudur. Dördüncü yüze gerçek ise acıların son bulmasının, yani acılarımızdan kurtulmanın bir yolu olduğudur.

Buddhanın dört yüce gerçeğini alıp beslenme ve diyet döngülerimize bu ışıkla baktığımızda şunları görebiliriz diyor Thich Nhat Han…

Birinci yüce gerçek: Kilolu olmak acıdır.

Özellikle aslında taşıyabileceğimizden fazla kilo ile yaşamak çabuk yorulmamıza, soluk soluğa kalmamıza, eğilip kalkmakta zorlanmamıza hatta istediğimiz gibi hayatın tadını çıkartmamıza bile engel olabilmektedir. Birçok sağlık sorunuyla baş etmek durumunda kalmış olabiliriz. Kalp hastalığı, tansiyon, uyku problemleri gibi.

Kilonuzdan dolayı hayatınızda ne gibi acılara katlanıyorsunuz? Utanç? Güvensizlik? Yetersizlik? Kendini sevmeme? Korku?

Zorlukları yenmek, acımızı, ızdırabımızı dindirmenin birincil yolu, mevcut duyguların varlığını kabul etmektir. Duygularımızla yüzleşmemek, onları göz ardı etmek için yaptığımız en büyük şey ise onların üzerini daha fazla yiyecekle kapatmaktır. Bu duygulara dikkatimizi vermediğimiz sürece döngü şöyle işler: “Duygunu hissetme, ye, kendini suçla ve daha çok ye.” 

İkinci yüce gerçek: Kilo sorununuzun kökenine bakabilmektir.

Kilo ile ya da beslenme ile ilgili bir problemimiz olduğunu düşündüğümüzde yaptığımız ilk şey popüler diyetlere başvurmaktır. Fakat diyetler duygularınızla baş etmede size yardım etmezler. Yeme alışkanlıklarınızı değiştirmenin tek yolu diyet yapmak değildir.

Yapmanınız gereken, sağlıksız yeme alışkanlıklarınızın ya da fazla kilolarınızın nedenlerini araştırmaktır. Ne yiyorsunuz? Neden yiyorsunuz? Nasıl yiyorsunuz?

Sizi bir tabak daha yemeye iten istek nedir, o tatlıyı düşünmeden yemek için sizi harekete geçiren tetikleyici nedir ? Nedir o tatlıyı, cipsi, bir tabak daha yemeği yemek için sizi iten arzu? Tüm bunlardan ne elde ediyorsunuz? Kapılıp gittiğiniz o arzu sizi ne kadar süre boyunca tatmin ediyor?

Tüm bu döngüyü incelerken en önemli olan şey kafamızın içindeki eleştirel seslerin tuzağına düşmemektir. O sesler asla hiçbir şeyi beğenmezler, asla hiçbir şeyden tatmin olmazlar ve asla onları memnun edemezsiniz. O yüzden bu süreci ele alırken, derin bir gözlem yaparken, bir bilim insanı gibi yaklaşmak benim en sevdiğim metafordur.

Sürece mindfulness ile yaklaşmak neden beslenme alışkanlıkları ya da diyetler konusunda başarılı olmadığınızı da görmenizi sağlayacaktır. Çünkü siz ne zaman beslenme şeklinizi masaya yatırsanız o eleştirel iç ses sizi kötü hissettirir. Bu süreçte eleştirel seslere kapılmadan, nazik ve arkadaşça bir tavırla, dikkatinizi nedenlerinizi incelemeye verdiğinizde daha sakin, daha tarafsız bir tutumla kendinize bakabilirsiniz. Geçmişteki hatalarınıza ya da gelecek kaygılarınıza kapılmadan, çözüm odaklı bir yolda yürüyebilirsiniz.

Üçüncü yüce gerçek: Sağlıklı bir kiloya ulaşmak mümkün.

Psikolog Albert Bandura herhangi bir alışkanlığınızı değiştirmek istiyorsanız en önemli olan şeylerden biri, kendinize olan inancınızdır der.

Siz neye inanıyorsunuz?

Bizler genellikle ya geçmişte ya da gelecekte yaşarız. Geçmişteki hayal kırıklıklarımız, pişmanlıklarımız, hatalarımız ya da bunların varlığından dolayı “ya olmazsa, ya yapamazsam, daha önce yapamamıştım” gibi geleceğe dair endişe ve kaygılarla yaşarız…

Mindfulness ise şunu der: Şu ana odaklan. Bu ana odaklandığında geçmişin eksiklikleri, hataları, başarısızlıkları, yetersizlikleri seni gölgelemek yerine sana bir öğretici olabilir. Yargılayıcı seslere kapılmak yerine kendine arkadaşça, nazik bir tavırla yaklaştığında tüm deneyimlerinin sende neyin işe yaradığını, neyin yaramadığını, nasıl bir yol çizmen ya da çizmemen gerektiğini sana söyleyebilir. Kendinize şefkatle yaklaşmak, yürüdüğünüz yolda sizin en büyük destekçinizdir.

Alışkanlık uzun seneler içerisinde inşaa ettiğimiz, ilmek ilmek beynimize işlediğimiz davranış şekillerimizdir ve değiştirmek biraz zaman alacaktır. Bu yol şunun gibidir: Bugün bir adım at, öbür gün diğerini onun yanına koy, ertesi gün diğerini. Sonra düş, düşmen konusunda kendini eleştirmek yerine meraklı ol ve incele; bu düşmeden ne öğrenebilirim. Sonra kalk, üzerindeki tozları silkele ve yola şefkatle devam et.

Dördüncü yüce gerçek: Sağlıklı bir kiloya doğru farkındalık yolunu takip edebilirsiniz.

Farkındalık bir diyet çeşidi değildir. Farkındalık, sağlıklı beslenme ve kilo verme yolunda anbean hislerinizi, duygularınızı, dürtülerinizi merak ve şefkatle takip etmek, kendinize uygun kişisel hedeflerinizi belirlemek ve o yolda yürümek demektir. Eleştirel iç seslerin sizi yoldan çıkarmak istediğinin farkında olmak, düştüğü zamanlara meraklı bir bilim insanı gibi yaklaşabilmek demektir. Farkındalık, geçmiş yeme alışkanlıklarınızın, fazla kilolarınızın size bir yarar sağlamadığını kulağınıza fısıldayan, kendi kendinize çelme takmanızı engelleyen, engel ve zorlukların üstesinden gelmenizi sağlayan bir dost gibidir.

Kendinize karşı sabırlı olun. Alışkanlık değiştirmek oldukça zorlayıcı olabilir. Yolunuzda size destek olacak insanlardan, topluluklardan, hocalardan yardım istemekten çekinmeyin. Farkındalık topluluklarına katılın. Bu bir başarısızlık değil, tam tersine yolunuza adanmışlığınızın bir göstergesidir.

Kaynak

Thich Nhat Han – Dr. Lilian Cheung Mindful Eating,Mindful Life kitabı

İlginizi çekebilir: Anlamlı yaşam yolunda mindfulness: Logoterapi ve mindfulness

Ceylan Ulusoy: 1981 yılında Bursa'da doğdu. Meditasyonla ilk defa 17 yaşında tanıştı. Meditasyon eğitimleri 2004’te bir meditasyon merkezine adım atmasıyla devam etti. Üniversite eğitimi sırasında kendi pratiklerini geliştirdi. 2006'da Zeynep Aksoy’un yoga dersleri ile ilgilenmeye başladı. Uzun yıllar boyunca tüm pratiklerini kendi gelişimi ve dönüşümü için kullandı. Farklı yoga ve meditasyon hocaları ile çalıştı. 2012 yılında taşındığı İstanbul’da ileri seviye kundalini meditasyon eğitimi aldı. Sahaja Yoga'da gönüllü meditasyon öğretmeni olarak ders verdi. Pratikleri ve araştırmaları sırasında Dr. Fuat Beşkardeş ile Mindfulness terapi çalışmaya başladı. Ardından 8 haftalık MBSR eğitimi ve sonrasında David Cornwell ve Banu Çeçen’le Breathing Mind Mindfulness Koçluğu eğitimini tamamladı. 2019 yılında Amerikan Hastanesi bünyesinde Code Lotus Mindfulness merkezinde David Cornwell ve Banu Çeçen’e mindfulness programı içerisinde asistanlık görevi üstlendi. Aynı zamanda Judson Brewer’la sezgisel beslenme üzerine Mindfulness temelli alışkanlık değiştirme programında çalışmaktadır. İş hayatı ile eşzamanlı yürüttüğü öğrencilik ve eğitmenlik yolculuğunda 17 yıllık kurumsal hayatını 2020 Şubatında sonlandırıp, şu an tam zamanlı olarak logoterapi bakış açısıyla mindfulness eğitmenliği ve farkındalık temelli beslenme koçluğu yapmaktadır. Öğrenci olmak konusunda derinleşmektedir.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale