Haydi! Sıradan bir yolculuğa çıkalım birlikte. Düşünün…
Güzel, güneşli bir gün… Evinizden çıktınız ve çok uzak olmayan işyerinize, bu güzel havayı değerlendirerek, yani yürüyerek gitmeye karar verdiniz. Caddeler telâş içindeki insanlarla dolu. Kimi işine gidiyor, kimi bir yere yetişiyor. Kimse kimsenin varlığından haberdar bile değil. Birden, gözleriniz bu kadar paniğin arasında kaldırımda dans eden, keyifli bir adama çarpıyor. Yanında gitar çalan ve şarkı söyleyen genç bir delikanlı… Ne kadar rahat, mutlu, farklı geliyor öyle değil mi? Bütün dikkatinizi veriyorsunuz ve dans bitene kadar izliyorsunuz. Bu kalabalığın içinde size keyif veriyor; dayanamayıp yerdeki kağıdın üstüne birkaç lira da siz bırakıyorsunuz.
Biraz keyifle yola devam ederken, gözünüz mağaza önündeki indirim yazısına takılıyor. Renkli, kocaman bir afiş… Hemen önünde palyaço kılığında bir çocuk size broşür veriyor. Almadan, bakmadan geçemiyorsunuz. Her zaman kullandığınız şampuan değil mi bu? Ne kadar da indirime girmiş. Mağazaya bakmak için giriyor ve yürüdüğünüz halde, taşımayı göze aldığınız kocaman bir poşetle dışarı çıkıyorsunuz. Geçerken palyaço da ne kadar sevimliymiş diyorsunuz içinizden.
İlerlerken vitrinlerde değişik renklerde kıyafetler, eşyalar dikkatinizi çekiyor. Göz ucuyla bakıyorsunuz. Belki elli mağaza geçtiniz ama şu an önünden geçtiğiniz mağazada içinizden bir ses durmanızı söyledi. Ne kadar güzel bir ev aksesuarı! Büyük iri çizgili, harika desenli yumurtalar vitrini süslüyor. El yapımı, ne kadar ince bir işçilikle boyanmış. On kadar yumurtanın arasından gözünüz hemen birini seçiyor. Diğerlerinin aksine, benekli ve küçük desenli. Ne kadar güzel değil mi? Ama farklı ve bir tane. Ya kalmazsa, ya bulamazsanız? Yok, el yapımı ve çok farklı; sizin olmalı.
Farklı bir şeye sahip olmanın keyfiyle ofise gidiyorsunuz. Her şey o kadar aynı ki; kapıcıya bir günaydın diyor, infodan geçerek odanıza giriyor ve bilgisayarı açarak haberleri okuyorsunuz. Tıpkı bir önceki, daha önceki, çok daha önceki sabah gibi.
Hayatta her şey rutin giderken, farklı yapılan şeyler yaşamımıza anlam katar ve diğerlerinden ayrılır. Örneğin; iş yerinde yapacağınız değişik bir proje, inovatif bir düşünceyi hayata geçirmek sizi rakiplerinizden ayırır. X firması ürünün görüntüsünde değişiklik yapıp daha çok satarken, Y firması ürünün farklılığını reklamıyla destekleyerek satışlarını katlayabilir. Değişik konulara değinen bir gazete, farklı yarışmalar, etkinlikler yapan bir dergi tirajını rahatlıkla arttırabilir.
Özel yaşam alanımızda da farklılıklar yaratabiliriz. Ucu çok açık bu konu için, sıradan bir kaç örnek verebiliriz. Örneğin; evimizde eşyaların yerlerini değiştirerek, yeni eşyalar alarak, mahallemizi değiştirerek rutin olmaktan kurtulabiliriz.
Peki; sıradan, evden işe gittiğimiz, işten eve döndüğümüz, monoton hayatlarımızda nasıl fark yaratabiliriz?
Belki bir arkadaş buluşması, belki bir eğlenceye katılmak, belki bir geziye gitmek, belki bir spor aktivitesi ya da değişik aktivitelerde bulunmak, sanatsal bir uğraşıya sahip olmak, keyifli bir kitap okumak, harika bir tatil planlamak, uzun zamandır yapmadığınız güzel şeyleri yapmak, belki de sizi iyi hissettirecek işi, eşi ve yaşamı oluşturmak…
Siz de fark yaratabilirsiniz. Kendiniz için, yaşamınız için. Denemeye ne dersiniz?
“Evren aynı kalmak için değişir, biz ise farklı olmak için” John Fowles
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.