Kutsal inanışlara göre tüm insanlığın başlangıcı daha sosyal kelebek olan Havva’nın, tek tabanca Adem’le karşılaşması ve onu elmayı çalmaya ikna etmesiyle başladı. Bu hikayeyi günümüze taşırsak Facebook’ta 800 takipçisi olan Havva’nın, 100 takipçisi olan Adem’in fotoğrafını beğenmesi ile aralarındaki ilk iletişimin temeli atılmış oldu.
Havva attığı bu ilk adımla Adem’in beyninde ne gibi değişikliklere sebep oldu? Erkek beyni üzerine kitap yazan Dr. Louann Brizendine’e göre, erkekler izole şekilde yalnız yaşadıkları zaman kendilerine günlük rutinler ve tekrarlayan alışkanlıklar oluştururlar. Bu rutinler ve alışkanlıklar bir süre sonra beyin devrelerine iyice kazınır. Rutinin bozulması ise erkeklerde büyük bir rahatsızlığa sebep olur çünkü artık beyinlerinin sosyal esneklik devreleri bozulmuştur.
Peki insan beyninin sosyal esneklik gerektiren sosyal iletişim sınırı nedir?
Primatların beyin büyüklüğü ile ortalama sosyal ilişki kurduğu kişi sayısı arasındaki ilişkiye bakan antropolog Robin Dunbar’a göre bu sayı sadece 150. Kadın ve erkek için ayrı ayrı çalışmalar yapılmış olmasa da, biliyoruz ki kadınların beyin yapıları erkeklere göre sosyalleşmeye daha uygun. Bu sayıdan fazla sosyal ilişki kurulması ise, beynin kaldırabileceğinden daha fazla karmaşaya sebep oluyor. Sosyal ilişki kavramı, gerçek ve sanal dünya için farklı çağrışımlar yapıyor olsa da birbirinden çok farklı değil. Babanızın tanımadığınız bir iş arkadaşıyla bir düğünde yan yana halay çekiyor olmak sosyal iletişimde bulunduğunuz anlamına gelmediği gibi, herhangi bir etkinlikte sadece bir defa gördüğünüz kişinin Facebook’ta “arkadaş”ınız olması da bu anlama gelmez. Dunbar, sosyal iletişim kurabileceğiniz bu 150 kişiyi, doğum gününüz gibi büyük bir partiye çağırabileceğiniz kişiler olarak tanımlıyor. Dunbar sayısı olan 150; ortalama olmakla beraber, bu iletişim minimum 100 ve en fazla 200 kişi olacak şekilde sınırlandırılmış durumda.
Eğer Dunbar sayısından daha fazla kişiyle iletişim kurmaya çalışırsak ne olur?
“Sosyal kapital”imiz olarak adlandırabileceğimiz kurabileceğimiz iletişim sayımız/miktarımız aslında sabit şekilde beyin bankamızda duruyor. Yapılan çalışmalar sonucunda biliyoruz ki beyinde iletişimle ilgili alanlar doğumdan sonraki ilk 6 saat içinde şekillenmeye başlıyor ve ilk 5 yıl içinde büyük çoğunlukla tamamlanmış oluyor. Erişkin bireyde bu alan, bebeklik ve çocuklukta oluştuğu kadar yer kaplıyor.
İş yerinde çok fazla kişiyle iletişime geçtiğiniz günün sonunda annenizin telefon numarası, evdeki beyaz eşyaların isimleri gibi en temel bilgileri bile hatırlamakta zorlanıyorsanız içinizdeki sosyal kelebeğin kurtçuğa dönüşüp beyninizin enerjisini tükettiğini unutmayın.