Ezoterizm bilgeliğinden hayatınızı dönüştürecek sırlar
Bazı bilgiler veya farkındalıklar vardır, bunlar için hayatımızda bir plan yapmak hedef bir zamanlama ile kısıtlamak mümkün değildir; hani hepimiz bir şeyler için mutlaka şöyle söylemişizdir “hayatıma daha önce girmiş olsaydı bu kadar değerli olamazdı” veya “daha önce ben bu bilgiyle karşılaşmış olabilirim ama henüz derinliğini fark edebilecek seviyede değilmişim”… Bu duyguyu tecrübe edebileceğimiz olaylar aslında çok kompleks tecrübeler gerektirmez; örneğin altı ay önce rafta gördüğümüz kitabı almaya cesaret edememişsinizdir, bir şekilde o an o kitap için hazır olmadığımızı biliriz. İşte ben tüm bunun gibi geleceğini bildiğimiz ama bugün hayatımızda tezahürü olmamış olanlara “henüz zamanı gelmeyenler” diyorum ve bugüne kadar tecrübelerim gösterdi ki gerçekten zamanı geldiğinde biz aramadığımız durum da dahil o konu, o kişi veya o şey her ne ise bizi buluyor…
Ezoterizm, işte bu konulardan biriydi benim için, çok derin zamanlara ve anlamlara geliyordu. Çoğu kez karşılaştığım bilgisinden ve ilişkili kaynaklarından hep değişik bir tedirginlik ve korku ile uzak durmuştum, ta ki çok yakın bir döneme kadar… Sırlar açıldığında ve ben Eylül ayında tek başıma gerçekleştirdiğim en güzel seyahatlerden birini Bali’ye gerçekleştirinceye kadar. Bu seyahat bana muhteşem Ezoterizm öğretisiyle tanışmak yanında, bu öğretiyi ancak bugün anlayabildiğim bir seviyede deneyimleme derinliğini de kazandırmış oldu…
Ezoterizm ne anlama geliyor?
Ezoterizm, çok eski tarihe dayanan kadim öğretilerden biridir ve isim anlamı itibariyle “ezo” içeriden gelen, yani insanda kendiliğinden var olan bilginin farkına varılması anlamındadır. Sevgili Ergun Candan eseri Ezoterizme Giriş’te şöyle yorumluyor:
“…Her şeyin sırrı içinde saklıdır;
Ezoterizme göre varoluşun sırrı varoluşun içinde saklı bulunmaktadır. Evrende kütlesi bulunan canlı cansız tüm varlıklar, varoluşlarının nedenlerini, niçinlerini ve nasıl varolduklarının bilgilerini içlerinde saklar.
İşte bu nedenle insanın kendisini tanıması ve kendisini anlayabilmesi için de, ‘insanın içine dönmesi gerekir’ denmiştir.”
Ezoterizm öğretisi, uzun ve oldukça zorlu bir süreci kapsamaktadır. Burada adayların sürece dahil edilmesi için farklı sınavlardan geçmesi gerekmekteydi. Aslında hepimiz işte hayat yolumuzda zorlu sınavlardan geçmekteyiz, bazen bunun gerçekten farkında kalabiliyoruz, bazen isyan edebiliyoruz… Ezoterizm öğretisine kabul edildiğiniz durumda ise, adayın gerek zihinsel gerekse bedensel olarak çok güçlü olması gerekirdi, çünkü kendisini oldukça zorlu öğreti, çalışma ve anlayış süreci beklerdi. Ve tabi ki bugün hepimizin yürüdüğü gibi bu zorlukları ve süreci yine kendi başına tüm cesareti ve meydan okuması ile aşması gerekirdi… Ancak bu şekilde kendisi ile paylaşılacak sırlara layık olabilirdi.
Adaylar, bu zorlu sınavlar esnasında, çok zorlu bir sınav olan “ateş odası” testinden de geçerlerdi (Mısır Ezoterizmi). Bu nokta adayın eğitiminde adeta kırılma noktası gibiydi, ya daha fazla ilerler ya da bu noktadan ileriye gidemezdi… Hepimizin hayatta karşılaştığı “o an” noktası gibidir; cesaretimiz var ise bir adım daha atarız ve girdiğimiz yolun o kadar da korkulacak birşey olmadığını görürüz, veya belki cesaret edemeyiz olduğumuz yerde kalırız ve yolumuz tamamen farklı olasılıklarla çizilir… Sevgili Ergun Candan eseri Ezoterizme Giriş’te aslında bugün günlük hayatımızda bile hepimize hayat dersi olacak ateş odası testini şöyle anlatıyor:
“…Adayın böylesine zor bir durumla karşı karşıya bırakmalarının iki amacı vardı:
Birincisi, yaşamın birçok alanının aynen burada olduğu gibi büyük bir illüzyondan ibaret olduğunu, bu sembolik oyunla adaya aktarmak. Evet burada adayın çıkartması gereken birinci ders yaşamın sadece görünenden ve zannedilenden ibaret olmadığıydı…
Bu sınavdan beklenen ikinci amaç ise; sonu ölüm bile olsa bilgeliğe doğru yürüyüşüne devam etme kararlılığı gösterip gösteremeyeceğinin anlaşılmasıydı.”
Tüm bu sınavların yanında, adayların bilinç ve manevi gelişim süreçlerinde “terk edilmesi gereken 12 kabuk” olarak da bilinen 12 yapraktan sıyrılabilmeleri gerekirdi. Günlük hayatımızda farkındalığımızı ve dikkatimizi vermekle farklılaştırabileceğimiz bu 12 önemli özellik aslında hepimizin hayatında seçimlerimizden ilişkilerimize kadar çok önemli noktalara dokunuyor.
Terk edilmesi gereken 12 kabuk
Bu yazımda bana eşlik eden sizlerin de, ilk kez okuduğumda beni oldukça derinden etkileyen ve düşündüren bu 12 kabuğu “terk etmeye” veya en azından “fark etmeye” hazır olduğunuzu biliyorum;
- Sevgisizlik,
- Merhametsizlik,
- Cimrilik,
- Kibirlilik,
- İkiyüzlülük,
- Hilekarlık,
- Açgözlülük,
- Kincilik,
- Yalancılık,
- Kıskançlık,
- Öfke,
- Bağnazlık.
Aday bu kabukları terk ettiği ve çalışmalarında ilerlediği durumda asıl “saflık” seviyesine ulaşacağı ve gerçekler ile olduğu gibi temas edebileceği düşünülürdü. Bu yazıyı okuyorsanız siz de hayatınızda var olan kabukları öncelikle fark etmek ve ertesinde terk etmek üzere yola çıkın, çünkü siz saflaştıkça hayatınız güzelleşecek…
Şimdiden bol şanslar…