Evrenin niyeti… Evet, yanlış okumadınız bugün bu yazımda sizlerle birlikte evrenin niyeti üzerine düşüneceğiz. Sevgili evren, bizlere ağaçları kuşları yağmuru kışı yazı güneşin ışığını yaşam kaynağımız oksijeni sağlayan bu sevgili evren… Bugüne kadar belki bir kez bile sormak aklımıza gelmedi, eğer tüm akış tüm hayat tüm oluş nizami bir tasarım hali ise evrenin niyeti nedir? Evrenin de bir niyeti var mıdır ve bizler bu niyetin neresinde yer alıyoruz?
Bu soru aslında bu hafta okuduğum bir makalede karşıma çıktı. Kendi kendime bu sorunun çok özel bir soru olduğunu düşündüm. Üzerine yazı yazılabilecek kadar özel bir soru… Makale içerisinde İngilizce terimler kullanılmaktaydı ve aslında evrensel niyet şöyle ifade edilmişti “universal will”… Şimdi sizlerle birlikte farkında olmadan karşılaştığımız bazı durumları bazı olayları sorgulayalım istiyorum ve tüm bu akışa evrensel niyetin penceresinden bakmaya çalışalım…
Örneğin yeni bir işe girmeyi istiyoruz, yeni bir işe gerçekten ihtiyacımız var. Günler boyunca arayıştayız, yeni bir iş konusunda sürekli arkadaşlarımıza etrafımızdakilere örnekler vererek olası pozisyonları sorguluyoruz. Öyle bir an geliyor ki spor salonundayız veya her zaman gittiğimiz bir kafedeyiz ve işte aradığımız işveren karşımıza çıkıyor ki kendisi de uzun süredir bizim gibi istekli bir eleman arayışında… Karşılaşmanın “böylesi” fakat “gerçek” olan evrensel bir niyetin, tüm evrensel niyetler çerçevesinde bizi bir araya getirmesi… Ben aradığım işi bulurken, işveren ise aradığı çalışanı bulmuş oluyor…
Hemen farklı bir örnek ile ilerleyelim. Artık tek başımıza olmaktan oldukça sıkıldık. Karşımıza çıkan ilişkilerden yıprandık. Gerçek bir aile kurabileceğimiz ve hayat boyu birlikte olabileceğimiz bir eş istiyoruz. Bunu çoğu kez tekrarlıyoruz. Bunun dışında bize ulaşan tüm tekliflere gözümüzü kapatıyoruz. Ve işte bir gün öyle bir insanla karşılaşıyoruz ki sipariş vermişiz gibi sanki biri gerçekten “istediklerimizi” niyetimi duymuş gibi gerçekten karşımıza çıkıveriyor… Ve bu öyle bir tesadüf ki karşımızdaki kişi de tam da bizim dilediğimiz özellikleri olan ve bir aile kurmayı dileyen bir kişi oluyor. Nasıl oldu da aynı anda aynı istekte aynı zamanda ve bu derece uyumlu olabildik diye bakakalıyoruz. Yine de niyetlerimiz karşılık bulduğunda işte aradığımız kişiyi buluveriyoruz ve aradığımız kişi de aslında bizi aramakta olan oluyor…
Mevcut evimizi değiştirmek ve yeni bir ev almak istiyoruz. Bu evin özelliklerini sıralıyoruz fakat o kadar çok özelliği bir araya getirmemiz gerekiyor ki, “her istediğimiz” kriteri sağlayabilecek özellikte bir ev neredeyse mümkün değil. Yine de söylemeye istemeye ve aramaya devam ediyoruz. Belki aylar geçiyor ve sonunda öyle bir yer çıkıyor ki karşımıza ve öyle değişik yollarla bu evden haberdar oluyoruz ki şaşıp kalıveriyoruz. Gerçekten de hayallerimizdeki ev tam olarak karşımızda. Üstelik sahibi de acil satmak durumunda oluyor, yani şartlarımızı kabul etmeye oldukça pozitif yaklaşıyor… Nasıl olduysa onun ihtiyacı karşılanırken gerçekten kalbimizi dolduran bu “hayal ev” bizim oluyor, ona böyle bir tesadüfler silsilesi ile sahip oluyoruz…
Dünyada en çok görmeyi istediğimiz şehir belki Paris belki Roma belki Buenos Aires… Yıllarca aklımızın bir yerinde hep hayallerimizi süslüyor. Niyet ediyoruz ama şartlar el vermiyor, planlarımızı erteliyoruz… Fakat öyle bir anda öyle bir olasılık çıkıyor ki karşımıza yollarımız açılıyor ve kendimizi Paris sokaklarında buluveriyoruz. Bu “an” ya çok önemli bir doğum günümüz oluyor, belki o güne kadar aklımızın ucundan bile geçirmediğimiz balayı rotamız veya sadece bir seyahat hediyesi kazanıveriyoruz… Ama illa ki o hayal ettiğimiz Roma köprülerinde “gerçekten” niyetimizdeki, gerçekten hayalimizdeki gibi salınarak yürüyüveriyoruz…
Evrensel niyet aslında her daim yanımızda. Bizler niyet ettiklerimizin tezahürü için sabırsızca isteksizce geçici hevesler ile bazen yeterince “hayal” etmiyoruz. Fakat evrensel niyet bizi her ne istiyorsak, düşlerimiz isteklerimiz gerçekte her ne kadar derin ise, her ne kadar büyük ise o kadar çok “donatmak” üzere tam olarak yanı başımızda… Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız evrensel niyetin gücü ve varlığı konusundaki inançlarınızı, farkındalığınızı gözden geçirmenizi dilerim. En son niyetiniz neydi? En son ne zaman kalbinizden geçen bir tohumu gizli gizli her gün aynı şefkatle aynı inançla sulayarak büyüttünüz? O tohumu en son ne zaman o can-ım evrensel niyetin ellerine tam anlamıyla “güvenerek” bırakabildiniz? En son ne zaman evrensel niyetin akışını her adımınızda her karşınıza çıkanda her yaşadığınızda hissettiniz? Sizi nasıl donattığını nasıl size vermek üzere çırpındığını her zaman doğru anı en iyi şekilde kolladığını ve her daim yolunuza çıkanlar ile sizi hayallerinize bir adım daha yaklaştırdığını en son ne zaman kalbinizden hissedebildiniz?
Sevgili evrensel niyet, bizi şimdiye getiren gizli güç, bugün burada tüm bu kelimeler senin güzel varlığın için yazıldı… Bizimle olduğunu biliyoruz ve hep öyle kalmanı diliyoruz…
İlginizi çekebilir: Gerçek başarı: Başarıyı görebilmek mümkün mü?