X

Evrenin adil olması: Kendi otantikliğini ona sunmayı ihmal etme

Yaşamak sorumluluk istiyor, hem kendine, hem etrafındakilere hem de yaşamın tam da kendisine karşı.

Bunu söylediğimde genelde akıllarda daha maddesel şeyler canlanıyor, çocuğuna göz kulak olabilmek, faturalarını yatırabilmek, iş hayatını sürdürülür kılabilmek, emekliliğini garanti altına alabilmek gibi.

Yaşamak sorumluluk istiyor derken elbette yukarıda yazdıklarımı içeriyor ama kastım daha da derinlerdeki bir sorumluluk.

Yaşama; deneyimlemeye ve şahit olmaya gelmiş ruhlar, bilinçler olarak ne kadar veriyoruz bunun hakkını?

Kendimizi gözlemliyor muyuz, nerede durduruyoruz yeni olana giden adımlarımızı, hangi ruh hali hangi alışılmış duygu beliriveriyor oralarda ve vazgeçiyoruz adım atmaktan?

İstemediğimizden mi yoksa gölgede kalmış korkumuzdan, kaygımızdan dolayı mı adım atmayışlarımız?

Bilincinde olacak kadar gözlemliyor muyuz?

Belki de asıl soru; gözlemleyip kabul edecek kadar dürüst müyüz kendimize?

Gözlemcimiz çalışırken, yargısız, duygulardan arınmış bir video kamera gibi bakarız yaşanan olaylara, kendi içimizdeki duygu durumları ve zihinsel akışa.

Bir video kamera kadar dürüst ve tarafsız olmamız gerekir bu durumda, neyse o.

İşin içine duygularımız girdiğinde, kameramız tarafsızlığını yitirdiğinde gözlemlediğimiz konu tamamen zihinsel bir yaratıma dönüşür. Bu noktada gerçek dürüstlük çok önemli bir unsurdur.

İnsan öyle ilginç bir varlık ki, söylememe gerek yok çok yakinen tanıyorsunuz.

Kendi yarattığı senaryoya kendi inanıp, yıllarca aslı olmayan bir gerçekliği yansıtarak bundan dolayı acı çeken ve bu yüzden başkalarını veye durumları suçlayarak kendini en korktuğu şeylerden birine ‘yalnızlığa’ iten daha da yetmezmiş gibi orada kendine acıyıp belki de delice öfkelenip, bu yaşadıklarından dolayı tüm yaşamı, insanları lanetleyip cezalandıran.. Hem de hiç bilmeden, sebebini ve oluş halini çoktan unutmuş olarak…

O kadar çok duygumuz, davranışımız bu altyapı ile desteklenip besleniyor ki tarafımızdan, yaşadığımız hayat bizler için macera değil, geçip gitmesini beklediğimiz bir süreç haline dönüşüyor. Bu yüzden de, otomatik olarak tembelleşip erteliyor ve gittikçe de amaçsızlaşıyoruz. Anlamlarımız yitiyor, tadımız yavanlaşıyor…

Gözlemlemek ve bu süreçte kendimize dürüst olmak bu yüzden çok önemli, yaşama dönebilmek için…

Biraz tersten konuşur gibiyim değil mi?

Kendimizi bilmeden, ne olduğumuzu çıplak gözler ile görüp yaşamaya, ifade etmeye çekinmeden, özgürce biz olmadan yaşıyor sayılır mıyız?

Kendimizi kandırarak tutunduğumuz sahte dallarda hayatı sabitleyerek geçirdiğimiz zamana yaşam dememiz doğru olur ve burada bir bilinç halinden söz edebilir miyiz?

Peki bilicin olmadığı bir yerde, bir bünyede yaşamdan?

Kendimizi dürüstçe gözlemleyip, bilincine vardıkça yavaş yavaş doğarız yaşama…

Gözlemcimiz çalışmaya başladığında, sorumluluk da beraberinde gelir, evrensel sorumluluk.

Artık yaptığınız ve yaşadığınız her şeyin sebebini az çok algılamaya başlamışsınızdır, her şeyin sizden ibaret olduğunu bilmeye…

Dışarıdan size gelen hiç bir şey olmadığına, bahaneleriniz ile yaşamı erteleyenin siz olduğu gerçeği ile yüz yüze gelince seçenekler oluşuverir karşımızda.

  • Zihinsel bahaneler bulup kaçarak, halihazırda senelerdir alıştığımız ruh haline geri dönmek -ki çoğu zaman çok büyük bir efor gerektirir ve tam da bu yüzden geri dönüşü olmayan yol denir uyanış haline.
  • Kendi sorumluluğunu alarak, bilinçsiz halleri ile helalleşerek, her şeye rağmen yola devam etmek.

Ve yola devam etmek ilk başlarda büyük bir efor gerektirebilir, sadece hep yaptığını yapmamak, yeni haline yani bilinçli olarak adım atmaya niyet etmiş ve gözlemleyen haline alışıp onunla birlikte yürüyebilme durumuna.

Gözlemledikçe sorumluluğun ne olduğunu anlarız. Kendimize ve yaşama, özgür otantik halimizi sunmanın ne kadar elzem olduğunu…

Kendi gizli ajandalarımız yüzünden, yardım ettiğimiz, sabrettiğimiz, sevdiğimiz sevmediğimiz insanların hayatlarına yaptığımız etkiyi ve bunun sorumluluğunun ne olduğunu anlarız.

Kibarlık adına, sevgi almak ve kaybetmemek adına, yalnız kalmamak adına yaptığımız onlarca gizli oyunumuzu gözlemlediğimizde, dürüstlüğün ne demek olduğunu ve kendimize ne derece dürüst olabildiğimizi görürüz.

Bu zor bir oyundur ama bizi kendimize götüren yegane yoldur.

Kendimiz olmak da bir seçenek değil, bence yaşamın başlıca sorumluluğudur.

Eğer bir başkasının kötü kopyası olacaksak, yaşamımızın ne rengi ne keyfi ne anlamı kalır…

Tam da oralarda bir yerlerde başlar çıplaklık, şeffaflık hali.

Otantik dansını, kendi şarkını ‘sunarken’ keşfettiğin, sonsuzluk tanımı…

Ve evet her düşüncemizin, her tavrımızın ve davranışımızın sorumluluğunu almak önemlidir. Onu almadan yaşam başlamaz, bizim yaşamımız başlamaz.

Evren her zaman çok adildir, sorumluluğunu aldığın ve kendi otantikliğini ona sunmaya başladığın anda, o da sana zenginliğini, otantik mucizelerini ve sonsuz güzelliğini sunmaya başlar. Bu gerçek bir aşk hikayesidir, seninle yaşam arasında gidip gelen…

Sevgiyle ve aşkla…

 

İlginizi çekebilir: Her anı değişken olan yaşamda her şeye eşit mesafede kalmak

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale