“Evren atomlardan değil, küçücük hikâyelerden yapılmıştır”: Senin hikâyen ne?
Çok sevdiğim bir söz var, “Evren atomlardan değil, küçücük hikâyelerden yapılmıştır” diye. Kime ait olduğunu bilmiyorum ama ben de böyle düşünüyorum.
İnsan hikâyeleri her zaman ilgimi çekmiştir çünkü her biri parmak izi gibi eşsiz ve belirleyicidir. Hepimiz sıkça dışarıdan şöyle bir bakıp birbirimizi tanıdığımıza kanaat getirir, hatta biri sorduğunda da fikir belirtmekten geri kalmayız: “Aa o çok şöyledir, ben biliyorum” diye. Hâlbuki birinin hikâyesini bilmeden onu gerçekten tanıdığınızı söylerseniz eksik kalır.
Peki, bu durum sadece başkası için mi geçerli? Ya kendi hikâyemiz? Onu da bilmeden kendimizle ilgili pek çok şey eksik kalır işte.
O zaman önce işe kendimizden başlamalıyız çünkü kendi hikâyemizin farkındaysak o kadar şahane ki, o “bilme” hali. İnsanı özgürleştiriyor. “Bilme” hali sayesinde kendi hikâyemize sahip çıkmaya başlıyoruz.
Başrole kimi koymuşuz, yardımcı karakterler kimler, mekân, kostümler, hatta replikler… Hepsini fark ediyoruz. Hangi duyguları, hangi düşünceleri baş tacı yapmışız, hangilerini bir kenarda unutmuşuz, hangilerini unuttuğumuzu sanıp kendimizi kandırmışız? Acılarımız neden? Peki ya, ne bizi heyecanlandırıyor hayatta? Bir ilişkide ne arıyoruz, peki biz bir ilişkiye ne katmaya razı oluyoruz? Değerlerimiz ne? Onları layığıyla yaşatıyor muyuz? Ana fikri ne bu hikâyenin?
Hikâyeyi anlamak çok da basit değil; bugüne kadar hiç sormadığın soruları kendine sorman gerekebilir, hatta bazı şeylerle yüzleşmeye de hazır olmalısın. Ancak bir o kadar da basit, çünkü onu senden daha iyi bilen başka kimse yok.
Hikâyeni öğrenmen önemli; yolundaki sapaklar için, ne zaman ana yola çıkıp ne zaman yan yola gireceğini bilmen için, yolculuğuna eşlik edenleri seçmen için, ne zaman mola vereceğini, ne zaman son sürat gideceğini bilmen için ihtiyacın var. Sana iyi gelenleri, iyi gelmeyenleri bilmen için, sorularına kendi cevaplarını verebilmen için gerekli.
Başla bir yerden. Başla ki, hikâyende sana ait olmadığını düşündüğün yerleri değiştirebil, kendini yardımcı oyuncu yaptıysan fark et, mekânı sevmediysen harekete geç; en önemlisi bil ki, kendi hikâyene sahip çık.
Hadi başla bir yerden… Senin hikâyen ne?
İlginizi çekebilir: Farkında olmak ya da olmamak… İşte bütün mesele bu!