X

Evliyken yalnız hissetmenin sebepleri ve başa çıkmanın yolları

Evliliğe rağmen yalnız hissetmek mümkün mü? Evet, evli olmak her zaman yalnızlık hissini ortadan kaldıramaz. Fiziksel olarak yan yana olmak veya aynı evi paylaşmak yalnızlık duygusunun yok olması için yeterli olmayabilir. Bir ilişki içinde olmak yalnızlık hissinin çözümü gibi görünse de evli ve yalnız olmak sanılanın aksine oldukça yaygın.

Evlilik, sabır, özveri ve kelimenin tam anlamıyla ‘sıkı çalışma’ gerektirir. Eşlerin birbirine zaman ayırması, özel anlar yaratması, sevgiyi, saygıyı paylaşması, birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılaması evliliğin gerekliliklerindendir. Mutlu başlayan bir birliktelik zaman içerisinde yalnızlığa evrilebilir. Bazen işler karmaşıklaşır ve evli bireyler eşleri ile aynı odada yan yana bulunsalar dahi kendilerini yalnız hissedebilir.

Bu his, zaman zaman birtakım olumsuz şartlar altında ortaya çıkıp kısa süreli etkili olabilir ancak bazen de daha uzun süreler yalnızlık, evliliğe eşlik edebilir. 2018 yılında yapılan bir araştırmaya göre 45 yaş üstü evli insanların %33’ü kendilerini yalnız hissettiğini belirtmişlerdir. Diğer bir deyişle, evli ama yalnız olmak alışılmadık bir durum değil; birçok çiftin paylaştığı ortak bir duygu.

Eğer benzer bir duyguyu daha önce deneyimlediyseniz veya evli olmanıza rağmen son zamanlarda yalnız hissediyorsanız bu konuda neler yapabileceğinizi, altında yatan nedenleri ve belirtileri bilmek ilişkinizi iyileştirmenize ve yalnızlık hissinden kurtulmanıza yardımcı olabilir.

Evliyken yalnız hissetmenin altında pek çok sebep olabilir, bunlar arasında:

  • Stresli ve travmatik olaylar
  • İş-aile-özel hayat arasındaki dengeyi kuramama
  • İletişim eksikliği
  • Gerçekçi olmayan beklentiler
  • Sosyal medyanın olumsuz etkisi
  • Başkalarıyla karşılaştırma, kıyaslama yapma
  • Finansal sıkıntılar
  • Uyumsuzluk
  • Eve sık sık iş getirmek
  • Çok sık gerçekleşen iş seyahatleri
  • Birbirine zıt iş saatleri
  • Çevresel faktörler, dışarıdan gelen baskılar veya kişisel olumsuz inanç ve tutumlar yer alabilir.

Öte yandan, evlilik içerisindeki yalnızlığın belirtileri arasında; çiftlerin birbiriyle çok az konuşması veya hiç iletişim kurmaması, eşlerin birbirlerinden kaçınmak için bahaneler üretmesi, nadiren seks yapmaları veya hiç cinsel ilişkiye girmemeleri, fiziksel ve duygusal olarak birbirlerinden kopuk hissetmeleri de yer alabilir. Neyse ki benzer belirtilerin olduğu evliliklerde yalnızlık hissinden kurtulmak için yapılabilecek birtakım değişimler ilişkilerin iyileşmesine yardımcı olabilir.

Hem bireysel hem de ilişkisel nedenlere bağlı olarak değişebilen yalnızlık hissinin kaynağını bulmak çok kolay olmayabilir. Bu nedenle ilişkideki yalnız hissinin kökenine inmenin en önemli adımı yalnız hissettiğinizi partnerinizle paylaşmak olacaktır. Eğer konuşmanız sırasında partneriniz sizi duygusal olarak tatmin etmeye çalıştığına dair somut örnekler gösterebiliyorsa ve gerçekten sevilme, ilgi görme, değer görme gibi temel ihtiyaçlarınızın karşılandığı apaçık ortadaysa yalnızlık hissinizin sebebi ilişkinizle değil sizin kendi duygusal, davranışsal ya da zihinsel durumunuzla ilgili olabilir. Bu nedenle evli olmanıza rağmen yalnız hissediyorsanız kendinize dönmenizde ve bazı soruların cevaplarını bulmanızda fayda var.

Kendinize sormanız gereken sorular

Eğer deneyimlediğiniz yalnızlık hissinin kendinizle ilgili bir durumdan kaynaklandığını düşünüyorsanız, sadece şu anki ilişkinizde değil geçmişte yaşadığınız hem romantik, hem arkadaşlık hem de ailevi ilişkilerde hangi davranış kalıplarının baskın olduğuna yakından bakmanız gerekebilir.

İlişkilerinizin ilk zamanlarında yalnızlık hissinden kurtulup sonraki zamanlarda yine yalnız mı hissediyorsunuz? İlişkilerinizdeki bu dinamiği yaratan sebepler neler? Bu soruların cevabı, ilişkinizde neden yalnız hissettiğinizin kaynağını keşfetmenize yardımcı olabilir. Öte yandan şu soruların cevaplarını bulmak da hem kendinizi hem ilişkinizi iyileştirmenin önemli adımıdır:

  • İlişkimizde ne değişmiş olabilir?
  • Ne zamandır kendimi bu kadar yalnız hissediyorum? Ne olmasaydı kendimi daha az yalnız hissederdim?
  • Yalnızlık hissimin kaynağı stres olabilir mi? Kendimi stres altında hissettiğim bir zamanda olabilir miyim?
  • Partnerim de kendini yalnız hissediyor olabilir mi?
  • Sosyal medyada ne kadar zaman geçiriyorum? Kendi ilişkimi başkalarının ilişkileriyle ne kadar kıyaslıyorum? Ya da kıyaslama yapıyor muyum?
  • Kendimi genel olarak nasıl hissediyorum? İlişkimden sıkılmış olabilir miyim?
  • İlişkime dair gerçekdışı beklentilerim var mı? Bu beklentiler beni hayal kırıklığına uğrattığı için yalnız hissediyor olabilir miyim?

Bu sorulara cevap verirken dilerseniz notlar alabilir, yalnızca zihninizde cevaplar bulmak yerine kağıt üzerinde gördüğünüzde duygularınızın, düşüncelerinizin daha net farkında olabilirsiniz.

Evlilikte yalnızlık hissi ile başa çıkmanın yolları

2009 yılında Journal of Personality and Social Psychology’de yayınlanan bir araştırma, yalnızlık hissinin bulaşıcı olabildiğini, ilişkide bir tarafın kendisini yalnız hissetmesinin karşı tarafın yalnızlık hissiyle bağlantılı olabileceğini gösteriyor. Dolayısıyla eğer partneriniz de sizin gibi ilişkide kendisini yalnız hissediyorsa, bu hissin sebebi bireysel olmaktan çok kurduğunuz ilişkiyle de bağlantılı olabilir. Hem onun sizinle aynı duyguları paylaşıp paylaşmadığını öğrenmek hem de sizin duygularınızdan haberdar olmasını sağlamak ve birlikte çözüm yolları bulmak için ortak hareket edebilirsiniz. İşte bu konuda size yardımcı olacak evlilikte yalnızlık hissi ile başa çıkmanın yolları:

1. Eşinizle konuşun

Eşlerin birbirlerinin duygu ve düşüncelerinden haberdar olmaları, hem aralarındaki bağın güçlenmesi hem de ilişkilerinin iyileştirilmesi için çok önemlidir. Bu nedenle eşinize sizinle aynı duyguları paylaşıp paylaşmadığını sormanızda fayda var. O da sizin gibi kendini yalnız hissediyor mu, evetse ne zamandan beri, birbirinizden son zamanlarda uzak mı kaldınız, nasıl bir yol izleyebilirsiniz, tüm bunları konuşun, tartışın. Ortak bir paydada buluşarak birbirinizi anlayabilir, ilişkiniz için birlikte güçlü adımlar atabilirsiniz.

2. Birlikte daha fazla ve kaliteli zaman geçirin

Eğer eşinizle fiziksel, zihinsel veya duygusal olarak uzaklaştığınızı düşünüyorsanız ve bu nedenle yalnızlık hissine kapılıyorsanız, birlikte kaliteli zaman geçirerek aranızdaki bağı güçlendirmeye ve aranızdaki sorunları çözmeye odaklanabilirsiniz. Sevginizi, aşkınızı, tutkunuzu tazeleyebilir, ilişkinize yepyeni soluklar getirebilirsiniz. 

3. Suçlamaktan kaçının

İlişkinizde yalnızlık hissinden üstesinden gelmeye çalışırken, partnerinizi suçlamamaya özen gösterin. Aksi halde partneriniz kendisini saldırı altında hissedebilir ve bu da savunmaya geçmesine neden olabilir. Öyle bir durumda da işler daha karmaşık, içinden çıkılmaz bir hal alabilir. Kendinizi açık yüreklilikle ifade ederken ben dilini kullanmaya ve sadece çözüm odaklı olmaya odaklanarak suçlamalardan, kırıcı ve yıkıcı söylemlerden kaçınabilirsiniz.

4. Sosyal medyaya ara verin

Sosyal medyada karşınıza çıkan çiftler, eşlerin birlikte yaptıkları aktiviteleri paylaşmaları, sık sık romantik jestlere maruz kalmanız, ister istemez ilişkinizde kıyaslama yapmanıza ve gerçekçi olmayan beklentilere girmenize neden olabilir. Bu nedenle eşinizden uzaklaşıyor veya ona karşı kendinizi uzak hissettiğiniz için yalnızlık yaşıyor olabilirsiniz. Sosyal medyaya biraz ara vermek ya da sizi ilişkinizde kıyaslama yapmaya iten paylaşımların karşınıza çıkmasını engellemek, kısacası bir süre dijital detoks yapmak hem size hem ilişkinize iyi gelebilir.

5. Profesyonel destek alın

Bazen bireysel ve çift olarak attığınız adımlar ilişkinizi iyileştirmek ve yalnızlık hissinden kurtulmak için yeterli olmayabilir. Bu zamanlarda profesyonel bir destek almak ve uzman görüşlerine kulak vermek etkili olabilir. Eğer hem siz hem de eşiniz kendinizi hazır hissederseniz çift terapisini deneyebilir ve neye ihtiyacınız olduğunu birlikte keşfedebilirsiniz.

Yalnızlık hissinin üzerine çalışarak, sağlıklı bir iletişim kurarak, sorunları çözmek için eşinizle birlikte hareket ederek yaşadığınız duygusal sıkıntıların ve olumsuz duyguların üstesinden gelebilir, ilişkinizi iyileştirebilirsiniz. Daha fazlası için şu yazılarımıza da göz atabilirsiniz:

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.

Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?

İlgili Makale