Sosyolog Jessie Bernard, 1972 yılında çıkardığı kitabıyla kadın-erkek ilişkilerinde devrim niteliğinde bir kavram ortaya atmış ve “kadın ve erkek tipi” evlilikler olduğunu söylemiş, hatta erkek evliliklerinin daha “başarılı” olduğunu ortaya atmıştı. Bernard’ın bu çıkışından sonra evlilik konusunda sayısız araştırma yapıldı. Araştırmaların bazıları evliliğin herkes için iyi bir şey olduğunu, bazıları kadınların veya erkeklerin evlilikte daha başarılı olduğunu, bazıları ise bekar kalmanın insan doğasına daha uygun olduğunu öne sürdü.
Bu konudaki araştırmaların tamamını birleştirmek ve ortak bir bakış açısı sunmak için tüm çalışmaların sonuçlarının istatistiksel olarak değerlendirilmesi gerekiyor. İşin bu kısmını bilim insanlarına bırakmakta fayda var. Biz ise Uplifers olarak sizlere evlilikle ilgili bazı kayda değer araştırmaların sonuçlarını derledik:
Kadınlar ve evlilik
Birçok bilimsel çalışma, evlilikte hayal kırıklığıyla ilgili kadınlar ve erkekler arasında belirgin bir fark olmadığını söylüyor. Fark olduğunu söyleyen çalışmalar ise hayal kırıklığının daha çok kadınlarda görüldüğünü öne sürüyor.
* Yaşam süresiyle ilgili yapılan bir araştırma, en uzun süre yaşayan insanların bekar kalanlar veya evli kalanlar olduklarını gösteriyor. Boşananlar veya boşanıp tekrar evlenenlerin yaşam süresi diğerlerine göre daha kısa oluyor.
İlgili yazı: ‘Çok yaşayanlar’dan evlilik, kariyer ve hayatta mutlu olmak üzerine 15 kadim öneri
* 18 araştırmanın sonuçlarından derlenerek varılan çıkarımlara göre insanlar evlendikten sonra “daha mutlu” olmuyor. En iyi ihtimalle, evlendikleri sırada hayattan daha fazla tatmin duygusu alıyorlar ve zamanla bu tatmin duygusu, bekarken yaşadıkları seviyesine geri dönüyor. Bu durum, kadınlarda ve erkeklerde aynı şekilde işliyor.
* Avrupa, Avustralya ve ABD’de geçmişi 1867’lere dayanan bir araştırmaya göre evlilikleri bitirmek için ilk adımı genellikle kadınlar atıyor.
* Bazen de evlilikler eşlerden birinin ölümüyle bitiyor. Araştırmalara göre hem kadınlar hem de erkekler için son derece üzücü olan bu duruma, kadınlar erkeklere göre daha hızlı alışıyor.
İlgili yazı: Evlilik dışı doğum oranının en yüksek olduğu İzlanda’da evliliğin modası geçiyor mu?
* Bir evlilik bittiğinde, neden ne olursa olsun kadınların tekrar bir şans verme ihtimali erkeklere göre çok daha düşük oluyor. Araştırmalar, ikinci kez evlenen erkeklerin sayısının, kadınlarınkinin iki katı kadar olduğunu gösteriyor.
Bekarlık
Bekarlık veya yalnız yaşam konusunda da cinsiyetler arasında çok fazla fark görülmüyor. Ancak farklılıkların görüldüğü durumlarda, kadınların erkeklere göre yalnız yaşama konusunda daha başarılı oldukları anlaşılıyor.
* Evli insanların daha çok iletişim kurdukları ve toplumla bağlarının daha kuvvetli olduğu söylenir. Oysa araştırmalar bunun tam tersini söylüyor. Bilimsel çalışmalara göre bekar yaşayanlar kardeşleri, anne-babaları, komşuları ve arkadaşlarıyla daha fazla bağ kuruyor. İnsanlar evlendiklerinde, daha fazla kendi içlerine kapanıyor.
İlgili yazı: Evlilik kararı almadan önce kendinize mutlaka sormanız gereken sorular
* Yalnız yaşayan insanların sayısındaki belirgin artış, belki de günümüzün en önemli demografik değişikliğini oluşturuyor. Bilim insanları, medyadaki olumsuz imajın aksine yalnız yaşayan insanların hayatlarının yolunda olduğunu söylüyor. Belki bu konuda tek istisna, yalnız yaşayan yaşlı erkekler olabilir. Özellikle çalışmayan ve sağlık koşulları iyi olmayan yaşlı erkekler yalnız yaşamakta zorlanıyor.
* Hayatı boyunca bekar olanlar incelendiğinde, ilerleyen yaşlarda kadınların hayatlarını daha başarılı idare ettikleri görülüyor. Avustralya, Finlandiya, Hollanda, İspanya, İngiltere ve ABD’deki 65 yaş üstündeki kişilerin sosyal ağlarını inceleyen bir araştırma yapıldı ve genellikle hiç çocuğu olmayan kişilerin, sosyal etkileşimleri en sınırlı kişiler oldukları anlaşıldı. Ancak önemli bir istisna söz konusu; hiç çocuğu olmayan ve hayatı boyunca hiç evlenmemiş kadınların erkeklere göre çok daha geniş sosyal etkileşimleri var.
İlgili yazı: Evlilikte yaşanan problemleri çözerken izlenebilecek yapıcı yollar
* Yalnız yaşamak söz konusu olduğunda kadınlar erkeklerden daha başarılı ancak erkekler de bir arada yaşamak konusunda daha başarılı. Bunun bir örneği, kendi hobileri ve ilgi alanları için ayrılan zaman konusunda ortaya çıkıyor. İleri yaştaki kişiler üzerine yapılan araştırmalara göre kadınlar, yalnız olduklarında kendi ilgi alanlarına daha fazla vakit ayırıyor. Erkekler ise bir başkasıyla yaşadıklarında kendi ilgi alanlarına daha fazla vakit ayırıyor. Bir başka örnek de sahip olunan arkadaş sayısından tatmin olma konusunda ortaya çıkıyor. Kadınlar, yalnız da yaşasalar evli de olsalar sahip oldukları arkadaşların sayısı konusunda erkeklere göre daha fazla tatmin duygusu yaşıyorlar. Ancak yalnız yaşayan kadın ve erkekler söz konusu olduğunda aradaki fark büyüyor. Yalnız yaşayan kadınların yüzde 71’i, erkeklerin ise yüzde 48’i arkadaşlarının sayısından tatmin oluyor.
Kadınlar da erkekler de değişiyor
Kadınların neden yalnız yaşarken erkeklere göre daha başarılı olduklarını bilmiyoruz. Bunun bir nedeni, eş ve çocuklar olmadığında kadınların geleneksel rollerden ve beklentilerden kurtulması olabilir. Hızlıca yemek yapmaları, çocuklarla ilgilenmeleri, ailenin kirli-temiz çamaşırlarını düzenlemeleri gerekmiyor. Harcadıkları para için bir başkasına hesap verme zorunluluğu duymuyorlar. Öte yandan geleneksel ailelerde erkeklerin yaptıkları işleri yapmayı öğreniyorlar veya bu tür konularda kimden yardım isteyeceklerini buluyorlar. Ancak göz ardı edilen önemli bir şey var; o da artık günümüzde sayıları gittikçe artan yalnız yaşayan erkeklerin neler öğrendikleri. Genç yaşlarında yalnız yaşayan kadınlar ve erkekler, zamanla karşı cinsin uzmanlık alanı olan konuları öğreniyor. Evlilik hayatında ise bu pek fazla mümkün olmuyor. Bu önemli nokta, belki de gelecekteki cinsiyet davranışlarını da belirleyebilir. Günümüzde karşı cinsin yeteneklerini öğrenen genç erkekler ve kadınlar, yaşlandıklarında bir önceki nesilden daha farklı olabilir…
Kaynak:
Psychology Today