Evlilik kararı her ilişki için en önemli dönüm noktası. Her ne kadar ilişkinin akışını değiştirmeyeceği ve sadece imzalanan bir kaç kağıt parçasından ibaret olduğu düşünülse de evlilik kararı birlikte yaşama, ilişkiye ailelerin dahil edilmesi ve çocuk sahibi olma gibi kişi için sorumluluk gerektiren dinamikleri de içinden barındırdığı için duygusal olmaktan çok rasyonel bir karar.
Yıllarca birlikte çok mutlu zaman geçirip evlilik kararı alan çiftlerin evlendikten sonra ilişkilerinde ani bir değişim yaşandığına şahit olmuş olabilirsiniz. Evlendikten sonra ilişkide yaşanan olumsuzlukların sebebi aslında evlilik kararının verilmesi değil evlilikle birlikte gelen sorumlulukların ve kişilerin yaşam tarzında meydana gelen değişikliklerin iyi yönetilememesinden kaynaklanır. Sürekli değişim içinde olan insanın gelecek 10 ya da 20 yıl için aynı kişiyle birlikte olmak üzere karar alması aslında insanın varoluşuyla çelişir. Geleceğin belirsizliğinin farkında olarak birine her koşulda birlikte olacağına dair söz vermek cesaret gerektirir. Bu cesareti gösterip birlikteliğiniz için elinizden gelenin en iyisini yapacağınıza dair söz verebilmeniz için karşınızdaki kişiden ne beklediğiniz ve bu beklentilerin karşılanıp karşılanamayacağına dair fikir sahibi olmanız hem sizin, hem karşınızdaki kişinin, hem de ilişkinizin sağlıklı ilerlemesi için büyük önem taşıyor. Bu nedenle evlendikten sonra olabilecekleri mümkün olabildiğinde öngörebilmeniz, ilişkinizi detaylı şekilde analiz etmeniz ve evlilik kararınızdaki duygusal motivasyonunuz kadar bu kararı mantık çerçevesinde de değerlendirebilmeniz için aşağıdaki sorulara dürüstçe yanıt verebilmeniz gerekiyor.
1. Beni neden seviyor; onu neden seviyorum?
Bu soru ilk bakışta cevap aranması gerekmeyen, anlamsız bir soru gibi gelebilir çünkü genelde birlikte olduğumuz kişinin bizi koşulsuz sevdiğine inanma eğilimi içindeyiz. ‘Seni sen olduğun için seviyorum’ bu soruya verilebilecek en otomatik cevaplardan biridir. Herkes birlikte olduğu kişinin neden onu seçtiğini ve sevgisinin kaynağının ne olduğunu öğrenme ihtiyacı içinde olduğu gibi kendi sevgisinin temelinde de karşısındaki kişiyle ilgili bir çok farklı değerlendirme yer alır.
Birini sevmek oldukça bencil bir davranış olmasıyla birlikte kişinin bu bencilliği göstermesi de bir o kadar normal ve insancıldır. Karşınızdaki kişiyi ne kadar sevdiğiniz tamamen sizin için yaptıkları ve size kendinizi nasıl hissettirdiğiyle doğru orantılıdır. Sizi sevdiğini davranışlarıyla göstermeyen, size kendinizi kötü hissettiren birine sonsuza kadar koşulsuz sevgi göstermeniz ve verici olmanız mümkün değildir. Bir noktada karşı tarafın size değer verdiğini görme ihtiyacı hisseder ve bu değeri görmediğinizde ilişkinizi sorgulamaya başlarsınız.
Bu nedenle bu soruya verilebilecek cevaplar farklılık gösterse de, evlilik kararı alacak her birey mutlaka karşı tarafa olan sevgisinin altında yatan dinamikleri iyi çözümleyebilmeli ve bu dinamiklerin gelecekte yaratabileceği problemleri öngörebilmelidir.
2. Hayatının geri kalanını neden benimle geçirmek istiyor; ben hayatımın geri kalanını neden onunla geçirmek istiyorum?
Kabul edersiniz ki ‘Çünkü onu seviyorum’ sizin için de karşı taraf için de yeterli ve tatmin edici bir cevap değil. Hayat, tek başınıza yolculuk yapmaktan sıkılabileceğiniz kadar uzun bir yolculuk ancak her bireyin bu yolculuk sonunda varmak istediği nokta aynı değil. Yolculuk sırasında yaşanabilecek olası problemleri öngörebilmek adına birlikte uzun bir yolculuğa çıkacağınız kişinin hayattan ne beklediğini, nereye varmak istediğini, ne sıklıkta mola verip nerede hızlanmak istediğini, rotasının ne olduğunu çok iyi anlamanız gerekiyor.
3. İlişkimizin büyüsünü kaybetmemesi için ikimiz de elimizden gelenin en iyisini yapabilecek miyiz?
İlişkide romantizmi canlı tutabilmek kolay bir sorumluluk değildir. İlişkinin belki de en önemli boyutu olan ve karşınızdaki kişiyi dışarıdaki herhangi birinden farklı kılan en önemli dinamiktir romantizm. Tamamen hisleriniz doğrultusunda değişebilen ve mantıkla ayakta tutulamayacak bir olgu olan romantizmi canlı tutmak çok fazla özveri ve yaratıcılık gerektiriyor. Her geçen yıl daha da yaratıcı olmak, karşınızdaki kişiyi şaşırtabilmek, ilgisini canlı tutmak yıpratıcı ve endişe verici bir sorumluluk. Bu nedenle evlilik kararı almadan önce, birlikte uzun yıllar geçireceğiniz kişinin ve kendinizin bu sorumluluğa ne kadar hazır olduğunu bilmeniz gerekiyor.
4. Benimle birlikte aynı doğrultuda ilerlemeye, gelişmeye ve değişmeye açık mı?
Kişisel olarak gelecekte neler olacağını ve hayatın bizi nereye getireceğini öngörebilmek hepimiz için imkansız. Gelecekte kim olacağımız, beklentilerimizin neresinde konumlanacağımız, hangi kişisel özelliklerimizin değişeceği ya da hangilerinin aynı kalacağı belirsiz olsa da, insan olarak sahip olduğumuz potansiyeli en üst seviyede kullanma ve olabileceğimizin en iyisini olma eğilimindeyiz. Bu nedenle evlilik kararı alacağınız kişinin de sizinle birlikte büyüyeceğinin, kişisel gelişimine önem verdiğinin ve kendisi için elinden gelenin en iyisini yapacağının bilincinde olmanız gerekiyor. Evliliklerde yaşanan problemlerin en önemli sebeplerinden biri, iki tarafın da ilişkilerinde gelebilecekleri en iyi noktaya geldiklerini düşünerek ilişkiyi daha ileriye taşıma çabası göstermemelerinden kaynaklanıyor. Düzenli yaşama geçiş, ekonomik olarak rahatlama ve toplumsal olarak evlilik kararından dolayı takdir edilerek ilişkinin desteklenmesi kişilerin hem kişisel olarak hem de ilişki bazında ileriye gitme motivasyonlarını kaybetmelerine neden olabiliyor. Bu noktada evliliğin ilişki için bir son değil başlangıç olduğunun bilincinde olunması ve sürekli daha iyiye ulaşma çabasının canlı tutulması evliliğin sağlıklı ilerleyebilmesi için önem taşıyor.
5. Zor zamanlarda da birbirimizin yanında olmaya hazır mıyız?
Birlikte güzel zaman geçirmek ve mutlu olmak birbirini seven iki insan için hiç de zor olmayan ve çaba gerektirmeyen bir durum. Ancak hayat inişli çıkışlı bir yolculuk ve en az mutlu anlar kadar zor zamanların da hayatın bir parçası olduğunu kabul etmek gerekiyor. Sevdiğiniz kişiyle evlenmek istediğinizde onunla mutlu olduğu kadar mutsuz zaman geçireceğinizin de bilincinde olmalı ve yaşayacağınız zorluklar karşısında ne kadar güçlü durabileceğinizi iyi analiz etmelisiniz. Unutmayın, evlendikten sonra mutluluğunuz kadar mutsuzluğunuz da ikiye katlanacak. Hayatınızdaki kişinin olumsuz yaşantılarını da kendinizinkilerle birlikte kabul edip çözüme ulaştırmak için çaba harcayacağınızdan emin olmak zorundasınız. İlişkinizin mutluluğu ve kalitesi ilişkiyi yaşayan kişilerin bireysel mutluluğu ve iyi oluşuyla doğru orantılıdır. Bu nedenle sağlıklı bir evlilik yaşamak istiyorsanız, karşı tarafın mutlu olması için çaba harcamanız gerektiğinin farkında olmalısınız.
6. İlişkimizde huzuru yakalamak için bazı savaşlardan yenik ayrılmaya hazır mıyız?
Mutlu bir evliliğin anahtarı egonuzu törpülemeyi başarabilmenizde saklıdır. Ne kadar rekabetçi ya da hırslı olursanız olun evlilikte huzuru yakalayabilmek için bazen yenilgiyi kabul etmek ve yaşayacağınız stresin kazanma hırsına değmeyeceğinin farkında olmanız gerekir. İlişkide girilen tartışmaların büyük bir çoğunluğu bir süre sonra tartışmanın ana sebebinden uzaklaşarak iki tarafın da düşüncelerinin dallanıp budaklanmasıyla içinden çıkılmaz bir girdaba girer ve çözümlenemeden bir öfke patlamasıyla ya da bir tarafın yorularak tartışmadan çekilmesiyle çözümlenemeden üstü örtülür. Kimsenin fikri doğru ya da yanlış olarak sınıflandırılabilecek kadar basit değildir. Fikirler farklılık gösterebilir ve ilişkide huzuru sağlayacak olan şey fikirlerin doğru ya da yanlış olarak etiketlenmesi değil saygı duyularak kabul edilmesidir.
7. İyi ebeveynler olabilecek yeterlilikte miyiz?
‘’Çocuk sahibi olmadan birinin iyi bir anne ya da baba olabileceğini tam olarak kestirebilmek nasıl mümkün olabilir?’’ dediğinizi duyar gibiyiz ancak mümkündür. Çocuk sahibi olmak her insan için sadece anne/baba olma kararı almaktan ibarettir. Beraberinde getireceği sorumlulukların farkında olabilecek kadar olgunsanız ve bu kararı aksiyona geçirebilecek cesaretiniz varsa iyi bir anne ya da baba olmaya hazırsınız demektir. Evlilik kararı almadan önce partnerinizin de bu kararı alabilecek kadar olgun olduğunu, anne ya da baba olmanın sorumluluklarının bilincinde olduğunu ve çocuğunuz için iyi bir rol model olup olamayacağını değerlendirmeniz yeterli.
8. Kendime yeterli gelemediğim durumlarda yanımda olmaya hazır mı?
Burada tabii ki finansal bir yetersizlikten bahsetmiyoruz. Zaman zaman zihinsel ya da fiziksel olarak kendimizi yetersiz hissedebiliriz. Hayatın karşımıza çıkaracağı zorluklar karşısında yetersiz kalabilir ve yetersizlik duygusuyla baş etmeye çalışırken güçsüz hissedebilir ya da zarar görebiliriz. Peki birlikte olduğunuz kişi yürüyemediğiniz zamanlarda da yanınızda olmaya hazır mı? Düştüğünüz zamanlarda sizi kaldırabilecek yeterlilikte mi? Siz gücünüzü geri kazanana kadar evliliğin gerektirdiği sorumlulukları taşıyabilecek durumda mı? Evlilik kararı almadan önce bu sorularınıza mutlaka cevap bulmalısınız.
9. Kişisel hedeflerinizi ve hayallerinizi gerçekleştirme konusunda ihtiyacınız olan özgürlüğü size sunabilecek mi?
Evlilik kararı almış olmanız bundan sonrası için bambaşka biri olmanız ve kendinizden vazgeçmeniz anlamına gelmiyor. Evet, başka biriyle uzun bir yolculuğa başlamış olabilirsiniz ve bu karar hayatınızda bir çok şeyin değişmesini gerektirebilir. Ancak bu değişimlere ayak uydurmaya çalışırken kişisel özgürlük alanınız ve sizi siz yapan değerlerden asla vazgeçmemelisiniz. Kişisel hayallerimiz ve hedeflerimiz, tek başımıza başarmak istediklerimiz yaşamımızı anlamlandıran yegane değerlerimizdir. Evlilik kararının da bu kişisel hedeflerinizden ya da hayallerinizden yalnızca biri olduğunun farkında olun ve evlendikten sonra bu özgürlüğün devam edeceğinin garantisini elinizde tutun.
Kaynaklar:
Lifehack
EliteDaily
PsychologyToday