X

Evlerimizdeki toksisitesi en yüksek 8 şey ve zehirsiz alternatifleri

Uzun zamandır çevre kirliliği, ekolojik denge, sıfır atık gibi konularda çokça yazılıp çizildiği, çokça haberi yapıldığı için artık hepimiz eskisinden daha bilinçliyiz. Dolayısıyla da evlerimizde çevreye zarar verebilen malzemeleri geçmişe göre çok daha iyi biliyoruz. Ancak, hepimizin evinde pek çok amaçla düzenli kullandığımız bazı araç gereçler vardır ki zararlı olduğunu bilmeden kullanırız onları.

Yeni yılda hayatımıza yeni, temiz bir sayfa açtık. Evimizi de temiz bir sayfa haline getirmeyelim mi? Üretiminde, kullanım esnasında ya da çöp olup atık sahalarına karıştığında çevreye zehir saçan, hemen her evde bulunup toksisitesi en yüksek 8 araç ve gereci bu yazıda sizlerle paylaşacak, ardından da yerine koyabileceğimiz zehirsiz alternatifleri konuşacağız.

1. Temizlik ürünleri

Deterjan, şampuan, çamaşır suyu gibi evlerimizde bulunan tüm temizleyici ürünler hem üretim, hem tüketim, hem de tüketim sonrası atık haline geldikten sonra yüksek toksik kimyasal maddeler açığa çıkarırlar. Sadece gezegenimize değil cildimize, ciğerlerimize, sağlığımıza da zarar verirler.

Tüm bu zehir saçan temizlik malzemeleri yerine, temizlik konusunda onlardan aşağı kalmayan ama zehir yerine sağlık saçan alternatifler koyulabilir. Marka ismi veremiyorum ama internette biraz araştırma yaparak çevre dostu zehirsiz temizlik ürünleri bulabilir, hatta kendin-yap tarifleri ile kendi temizleyicilerinizi üretebilirsiniz.

NOT: El yapımı temizlik malzemeleri yağı, kiri ve pek çok zararlı mikroorganizmayı temizlemekte başarılı, ancak Covid pozitifseniz, temaslıysanız veya bulaşma riski yüksek bir işte çalışıyorsanız/öğrenciyseniz, bu küresel salgın bitene kadar normal deterjanlar ve temizleyicilerden şaşmayın. Önce kendi sağlığınız, sonra gezegenin sağlığı.

İlginizi çekebilir: Sıfır Atık Rehberi 3: Atıksız temizlik malzemeleri için ev yapımı tarifler 

2. Mikrodalga fırın

Çok kullanışlı olduğunu biliyorum. Yemek ısıtmak, içecek ısıtmak, yemek pişirmek, hatta 5 dakikada mikrodalga fırında kek yapmak bile mümkün. Ancak kullanım esnasında çevreye saçtığı radyasyon, fiziksel bir zehir ve bu açıdan bakıldığında mikrodalga fırınların toksisistesi oldukça yüksek.

Peki, mikrodalga yerine ne kullanılabilir? Yiyecek ve içeceklerinizi ocakta ve fırında ısıtabilir, kekinizi eski usül fırında pişirebilirsiniz. 

3. Plastik mutfak gereçleri

Kepçe, tabak, streç film, saklama kapları… Mutfaklarımızda pek çok plastik araç gereç var. Bunlar ısıyla temas ettiğinde mikroplastik parçaları açığa çıkar ve bu mikroplastikler, içerisindeki BPA gibi kimyasallar ile birlikte yiyecek ve içeceklere karışır. Streç film gibi tek kullanımlık plastikleri tamamen hayatımızdan çıkarıp yerine kumaş veya balmumu alternatifleri koyabilir, plastik araç ve gereçler edineceksek de en azından BPA içermeyen mutfak ürünlerini tercih edebiliriz.

4. Oda kokuları

Evlerde kullanılan oda kokuları, özellikle de spreyli kokular içerdikleri onlarca zehirli kimyasal yüzünden hem ciğerlerimize hem de ozon tabakasına ciddi zarar verir. Kokulu mumlar da pek masum sayılmaz. Piyasadaki mumları büyük bir kısmı parafinden üretilir. Parafin bir petrol türevidir ve ateşle temas ettiğinde zehirli gazlar açığa çıkarır. Mumu söndürdüğünüzde salınan dumanın kokusu işte o toksik kimyasalların kokusudur.

Bunu ilk öğrendiğim zaman çok üzülmüştüm çünkü özellikle kokulu mumlara karşı büyük bir zaafım vardı. Ancak o zamandan beri parafin bazlı mum kullanmıyorum. Alternatif olarak balmumundan yapılmış mumlarım vardı, elektrik kesildiğinde ihtiyaç oluyordu fakat geçtiğimiz yıl vegan olma yolunda büyük bir adım attığım için balmumu da bir seçenek olmaktan çıktı. Şimdi en yeni gözdem, soya bazlı mumlar. Güzel koku için de esansiyel yağlardan faydalanıyorum.

5. Kişisel bakım malzemeleri

Temizlik ürünlerinde olduğu gibi kişisel temizlik ve bakım ürünleri de toksik kimyasallar içerirler. Ancak bu ürünler insanlara zarar vermeyecek şekilde formüle edilmiş ve çeşitli testlerden geçmiş oldukları için çoğu zaman toksik olabilecekleri gerçeği göz ardı edilir. Eskiden olsa kendin-yap tarifler ile kendi kişisel bakım ürünlerinizi yapabilirsiniz, derdim fakat artık biliyorum ki saça, cilde ya da dişe sürülmek üzere üretilmemiş, dermatolojik ve biyokimyasal testlerden geçip onaylanmamış şeyleri elimize yüzümüze sürmemiz bize, kişisel bakım ürünlerinin çevreye verdiği zarardan daha fazla zarar verebilir. İnanın bana, tecrübe konuşuyor. Yıllar geçti, hala cildimdeki hasarı onarmaya çalışıyorum. Bu hususta önerebileceğim tek şey, piyasadaki ürünler arasında olabildiğince çevreye dost, zulümsüz ve vegan ürünleri seçmeye çalışmanız olacaktır.

İlginizi çekebilir: Sıfır atık yaşam adına kendin yap-ma-man gereken şeyler

6. Kozmetik ürünleri

Ruj, maskara, fondöten, pudra… Bu ürünlerin içinde de, bu ürünleri temizlemek için kullanılan malzemelerin içinde de ciddi miktarda toksik kimyasal bulunur. Dermatolojik testlerden geçtikleri için etkilerini hissetmeyiz ama atık sulara ya da çöp sahalarına karıştıklarında gezegenimiz o etkiyi hisseder. Kişisel bakım malzemeleri ile aynı şekilde, olabildiğince çevre dostu, zulümsüz ve vegan ürünlere yönelerek ve makyaj malzemelerinizi mümkün olduğunca minimal tutarak bu sorunu engelleyebilirsiniz.

7. Böcek ilaçları

Pek çoğumuzun evinde mutfağımıza çöreklenen hamam böcekleri ve karıncalar, parkelere dadanan tahta kuruları ya da en azından yaz aylarında sağa sola değil direkt bize dadanan sivrisinekler için böcek ilaçları bulunur. Bir böceğin hayatına son veren bir ilacın bize ve çevreye de zarar verebilecek zehirli kimyasallar içermesi, eminim hiçbirimizi şaşırtmayacaktır. 

Bu alan, kişisel bakım ve kozmetik alanlarının aksine, kendin-yap tariflerinin işe yaradığı bir alandır. Esansiyel yağlar ve hemen her evde bulunabilen başka doğal malzemeler ile sinek ve böcek kovucular yapabilirsiniz. Böcekleri öldürmeden uzaklaştırdığı için zulümsüz, temelde kokulu yağlar oldukları için de zehirsiz bir çözüm olacaktır.

8. Floresan lambalar

Enerji tasarruflu ve uzun ömürlü oldukları için tercih edilen ve uzun tüp şeklinde piyasada bulabileceğimiz floresan lambalar içerisinde cıva gazı bulunur. Bu gaz yüksek seviye toksiktir ve insan sağlığı için ciddi bir tehdittir. Bir çay kaşığının 1/70’i kadar cıva bile ortalama bir göldeki tüm canlılar için tehdit oluşturabilir. Dolayısıyla çevre için de büyük bir tehdit.

Floresan lamba yerine düşük enerji ve yüksek verimli led lambalara geçebilirsiniz. Eğer elinizde kullanmakta olduğunuz floresan bir lamba varsa, kullanım ömrü sona erdiğinde lambayı kırmamaya özen göstererek yerinden çıkarıp, kırılmayacak şekilde paketleyip, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yetki verilmiş, yaşadığınız yere en yakın bertaraf tesisine götürmeniz gerekir. Eğer evin içinde floresan bir lamba kırılırsa, tüm kapı ve pencereleri açarak ortamı havalandırın. Asla çıplak elle kırılan camlara ya da dökülen parçalara dokunmayın. Etrafa saçılan hiçbir şeyi elektrik süpürgesi ile çekmeye çalışmayın. Plastik bir eldiven ile dikkatlice cam kırıklarını ve bir el süpürgesi-faraş yardımı ile dökülen tozları toplayıp plastik bir poşete koyun (elinizdeki eldivenler de dahil) ve en yakın bertaraf tesisine götürün.

Ekolojik dengenin geri dönüşü mümkün olmayacak kadar bozulmasına 6 yıl kaldı. Hem bireysel hem toplumsal hem de evrensel olarak hepimiz yapılması gerekenleri yaparsak o aşamaya hiç gelmeden hasarı geri döndürmemiz hala mümkün. Ancak bunu yaparken yaşam standartlarımızdan da ödün vermemiz gerekmiyor. Sadece daha çevre dostu alternatif çözümlere yönelmemiz yeterli.

Hepinize atıksız, zehirsiz ve sağlıklı koca bir yıl dilerim!

Kaynak:
Boots and Hooves Homestead – Most toxic Items in the home (and what to replace them with!). Makaleyi okumak için buraya tıkla
Evimizdeki Tehlikeli Atıklar, Prof. Dr. Veli Deniz, Kocaeli Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü, Geri Dönüşüm Dergisi, Temmuz-Ağustos-Eylül 2008.
Süreko: Floresan Lambaların İnsan Sağlığına ve Çevreye Etkileri. Haberi okumak için buraya tıkla.

Çağla Lotinac Akman: AgeSA'da birikim ve güvence danışmanı ve çevre aktivisti. Hafta içi 9-5 danışanlarına finansal danışmanlık vererek insanları daha varlıklı hale getirmek, hafta sonu da deniz kenarında sabah koşusu yapıp koşarken kumlardaki çöpleri toplayıp ayrıştırmak en büyük hobileri arasında. Uplifers'ta 2018'den beri çevre kirliliği, sıfır atık, gezegen dostu yaşam, koşu, kişisel finans ve bütçeleme konularında yazılar hazırlamakta, gezegenimiz için farkındalık yaratmayı ve finansal okur yazarlığı arttırmayı hedeflemektedir. Kendisine ulaşmak ve ücretsiz finansal danışmanlık almak için: (0530)-767-24-64.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale