X

Yeni neslin kafasını karıştıran konu: Evlenme tercihi üzerine

Bizden önceki nesiller için kolaydı. Evlenecektin, o kadar.

Hatta bazıları için kiminle evleneceğin bile belirlenecekti. Yani sana fazla bir seçenek bırakılmayacaktı. Alternatif eksikliği aslında işleri kolaylaştırıyor. Seçim yoksa yapacak bir şey de yok. Mutluluğu seçmekten başka…

Küçük yaşta yolun çizilirdi. Kiminle evleneceğin kesin olmasa bile kiminle evlenmeyeceğin belliydi. İşin, evin, evlendikten sonra yaşayacağın hayat bile belliydi -boşanma diye bir seçim yoktu. İki nesil önce lafı bile geçmeyen ayrılık, şimdi önemli bir istatistik teşkil ediyor. Gençler için evliliği sorgulamak artık ciddi bir konu.

Evlensem mi? Devamını getirebilecek miyim? Çocuk yaparsam sonra ne olur? Doğru kişi kim? Zor kararlar… Aile baskısı varsa bir de stres var. Alternatif fazlası da başka stres kaynağı.

Kilit soru “Evleneyim mi?” değil. Kilit soru:

Benden iyi bir anne / baba olur mu?

Ben bir bebeğe, çocuğa, ergene bakabilir miyim?

İlgilenebilir miyim, sabırlı mıyım, buna ayıracak zamanı kendimden feragat etmeyi göze alıyor muyum?

Gelirimi bunu karşılayabilecek şekilde artırabilecek miyim?

Bu sorulara kesin, net, şüphesiz, isteyerek ve severek olumlu cevap verebiliyorsan devam…

Hatalı yaklaşımlar ise: Herkes çocuk yapıyor, annemler torun istiyorlar, yaşlanınca bana kim bakacak gibi düşüncelerdir. Eğer bu düşüncelere sahipsen hemen çık bu oyundan, yanlış yöndesin. Çocuk yapma, evlenme.

Çocuk yapmayacakların resmi evlenmelerine bence gerek yok.

Beraber yaşa, saygılı ol, “eşim” diye tanıştır ama devleti veya dini ortak edeceğin bir anlaşmaya imza atmana hiç gerek yok. Sevgi ve saygıyı göstermenin mutlak yolu bu değil. Atılan imzalar karşılıklı saygıyı perçinliyor gibi gözükse de gölgeleyebiliyor maalesef. İmza olmadan karşılıklı saygı isteyerek devam ediyor, mecburiyetten değil.

Doğru kişi kim?

Mutlaka ki aşık olduğun kişi değil (Bu konudaki görüşlerimi daha önce aktarmıştım).

Yetiştiriliş tarzına en yakın olan kişi, en doğru kişidir. Yani ortak alanlar ne kadar çok ise o kadar senkronize olacaksınız ve iyi anlaşacaksınız demektir. Farklı görüşler genelde çocuk yetiştirme tarzında oluşur. Her iki taraf da çocuğu kendi yetiştiriliş tarzında yetiştirmek ister. Çünkü kendisi mükemmel yetiştirildiğine inanır. Bir İngiliz aristokrat ailenin tek çocuğunun, Çinli gecekondu ailesinin dokuz kardeşinden biri ile evlenip çocuk büyüttüğünü düşünsenize. Anlaşma şansı var mı? Bu yüzden seçilecek en mantıklı eş, ortak yanı en fazla olan kişidir.

Genler de çok önemli. Çocuğunu oluşturacak diğer %50yi seçtiğini unutmayıp, kişinin aile geçmişi, genleri, fiziksel ve ruhsal karakterlerini göz önünde bulundurmak akıllılıktır. Çok matematiksel oldu farkındayım ama aşk meşk gibi konular yeterince sürükleyici zaten, benim amacım farkındalığı artırmak. 

Ne zaman?

Napolyon ne demiş? Para, para, para! İki kişilik bir aile olmadan önce en az üç kişiye yetecek geliri garantilemek gerek. Bunu yaparken de ebeveynlerinin evinde yaşıyor olmak hem iyi hem şart. İyi, çünkü para biriktirmek daha kolay; yemek, çamaşır derdi de yok. Şart, çünkü eğer kendi bekar evine geçip, yalnız yaşamanın rahatlığına alışırsan bir başkasıyla yaşamaya alışman çok, ama çoook zor. Tuvaletin kapağından yatakta çapraz uyumaya, hangi kanalı izleyeceğine kadar giden feragat etme listesi şahsa göre uzayabiliyor. Yani bekar evi konsepti, “çocuk yapmak için evlenmek isteyen” şahıslar için iyi bir fikir değil.

İstemediği halde çocuk yapan ve çocuğuna bakmayı sevmediği için onu erken yaşta yuvaya yollayan, yatılı okula veren veya yardımcıların eline bırakan bir nesil var etrafımızda. İşi bahane edip evden uzak duran kocalar, vücudunu deforme ettiği için süt vermeyen anneler bir hayli fazla. Adaylar yalnızca kendi istedikleri için ebeveyn olsunlar. Çocuklarına emek versinler, zaman ayırsınlar. Yemeklerini kendi elleriyle, pozitif enerjiyle hazırlasınlar. Bisiklete binmesini, yüzmesini bizzat kendileri öğretsinler. Hasta olunca antibiyotiği basmak ilk seçenekleri olmasın. Gerçekten sevsinler, istesinler o çocuğu.

Evli kalmak

Temel şartları herkes söylüyor zaten. Saygı ister, tolerans ister, anlayış ister… Evli kalmak uzun soluk işi. Annem ve babam 60. yıl dönümlerini yeni kutladılar; çok şey görüyorum, biliyorum, halen öğreniyorum.

Karakterimiz senelerle farklılaşır, zamanla olgunlaşırız, değişiriz. Zevklerimiz, isteklerimiz, tercihlerimiz değişir. Kereviz yemekten, kitap okumaktan zevk almaya başlayabiliriz. Cinsel fanteziler oluşabilir. Tüm bu değişiklerin karşılıklı eşler arasında paylaşılması, alay konusu olmaması ve kabullenilmesi çok önemlidir.

Kişi, kendindeki değişikliği fark edip, bunu zamanında paylaşmalı. Bu yüzden iyi iletişim şart. Eşinin bunu kabullenmeyeceğini varsayıp susmak, değişime uğramamış gibi davranmak büyük hata. Varsayımlar, iletişiminin önünü keser. Tüm varsayımlar hata. Kısacası uzun bir ilişki için değişimleri kabullenmek ve karşılıklı uyum göstermek gerek. Bir de ne olursa olsun çocuk(lar)ın önünde tartışmamak önem sırasında çok yukarılarda. Unutulmaması gereken konu şu ki, evlilik kurumunun ana sebebi çocuklar. Onlar her zaman öncelikli.

Sonsuza kadar mı?

Bence değil.

Çocuk ergenlik yaşına gelip gerek okul, gerek iş, gerek evlilikten dolayı evi terk edene kadar görev tamamlanmış değildir. Beraberlik itina ile korunmalıdır. Ancak sonrası sadece iki tarafın da isteği ile devam edebilir. 20-25 sene önce verilmiş sözler “hayat boyu” diye veriliyor, ancak hayat boyu çok uzadı. Eskiden bir ömür olan 35, artık yolun yarısı bile değil. Evlilik paradigması şekil değiştiriyor. Beraberlik iki tarafın da istediği koşullar mevcut ise devam edebiliyor. Evliliğin devamı “bu dönemden sonra” bir seçim. Devam için iki oy, bitirmek için ise tek oy yeterli. Devamını isteyen çiftler birbirlerini kaybetmemek için bambaşka davranacaklardır. Hem saygı, hem hoşgörü artacaktır. Dolayısıyla beraberlik mecburiyetten değil sevgiden devam edecektir.

Aslında bugün dünya böyle dönüyor. Bunlar benim hayalim değil, gördüğüm gerçekler. Sadece farkındalık ile analiz edip kendimce yazıyorum işte…

 

İlginizi çekebilir: İlaç şirketlerinin büyük hamlesi: Panik atak

Metin Levi: Metin Levi, University of Michigan'da Endüstri Mühendisliğini bitirdikten sonra aile şirketinde çalışmaya başladı. Yenilik ve yaratıcılık prensibini göz önünde bulundurarak birçok yeni işe girişti. Hindistan, Mevlana derken farkında yaşamın açtığı pencereden gördüklerini paylaşmaktan aldığı zevk her şeyi geçti. Outdoor sporları ve özellikle su sporlarına meraklı.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale