X

Evinizin girişi sizi nasıl tanımlıyor: Antrenizi Feng Shui’ye göre düzenleyin

Hepimiz evimizde tazelenmeye, yenilenmeye, enerji toplamaya, dinlenmeye ihtiyaç duyarız. Evlerimiz, şahsi ihtiyaçlarımızı karşılayan, bize özel biricik mekanlardır. Her evin bir hikayesi vardır ve bu hikaye daha eve girişte yazılmaya başlanır. O yüzden Feng Shui’de girişler çok önemlidir. Eve gelen yaşam enerjisinin, bereketin, hayatımızda karşımıza çıkabilecek olasılıkların ilk girdiği alanlardır. Aynı zamanda bizim dış dünyaya olan penceremizdir. Evlerimizin girişi, bizi ve hayata yaklaşımımızı temsil eder. Bir evin girişi, onun kimlik kartı, içeriye girenler için sahipleri konusunda ilk izlenimidir.

Tabii ilk önce olaya geniş perspektiften bakmak gerekir. Çevre koşulları Feng Shui’de önem verdiğimiz bir konudur. Öncelikle girişinizin yakınında bir elektrik direği, girişinizi engelleyen bir ağaç veya başka bir bina, yakınlarda yüksek gerilim hattı veya baz istasyonu, olumsuz enerji yayabilecek mezarlık, hastane, viyadük, çöp kutuları gibi etkenler var mı diye bir kontrol edin. Bir ikinci konu ise girişin etrafındaki yollardır. Eğer ki yol düz hatlı ve direkt girişinize yönleniyorsa enerji akışı hızlanacağından sonuç yıkıcı olabilir. Eğer böyle bir durum varsa enerjiyi yavaşlatmak adına, bahçeniz içinde kıvrımlı yollar, amorf yapılı bir peyzaj, bitkiler ile düzenleme yapmanız iyi bir fikir olabilir. Eğer bu incelemeyi oturduğunuz bir apartman dairesi için yapıyorsanız, çevre koşullarını değerlendirmek adına bu sefer de apartman girişinizden dışarı doğru bakmanız gerekir.

Giriş kapınızın dışından, size doğru, negatif bir enerji geldiğini hissedebilirsiniz. Hislerinize güvenerek bunun ne olabileceğini araştırın. Örneğin bir apartmanda yaşıyorsanız sizin müdahale edemediğiniz merdiven boşluğu çok karanlık veya pis olabilir, karşı komşunuzun size olan tutumu olabilir… Bizim dışımızda olan bu gibi durumlar için ise ev içindeki kapınızın üstüne, yansıtan yüzeyi duvara gelecek şekilde bir ayna asabilirsiniz.

Amacınız her zaman, “Chi” adını verdiğimiz yaşam enerjisinin evinizin dışında olduğu kadar, içinde de rahatça ve engelsiz bir şekilde akmasını sağlamak olmalıdır. O yüzden, girişlerinizi mümkün olduğu kadar davetkar, düzenli, ferah ve iyi aydınlatılmış ve sizi yansıtacak şekilde dekore etmelisiniz.

Bir kere her şeyin çalışır durumda olduğundan emin olun. Boyalarınız dökülmüş mü, ziliniz, diyafonunuz çalışıyor mu, giriş lambanız yanıyor mu, kapınız güvenli ve rahat bir şekilde kilitlenip açılıyor mu kontrol etmek gerekir. Böyle durumlarda eve giren “Chi” enerjisi zayıflar ve yavaşlayarak hayatınızda da sektelere, duraksamalara, blokajlara neden olur. Mümkünse yaratıcı fikirler ile daha içeri girmeden ahenkli bir ortam yaratabilirsiniz. Seçeceğiniz bir paspas, değişik bir zil, hatta daire veya apartman numaranız ile olayı daha kişiselleştirebilirsiniz. Doğal ışık varsa biraz bitki ekleyebilir, komşunuz ile anlaşırsanız kat holünüze birkaç görsel asabilir, girişinizi daha davetkar hale getirebilirsiniz.

İçeri adım atan ister her gün siz olun, ister misafirleriniz, olumlu duygularla mekâna adım atmak veya karşılanmak, istisnasız, hepimize iyi hissettirecektir. Girişinize ekleyeceğiniz taze çiçekler, doğal mumlar, aromatik kokular olumlu duygular uyandıracaktır. Girişiniz küçük veya karanlık ise iyi bir aydınlatmadan destek almak, duvarları beyaz gibi açık renklere boyamak, genişlik duygusu yaratmak için bir ayna asmak basit çözümlerdir. Ayna asarken dikkat etmeniz gereken, kapının tam karşısına gelmeyecek şekilde yerleştirmek olmalıdır. Aksi taktirde eve giren yaşam enerjisini tekrardan dışarı uğurlamış olusunuz. Girişinizin hemen karşısında pencere varsa da aynı etki oluşacağından, kapınız ile pencereniz arasına perde, bitki, paravan gibi engeller koymak gibi çözümler üretebilirsiniz. Girişinizin hemen karşısında tuvalet varsa da, kapısını her daim kapalı tutmaya çalışmalısınız.

Eğer ki birkaç katlı bir evde yaşıyorsanız ve sokak kapınız doğrudan bir merdivene açılıyorsa, eve giren “Chi” enerjisinin mekanlara dağılımında bir kararsızlığa, kargaşaya yol açacaktır. Bu da evinizin içinde yaşayanların, içeri girer girmez bir araya gelmek yerine kendi odalarına çekilmelerine neden olur. Doğrudan ön kapıya açılan bir merdiveniniz varsa, önerilecek çözüm, en tepedeki basamağın üzerine gelecek şekilde bir kristal sarkıtmaktır. Böylece “Chi” burada yavaşlayacak ve kararlı akışa geçecektir. Bu herhangi başka bir sevdiğiniz obje de olabilir. Ancak, merdiveniniz, girişiniz ile doğru açı oluşturuyorsa bu bir sorun yaratmaz.

Bu genel çözümler haricinde, Klasik Feng Shui analizlerinde giriş kapınızın bulunduğu pusula yönü de çok önemlidir. Her zaman analiz yaparken, bu yönlerin o dönemin en olumlu yıldızlarının olduğu alanlar olmasına özen gösteririz, gerekirse kürler uygular, olumlu enerjileri ise destekleriz.

Unutmayalım ki Feng Shui ile dengelenmiş bir evde kendimizi korunmuş, güvende ve bütün hisseder, iş ve sosyal hayatımıza ve yaşamımızın diğer yönlerine çok daha iyi odaklanabiliriz.

İlginizi çekebilir: Ev dekorasyonunda sanat: Sanat eseri seçerken nelere dikkat etmelisiniz?

Bahar Gücüyener Pardorokes: 1970 yılında İstanbul’da doğan Bahar Pardorokes Notre Dame de Sion Fransız Kız Lisesinin ardından Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yüksek Lisans eğitimini tamamladıktan sonra 2012 senesine kadar çeşitli mimari ofislerde, yurt içi ve yurt dışı projelerde, daha sonra da kendi mimarlık şirketinde aktif olarak çalıştı. 2013 senesinden itibaren ise kişileri, yaşadıkları mekânlar ile uyumlayarak mekânları düzenleme fikri gelişmeye başladı… 2013 senesinden itibaren mesleki bilgisine, Feng Shui öğretisini eklemeye karar verdi. Önce IFSA (International Feng Shui Association) Türkiye temsilcisi Master Esra Koyuncu’nun eğitimlerini tamamladı. Daha sonra Grand Master Raymond Lo’dan Klasik Feng Shui, Çin Astrolojisi ve I Ching eğitimlerini alarak danışmanlık derecesi kazandı. Y. Mimar Banu Olcay Akkiprik ile beraber “madeinfengshui” şirketini kurdu. O günden beri, ev ve işyerlerine, profesyonel Feng Shui danışmanlık hizmeti vermeye devam ediyor, mekânları, sahipleriyle dengeli hale getirmeye çalışıyor. “Aynı Feng Shui uzmanı gibi mimarın da amacı yaşanılan mekânları iyi işlev görecek şekilde tasarlamak, her mekânda var olacak faaliyete uygun dekorasyon ve düzenleme sağlamaktır. Yaşadığımız mekânlarda, yaşam enerjisini yok saymamız mümkün değil. Bu enerjinin, mekân içinde mükemmel şekilde akması, içinde yaşayanlara da mutluluk sağlık, denge getirir. Bütün tarihsel süreçte ve şimdi günümüzde yine hepimiz, huzur ve mutluluk peşinde değil miyiz?”

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale