X
    Kategoriler: EXPLORE UP

Hindistan Günlükleri: Evimiz Bollywood’da

Evimiz Bollywood’da

Goa Goa buraları  dolaşıyorum

“Pearl of the Orient” (Doğu’nun İncisi) diyorlar ona. Bir tane lakap yetmiyor, bir de “Queen of the Beaches” (Plajların Kraliçesi)’ı ekliyorlar. 1960’ların sonlarında hippilerin de burayı mesken haline getirmeleri üzerine bir de “Tourist Paradise” (Turist Cenneti) demeye başlıyorlar. Bu Hintliler yememişler, içmemişler şehirleri nasıl analım diye düşünmüşler herhalde! Bütün bu lakaplar; doğal güzellikleri, eğlenceyi, sakinliği, hippileri, bohem yaşam tarzını ve daha bir sürü şeyleri aynı potada eriten Goa için. Hindistan’ın yüzölçümü en küçük, aynı zamanda nüfus olarak da dördüncü en küçük eyaleti olan Goa; 16.yy’ın başlarında Portekiz tarafından işgal ediliyor. Ve 450 yıl boyunca Portekiz sömürgesinde kalıyor. 1961 yılında çıkan Hindistan-Portekiz savaşının ardından özgürlüğüne kavuşuyor Goa. 1500’lerde de Müslüman istilasına uğrayan Goa; bütün bu sebeplerden dolayı Hindistan’ın dinler, diller, kültürler mozaiğinin en küçük eyaleti olarak Hindu, Müslüman ve Hristiyanların ortak yaşam alanı haline geliyor. Bizim yolumuz son anda düşüyor bu tropik cennete. Seyahatimizin son dört gününü Mumbai’de geçirmektense, iki günü de Goa’da geçirelim diyoruz hiçbir araştırma yapmadan, etmeden. Nerden bilelim musonu en kral burada yaşayacağımızı! Daha uçaktayken durum belli oluyor. Fırtınadan dolayı Mangalore’a zorunlu iniş yapıyoruz ve uçakta bir saat bekledikten sonra Goa’ya gitmek üzere tekrar yola çıkıyoruz. Goa’ya indiğimizde öncelikle ufacık, tefecik, içi dolu turşucuk Dabolim Havaalanı’na indikten sonra pazarlıklar eşliğinde taksiye binerek otelimiz Best Western Devasthali (The Valley of Gods)’a ulaşıyoruz. Otelin adının bu kadar havalı olduğuna bakmayın, muson zamanında Allah’ın yazlık yerinde, yağmurda, çamurda bir tek bizi ağırlayan personelin öküzlüğüne ve hizmetin kötülüğüne ne desem bilemiyorum. Onun için booking.com’da detaylı bir şekilde oteli kötülediğimiz yoruma yönlendiriyorum sizleri. ÖSeyahatimizin son dört gününü Mumbai’de geçirmektense, iki günü de Goa’da geçirelim diyoruz hiçbir araştırma yapmadan, etmeden. Nerden bilelim musonu en kral burada yaşayacağımızı! Daha uçaktayken durum belli oluyor. Fırtınadan dolayı Mangalore’a zorunlu iniş yapıyoruz ve uçakta bir saat bekledikten sonra Goa’ya gitmek üzere tekrar yola çıkıyoruz. Goa’ya indiğimizde öncelikle ufacık, tefecik, içi dolu turşucuk Dabolim Havaalanı’na indikten sonra pazarlıklar eşliğinde taksiye binerek otelimiz Best Western Devasthali (The Valley of Gods)’a ulaşıyoruz. Otelin adının bu kadar havalı olduğuna bakmayın, muson zamanında Allah’ın yazlık yerinde, yağmurda, çamurda bir tek bizi ağırlayan personelin öküzlüğüne ve hizmetin kötülüğüne ne desem bilemiyorum. Onun için booking.com’da detaylı bir şekilde oteli kötülediğimiz yoruma yönlendiriyorum sizleri. mer’in yorumumer

Muson’da Goa

Gördüklerimiz, göremediklerimiz…

Goa Goa buraları dolaşıyorum

İnsan bir yere gitmeden önce bir kuple araştırma yapar, iki satır okur değil mi? Normalde biz de öyle yapıyorduk ama bu uzun tatilin tapınakları, barınakları, korunakları bizi artık nasıl yorduysa beynimiz durdu ve sadece Goa’yı da merak ettiğimiz için sorgusuz sualsiz düştük yollara. İşte bizim akılsız başımızın cezasını yağmur yiyen bedenlerimiz ödedi. Her nasıl Aralık ayında Bodrum’a gitmek gereksiz bir aksiyonsa, muson zamanında Goa’ya gitmek de bir o kadar gereksiz. İklimin gereğinden fazla tropik olduğunu da oraya gidince fark ettik, ki internette iki satır araştırsaydık Goa’nın tropik bölgede bulunduğunu, tropik muson ikliminin hüküm sürdüğünü ve Arap Denizi’ne yakın olduğu için sene boyunca sıcak ve nemli havanın etkili olduğunu öğrenebilirdik tabii! Musondan dolayı doya doya buraları dolaşıyorum diyemesem de; gittiğimiz, gördüğümüz ya da gidemeyip, göremediğimiz yerlerle ilgili bir takım bilgiler vereceğim sizlere, merak etmeyin.

Hollant Beach’de köpüşlerle

Plajlarıyla ünlü Goa’da biz sadece Hollant Beach ve Candolim Beach’i görebilmiş olsak da, siz mutlaka yerlilerinin en güzel 6 plajı dediği Colva, Morjim, Baga, Arambol, Calungate ve Anjuna Beach’i görmeden dönmeyin derim. Özellikle Kasım-Aralık aylarında en güzel zamanını yaşayan Goa’nın, bütün bu plajlarda farklı konseptli partilerinden, sessizliğe uzanan geniş skalasında kendinize en uygun olanı seçebileceğinize eminim. Hava oldukça kötü olduğu için biz Hollant Beach’de boydan boya bir yürüyüş yapıp, açık olan köhne barlardan birinde çok güzel bir akşam yemeği yemiştik. Zaten pek fazla da seçeneğimiz yoktu. Ama Goa’da mutlaka deniz mahsulü yemenizi önerebilirim, en küçük restoranda bile hayatınızda yediğiniz en güzel deniz ürünlerini yiyebileceğinize hiç şüphe yok. Daha detaylı atraksiyonlar için bu iki site derdinize derman olacaktır: www.goa.travel  ve  www.goaindiatourism.org.

Terk edilmiş Goa
Gracias abi

Benim tanıdığım bir sürü insan İstanbul’dan sıkılıp, hayatını değiştirmek istediği noktada Hindistan biletini alıp, hiç düşünmeden gitti Goa’ya. Hiçbir plan yapmadan, ileriyi düşünmeden, tek yön biletleriyle yerleştiler bu değişik şehre. Üstlerinde bir bikini, ellerinde biraları, plajda ineklerle kol kola, koşa oynaya geçirdiler aylarını. Herkesin yapmak istediği şeyi en ucuz ve en renkli şekilde geçirebilecekleri yer olarak seçtiler Goa’yı ve hiç pişman olmadılar. Değişim her zaman iyidir diye düşünüyorum; çok bunaldığınızda alın bir bilet ve beyninize, kalbinize bir izin vermek için çekilin Goa’nın bohem plajlarından birine derim…

Mumbai Dumbai

Mum(bam)bai Sari Mum(bam)bai yeeah!

Mahsun Kırmızıgül’ün “Mumbambai sarı Mumbambai yeh” şarkısını söyleyerek Hindistan’daki son durağımız Mumbai’ye varıyoruz. Beklediğimden daha tropik, gelişmiş ve temiz diyebilirim burası için. “Mumbai’de dört gün ne yapacağız?” diyerek iki günümüzü Goa’ya ayırmıştık, bence iyi de yaptık ama Mumbai’de yapılacak şey çok, o nedenle rahatlıkla burada dört beş gününüzü geçirebilirsiniz. Son iki durağımız Goa ve Mumbai’de Portekiz eli değmiş havası daha hakim bana sorarsanız. Mumbai; Hindistan’ın Maharashtra bölgesinde bulunup, Hindistan’ın en büyük, Dünya’nın da 3. büyük şehri. Aynı zamanda Hindistan’ın ticaret, finans, kültür başkenti olduğu için diğer bölgelerden çok fazla göç alıyor. Bunun sonucunda da nüfusu 13 milyon civarına dayanmış durumda. 2009 yılında Mumbai; “Alpha World City” seçilmiş. Bu da global ekonomik sistemde çok önemli bir rol oynadığının göstergesi!

Gateway of India

Kimlik karmaşası!

Hindistan’ın en zengin şehri olarak da geçen Mumbai; bugünlere kolay gelmemiş tabii. Ne vartalar, ne badireler atlatmış bugünkü asaletine ve karizmasına ulaşana kadar. Önce Portekizler vurmuş, ardından İngilizler. Ah neler çekmiş kurban olduğum Mumbai 1947’de bağımısızlığına kavuşana kadar! 16.yy’da Portekizler gel senin adını “iyi körfez” anlamına gelen “Bom Bahia” yapalım demiş, onlar da evire çevire İngilizceleştirerek Bombay haline getirmişler. 1995 yılında da Hint Tanrıçası Mumba’dan türeyerek Mumbai oluvermiş adı. Ay bir rahat vermemişler şehre kardeşim. İyi ki zamanında bir Türk gelip “Bir bumbar, bir bumbara gel beraber bir bumbar dolması yapalım” dememiş de memleketin adını Bumbar yapmaya kalkmamışlar. Ya da “senin de adın Mustafa, benim de adım Mustafa, o zaman sana kısaca Mustafai diyelim” diye adamları ambale etmemişler iyi ki. Kafaları iyice karışırdı, toparlayamazdık vallahi!

Gezelim, görelim, deneyelim ve daha bir sürü şey…

The Taj Palace Hotel

Hindistan’ın her bölgesinde olduğu gibi Mumbai’de de en ucuzundan, en pahalısına kalacak yer bulmanız mümkün. Ama bir otel var ki, The Taj Mahal Palace; hem kaliteli, hem şık, hem lüks, hem sempatik, hem yakışıklı! Yeri de hem Hindistan’ın, hem de Mumbai’nin en önemli noktalarından biri olan Gateway of India’nın hemen karşısında. Gateway of India; zamanında Mumbai’ye denizden ulaşanların gördüğü ilk yermiş. Bu sebepten dolayı Mumbai’nin en önemli turist atraksiyonları arasında bulunarak, Mumbai’nin Taj Mahal’i olarak da anılıyor. Buradan belirli günlerde motor turuna çıkıp şehri denizden de izleyebiliyorsunuz. Mumbai; “Diğer bütün şehirlerde bir Dünya Mirası var, bende niye olmasın, benim başım kel mi? Diyerek “Chhatrapati Shivaji Terminus”u (yani diyor ki; Hindistan’daki en kalabalık tren istasyonu) da UNESCO’nun Dünya Mirasları Listesi’ne ekletmiş. 1887’de inşa edilen bu şaşalı tren istasyonu şu sıralarda Victoria Terminus diye de biliniyor. “Aman ne yapacağım tren istasyonunu?” demeyin, 2008’de çekilen Slumdog Millionaire filmindeki meşhur dans sahnesi de burada geçiyor. Bir görün derim… Biraz sanat derseniz; Jehangir Art Gallery ve Prince of Wales Museum’u, biraz değişiklik derseniz de Mahalaxmi Dhobi Ghat’ı mutlaka görün derim. Dhobi Ghat’ta Mumbai’nin bütün kirli çamaşırları meydana çıkıyor! Dhobi adı verilen çamaşırcılar; Mumbai’nin genellikle bütün otelleri ve hastanelerine ait olan çamaşırlarını günlük 100 rupi gibi cüzi bir rakama yıkıyorlar. “Ekmek aslanın ağzında değil, midesinde” diye boşuna demiyor hemşehrilerimiz! Hava güzelse bir plaj atraksiyonu olarak Juhu Beach ya da Marine Drive’a gidebilirsiniz. Eğer bizim gibi musonun göbeğinde giderseniz de şemsiyenizi açarak, seke seke su birikintilerinden kaçmaktan başka çareniz olamaz. Mumbai’ ye gidip te Colaba Causeway caddesinde dolaşmadan, Regal Sineması’nda bir Bollywood filmi izlemeden, Colaba’daki karakteristik cafe&pub Mondegar’da bir bira içip, Hintlilerle kaynaşmadan, yine aynı caddedeki Leopold Cafe’de muhteşem bir tatlı yiyip, Bollywood camiasından birkaç kişi görmeden,  Behind  Hotel Taj Behind ‘da ayaklarınızı mıncıklatmadan dönmeyin derim. Açık konuşacağım ayak uzvunu sevmem, seveni de sevmem! Ama benim gibi önyargılı olmayın, kırın zincirlerinizi, yıkın tabularınızı ve kendinizi ton ton Taylandlı’ların ellerine bırakın. Enteresan ve keyifli bir deneyim. Çıktıktan sonra ayaklarınız yokmuş gibi hissedeceksiniz. Şimdi bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi bilemedim…

Meşhur tren istasyonu
Tren istasyonu

Unutmadan…

Söylediğim gibi Mumbai’de atraksiyon bol. Burdan Pencaplı kuzenim Sindy’ye, Rajasthan’lı teyze oğlum Singh’e selamlarımı iletmeden, adını unutmadan belirtmek istediğim birkaç yer daha var. Mumbai’de yeterli vaktiniz varsa içki içmeden ya da yemek yemeden ayrılmamanızı isteyeceğim kaliteli yerler; Blue Frog, Shiro Lounge, Olive, Indigo Deli, Cafe Zoe ve Busaba. Brunch için de Colaba’daki Indigo’ya gidebilirsiniz. Mumbai’de Hakkasan ve Hard Rock Cafe olduğunu da belirtir, hepsinin kalitesi ve güzelliği konusunda da kefil olurum…

Mondegar’daki Rio’yu bulun

Önemli Detaylar:

  • Goa’da İsmail Gracias diye bir cadde bulunduğunu söylemeden edemeyeceğim. İsmail Ağabey’e teşekkür etmekten başka bir çaremiz yok galiba…
  • Candolim Beach’de 2007’den bu yana Goa’nın ilk Uluslararası Dans ve Müzik Festivali  Sunburn Festival yapılıyor. Her yıl genellikle 27-29 Aralık tarihleri arasında oluyor. Cozutmayı sevenler kaçırmamalı…
  • Leopold Cafe’de Bollywood yönetmen ve yapımcılarının cirit atıp, toy turistleri figüranlıkla kandırdıkları söyleniyor. Allah’ın Hindistan’ında ünlü olayım derken rejisörün yatak odasını ziyaret etmek zorunda kalmayasınız, aman dikkat.
  • Bandra; Bollywood camiasının anavatanı dediler, yol teptik, gittik ama bir şey göremedik. Çok yağmur vardı diye arayamadık da, siz giderseniz bana da anlatın.
  • Mumbai; Hindistan’ın en zengin şehri dedik diye kızını kapan Mumbai’nin hamamlarında damat ararken bulmasın kendini. Her ne kadar zengin olursa olsun Hintlilerin ne kadar ısrarcı olduğunu bu durumdan dolayı ne kadar bayılma noktasına gelinebileceğini size anlatmıştım. Can çıkar, huy çıkmaz anacım. Demedi demeyin.
  • Mumbai’nin akşam trafiğinin de İstanbul’dan hallice olduğunu unutmayın. Bir buçuk saat boyunca trafikte telefonundan dinlediği korkunç Hint müziklerinden ve oğluyla yaptığı Hinduca konuşmalarından dolayı taksi şoförünü gırtlaklayıp, elinizi kana bulamayın.
  • Gittiğiniz dönemin en meşhur Bollywood filmini izlemeden sakın dönmeyin. Biz Ek Tha Tiger’a gittik. Başrol oyuncusu Salman Khan adamların Tanrısı tövbe ya rabbim. Bir de film başlamadan önce sinemada milli marşları çalıyor, ayağa kalkıp söylüyorlar. Allah akıl fikir versin… 
Pencaplı Sindy

 

Yazarın tüm yazıları için tıklayın.

Irmak Yazım: Irmak Yazım // 1987’de İstanbul’da doğdum ama kendimi Rio’da veya Havana’da doğmuş gibi hisseden değişik bir canlıyım. Rio’nun Irmak demek olduğunu hesaba katarsak çok da garip gelmemeye başlıyor bir yerden sonra. Kapı gıcırtısına oynarım, gülmeyi, spor yapmayı, yemek yemeyi, insanları, hayvanları, kitapları, filmleri ve daha bir sürü şeyleri çok severim. Bir daha mı geleceğiz dünyaya bakış açısından yola çıkarak dünyayı gezmeyi kendime bir borç bildim. Hayatta kendimi en mutlu hissettiğim anların gezilerimi anlatırken olduğunu anlamamla birlikte bu mutluluğu sizlerle de paylaşmak istedim…

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale