X

Evden çalışırken dikkat etmeniz gereken 6 anahtar nokta

Gün geçtikçe daha fazla insan uzaktan çalışıyor. Evde, dışarıda hatta yakınlarındaki kafelerde bile bir “ofis” ortamı yaratmak mümkün. Şanslıyız ki, teknoloji ihtiyaç duyulduğunda ya da isteğe bağlı olarak evden çalışmak gibi bir esneklik sağlıyor ve her gün ofise gitme alışkanlığı olan insanlar bile bunu kullanıyor.

Evden çalışan herkes, evden çalışmanın güzel yanlarını anlatırken zorluklarından da bahsedecektir. Önceden sosyal medya diye bir şey yoktu ve herkes bilindik, klasik ofis düzeninde çalışıyordu. Evden çalışmak kendinizle baş başa kalma ve huzur ortamı sağlıyor, ama diğer yandan yalnızlaşıyorsunuz.

Hiç kimse ile etkileşiminiz olmuyor ve fikirlerinizi paylaşacağınız bir insan yok. Uzun saatler çalışıyorsunuz ve büyük bir kısmında pijamalarınızı bile değiştirmiyorsunuz. Kimseye hesap verme yükümlülüğünüz yok. Sabah makul bir saatte kalkmak ve kendinizi disipline etmek için zorlamanız gerekiyor. Bir süre sonra düzenli bir rutin kurup, sosyal ağ gruplarına katılmaya başlayarak gün içinde işinize odaklanmanızı sağlayacak bazı ipuçlarını sizinle paylaşıyoruz:

1. Kendinize ofis saati gibi saatler belirleyin ve buna uyun

Evden çalışan insanların çoğu daha az çalışacaklarını düşünürken daha çok çalıştıklarını fark ediyor. Bazıları ise düzenli bir zaman çizelgesi tutturmak konusunda zorlanıyor – bir gün birkaç saat çalışırken ertesi gün tüm gece çalışıyorlar.

Çalışmanızı bölen bazı durumları göz ardı edemezsiniz. Müşterilerin son teslim tarihleri beklemediğiniz bir şekilde ekstra saatler gerektirebilir. Ailevi meseleleri de göz önünde bulundurmalısınız, özellikle gün içinde evde olan çocuğunuz varsa.

Belirli çalışma saatleri belirleme ve buna uyma konusunda elinizden geleni yapın. Sonra da “eve iş getirmeme” konusunda aynı çabayı gösterin, telefonunuzu sessize alın ve gününüzün kalan kısmının tadını çıkarın. Üretken olabilmeniz için kendinize zaman tanımalısınız.

2. Çalışma gününüzü planlayın

Maksimum verime ulaşmak için gününüzü planlayın.Vücudunuzun ritmini biliyorsunuz, bunu bir avantaja çevirin. Çalışma saatlerinizi en verimli olduğunuz saatlere göre ayarlayın.

Eğer en iyi odaklandığınız saatler sabah saatleri ise, sabah 10’a (ya da daha sonrasına) kadar e-maillerinizi kontrol etmeyin. İşe başlamadan önce takviminize hızlıca bir göz atmak da gününüzü verimli hale getirmeye yardımcı olacaktır.

Önem sırasında öncelik taşıyan işlerinizin listesini yapın, onları bitirdikten sonra daha az aciliyeti olan işleriniz ile uğraşın. Mümkünse ofisinizin kapısını kapatın ve bu sayede evinize gelenlere “çalışıyorum ve rahatsız edilmek istemiyorum” mesajını vermiş olursunuz.

3. Üstünüzü değiştirin ( evde köpeğinizden başka kimse olmasa bile)

Bütün gün pijamalarla oturmak çok cazip gelse de, ne yazık ki iş alışkanlığı açısından pek faydalı olduğunu söyleyemeyiz. Kıyafetleriniz sizi psikolojik olarak etkiler.

Duş almak, kahvaltı yapmak, diş fırçalamak ve kıyafet değiştirmek, tümü bir bütün olarak bir insanı daha özgüvenli hale dönüştürüyor. Günlük ama çok salaş da olmayacak şekilde bir “iş gardrobu” kısmı ayarlayın, bu size ev ve ofis arasındaki geçiş sürecinde yardımcı olacaktır (her ne kadar ikisi aynı yer olsa da)

4. Bir tarafı çalışma alanı olarak ayırın

Evden çalışmanın kilit noktalarından biri de süreklilik. Her gün aynı yerde çalışmayı deneyin. Bu yer çalışma odasına çevirdiğiniz boş bir oda olabilir, oturma odanızın köşesinde bir masa, hatta ve hatta yemek masası bile olabilir. Çalışma alanınızın sizin tarzınıza, işinize ve etkin kullanımınıza uygun olduğundan emin olun. Size ilham verecek ve mutlu edecek şeylerle etrafı süsleyin. Çiçek, müzik ve resim kullanabilirsiniz. Çalıştığınız yeri, her gün gitmekten zevk alacağınız, odaklanacağınız ve en iyi performansınızı sergilediğiniz bir yer haline getirin.

5. Ara verin

Gün içinde sık sık ara verin. Masanızdan kalkın, biraz esneme egzersini yapın, evde ya da mahallenizde yürüyüş de yapabilirsiniz. Öğle yemeğini atlamayın.

Biraz sosyalleşmek isterseniz, arkadaşlarınızla ya da müşterilerinizle dışarıda öğle yemeğine çıkabilirsiniz. Evden çalışmanın en büyük avantajı esneklik sağlamasıdır. Eğer fitness’a önem veriyorsanız, spor salonuna gitmek sizi canlandıracak ve daha verimli bir öğlen geçirmenizi sağlayacaktır.

6. Dikkatinizi dağıtan şeyleri göz ardı edin

Evden çalışmanın en büyük zorluğu ise hesap verme mecburiyeti olmamasıdır. İş arkadaşı veya aynı projede çalıştığınız birinin olmaması nedeniyle dikkatiniz kolaylıkla başka konulara kayabilir. Yapılacak ayak işleri ya da ufak tefek ev işleri her zaman olacaktır. Çamaşır ve bulaşık gibi ev ile ilgili görevlerinizi, akşam “ev”e gidene kadar ertelemek için elinizden geleni yapın.

Verimli olmak için odaklanmanız şart. İnternette dikkatinizi dağıtacak şeylerden de uzak durun. İş ile ilgili olmayan e-mail, sosyal medya ve websitelerine harcadığınız vakti mutlaka kısıtlayın. Gerekirse telefonunuzun ya da bilgisayarınızın alarmını kurun. Başarılı olmanızı engelleyecek aktivitelere ya da toplantılara vakit ve para harcamayın.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale