dummy

Bir “evde yoga yolculuğu” hikayesi ve hayat kurtaran 6 yoga öğretisi

Bir “evde yoga yolculuğu” hikayesi ve hayat kurtaran 6 yoga öğretisi

Gündelik hayat rutininde, kendini gevşetebilmek, belki bir parça daha rahatlayabilmek adına çoğumuz farklı yollara başvuruyoruz. Kendi yoğun tempomun içinde sürüklenirken benim yolum yoga olmuştu. Ancak bu yolculuğa adım atmamın amacı tamamen kronik olarak yaşadığım ağrıları bir parça rahatlatabilmekti. Öte yandan yaşadığım süreç boyunca hep hareket etmeye istekli bir yapımın olması bu yolculuğa adım atmamı bir parça kolaylaştırmıştı. Bedenin ağrıyan parçalarının bana bir şey anlatmaya çalıştığını içsel olarak farkedebilmiştim belki ve yoga yapmaya karar verdim.

dummydummy

Yaşadığım çevrede çok rahatlıkla gidebileceğim bir stüdyo olmaması, çalışma saatlerimin aşırı yoğun olması ve kendime ayıracak küçük zamanları ancak ev konforumda sağlayabiliyor olmam beni ‘online’ olarak bir şeyler aramaya doğru itti.

İnternet ortamında ise o dönemde İngilizce olarak birçok kaynağa erişebiliyordum. Online yoga dersleri veren, yurt dışı kaynaklı birçok site bulunmaktaydı ve ilk adımı atıp birine üye oldum. Başlarda bir iki video eşliğinde kendi kendime pratik etmeye başladım. Sonra kendime bir mat edindim. Her gün ne olursa olsun, 10 dakika bile olsa mata gelmeye başladım. Hiçbir şey yapmaya halim olmasa dahi, mata uzanıp gözlerimi kapatıp dinleniyordum. Sonra bu online videolar başkalarını getirmeye başladı.

Başlarda sadece bedenimi esnetmek, ağrıyan yerleri rahatlatmak, sonra çoğumuzun takıntılı olduğu gibi daha iyi bir vücuda sahip olmak vb. sebeplerle daha çok, daha çok yapmaya başladım ve bir gün evde yoga pratiği bana ilk dersini verdi: Yogayı bir yarış haline getirme!

Instagram: @cevikmaymunyoga

Evet, bedenimi o kadar zorlamıştım ki, küçük incinmeler olmaya başladı. O noktada durdum ve dinlenmem gerektiğini fark ettim. Yoga pratiği aslında başlı başına kendini dinlemekle başlıyordu. Kendi hareketlerini, bedenini, zorlandığın noktaları, bedeninin anatomik yapısını fark etmeyi, kendini bedenen tanımayı başlatmıştı yoga. Biraz iyileştikten sonra tekrar pratik yapmaya başladığımda, bu defa çok temkinliydim. Her harekette bedenimi dinliyor ve izliyordum. ‘Şu tarafım biraz daha gergin, burası rahatlamış’ gibi iç sesimi duyuyor, odağımı sadece bedenime toplamaya başlıyordum: Anda kal ve kendini dinlemeye devam et!

Bu şekilde pratik etmeye devam ederken, bir gün fark ettim. Sakatlanmamak, dikkatli pratik etmek uğruna biraz kolay tarafa kaçmış, bedenimin sınırlarına kadar gitmemeyi öğrenmişken, bunu bir kolaya kaçma tavrına doğru çevirmiştim. Yani gidebileceğim yerin bir adım gerisinde kalarak pratiği ilerletmek yerine, 3-5 adım gerisinde bırakarak, ilerlersen sakatlanırsın korkusunu kendime yerleştirmeye başlamıştım. Korku, hayatın her alanında olduğu gibi, bedensel pratiğimde de beni yine bir şekilde esir almıştı. Fark ettim: Kendini ileri taşı, yerinde sayma!

Zaman ilerliyordu; evde yabancı eğitmenlerin farklı tip yoga videolarını araştırmaya başlamış, bana bu şekilde iyi gelmiş bir şeyin köklerini merak etmiş ve didik didik ne bulduysam okumaya, araştırmaya başlamıştım. Öğrenebildiğim ne varsa, o bana farklı kapılar açmış, matın dışındaki hayatımı değiştirmeye başlamıştı. Yediklerime dikkat etmeye, yemeyeceğim diye kendime zarar vermemeye, yani yeme-içme konusunda da çok hassas bir denge halini yakalamayı öğrenmeye başladım. Tıpkı pratikte olduğu gibi, duruyor, kendimi dinliyor, sonra adım atıyordum. Bazen kendimi şımartıyor, bazen rahatlığın verdiği gevşeme halini fark edip geri adım atıyordum. Matın içinde olduğu kadar dışında da dengelerim yeniden kurulmaya başlamıştı. İhtiyacım olmayan şeyleri satın almayı bile bırakmıştım ve yoga yine bir şey daha öğretti: Eskiden yaptıklarını bir kenara bırak!

Instagram: @cevikmaymunyoga

Devam eden süreçte, gittikçe ağrılarım azalırken, bedenimde nefesimde farklılıklar keşfetmeye başladığımda her şey daha farklı bir hal aldı. Her gün mata çıkıyordum. Her gün programımı mata göre kurguluyor, hiç olmazsa yatağa girmeden birkaç hareketle kendimi gevşetiyordum. Nefesim ve bedenim daha iyi hissediyordu. Kendimi gündelik hayatın sıkıntı ve umutsuzluklarından sıyırmış, bir parça da olsa gevşemiş bir halde bulabiliyordum ve bir kez daha öğretti: İyi ki yoga var!

Sonraları daha çok öğrenmek, daha güvenli pratik yapabilmek, “yapıyorum da ne yapıyorum”u anlayabilmek için benim de yolum bir yoga eğitmenlik eğitimine doğru ilerledi. Her dakika yeni bir şey öğrendiğim bir süreçti bu benim için ve yine fark ettim. Her şeyi mükemmel yapmak değil, tamamen şifa alabilmek ve kendine bakabilmekti özünde bu yolculuk. Sadece kendini tanımaya atılmış bir vesile. Her pozun 2-3 farklı versiyonu, bir sürü yardımcı malzemelerle uygulanabilecek farklı yöntemleri vardı. Hatta bugün yapabildiğin bir duruşu, yarın yapamadığını fark etmek, gün be gün, an be an değişim içinde olduğunu ve bu değişimi kabullenebilmek vardı. 200 saatlik bu yolculuk da şunu öğretti: Kendine şefkatli ol!

Yaklaşık 7 senedir bir yolculuğun içindeyim bu hallerle. Yolculuk bana kendini sevmeyi, tanımayı, fark etmeyi öğretti. Bir de hediye olarak şifalanabilmeyi ve bir parça ihtiyacı olan bedenlere şifa yolculuğunda aracı olabilmeyi bahşetti. Çok tanıdık bir yolu seçerek, kendi yolculuğumda nelere ihtiyaç duydum, nerelerden geçtimse, o noktalarda yardımcı olabilmeye çalışıyorum şimdi kendini tanımaya niyet etmiş insanlara. Evde yoga pratiğini başlatmayı düşünenlere, stüdyoya gitme imkanı olmayanlara kendim ne öğrendiysem, oralardan bir şeyler derleyip sunmaya çalışıyorum. Youtube kanalım üzerinde yoga videoları üretmeye devam ederken, Instagram/cevikmaymunyoga hesabımdan nefes alma aralarınızın arasına girip, hayatınıza bir parça yoga enjekte ediyorum. Eğer yolun yolculuğumla kesişirse, daha çok bedenle daha çok büyümeyi niyet ediyorum. Kesişmezse de şunu unutmamanı dilerim, kendine daima şefkatli ol ve sınırlarını bilerek ilerlemeyi hayatının tüm alanına katmayı ihmal etme…

Sevgiyle kalın.

Fulya Ates: 2012 yılında İTÜ Mimarlık Bölümünü bitirdi. 2014 yılında İTÜ Mimari Tasarım Master derecesini aldı. 2012 yılından bu yana çeşitli ulusal ve uluslararası mimari yarışmalarda ödüller aldı. Mimarlık mesleğini pratik ederken hayatına bir hobi olarak kattığı yoga ve meditasyon çalışmalarını yoga eğitmenlik eğitimi alarak ileri bir boyuta taşıdı. Şimdi mimarlık mesleğinin yanı sıra, kişiye özel ve grup yoga dersleri vererek, beden üzerinden yeni bir mimarlık inşa etmeye ve araştırmaya devam ediyor. Bilginin paylaştıkça çoğaldığına inanarak, www.cevikmaymun.com adresi üzerinden yoga ile ilgili edindiği tüm deneyimleri paylaşıyor. Daimi öğrenci kalabilmek, sürekli öğrenmek en büyük tutkusu.

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp