X

Evde en çok kullanılan yaşam alanı olan salonlarda Feng Shui

Oturma alanımızın düzenleme ve dekorasyonu, hem aile içi ilişkilerimiz hem de sosyal hayatımız açısından çok önemlidir. Salon, evimizin en canlı ve en Yang yeridir ve sosyalleştiğimiz alandır. Ailemiz ve arkadaşlarımızla uzun zamanlar geçirdiğimiz bu alanın uyumlu, dengeli, konforlu, keyif veren ve bizi iyi hissettiren bir mekan olmasını isteriz.

Her ne kadar enerji haritalarını baz alarak uygulamalar yapmak en doğrusu olsa da sizin de birkaç temel detaya dikkat ederek uygulayacağınız bu adımlarla kendi kişiliğinizi yansıtan yaşam alanlarınızı yaratmanız mümkün.

İşte size birkaç ipucu…

Salonumuzun içindeki enerji akışı için

Salonumuzdaki mobilyaların arasında enerji akışı vardır. Bu enerjinin mekana girdikten sonra, engellenmeden dolaşmasını, yumuşak kavisler çizerek her köşeye dokunmasını, pencere veya kapı yoluyla yaşam alanımızı terk etmesini sağlamalıyız. Bunun için de gereksiz mobilyaları, yoğunluk yaratan dekoratif eşyaları ortadan kaldırmamız, mekanımızı sakin, dingin bir hale getirmemiz gerekir. Salonda oturduğumuzda, gözümüzü çok fazla eşya rahatsız etmemeli ki birbirimizle olan iletişimimiz kesintisiz devam edebilsin. Bunun için yaşam enerjisinin akışını kolaylaştıran, yumuşak kıvrımlı kumaşlar, yuvarlak hatlı mobilyalar ilk tercihimiz olmalı…

Günümüzde yapılan projelerde artık teknolojinin de yardımıyla geniş açıklıkları geçebiliyoruz ve son dönem rezidans projelerinde de bu örneklere oldukça sık rastlıyoruz. Çok büyük ve yüksek mekanlarda kendimizi güvensiz ve boşlukta hissederiz. Kendimizi rahatsız hissettiğimiz için de bir köşeye çekilmek isteriz. Bu şekilde büyük bir salonumuz varsa, birkaç tane oturma grubu ile samimi bir sohbet köşesi oluşturabilir, karanlık köşeler kalıyorsa da ayaklı aydınlatma elemanlarından destek alarak sıcak bir mekan yaratabiliriz. Kullandığımız bütün mobilyaların boyutları yaşam alanımızla da dengeli olmalıdır. Dar bir salonda aşırı büyük bir koltuk mekanı daraltacağı gibi, geniş bir alanda kullanılan küçük boyutlu mobilyalar da boşlukta yüzüyor hissi yaratabilir. Yüksek tavanlardan sarkıtılan aydınlatmalar, dekorasyon objeleri, sanatsal tablo ve heykeller de mekanımızı insani boyuta çevirebilmek için kullanabileceğimiz unsurlardır.

Salonumuzda 5 element de dengede olsun

Zevk ve stil tercihimiz ne olursa olsun, oturma alanımız sıcak, rahat ve konuksever bir atmosfere sahip olmalıdır. Hepimizin zevki, kullandığı mobilyalar farklı tarzlarda olabilir ama ortak yaklaşımımız, burada, ailemiz ve misafirlerimizle hoşça vakit geçirmek olmalıdır. Her daim hayatımızın içinde olan 5 elementi dengeli kullanmamız, doğru enerji akışını yakalamamızı mümkün kılar. Örneğin bir salonda şömine, mumlar, aydınlatmalar ateş elementini; bitkiler, kitaplar ve ahşap mobilyalar ağaç elementini; akvaryum, mini şelale su elementini; metal ve gümüş aksesuarlar metal elementini; seramik, mermer, doğal taştan objeler, yer ve yüzey kaplamaları ise toprak elementini dekorasyonda kullandığımız başlıca formlardır.

Oturma alanımızın düzeni iletişimimizi etkiler

Evet, bir salona girdiğinizde ilk dikkat edeceğiniz şey ana oturma grubunun düzeni olmalıdır. Oturma pozisyonunuz, ev sahibi olarak sırtınızı kapıya ya da pencereye dönük yerleştirmeyecek şekilde olmalıdır. Hepimiz oturduğumuz yerde sırtımızdan destek almak isteriz. Ev sahipleri olan bizler, sağlam duvarları sırtımıza destek almalıyız ki konukseverliğimizi hem genişletebilelim, hem de hoş sohbetler açacak kadar kendimizi güvende hissedelim. Koltuğumuzun arkası bir duvar tarafından desteklenmiyorsa da arkasına konsol veya kitaplık yerleştirebiliriz.

Oturma alanımızda yarattığımız ortam evimize gelen konuklar kadar, biz aile üyeleri açısından da çok önemlidir. Feng Shui’de salonlar, oturma bölümleri hem kendi ailemiz le hem de çevremizdeki insanlar ile iletişimi temsil eder. Eğer burada rahat, sıcak, samimi ve hoş bir alan yaratabilirsek, ilk önce aile üyelerimiz sonrasında da dostlarımız zamanlarını bir arada bu mekanda geçirmekten keyif alırlar. İletişimimiz artarak zenginleşir. Aksi taktirde, herkes kendi mekan arayışına girerek, kendi odasında vakit geçirmeyi seçebilir.

Doğayı davet edin

Salonlarımıza doğayı ve doğanın unsurlarını mümkün olduğu kadar kattığımız sürece kendimizi dingin ve huzurlu hissedebiliriz . Bunu için dekorasyonumuzda doğanın yansıması olan kumaşları, dokuları, doğal malzemeleri dengeli olarak kullanmalıyız. Keten, pamuklu, ipek gibi kumaşlar, doğal ahşap, doğal taş gibi dokular, bambular, sepetler, doğayı çağrıştıran desenler bunun için idealdir. Farklı boyutlarda sevdiğimiz doğal bitkileri de salonumuzun farklı köşelerine ışık ve ortam ihtiyaçlarına göre yerleştirerek kendimize natürel bir ortam yaratabiliriz. Bunun için sepetler ve doğal seramik saksılar tercihimiz olmalı.

Hikayesi olan sanat eserleri, dekoratif objeler

Yaşantımızın en fazla zamanını geçirdiğimiz salonlarımızda kullandığımız aksesuarlar ve sanat eserleri ile her zaman iletişim halindeyizdir. O yüzden de, seçtiğimiz objelere dikkat etmemiz gerekir. Hiçbiri agresif olmamalı, hüzün, yalnızlık duygularını çağrıştırmamalıdır. Etrafımızda her zaman yaşantımızı zenginleştirecek, bizi baktıkça keyiflendirecek, güzel anıları çağrıştıracak objeler olmalı ki hayatımız bu pozitif duygularla beslenebilsin ve gelişebilsin.

Hikayesi olan eşyalar ile dekore edilmiş bir salon, bizin yaşama bakış açımızı, zevkimizi, kişiliğimizi yansıtan özel ve samimi bir alan oluşturur.

Bir tutam keyif köşesi

Salonumuzun boyutu ne olursa solsun, her zaman vakit geçirmek için tercih ettiğimiz bir köşe muhakkak vardır. Kitap okumak, dergi karıştırmak, kahvemizi yudumlamak, müzik dinlemek için seçtiğimiz bu köşeyi o dönem hangi konu ile desteklenmeye ihtiyacımız varsa ona göre ,bize ilham verecek, bereketi veya sevgi aşkı çağrıştıracak objeler ile dekore edebiliriz. İşte bu köşelere, bir tutam aroma terapiyi ve mumları da eklemek iyi hissettiren bir alan yaratmanın adımlarındandır.

Dengeli doğal ışık, aydınlatma, renkler

Tabii ki en büyük ve en değerli enerji kaynağımız Güneştir. Salonlarımızın dengeli bir doğal ışık alması hem ferahlık, hem de sağlığımızı etkilemesi açısından önemlidir. Doğal ışık gerçek renk ve dokuları ortaya çıkartarak hafiflik ve mekansal genişlik duygusunu arttırır. Doğal gün ışığının üzerimizde yarattığı pozitif ruh halleri de kaçınılmazdır. Ancak son dönemlerde çok kullanılan, yere kadar inen ve neredeyse tüm mekanı dolaşan pencereler her ne kadar çok trend olsa da ortamdaki enerji akışını bozar. Yaşam enerjisi girdiği gibi dışarı kaçar. İşte böyle durumlarda biraz pencereleri bloke edebilmek adına farklı perde alternatiflerini de düşünmemiz gerekir. Bunun dışında karanlık köşelerimiz varsa ayaklı veya masa lambaları ile mekanın ruhuna uygun şekilde destekleyebiliriz. Yansıtıcı metal yüzeyler, aynalar da ışığı arttıran dekorasyon objeleridir.

Renklerin duygu durumumuz ile bağlantısı vardır. Salonlarımızda uygulayabileceğimiz renklerde de denge çok önemlidir. Sadece beyaz bir salon hijyenik bir etki verirken, çok fazla renkli bir salon ise göz yorucu olmaya başlar. Burada önemli olan doğru renk paletinden, uygun kombinleri yaparak, vurgu yapmak istediğimiz köşelere daha iddaalı, diğer taraflara ise daha nötr çözümler oluşturmaktır. Örneğin Feng Shui’de Ağaç elementinin renkleri olan mavi ve yeşiller, huzuru, uyumu, gelişmeyi sonsuzluğu, dengeyi temsil ederler ve rahatlatıcı, güven verici, dinlendirici ve tazeleyicidirler. Mekana vermek istediğimiz karaktere göre uygun seçimler yapmak önemlidir.

Unutmayalım ki oturma alanımızın düzenleme ve dekorasyonu, aile ilişkilerimizden arkadaşlığa, başarı ve bolluktan, sağlığa kadar yaşamımızı önemli ölçüde etkiler.

İlginizi çekebilir: İyi hissettiren evler yaratmak için dikkat etmeniz gereken 8 nokta

Bahar Gücüyener Pardorokes: 1970 yılında İstanbul’da doğan Bahar Pardorokes Notre Dame de Sion Fransız Kız Lisesinin ardından Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yüksek Lisans eğitimini tamamladıktan sonra 2012 senesine kadar çeşitli mimari ofislerde, yurt içi ve yurt dışı projelerde, daha sonra da kendi mimarlık şirketinde aktif olarak çalıştı. 2013 senesinden itibaren ise kişileri, yaşadıkları mekânlar ile uyumlayarak mekânları düzenleme fikri gelişmeye başladı… 2013 senesinden itibaren mesleki bilgisine, Feng Shui öğretisini eklemeye karar verdi. Önce IFSA (International Feng Shui Association) Türkiye temsilcisi Master Esra Koyuncu’nun eğitimlerini tamamladı. Daha sonra Grand Master Raymond Lo’dan Klasik Feng Shui, Çin Astrolojisi ve I Ching eğitimlerini alarak danışmanlık derecesi kazandı. Y. Mimar Banu Olcay Akkiprik ile beraber “madeinfengshui” şirketini kurdu. O günden beri, ev ve işyerlerine, profesyonel Feng Shui danışmanlık hizmeti vermeye devam ediyor, mekânları, sahipleriyle dengeli hale getirmeye çalışıyor. “Aynı Feng Shui uzmanı gibi mimarın da amacı yaşanılan mekânları iyi işlev görecek şekilde tasarlamak, her mekânda var olacak faaliyete uygun dekorasyon ve düzenleme sağlamaktır. Yaşadığımız mekânlarda, yaşam enerjisini yok saymamız mümkün değil. Bu enerjinin, mekân içinde mükemmel şekilde akması, içinde yaşayanlara da mutluluk sağlık, denge getirir. Bütün tarihsel süreçte ve şimdi günümüzde yine hepimiz, huzur ve mutluluk peşinde değil miyiz?”

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale