X

Ev dekorasyonunda sanat: Sanat eseri seçerken nelere dikkat etmelisiniz?

Sanatın kurgulanmış ve uygulanmış her dalının yaşadığımız mekanlar üzerinde etkisi oldukça yüksektir. Sanat, mekana görsel estetik, yeni bir boyut, farklı bir dil, tat ve doku katmakla beraber o mekana yeni bir can, kişilik ve orayı tanımlamayı kolaylaştıran bir hafıza da katar. Sanat eseri ister bir tablo gibi tek boyutlu olsun, ister bir heykel gibi 3 boyutlu olsun, ister hareketli dijital bir eser olsun, mekanı tanımlamada, anlamada, içinde yaşamı sürdürme aşamasında hep bir uyum ve akışkanlık içindedir. Görsel estetik, mekansal deneyim ile olumlu bir şekilde birleştiğinde ortaya çıkan sonuç aynı önümüze gelen güzel bir yemek, ruhumuza hitap eden güzel bir müzik, kalbimizle aynı şekilde titreşen ahenkli bir his gibidir.

Mimar olarak sanat eserlerini kullanmayı hep severiz. Yaptığımız projelerde, boyutu ne olursa olsun, mekan ile bütünleşebilecek her eser yaşadığımız mekana, estetik, yeni bir derinlik, kişisellik ve hikaye katar. Hikayesi olan mekanlar ise bizi eğlendirir, meraklandırır, hafızamızda daha kalıcı olur.

Gelelim şimdi, en küçük yaşam alanlarımız olan evlerimiz için seçeceğimiz sanat eserleri konusundaki ipuçlarına…

Sevdiğiniz eserleri dekorasyonunuza katın

Öncelikli olarak, eğer ki bir koleksiyoner değilseniz, mutlaka beğendiğiniz, sizi saran, bir çeşit elektrik aldığınız parçaları evinizde değerlendirmelisiniz. Sanat, ilham ve yaratım enerjisini içinde barındırır. O yüzden severek kullanacağınız her objenin de evinizin enerjisini yükselteceğini bilmelisiniz. Bunun için hiçbir şekilde acele etmeyin. Eğer beğendiğiniz bir eser varsa, o eserin sizde nasıl hisler uyandırdığına bir odaklanın. Sonuçta her gün onunla beraber yaşayacaksınız. Sizi yansıtıyor mu, neşelendiriyor mu, destekliyor mu? Aceleyle aldığınız, birinin konuşmasından etkilendiğiniz, ticari getirisi olur diye düşündüğünüz için veya sadece size hediye edildiği, aile büyüklerinin bir yadigarı olduğu için, sevmeden sadece mecbur hissederek kullandığınız parçalar evinize olumlu bir enerji katmayacaktır. Etrafımızda bulunan eşyalar ile bütün gün bir enerji alışverişinde bulunuruz. Bizde olumlu hisler uyandırmayan her obje ise enerjimizi bir derece daha aşağı düşürür, bunu unutmayın.

Sanat eseri ve mekanınız arasındaki dengeyi kurmaya çalışın

Mekanınızı bir bütün olarak ele alın. Bazı duvarlar giyinmek ister, bazıları ise çıplak kalmak… Her şeyde olduğu gibi sanat eserlerinin kullanımında da denge çok önemlidir. Aynı yin-yang felsefesindeki gibi, birbirinin içine geçen, akışkan, birbirini dengeleyen ortamlar yaratmamız önemlidir. Mekanların nefes alması, yaşam enerjisinin rahatlıkla akması için her duvarınızı veya evinizin her köşesini sanat eseri ile doldurmaya çalışmayın. Teklik bazen çokluktan daha etkili ve vurucudur.

Sanat eseriniz mekanınız ile bütünlük oluştursun

Kullanacağınız sanatsal çalışmanın boyutları, mekanınız ile bütünlük oluşturmalı. Büyük bir duvarda küçük bir eser sergilemek, veya küçük bir alana büyük bir eseri sığdırmaya çalışmak ne mekanın bütünlüğüne bir katkı yapar ne de sanat eserine hak ettiği değeri sergiletebilir. Aksine yaşam enerjisinin ahenkli akışını bloke edebilir. Sanat eseriniz, evinizin dekorasyon stiline, renklerine katkı sağlıyor mu, fark edin. İllaki aynı renklerde veya stilde olması gerekmez, tezatlar da kendi içinde tutarlı ve ahenkli bir hava yaratabilir.

Sanat eserinize ayıracağınız alanın bütün içinde kullanımına dikkat etmelisiniz. Örneğin evinizin koridorun duvarında kullanabileceğiniz boyutları dengeli bir eser o koridora canlılık katabilir ya da giriş kapınızın tam karşısında yer alabilecek bir tablo, evin ve sizin kimliğiniz hakkında bir ipucu vererek, eve gelen siz ve misafirleriniz için daha davetkar bir alan yaratabilir.

Eser seçiminde dikkat edilecekler

Herkes kendi eğenisi, tarzı ile bir eseri seçmelidir. O yüzden bu deneyim kişiye özeldir. Fark edin, seçtiğiniz ve evinize yerleştirdiğiniz eseri başka birinin evine yerleştirmeye çalıştığınızda aynı destekleyici etkiyi sağlamayacaktır. Eser artık sizin mekanınıza ve size özeldir.

Ancak eser seçiminde genel olarak uzak durmayı tavsiye edeceğimiz bazı konular da vardır. Tekli figürler-portreler genel olarak yalnızlık ve hüznü çağrıştırır. Uzunca zaman geçirdiğiniz bir mekanda, sürekli hüzünlü tek bir kadın veya tek bir erkek portresine bakmak, ister istemez sizde de bu duyguları tetikler. İçinde şiddet, vahşet, ölüm, korku içeren tablolardan uzak durmakta fayda vardır. Kim bir yemek masasında, karşısında savaş temalı bir tablo varken iştahla yemek yiyebilir ki? Bunun yerine daha bereketi çağrıştıran, olumlu duygular uyandıran bir eser, hem mekan hem de bizler için daha olumlu etkiler sağlar. Seçeceğiniz eser, sivri köşelerden, düz çizgilerden çok, kıvrımlı hatlara sahip olmalı ki mekanın ahenkli akışında kalabilsin. Bu arada aile fotoğraflarından oluşturulabilecek bir duvar panosu, uykuyu bozabileceği için yatak odaları için çok uygun değildir. Bir sürü gözün önünde uyumak sizi nasıl hissettirir? Dediğimiz gibi etrafımızdaki her obje ile bilinçli veya bilinçsiz etkileşim içinde olduğumuzu unutmayalım. Ve seçimlerimizi ona göre yapalım.

Bunlar tabii ki genel temalar. Ancak evinizin Feng Shui enerji haritasını biliyorsanız bu paragraf size göre. Feng Shui 5 elementin dengesine göre çalışan bir sistem. Dolayısıyla Ağaç-Ateş-Toprak-Metal-Su elementlerinin dengeli kullanımı önemli. Ağaç elementine giren eserler daha çok doğa (ağaç, orman, bitki) temalı olanlar, materyali ağaç olanlar, mavi ve yeşil ağırlıklı eserler. Ateş elementi için şömine, mum gibi ateş temalı, kırmızı, turuncu gibi canlı renkli eserler. Toprak elementi için, dağlar, peyzaj temalı, malzemesinde toprak olan seramik tarzı, yanık sarı, bej, kahverengi ağırlıklı eserler. Metal elementine girenler araba gibi endüstriyel temalı, malzemesi metal, kurşun, bakır gibi olan, gri, beyaz renk ağırlıklı eserler. Su elementine girenler ise göl, deniz, şelale gibi su temalı, koyu lacivert, siyah renkli eserler sayılabilir. Bunun dışında video enstalasyonu gibi hareketli eserler, olumlu enerjilerin olduğu, daha yang alanlarda kullanılmalı. Olumsuz bölgelerden ve uykuya ayrılan yin alanlardan uzak tutulmalıdır.

Feng Shui’de bereket, aşk, başarı için kullanılan farklı objeler de vardır. Örneğin bambu, buddha, koi balıkları, hayvan figürleri (ejderha, kurbağa, fil, at, feniks gibi…) temalı eserlerden de yararlanılabilinir.

Her zaman söylediğimiz gibi öncelik her zaman sevdiğiniz, size uyan bir eseri seçmek olmalıdır. Sanatın evinizde doğru kullanımı, hem mimarinin, hem de Feng Shui pratiklerinin mekanınız üzerindeki etkisini oldukça yükseltecektir.

“Sanat iyileştirir” diyelim ve yakın zaman içinde sanatla buluşabileceğiniz bir etkinliği de buradan paylaşalım. Hem yeni akımları görmek, hem sanatın birleştirici etkisine şahit olmak ya da kim bilir kendi zevkinize uygun bir eseri kovalamak için 29 Nisan-01 Mayıs Fişekhane’deki Contemporaray İstanbul Fuarı güzel bir seçenek olabilir.

İlginizi çekebilir: İlkbaharı 2022’nin Feng Shui enerjileriyle karşılayın

Bahar Gücüyener Pardorokes: 1970 yılında İstanbul’da doğan Bahar Pardorokes Notre Dame de Sion Fransız Kız Lisesinin ardından Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yüksek Lisans eğitimini tamamladıktan sonra 2012 senesine kadar çeşitli mimari ofislerde, yurt içi ve yurt dışı projelerde, daha sonra da kendi mimarlık şirketinde aktif olarak çalıştı. 2013 senesinden itibaren ise kişileri, yaşadıkları mekânlar ile uyumlayarak mekânları düzenleme fikri gelişmeye başladı… 2013 senesinden itibaren mesleki bilgisine, Feng Shui öğretisini eklemeye karar verdi. Önce IFSA (International Feng Shui Association) Türkiye temsilcisi Master Esra Koyuncu’nun eğitimlerini tamamladı. Daha sonra Grand Master Raymond Lo’dan Klasik Feng Shui, Çin Astrolojisi ve I Ching eğitimlerini alarak danışmanlık derecesi kazandı. Y. Mimar Banu Olcay Akkiprik ile beraber “madeinfengshui” şirketini kurdu. O günden beri, ev ve işyerlerine, profesyonel Feng Shui danışmanlık hizmeti vermeye devam ediyor, mekânları, sahipleriyle dengeli hale getirmeye çalışıyor. “Aynı Feng Shui uzmanı gibi mimarın da amacı yaşanılan mekânları iyi işlev görecek şekilde tasarlamak, her mekânda var olacak faaliyete uygun dekorasyon ve düzenleme sağlamaktır. Yaşadığımız mekânlarda, yaşam enerjisini yok saymamız mümkün değil. Bu enerjinin, mekân içinde mükemmel şekilde akması, içinde yaşayanlara da mutluluk sağlık, denge getirir. Bütün tarihsel süreçte ve şimdi günümüzde yine hepimiz, huzur ve mutluluk peşinde değil miyiz?”

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale