Hepimiz her hafta başında diyete başlıyoruz fakat hafta sonuna kadar bu diyet sadece “hayal” olarak kalıyor. Spor programımız ise, hadi bu akşam bir şeyler yapalım denildiğinde, bu akşam, yarın akşam ve diğer gün derken bir bakıyoruz ki hafta bitivermiş. Peki aynı akışı aylarca sürdürdüğümüzde can-ım bedenimize ne oluyor? Beslenmemize dikkat etmediğimiz gibi, özellikle bir ofiste çalışıyorsak yani bilgisayar karşısındaysak durum daha da ciddi boyutlara ve hatta kalıcı kronik hastalıklara yakalanmamıza kadar ilerleyebiliyor…
İşte bu yüzden her gün bizler için hem yeni başlangıçlar hem de “daha sağlıklı” olabilmek için yeni bir “karar” günüdür aslında. Hayatımızın ve sağlığımızın direksiyonu aslında yine bizlerin ellerimiz arasındadır. “Dış etkenler” sadece özürlerimizi yani bahaneler üretmemizi, ertelememizi ve hiç gelmeyen “bugün başlayacağım” gibi gerçekleştiremediğimiz taahhütlerimizi içerir. Peki bu noktada bizler ne yapabiliriz?
Tam bir spor aşığı olarak yıllardır kendimce sabah akşam spor salonlarında ve dış mekanda antrenmanlar yapmaya devam ettim. Beslenmem konusunda oldukça dikkatli davrandım (ancak son zamanda görüyorum ki bu konuda bir “uzmandan” özellikle vücut geliştirme alanında tecrübesi olan bir uzman tercih edebilirsiniz, görüş almak bambaşka bir farkındalık seviyesi oluşturuyor). Üzülerek son dönemde çevremde (yaşımın ilerlemiş olmasının verdiği etki ile çünkü bu anlattıklarım ben 20’li yaşlarımdayken gerçekleşti) özellikle 30 yaş ve üstü grubun spor ve beslenme konusunda oldukça dikkatsiz olduğunu gözlemliyorum. Bu gerçekten toplum sağlığımız açısından da oldukça endişe verici; duyduğumuz örnekler öyle ekstrem seviyelerde ki “bu iş yerine başladım bir ayda 5 kilo aldım” gibi oldukça sağlıksız bir gidişatın da açık göstergesi oluyor bizler için.
İşte bu yazımda, kişisel olarak da birlikte çalışma onuruna henüz erişebildiğim, alanında Türkiye’nin “en iyisi” olan sevgili hocam Türkiye Vücut Geliştirme Fitness ve Bilek Güreşi Federasyonu Milli Takımları Antrenörü ve Tercümanı Milli Sporcumuz Polat Yücel’in bu alanda derin tecrübesinden yola çıktığımız sorulara verdiği değerli cevaplarını, hepimiz için ilham kaynağı oluşturmak üzere paylaşıyorum. Dilerim ki kendisinin bu değerli önerileri, sağlıklı beslenebilmek ve fit bir vücuda sahip olabilmek konusundaki tavsiyeleri sizlere de örnek olur. İnanıyorum ki spor yapmak, sağlıklı beslenmek ve o çok özenerek baktığımız vücutlara sahip olmak aslında gözümüzde büyüttüğümüzden daha kolay, sadece her şey için olduğu gibi “kendimize emek vermemiz ve çalışmamız” gerekiyor.
Sevgili Polat Yücel hocam, bize kendinizden kısaca bahseder misiniz? Sporla nasıl tanıştınız ve spor kariyerinizde nasıl ilerlediniz?
Bana böyle bir fırsat verdiğiniz için teşekkür ederim. Liseyi Boğaziçi Koleji’nde bitirdikten sonra 1999 yılında Marmara Üniversitesi Spor Akademisi Antrenörlük bölümüne girdim. 2007 yılında da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme bölümünü bitirdim. Spora 6 yaşında Kadir Yüceler Boks Okulu’nda başladım, 10 yaşından 18 yaşıma kadar İ.T.Ü spor kulübünde basketbol oynadım. Basketbol oynadığım dönemde vücut geliştirmeyle tanıştım. Çünkü, basketbol oynarken fiziksel olarak kuvvetli olmak adına ağırlık çalışmalarına başlamam gerekiyordu. Gittiğim spor salonunun sahibi kıymetli hocam sayın Özer Çaylı sayesinde vücut geliştirme sporuna aşık oldum. 2005 yılına kadar vücut geliştirme yarışmalarına katıldım, 2.’lik ve 3.’lük dereceleri elde ettim.
Son dönemde özellikle “uzaktan beslenme ve spor danışmanlığı” almak oldukça trend durumda, sizin bu konudaki çalışmalarınız nelerdir? Danışanlarınızın önemli başarılarını bizlerle paylaşabilir misiniz?
Öncelikle uzaktan eğitim adı altında beslenme ve spor danışmanlığı bizim ülkemiz için yeni bir kavram ancak yurt dışında yaygındı. Ben şahsen 2007 yılında Eddie Abbew ile beslenme ve ergojenik destekler üzerine danışmanlık almıştım. 2012 yılında Shawn Rhoden ile çalışmaya başladım, hatta aynı dönemde Dave Kalick ve Yousef Karimi ile de irtibat halindeydim. Daha öncesinden bahsedersek sayın hocam abim Orhan Tezişçi ile 2006 yılından bu yana uzaktan eğitim ile irtibat halindeyim diyebilirim.
Kısacası bu fikre çok açığım ve mantıklı buluyorum. Uzaktan beslenme ve spor danışmanlığı yaptığım bireyler arasında Arnold Classic 3.sü, Dünya Şampiyonu, Dünya 3.sü, Balkan 2.si ve 4.sü, Türkiye Klasik vücut geliştirme şampiyonlar şampiyonu, 5 Türkiye şampiyonu, sayısız ikincilik ve üçüncülük dereceleri elde etmiş sporcularım var. Ayrıca kendi Instagram sayfamda da paylaşmama izin verdikleri sürece onlarca danışanımın da değişimlerini paylaşmaktayım.
Başlangıç aşamasında genel bir “çekimserlik” yaşıyoruz, kişiler cesaret edemiyor, kilo veremem, sıkılaşamam, ben bu kadar iyi sonuçlar alamam diye düşünebiliyor, bu konuda okuyucularımıza tavsiyeniz neler olur?
Fiziksel olarak istediklerini başarmak konusunda çekimser olan bireylere söylemem gereken tek şey, doğru besin tüketimi ve zamanlaması ile fiziksel aktiviteyi birleştirdikleri sürece hedeflerine kısa sürede ulaşacaklardır.
Hayata bir kez geliyoruz. İstediklerimizi elde etmek için daha fazla beklemeye gerek yok.
Sporda başarılı sonuçlar için hepimizin emek ve zaman vermesi gerekiyor, sabır bu aşamada çok önemli, bu konuda yılardır edindiğiniz tecrübelerinizle okuyucularımıza 3 tavsiye vermek durumunda olsanız bunlar neler olurdu?
Sabır çok önemli bir unsur. Benimle çalışanların çok iyi bildikleri gibi;
- Vücudun gereksinimi olan fiziksel aktivite,
- Buna uygun beslenme
- Ve bu ikisinde süreklilik başarıyı getirecektir.
Özellikle vücut geliştirme ve sıkılaşma alanında hepimizin yanlış bildiğimiz şeyler var, örneğin hiç karbonhidrat almamak, tek yönlü rejimler gibi. Bu alanda ilerlemek isteyen okuyucularımız için gerek antrenmanlarında gerekse beslenmelerinde kullanabilecekleri tavsiyeleriniz nelerdir?
Antrenmanda plansız hareket etmek en büyük yanlıştır. Şöyle ki, dergilerde vs sürekli olarak günlük antrenmanlarınızı değiştirin gibi ifadeler yer almaktadır. Bizim sporumuzda düzen en büyük silahımızdır.
Örneğin yüksek karbonhidratlı bir diyet yapıyorsak antrenmanımız çok tekrar içermelidir; morfolojik yapımız her ne olursa olsun. Düşük karbonhidrat diyeti yapıyorsak onlarca tekrar yapmaya vücudumuzun ihtiyacı yoktur.
Ayrıca bugünkü antrenmanımızın yakıtı antrenmandan önce yediklerimiz değil iki gün öncesinden yemeye başlayıp tükettiklerimizdir. O nedenle bir gün öyle bir gün böyle çalışmak sonuçsuzluğu getirecektir.
Planlama yapın; düşük karbonhidrat diyeti yapıyorsanız antrenmanınızı 40 dakika ile sınırlayıp 10-15 dakika kardiyo çalışmasıyla destekleyin ve bunu en az 21 gün yapın. Yüksek karbonhidrat diyeti yapıyorsanız antrenmanınızı 70 dakikaya kadar uzatıp 20 ile 35 dakika arasında kardiyo ile destekleyebilirsiniz. Bunu da en az 21 gün yapın. Alacağınız sonuçlar sizi mutlu edecektir.
Sevgili Polat Yücel’e her türlü sorularınız ve danışmanlık için Facebook ve Instagram hesaplarından ve info@polatyucel.com’dan ulaşabilirsiniz.