X

Eşruhunu arayanlara; arayan da aradığın da “sensin”

Hepimiz arayıştayız, evet bunu nasıl anlarız diye yazılar okuyoruz, nereden bileceğim diyoruz, bazen bir his uyanıyor evet buldum diyoruz ama tamamıyla farklı bir sonuçla karşılaşıyoruz. Ve en önemlisi de “ne bekliyoruz”, yani bulduğumuzu düşünelim, evet şimdi şu anda %100 emin olduk eşruhumuz dediğimiz kişi karşımızda; ne bekliyoruz, bugüne kadar bizim şu anda sahip olmadığımız neyi hayatımıza getirmesini düşlüyoruz?

Bu sorunun cevabı hakkında içinizden geçenleri duyabiliyor gibiyim, hemen çok basit bir şekilde cevap veriyorum; beni mutlu edecek, hayatım boyunca beklediğim aşkı yaşayacağız, hayatıma huzur getirecek, bugüne kadar tecrübe etmediğim birçok şeyi birlikte göreceğiz gibi… Şimdi cevaplarımızı tek tek bölerek inceleyelim istiyorum sizinle, şu cümleyi mercek altına alıyoruz; “beni mutlu edecek”… Mutluluk kavramını karşımızdaki kişiye yükledik, evet eşruhumuz tam karşımızda oturuyor ona yüksek sesle söyleyelim gelin hepbirlikte; “beni mutlu et”… Şimdi kendinizi onun yerine koyun ne yapabilir, alacağımız cevap oldukça açık “bu mutluluğu önce sen kendi içinde yaratmalısın, sen kendinle mutlu olmalısın ki benim sana verdiklerimi de mutluluk olarak algılayabilesin, mutluluk dışarıdan alabileceğin bir şey değildir bu sadece kalbinden yayılan muhteşem frekansın sonucudur…”

Peki bakalım daha neler istemişiz eşruhumuzdan; “hayatım boyunca beklediğim aşkı yaşayacağız”… Evet eşruhumuz karşımızda şimdi sesli olarak söyleyebiliriz “seninle hayatım boyunca beklediğim aşkı yaşamak istiyorum”.. Şimdi yine kendinizi onun yerine koyun ne yapabilir, şu cevabı aldığımızı hayal edelim “ben yeni bir ilişkiden çıktım ve şu anda başka birine aşk sevgi verebilecek kadar cesaretim yok, bu yüzden seninle arkadaş olabilirim ama şu an aradığın aşkı sana “yaşatamam”… Bakın öyle büyük bir sorumluluktur ki bu yüklediğimiz, biz amansızca elde etmek isteriz ama aslında elde edilecek veya karşımızdaki kişinin bize verebileceği birşey yoktur aşkta; aşk yalnızca olmasına “izin verme” halidir yani “olursunuz”; diğer bir anlatımla sözle, ısmarlamayla veya siz öyle istediniz diye aşk olmaz, o vardır ve öyle bir sihir anı olur ki siz “onun kalbinizle birlikte titreşmesine izin verirsiniz”… Ve bu diğer kişinin hissinden de bağımsızdır, çünkü siz sadece kendi duygularınızdan sorumlusunuzdur ve yalnızca gerçekten onları deneyimleyebilirsiniz, eşruhunuz bile olsa o kişinin seçme hakkına, özgürlüklerine ve hayat yoluna sonsuz bir saygı ile yaklaşmanız gerekir… Bu yüzden aşk dışarıdan “alınabilecek” ve hatta eşruhunuz ile olsa ısmarlayabileceğiniz birşey değildir…

Eşruhumuzdan isteklerimiz bu kadar ile bitmiyor, bakalım daha neler talep etmişiz; “hayatıma huzur getirecek”. Şimdi gelin birlikte gözlerinin içine bakarak yüksek sesle isteyelim; “hayatıma huzur getirmeni istiyorum”… Şimdi yine kendinizi onun yerine koyun ne yapabilir, bize cevap veriyor “benim kalbim henüz bitiremediklerim, hayal ettiklerim ve pişmanlıklarla dolu, ben sana nasıl huzur verebilirim. Ben senden diliyorum sen bana huzur verebilir misin hayatıma huzur getirebilir misin?” İşte bir kez daha açıkça ortadadır, huzur dışarıdan içimize oluşan bir his değildir, huzur sadece olduğumuz halimizdir, bedenimizin, düşüncelerimizin ve enerjimizin içinde tam bir denge halinde olabilmektir, ve eşruhumuz bile olsa bize “talep” edilen huzurumuzu vermeye yani dışarıdan damarlarımıza işlemeye gücü yetmeyecektir. Yani yine aynayı alıp kendi kalbimize dönmemiz gerekmektedir…

Ben de sizlerden biriyim, gerçekten bir yerde bir zamanda veya boyutta mutlaka bir eşruhumuz olduğuna inanıyorum. Ve hatta zaman zaman çok yakın hissettiğimize, içimizden sebebini açıklayamasak da belki onun yaşadıklarını bildiğimize veya örneğin dünya üzerinde bir yeri çok fazla görmek isteyip yine sebepsizce orada olmayı bitmek bilmeyen bir tutkuyla beklediğimizde, hiç gitmemiş olduğumuz bir yere gittiğimizde orada daha önce bulunmuş gibi hissettiğimizde… Bunların hepsi bu bağlantının boyutları, fakat aradığımız nedir; bir eşruh nerede bulunur?

Bu soruya bakın sevgili Ramtha (JZ Knight kanalı ile görüşleri kitaplaştırılmıştır) Eşruhlar; başlangıçta birlikte yaratıldığımız eşruhumuzdan zamanla nasıl ayrıldık? Yeninden nasıl birleşebiliriz? isimli kitabında beni çok etkileyen ve bakış açımı oldukça değiştiren şekliyle nasıl açıklıyor;

“…Eşruhların duygular olarak tezahür eden düşünceleri onların arasında akar. Siz eşruhunuza adeta tanrısal bir bağ ile bağlısınızdır. Bu esnek bağ sınırsızca uzayabilir, ama hiç kopmaz. Siz eşruhunuza bir nefes, bir an, bir duygu kadar yakınsınız; çünkü zaman, mesafe ve yer, görülmeyen alemi ölçemez veya ayıramaz; onlar hayat denen “olan”ı ölçemez.

…Siz de deliklerle dolusunuz, çünkü kendinizi olduğunuz gibi sevmiyorsunuz…Siz neyi arıyorsunuz? Kendinizi olmadığınızı düşündüğünüz kişi olarak hissetmenizi sağlayacak birini mi?

Siz kendinizi sevmeye ve kötü bir şekilde sızdıran deliklerinizi doldurmaya başladığınızda, eşruhunuzu kendinize büyük bir mıknatıs gibi çekersiniz. Aynaya bakıp da gördüğünüzü sevebildiğinizde -biliyorsunuz, güzelliğiniz aslında görünmeyendir- o zaman delikleri doldurmuş olursunuz.

Ne kadar çok delik doldurursanız ve kendinize karşı ne kadar samimi olursanız, o muhteşem varlığı kendinize o kadar çok çekersiniz. Ve siz kendinizi severken ve varlığınızı yüceltirken, eşruhunuz da yücelecektir. Siz ikiniz aynı ruhu ve bilgeliği paylaştığınız için o bilgiler eşruhunuz da erişecektir.

…Eskiden sadece bir başkasının size verebileceğini düşündüğünüz hisleri deneyimleme gücüne hep sahip olmuş olduğunuzu idrak edeceksiniz. İşte o zaman eşruhunuz denen o gizemi kendinize çekeceksiniz, çünkü o zaman birbirinizi hak edeceksiniz, çünkü her ikiniz de hayatı yöneten tek yasaya sahipsiniz: Ben!”

Bu yazımda bana eşlik eden sizlere konu hakkında tecrübelerinizi ve hislerini beni çok etkileyen şekillerde muhteşem bir samimiyetle paylaştığınız için çok teşekkür ediyorum, bana bir önceki yazımdan sonra birçoğunuz ulaştınız ve bu konu hakkında hisleriniz için cevaplar aradınız… Bu anlayış ve biliş sürecinde bizler için birçok öğreti vardır, eğer cevaplarımızı dışarıda arayacak olursak ve beklentimiz hayatımızı muazzam kılacak bir eşruh ise sonunda ulaştığımız nokta kendimizi büyütememiş ve kendi kendimize yetememiş olduğumuzdan o muazzam kişi hayatımızda olsa bile “göremeyeceğimiz” ve hep talep etmeye devam edeceğimiz tamamlayamadıklarımız olacaktır. Bu yüzden aradığımız tüm cevaplar yine içimize dönmekten, hayatımızda eksik olarak hissettiklerimizi yine kendimizle tamamlamaktan, kendimizi çok sevmekten ve hayata “ben” olmayı yansıtmaktan geçiyor…

Eğer halen eşruhunuzu aramaktaysanız, gelişiyle dünyanızın değişeceğine inanıyorsanız, bugün elde edemediklerinizi size verebileceğini düşünüyorsanız, kendinize bir iyilik yapın; bugün kendinizi çok sevin ve “dışarıdan” beklemekten vazgeçin bugün sadece “tüm aradıklarınızın hayatınızdaki tezahürü olmaya izin verin”; aradığınız şey de arayan da sizin yüreğinizde çoktan gizlenmiştir… En güzel kavuşmaların sizinle olmasını dilerim…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale