X

Esnek olmak: Hayattaki seçimlerin olmak istediğin sen doğrultusunda mı?

Bu ara konularımdan biri “hayatta esnek olmak” sanırım.

Eskiden çok sert çizgileri olan, keskin uçları olan bir tiptim. Yoga ve meditasyon sayesinde bunlar oldukça törpülendi aslında fakat az da olsa hala durduğunu fark ediyorum tabii.

Disiplinli bir tipimdir. Bilinmezlikten hoşlanmam ve bildiğim, ona göre hazırlandığım bir durumun değişmesinden de çok haz etmem. Mesela bir arkadaşımla 20:00’de buluşalım diyorsak ben tüm günün programını ona göre ayarlamış ve 19:45’te mekanda bulunurum. Son dakikada 21:00’de buluşalım cümlesi tüm düzenimi altüst edebilir. Bu gibi durumlar artık beni darmadağın etmiyor; bu noktada özellikle yoga çok işime yarıyor ama itiraf etmem gerekirse hala daha sinir ediyor.

Geçen gün benimle birlikte yeni çalışmaya başlayacak olan bir öğrencimle tarih ve detayları netleştirmeye çalışırken bir baktım derse başlamadan önce söylemeyi planladığım olan konuları yeri gelemediği için bir türlü söyleyemiyorum! Bir denedim, iki, üç… Olmadı! İstediğim kadar disiplinli olayım, her şeyi planladığım gibi devam ettiren biri olayım bazen gerçekten olmayınca olmuyor! Başta zorlansam da en sonunda pes ettim ve tamam ders yaptıktan sonra paylaşırım dedim kendi kendime ve bıraktım. Bırakınca da sakinledim ve rahatladım. Sonuçta dünyanın sonu değildi ve aslında o kadar da bir şey fark etmeyecekti.

Geçtiğimiz Pazar ise bir şeyler çalışmayı planlamıştım. Hiç bozmadan mutlaka oturup çalışmalıydım. Tabii ki canım evren çomak sokacak ya planlarıma. Canı sıkılıyor her şey benim istediğim gibi gidince; artık böyle düşünüyorum. Bir arkadaşım aradı, harika bir çiftliğe gideceklerini ve beni de davet ettiklerini iletti. Pazar günü, güzel havaların son demleri, yeşillik, hayvanlar, sohbet muhabbet. Kim hemen hayır diyebilir ki? Aksine hemen “tamam” dedim programın cazibesine kapılıp. Telefonu kapattım, biraz da zamanım vardı. “Ne yapıyorsun, nereye gidiyorsun acaba sen Gamze? Otur çalış” diye güzelce bir söylendim kendime. Oturduğum yerden kalkmadım inatla, ama nedense o süre içinde kalkıp da çalışmadım. Zaman yaklaştıkça kendimle savaşım yükseldi: “Kalk hadi giyin ve gününü yaşa. Kalkma sakın otur ve sorumluluk sahibi bir birey olarak yapman gerekenleri, planladıklarını yap.”  

Giyindim, tekrar üzerimi çıkarttım geri oturdum derken son 15 dakikam kalmıştı. Bir kaç saattir dünyayı kurtarıyormuşçasına zihnimde bu haldeydim. Sonra bir an durdum ve içimdeki bilge ses kendini bütün seslerden ayırıp duyurmayı başardı:

Gamze’ciğim haydi kalk, giyin ve gününün hakkını ver. Her şey senin planladığın gibi olamaz bu hayatta, olmayacak da. Her olmadığında da sert kayaya toslamış gibi ne yapacağını bilmez bir şekilde, üzerinde saatlerce düşünerek zamanını geçiremezsin. Daha net göreceksen eğer, soru cevap ile gidelim. Başlıyorum: Bugün bir daha yaşanacak bir gün mü?

Ben: “Hayır.”

Bilge ses: “Çiftlik; yeşillik, hayvanlar, doğa senin zaman geçirmeyi sevdiğin ve sana iyi gelen bir konsept mi?

Evet.”

Şimdi dürüst olalım. Çalışmam gerekiyor diye kendine ısrarcı olduğun konular aslında çok iyi bildiğin konular ve sadece 15 dakikalık tekrarla halledebileceğin bir durum mu?

Evet!

Peki sadece çalışma, disiplin psikolojine gireceksin diye bu hayata bir daha gelmeyecek bir gününü evde muhtemelen boş boş oturacağın bir gün yapmak yerine doğanın içinde geçirmeye dönüştürmek sana daha iyi gelmeyecek mi?

Evet. Hem de çok.

Ve çok istesen aslında orada da herkesten uzaklaşıp bir 15 dakikayı kendine ayırıp notlarına bakabilir misin sence?

Evet tabii ki. Hatta doğanın içinde, güneşin altında o bilgileri hatırlamak cennetin ta kendisi olacaktır.

E hadi o zaman ne duruyorsun! Hayat senin karşına fırsatlar sunuyor daima. Senden öncelikli ricam bunları görmen, ardından da sana iyi gelecekse kullanman. Hazırlanma vakti! Az zamanın kaldı!

Hemen kalktım ve jet hızıyla hazırlanmaya geçip tam zamanında yola çıkıp  müthiş bir gün geçirmiş oldum; hem yapmam gerekenleri orada yaparak hem de harika bir zaman geçirerek.

Yani esnek olmaktan bahsediyorum. Yok illa ben evde oturup çalışmaya konsantre olacağım diye inat etseydim önüme çıkan harika fırsatı ne görecek ne de kullanabilecektim. Hayat bu; karşımıza ne zaman, ne çıkaracağı hiç belli olmuyor. Önemli olan karşına çıkardıklarını tüm planlarını altüst etse de kabul edip sevgiyle karşılayıp içinde yumuşayabiliyor musun? Önemli olan durumların/olayların karşısında ne kadar esneklik gösteriyorsun?

Çünkü katı olmak yerine akışkan olmak bu hayatı hafif ve daha rahat bir yerden yaşamamızı sağlıyor.

Zihin inatçı olan. İlla bildiği yoldan gitmek istiyor. Gitmediğinde de kıyamet kopartmaya bayılıyor. Ruh ise daha dingin ve arzu ettiği şey gerçekten ihtiyacı ise karşılanacağını bilmesinin rahatlığıyla oraya giden her yola tamam. Çok daha esnek yani.  İhtiyacı olan duruma hangi yoldan giderse gitsin kabulde ve memnun halinden.

Peki sen daha çok zihinde yaşayanlardan mısın yoksa ruhunu dinleyenlerden mi?

İstediklerinde inatçı mısın yoksa ihtiyacın olanın zaten bu hayatta karşılandığını bilme halinde misin?

Esnek misin yoksa katı mı?

Sen karar ver ve hayattaki seçimlerini olmak istediğin sen doğrultusunda yap ki hayat istediğin gibi rahat ve kolay aksın.

Benden söylemesi.

Çok sevgiyle…

 

İlginizi çekebilir: Olduğu gibi sevmek: Kendinizi evrene bırakabiliyor musunuz?

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale