“Kendimi olduğum gibi kabul ettiğim zaman değişebileceğim gerçeği, tuhaf bir paradokstur.”
Carl Rogers
Sizce siz, kendini tam anlamıyla kabul etmiş bir insan mısınız yoksa kendinizi kabullenmeniz birtakım şartlara mı bağlı? Elbette ki biz bu dünyaya yerimizde saymaya gelmedik. İnsanın kendini geliştirme ve kendini daha iyi bir yere taşıma istekleri gayet yerinde istekler. Ama ya bu isteklerimiz yüzünden mutluluğumuzu, kendimizin daha iyi bir versiyonu olacağımız zamana kadar erteliyorsak?
Kendimizi sevmemiz ve kabullenmemiz daha fit, daha zengin, daha üretken olacağımız belirsiz bir zaman dilimine bağlıysa, kendimizi bir mutsuzluk girdabının içine hapsetmişiz demektir. İnsanın kendini şu an hiçbir koşula bağlı olmaksızın kabullenmesi ve kendini geliştirmeye çalışması tamamen farklı olaylardır. İnsanın kendini olduğu gibi kabullenmesi kendini geliştirmesine engel değildir. Psikolojide biz bu kabul haline “koşulsuz kendini kabul” diyoruz.
Koşulsuz kendini kabul, New York’taki enstitüsünde staj yapmaktan hep gurur duyacağım Albert Ellis tarafından geliştirilen Rasyonel (Akılcı) Duygucu Davranışçı Terapi çerçevesinde yapılandırılmış bir kavramdır. Ellis’e göre koşulsuz kendini kabul; özellik, karakter, başarı, amaç, sosyal olarak onaylanmaya ihtiyaç duymaksızın kişinin kendini kabul etmesidir (Ellis, 1973).
Kendini kabul “Kişinin, suçluluk, yetersizlik, beğenme ya da övünme duygularına kapılmadan kendini tüm yönleriyle olumlu olumsuz olarak kabul etmesi” şeklinde tanımlanır (Kılıççı, 1981). Kendini kabul bu anlamıyla, kişinin kendine saygı ve kendine güven kavramlarıyla da yakından ilişkilidir. Kendini kabul kavramı, kendine saygı ve kendine güven ile birlikte kişinin kendi benliğine karşı geliştirdiği olumlu bir tutumu ifade etmektedir. (Mangır ve Kandemir, 1993) Yani kendini kabulde kişi mükemmel olmadığının bilincindedir, kendini doğruları ve yanlışlarıyla kabullenir ancak hataları için kendini yerden yere vurmaz. Kişinin kendini koşulsuz olarak kabul etmesi başkalarına karşı da daha önyargısız ve daha toleranslı bir tavır takınmasına yol açar. Bu konuda yapılan araştırmalar kişinin kendini kabul edişiyle, başkalarını kabul etmesi arasında. 71 düzeyinde bir ilgileşim (korelasyon) katsayısı belirlenmiştir. (Sherer, 1949; Akt: Kılışçı, 1988)
Yazımızın başında da belirttiğim gibi insanın kendini geliştirme isteği son derece normal ve de güzel bir durumdur. Ama kendimizi geliştirme isteğimizin ardında yatan neden, kendimizde bir hata, bir eksiklik olduğunu düşünmemizse bu işte bir yanlışlık var demektir. Mutluluğunuz biraz da şu an olduğunuz insan ve olmak istediğiniz insan arasındaki farka bağlıdır. Eğer sizin gerçek benliğiniz ve ideal benliğiniz arasında bir uçurum varsa bu durum mutlaka mutluluğunuzu etkileyen bir faktör olacaktır. Sürekli, başka biri olmayı hayal etmek insanı mutsuz kılar. Kişinin kendini koşulsuz bir şekilde kabul etmesiyse mutluluğa yol açar.
Koşulsuz kendini kabulün önemini vurgulayan çok sayıda araştırma vardır. Örneğin, Chamberlain ve Haaga (2001 ve David ve ark (2003) koşulsuz kendini kabul sayesinde, bireylerin olumsuz yaşam olayları ile daha kolay mücadele ettiği sonucuna varmışlardır. Kendini kabulde, kendini her yönüyle, olumlu ve olumsuz nitelikleriyle kabul ederek ve kendini gerçekçi olarak keşfederek kendine güvenme ve saygı söz konusudur. Bu anlamıyla kendini gerçekçi olarak algılamak ve öyle sevmek, dahası kendisiyle barışık olma niteliği baskındır. Dahası, kendini kabul, kendini gerçekleştirme sürecinin ön koşulları niteliğindedir (Topses, 2013). Carl Rogers’ın da dediği gibi gerçek değişim kendimizi olduğumuz gibi kabul ettiğimizde başlar. Peki ya siz tam şu an, şu saniyede kendinizi olduğunuz gibi kabul etmek için ne bekliyorsunuz? Size kendinizi kabul etmenizin hiçbir şarta bağlı olmadığı günler diliyorum.
Bana rsolaker@gmail.com
Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.
Kaynaklar:
Chamberlain JM ve Haaga DAF. (2001) Unconditional self-acceptance and psychological health, J Rational-Emotive & Cogn-Behav Therapy, 19: 163-176.
David D, Schnur J ve Belloiu A. (2003) Another Search for the “Hot” Cognition: Appraisal irrational beliefs, attribution, and their relation to emotion. J Rational-Emotive & Cogn-Behav Therapy, 20:93–131.
Ellis A. (1973) Humanist psychotherapy. The rational-emotive approach. New York: The Sulian Pres, s.65.
KILIÇÇI, Y:, 1981. “Üniversite öğrencilerinin kendini kabullerini Etkileyen Bazı Değişkenler” H. Ü. Sosyal ve İdari Bilimler Fak. Psikolojik danışma ve Rehberlik Böl. Doçentlik Tezi. Ankara
Kılışçı, Y. (1988). Kendini Kabul Envanteri Genç Yetişkin (Ü) ve Ergen (L) Formları Uygulama Kılavuzu. Hacettepe Üniversitesi, Ankara.
Mangır, M ve Kandemir, F. On Yedi Yaş Grubu Gençlerin Kendini Kabul Düzeyini Etkileyen Bazı Faktörler, Aile ve Toplum Dergisi, Ankara, 3, 1993, 50-57 , pdf.
Topses, G. (2013) Psikolojik Danışma Sürecinde “Kendini Kabul” ve “Savunucu Davranış” Kavramlarının Felsefi ve , Psikolojik Boyutları. Folklor/Edebiyat, cilt:19, sayı:74, 2013/2
İlginizi çekebilir: Benlik saygınızı yükseltin: Çocukluktan kalma fikirleri geride bırakmak