Eros’un anısına: ‘Kendimizi iyileştirme yolundaki her adım, dünyayı da iyileştirir’
Bir süredir hem evimdeki hem de sokaktaki kedilerle haşır neşir biri olarak, Eros’un ölümü bir çoğumuz gibi beni de derinden etkiledi. Bu yazımda hem kendi deneyimlerime hem de Eros’un ve insanlardan zarar gören diğer hayvanların yaşadıklarına yönelik hislerimi paylaşmak istedim.
Öncelikle hepimizin ülkemizdeki sokak hayvanlarına yönelik sorumluluğu olduğuna inanıyorum. Biz insanlar, zamanında köpekleri ve kedileri kendi çıkarlarımız için evcilleştirmedik mi? Kediler haşereleri avlarken, köpekler sürüleri korudular ve av faaliyetlerinde bize yardım ettiler. Zaman içinde insana yakın yaşamaya alıştılar ve şu anda bulundukları şehir ortamı içinde bize bağımlı hale geldiler.
Sokakta avlanma vb. şansları olmadığı için, tek besin kaynakları bizim yiyecek atıklarımızın bulunduğu çöpler ve kapımızın önüne koyduğumuz mamalar. Üstelik doğanın dengesinin bozulması onları da etkiledi. Kedilerin artık daha erken ergenliğe girip, sene içinde daha fazla hamile kaldıkları söyleniyor. Ev kedileri 12-18 yıl arası yaşayabiliyorken, sokaktakiler ancak 2-3 yıl yaşayabiliyorlar. Hem temiz suya/yiyeceğe ulaşmaları zor, hem de sokakta birçok bulaşıcı hastalık mevcut.
Artık bu konuda daha fazla sorumluluk almamız gerektiğini düşünürken, son dönemdeki gelişmelere şahit olmak gerçekten de acı verici. Ben de ara ara sokaktaki hayvanları besleme sürecinde olumsuz tavırlar ve yargılayıcı bakışlarla karşılaşıyorum. Ama yine de geleceğe yönelik umutsuz değilim. Ne de olsa artık Pluto Kova çağına geçiş yaptık!
Özellikle de Eros’un ölümüne yönelik oluşan tepkiler ile bu geçişin olumlu etkilerini gözlemliyorum. Sosyal medyada hem ilgili kişilerin tutuklanması hem de genel olarak hayvan haklarının ihlaline yönelik yaptırımların artırılması adına inanılmaz bir dayanışma ortam oluştu. Kova burcu “halkın sesini” temsil eder. Sosyal medya ve internet de kova ile ilgilidir. Artık belirli otoritelerin zamanında koyduğu, fakat topluma hizmet etmeyen ve yeterince adaletli olmayan kuralların/sistemlerin değişme zamanı. Pluto Kova da bizi, sorgulanmayan toplumsal kuralların ve hiyerarşik yapıların ötesine geçen kolektif seslere kulak vermeye çağırıyor.
Tabii adalet yapısının değişmesi çözümün yalnızca bir bölümü. Sorunun kökten çözülebilmesi için kolektif bilincin de dönüşmesi gerektiğine inanıyorum. İnsanlar olarak uzun zamandır kendi çıkarlarımıza o kadar odaklıyız ki… Kendimizi doğadan ayrı, üstün varlıklar olarak görüyoruz. Yaptıklarımızın doğaya olan etkisini gözetmiyor, sorumsuzca davranıyoruz. Kendimize kurduğumuz konforlu hayat hiç bozulmasın istiyoruz.
Yakın bir zamanda, oturduğum sitede hamile bir kediyi besliyordum. Rahatça doğum yapabilmesi için bahçeye dış mekan evi dahi koymuştum. Fakat site yönetimi, kedilerin bahçeyi kirlettiği gerekçesiyle hepsini kaldırttı ve camların önüne kuş maması koymayı da yasakladı. Zamanında doğanın bir parçası olan bir alanı alıp, ağaçları kesip, koca koca evler diktiğimiz yetmezmiş gibi, ufak bir yeşil alanı bile hayvanlarla paylaşmaya tahammül edemiyoruz.
Oysa ki biz de bu dünyadaki tüm canlı varlıklarla bağlantı halindeyiz ve bu sistemin birer parçasıyız. Biz bu bencil tutumu devam ettirdikçe; küresel ısınma, pandemi, hava kirliliği vb. sonuçlarla karşı karşıya kalmaya mahkumuz. Üstelik bunların sonucunda, insan vücudunun da dengesi bozuluyor, yeni hastalıklar gelişiyor. Sanki biz görmezden geldikçe, doğa sesini daha da yükseltiyor.
Tabii ülkemiz özelinde, durumumuz pek kolay değil. Ekonomik sorunların ve gergin politik gündemin etkisiyle, birçok kişi savaş-kaç-don modunda yaşıyor. Devamlı tetikte bir sinir sistemiyle, hayatta kalma modunda yaşamak bizi “ben” odaklı, gergin, yıpranmış bireyler yapıyor. Kendimizden ve ruhumuzdan o kadar kopuk yaşıyoruz ki doğayla olan bağımızı da kaybetmiş durumdayız.
Bu sebeple gerçek değişim, belirli bir aktivist grubun çabalarıyla değil, toplumsal bilincin dönüşmesiyle gerçekleşecek. Yine Pluto Kova açısından bakarsak; Kova’nın tam karşısında bulunan Aslan burcu “ben” hakkındayken, Kova “biz” hakkındadır. Pluto Kova, odağımızı bireysel çıkarlardan alıp, topluma fayda edecek olanlara yönlendiriyor. Evet, Pluto gücü temsil eder ama Kova’da olduğunda bu güç; kontrol etmeye, faydalanmaya ve kazanmaya çalışan bir güçten ziyade, genel insanlık çıkarlarına hizmet eden bir güç haline gelecek.
Peki bireyler olarak nereden başlayabilir ve Eros’un anısını nasıl yaşatabiliriz?
Elimizdeki imkanlar doğrultusunda, hepimizin bulunabileceği çeşitli katkılar olabilir;
- Eros ve diğer canların haklarını çeşitli mecralar üzerinden aramaya devam etmek, konuyu gündemden düşürmemek.
- Evimizin önüne bir kap mama ve su koymak. Soğuk havalarda, enerjilerini koruyabilmeleri adına bu miktarları artırmak. Uygun yerlere, dış mekan evleri yerleştirmek.
- Eğer bir evcil hayvana yuva olmak istiyorsak, parayla satın almak yerine, barınaklardan ya da sokaktan sahiplenmek. Eğer kalıcı olarak sahiplenemiyorsak, belki geçici yuva olup, sahiplenmelerine aracı olmak.
- Ormanamama, Kurtaran Ev, Haytap vb. platformlara barınma, mama ve kısırlaştırma faaliyetleri için maddi destekte bulunmak.
Tabii burada elimizden gelen neyse onu yapıp, Kurban-Kurtarıcı-Zorba üçgenine düşmemek de önemli. Kendimizi tüketip, varımızı yoğumuzu devamlı olarak bir şeyleri “kurtarmaya” adamak da kutbun bir diğer ucu ve sağlıklı değil. Çok fazla kurtarıcı modunda olmak bizi bir döngüde hapsediyor ve bir süre sonra kendimizi kaçınılmaz olarak kurban ve zorba psikolojisinde buluyoruz.
Ben bu sebeple, her türlü yardım çabamda, alma-verme dengesine dikkat etmeye çalışıyorum. Evet biz insanlar olarak, dünyadan çok fazla aldık ve denge bozuldu. Fakat, bireysel olarak kendi dengemizi bulmak ve drama üçgeninin içinde kalmadan hayatın keyfini kaçırmamak da önemli.
Nitekim, global seviyedeki tüm olumsuzlukların sosyal medya aracılığıyla gözümüzün önünde olması, bir yandan toplumun tepkisini ortaya koyup, değişimi sağlayabilmek için önemliyken bir yandan da sinir sistemimizi oldukça olumsuz yönde etkiliyor. Güçlü ve dengeli bir sinir sistemine ve köklü bir bedene sahip olmak, Kova döneminde hiç olmadığı kadar önemli olacak. Yani, dünyadaki sorunlara karşı duyarlı kalalım, ama kendi enerjimizi de korumayı unutmayalım. Ne içinde yaşadığımız dünyaya ve diğer canlı varlıklara ne de kendimize karşı haksızlık edelim.
Üstelik, eğer maneviyat ya da kişisel dönüşüm yolundaysanız, siz sadece yaydığınız enerji ile bile sisteme inanılmaz bir katkıda bulunuyorsunuz. Açık bir kalp çakrası, bizi daha vicdanlı ve merhametli yapar. Yüksek bilinç seviyesi, etrafa da yayılır ve bir süre sonra çevremizdeki insanlar da değişmeye başlar. Kendimizi iyileştirme yolundaki her bir adım, dünyayı da iyileştirir.
Masum çocuk Eros ve diğer arkadaşları, ışıklar içinde uyuyun.
Size söz, dünya bir gün daha güzel bir yer olacak. Ve ben kendi adıma, kendi kapasitem doğrultusunda elimden geleni yapacağım.
*Pluto Kova ilgili bilgiler ağırlıklı olarak https://astrobutterfly.com/’dan uyarlanmıştır.
İlginizi çekebilir: İçinde ‘sessiz bir ateş’ olanlara: İçe dönüklük ve tutku