X

Erken çocuklukta cinsel gelişim

Gelişimin önemli evrelerinden biri kuşkusuz cinsel gelişimdir. Pek çok ebeveyn, çocuklardaki cinsel gelişim, bu süreci sağlıklı desteklemek, mahremiyet, kendini korumak, cinsellik hakkında çocukla iletişim kurmak gibi alanlarda uzman desteğine ihtiyaç duyar.

İlgili yazı: Çocuklarınızı daha iyi tanımanın en iyi yolu: Birebir iletişim

İnsanoğlu cinsel kimliğiyle doğar ve hayatına devam eder. Cinsel dürtüler, arzular, istekler son derece normaldir ve evrenseldir. Pek çok yetişkinin yaşadığı cinsel bozukluklarının çocukluk çağı travmalarından kaynaklandığını düşünürsek, çocukluktaki cinsel gelişimi, ebeveynleri olarak sağlıklı desteklemenin önemini kavrayabiliriz. Her bireyin biricik olmasından ötürü, çocukların geçtikleri gelişimsel evreler de kişiye göre değişiklik göstermektedir.

Eğer çocuğunuzun; çıplak dolaşmaktan hoşlandığını, cinsel organıyla oynadığını, ayna karşısında soyunup kendini seyrettiğini, başkasıyla öpüşme davranışını sıklıkla yaptığını, kendi kendini uyardığını (mastürbasyon), diğer kişilerin bedenlerine ilgi duyduğunu ve onları ellemeye çalıştığını, sürekli çıplak olma arzusu olduğunu, yazılı ve görsel basında cinsellikle ilgili resimlere ve sahnelere ilgi duyduğunu, oyunlarında sürekli dokunma, öpme teması olduğunu, sıkça cinsellik ve cinsel kimlikle ilgili sorular sorduğunu fark ediyorsanız çocuğunuzun cinsel keşif süreci başlamış demektir.

Çocukların cinselliğe olan ilgisi ve merakı genelde 2- 3 yaş civarında başlar ve ilkokul yaşlarında söner. Okul çağında merakın yerini akademik hayat, arkadaşlar, sosyal çevre ve etkinlikler alır. Cinsel keşif ve merak, ergenliğe kadar bastırılır.

Freud’a göre cinsel gelişimin çeşitli aşamaları mevcuttur. Bu aşamalar; oral, anal, fallik, gizil ve genital dönemdir.

Oral dönemde (0-1 yaş): Haz bölgesi ağızdır. Emme, içine alma, ısırma görülür.

Anal dönemde (1-3 yaş): Haz dışkılama bölgesinde yoğunlaşır.

Fallik dönemde (4-6 yaş): İlgi ve haz cinsel organdadır.

Gizil dönemde(7 yaş- ergenlik): Okul, toplumsal hayat cinselliğin yerini alır. Çocuk cinsel meraklarını unutur.

Genital dönem (Ergenlik ve sonrası): Ergenlik dönemine tekabül eder. Cinsellik haz almanın yanı sıra, üreme amacına yönelik bir hale de gelir.

Okul öncesi dönemde çocuğun, karşı cinsten ebeveynine duyduğu bir ilgi söz konusudur

Okul öncesi dönemde çocuğun, karşı cinsten ebeveynine duyduğu bir ilgi söz konusudur. Oedipus Kompleksi, erkek çocuğun annesine karşı bir istek duyması ve babasını rakip olarak algılaması demektir. Bu dönemde cinsiyetini keşfeden çocuk, bir yandan babasına hayranlık duyar, öte yandan annesine karşı hissettiği duyguları anlayabileceği endişesiyle babasından korkar. Elektra Kompleksi ise kız çocukların babalarına karşı ilgi duyması ve annelerini rakip olarak görmeleri durumudur. Freud’a göre çocuklar, artık kendileri için rakip olan anne ve baba modelleriyle kurdukları özdeşimle onlar gibi olmayı deneyerek bu çatışmayı çözümlemeye çalışırlar. Böylece çocukların kendi cinsel kimliklerini oluşturmaya dair ilk adımlar atılmış olur. Bu süreçler gelişimin son derece sağlıklı ve normal basamaklarıdır.

Cinsel keşif genelde nasıl başlar?

  • Çocuk rastlantısal ve doğal olarak haz aldığını keşfeder.
  • Çocuğun izlediği, şahit olduğu veya işittiği bir durum sonucu uyarılma.
  • Genital bölgenin iyi temizlenmemesi veya diğer sebepler neticesinde oluşan kaşıntı.
  • Emme döneminde doyuma ulaşamamış ya da emzik verilmemiş çocuklarda uyarılma eksikliğini, kendi kendini uyararak doyurmaya çalışma.
  • Yeni bir kardeşin doğumu veya aile içinde tedirgin, mutsuz eden, kaygı veren durumlar yaşanması.
  • Uyarılma (Cinsel bölgeye krem sürülmesiyle, oyunla…vs.).
  • Çocuğun kendi duygu durumunu düzenleme ve kendisini sakinleştirme çabası.
  • Bebeklik döneminde bebeğin çok uzun süre yalnız başına bırakılması, ihmali, istismarı.
  • Huzursuz bir aile ortamı.
  • Çocuğun uzun süre dar, karanlık, gizli yerlerde tek başına bırakılması.

Ebeveynler nasıl davranmalı?

  • Çocuğunuza sorduğu kadarını anlatın. Yanıtını bilmediğiniz sorulara ‘Bunun nasıl açıklanacağını bilmiyorum, araştırıp seni bilgilendireceğim.’ diyebilirsiniz. Eğer çocuğunuza yanıt vermeyip, onu geçiştirirseniz, cevabı alternatif kaynaklarda arayacaktır.
  • Çocuğunuzla yatağınızı ayırmanız ve sınır koymanız önemlidir.
  • Çocuğunuzu odasına girerken, geldiğinizi belli etmeniz önemlidir. Çocuğunuzun da ebeveyninin odasına girerken bu odanın özel ve mahrem bir alan olduğunu bilmesi ve kapıyı çalmayı öğrenmesi önemlidir.
  • Çocuğunuza karşı dürüst olmak önemlidir. Dünyaya gelişi ve varoluşla ilgili sorularına ‘Seni leylek getirdi.’ hikayesine başvurmaktansa, yaşına uygun, gerçekçi açıklamalar yapmak gerekir.
  • Cinsel gelişimle ilgili çocukları ürkütmemek önemlidir.
  • Ebeveyn olarak cinsellikle ilgili ön yargıları ortadan kaldırmak, insanların cinselliğiyle, dürtüleriyle doğan canlılar olduğunu içselleştirmek etkilidir.
  • Çocuğa verilen mesajlar tutarlı olmalıdır. ‘Bedenin sana özel.’ dediğimiz çocuğun, herkesin önünde üstünü değiştirmek uygun değildir.
  • Çocuğu rencide etmekten, ayıplamaktan ve yargılamaktan kaçınılmalıdır. Öte yandan konu hakkında espri yapmak, gülmek, süreci herkese anlatmak da zedeleyicidir.
  • Çocuğun mastürbatif davranışları mevcutsa ne zaman, ne sıklıkla bu davranışın ortaya çıktığını araştırmak önemlidir.
  • Çocuğa bedeninin özel bölgelerini ve isimlerini öğretmek önemlidir.
  • Aile kendi mahrem alanına ve çocuğun özel alanına özen göstermelidir. Özellikle 3 yaştan sonra aynı anda tuvalete girme, birlikte duş alma gibi düzenler gözden geçirilmelidir.
  • Vücudumuzun çok özel ve yalnızca birincil bakım veren kişi tarafından görülebilecek bir yer olduğu çocuğa öğretilmelidir. ‘Şimdi ben senin tuvaletini temizlemene yardımcı oluyorum. İlerde bunu kendin yapmaya başladığında özel bölgelerini ben de görmeyeceğim.’ gibi bir açıklama yapılabilir.
  • Ailenin ilgi ve şefkatini çocuğa hissettirmesi oldukça önemlidir.
  • Çocuğun mastürbatif davranışı mevcutsa davranışın altında yatan sebebin ne olduğu, davranışın muhtemel işlevi gözden geçirilmelidir.
  • Kimi zaman çocuklar mastürbasyonu bir regülasyon tekniği (kendini yatıştırmak) olarak kullanmaktadır. Bu gibi durumlarda cinselliğe atıfta bulunmadan çocuklara kendilerini rahatlatma ve sakinleştirme teknikleri öğretilebilir.
  • Çocuklara iyi ve kötü dokunuş öğretilmelidir. Lakin bu korku kültürüyle yapılmamalıdır.
Çocuğa iyi ve kötü davranış öğretilmeli; ancak bu korku kültürüyle öğretilmemelidir.
  • Çocuğa ‘Sevgilim’, ‘Aşkım’ gibi ifadelerden kaçınmak önemlidir.
  • Çocuğunuzun erkenden uyarılmasına neden olacak davranışlardan kaçınmak önemlidir. (Örneğin; Çocuğun yanında sık sık çıplak dolaşmak, topluluk ortasında onu soymak, cinselliği onun yanında konuşmak, duşa 3-4 yaştan sonra hala beraber giriyor olmak, TV’ye ve görsellere sınırsız erişim…vs.)
  • Çocuğun mastürbatif davranışı mevcutsa çocuğu uyararak bölmek ve durdurmak uygun değildir. Bu davranışı yapmanın normal olduğu, ama bunu herkesin ortasında yapmanın uygun olmadığı bilgisi çocukla paylaşılmalıdır. Davranış yasak haline gelmediği, sürekli gündeme getirilmediği ve çocuk etiketlenmediği takdirde sönecektir.
  • Çocukların keşif amaçlı oynadığı oyunları yasaklamak yerine, onları sıkı bir takibe almakta fayda vardır.
  • Cinselliği, ayıp, günah, yanlış bir şey olarak öğrenen çocuklar bu duyguyu bastıracaklardır. Bu da uzun vadede onlarda duygusal yara ve davranış bozukluklarının oluşmasına neden olabilecektir.
  • Kendini sürekli bastıran çocuğun, uzun dönemde cinsel bozukluk yaşama olasılığı, diğer çocuklardan daha yüksektir. Ebeveynler bu bilinçle söylemlerine ve davranışlarına özen göstermelidirler.

Ne zaman destek alınmalı?

Eğer cinsel keşifle ilgili süreçler çocuğunuzun işlevselliğini olumsuz etkiliyorsa, öğrenmesi, sosyalleşmesi, oyun kurmasında sorunlar beliriyorsa, davranışın sıklığı artıyorsa, davranış çocuğa fiziksel ve ruhsal zarar veriyorsa, aile nasıl bir tutum sergilemesi gerektiğini bilmiyorsa mutlaka uzman desteği alınmalıdır.

Kaynakça

Atay, M. (2009). Erken Çocukluk Döneminde Gelişim. Ankara: Kök Yayıncılık.

Öztürk, O. (1994). Ruh Sağlığı ve Bozuklukları. Ankara: Hekimler Yayın Birliği.

Pernoud, L. (1987). Çocuğun Cinsel Eğitimi. İstanbul: E Yayınları.

Yavuzer, H., & Aydoğmuş, K. (1990). Ana-Baba Okulu. İstanbul: Remzi Kitabevi.

Yavuzer, H. (1999),Çocuk Psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi.

Yörükoğlu, A. (2006). Çocuk Ruh Sağlığı. İstanbul: Özgür Yayınları.

Uzman Klinik Psikolog İrem Alişanoğlu Polat: Uzman Klinik Psikolog İrem Alişanoğlu Polat, İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji & Uluslararası İlişkiler bölümlerinden çift ana dal dereceleriyle mezun olmuştur. İngiltere’de University of Westminser’da Örgütsel Psikoloji alanında yüksek lisansını tamamlamıştır ve akabinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Klinik Psikoloji (çift ve aile terapisi alt dalı) programında ikinci yüksek lisans programından mezun olmuştur. Çocuklarla, gençlerle, yetişkinlerle, ailelerle ve çiftlerle psikoterapi yapmaktadır. Çalışmalarında; sistemik, EMDR, şema, bilişsel davranışçı terapi, oyun terapisi, çözüm odaklı terapi yöntemlerini kullanmaktadır.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale