X

Erkekler ne söyler, kadınlar ne anlar: Bilinçaltınızdaki telkinleri keşfedin

Pek çok film farkındalık sağlamakta… Ancak; önemli olan fark ettiklerimizi değiştirebilmekte…

Geçen akşam ‘’Erkekler ne söyler, kadınlar ne anlar?’’ filmini çok fazla derinliği olmasın, sabun köpüğü kıvamında olsun diye izlemeyi seçtim. İlk sahnede neredeyse aydınlanacaktım. Hiç de sabun köpüğü kıvamında değilmiş.

Film, bilinçaltımıza hipnozları nasıl aldığımıza dair harika bir örnek. İzlediğiniz bölüm açılış sahnesi. Filmin tamamını anlatmayacağım, izlemenizi önerebilirim. Dikkatinizi çekmek istediğim asıl konu; bilinçaltımıza inanç kalıplarını, yani hipnozları nasıl alıyoruz? Bu sahne çok basit ve yalın bir şekilde anlatıyor konuyu.

Bilinçaltımız 7/24 kayıtta… Bizi hayatta yaşatmak ve korumakla görevli bir mekanizma o. Hiçbir fikrimizin, deneyimimizin olmadığı, yani bilmediğimiz konularda aldığımız telkinler ve yaşadığımız duygu yükü fazla deneyimler, tüm hayatımıza damgasını vuruyor. Ve en temel kayıtlar; anne karnından itibaren yedi yaşına kadar olan çok hassas dönemde oluşuyor. Sonraki deneyimler ve telkinler daha çok pekiştirme niteliğinde.

Peki hipnoz nedir? Pek çok açıklaması vardır elbette. Ben sadece “sorgulamadan kabul ettiğimiz her türlü fikir, inanç, önerme” olarak belirtmek isterim. Yaşamın tamamında hipnozdayız aslında…

Ancak, farkındalıkla, bilinçle hipnozdan uyanabilir, çıkabiliriz. Peki en güçlü hipnozlar nedir?

Duyguyu ve korkuyu yoğun yaşarken aldığımız telkinlerdir.

  • Duygu yoğun yaşanırken bize söyleneni sorgulamadan otomatik kayıt ediyoruz.
  • Bu kayıtla bir bilgisayar gibi programlanıyoruz; tüm hayatımız, ilişkilerimiz buna göre şekilleniyor.

Müslüm filminde Müslüm Baba’nın kendi babası gibi bir baba olmaktan korktuğu için çocuğunun olmaması da buna örnek olabilir. Bruce Willis’in defalarca izlediğim Kid (Çocuk) filmi de çocukken yaşadıklarımızın hayatımıza etkisini harika anlatır. Ve bu etkiyi ortadan kaldırmanın yolunu REGRESYON olarak gösterir. 

İşte kişisel gelişim bir manada, hipnozları fark edip geçmişin kayıtlarındaki duygu yüklerini serbest bırakarak dönüşebilmektir. İnsanı bazen bir film, bazen bir kitap uyandırır. Dönüştürmesi de kişinin kendisine kalır. Bu aşamada destek almanın ayıp olmadığı, zayıflık, güçsüzlük sayılmadığı bir toplum ve birey bilincinin oluşması sağlıklı olandır. Ve dilerim bu kolayca algılanır. 

Anneler, babalar; çocuklarınız duygu yoğunluğu içerisindeyken izin verin duygularını ifade etsinler. Verilen telkinler yaşamı şekillendiren güçlü izler bırakabiliyor.

Hande Akın: 5 Şubat 1977 İstanbul doğumluyum. Şişli Terakki Lisesi’nde okudum. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV Sinema Bölümü’nden mezun oldum. 15 yıl reklam sektöründe prodüksiyon ve müşteri ilişkileri yöneticilikleri yaptım. 28 yaşlarında başlayan sorgulama, kendimi keşfetme, tanıma, anlama maceramda 33. yaşım milat oldu. Reklamcılıkla vedalaştım. Aldığım ve almakta olduğum sayısını artık hatırlamadığım pek çok eğitim, seminer oldu. Kişisel gelişim alanında yaşam koçluğu yapmaya başladım yıl 2010... “Ben zamanı”nın kurucusuyum, Bu slogandan hareketle; EFT (Duygulardan Özgürleşme Tekniği), REGRESYON, Ezoterik şifa teknikleriyle harmanladığım kalbimin rehberliğinde özgün bireysel seanslarımın yanı sıra kişisel gelişime dair eğitimler, seminerler veriyorum. Kadın Olmak ve AŞK’a gel özellikle dişil enerji üzerine çalıştığım workshoplarım. İlham veren, motive eden, umudu yeniden yeşerten kitlelere özel konuşmalar yapıyorum. Kitabım “Kadın Olmak” 2014’te çıktı. 2015 ve 2016 yıllarında televizyon programı hazırlayıp, sundum. Akışta kalma deyimini içselleştirerek yapabildiğimce teslimiyetle gelişmek ve geliştirmek bana keyif veriyor. Birbirimizden öğrenerek, birbirimize destek vererek geliştiğimize, hepimizin birbirinden ilham aldığına ve her bireyin kendini şifalandırabileceğine inanıyorum.
İlgili Makale