X

Erkekler duygularını aktarmakta neden zorlanıyorlar?

Yetişkinlerin romantik ilişkilerinde iki tarafın da duygularını yönetme şekilleri çok büyük farklar gösterebiliyorlar. Duygularını dışa yansıtan bir taraf ile içe yansıtan diğer taraf bir arada olduğunda bağ kurmakta ve etkili iletişim kurmakta hayli zorlanabiliyorlar. İhtiyaçlar ve farklı duygusal düzenleme stratejileri partnerlerin birbirlerinin psikolojik hayatta kalma yeteneklerini yanlış yorumlamalarına ve bunları kişisel saldırılar veya terk edişler olarak algılamalarına sebep olabiliyor. Özellikle partnerlerden bir veya ikisi de duygularını açığa vurmakta zorlanıyorsa, bu iletişim ayrımı daha da artıyor.

Aleksitimiyi anlamak

Dilimize aleksitimi (duygu körlüğü) olarak aktarılmış olan bu kelime temel olarak duygular için kelime olmaması anlamına geliyor. Yani temel olarak duygularını anlamakta, işlemekte ve tanımlamakta zorlanan bireyleri tarif ediyor. Aleksitimi duygusal acılara karşı geçici ancak güçlü bir savunma hattı olarak kullanılıyor ve kişinin duyduğu rahatsızlığı baskılaması, deneyimi bilinçli olarak geri itmesi olarak görülüyor. Normal duygusal işlevler stres ve tehdit kaynağı ortadan kalktığında devam ediyorlar veya kişi daha sofistike başa çıkma yöntemleri bulduğunda normale dönüyorlar.

Aleksitimi romantik ilişkilerde güvensiz bağlanma tarzlarına sebep olabilir ve çocukken aleksitimi geliştiren bireylerin reddedici, duygusal olarak mevcut olmayan veya çelişkili olma ihtimalleri var.

Aleksitimi farklı bireylerde çok farklı belirtiler gösterebilir. En yaygın işaretçileri şöyle:

  • Genel olarak duyguları düzenlemekte zorlanma
  • Yakın ilişkilerde uyarım problemleri ve duygusal regülasyon
  • Mesafe koyma ve iletişim kesme taktikleri
  • Kendi değer ve görüşlerine bağlı kalmakta zorlanma
  • Otonomi konusunda artan bir istek
  • Duygusal yakınlıktan korkmak
  • Duygularını kendine veya başka insanlara açmakta zorlanma
  • Duygusal ifadelerin önlenmeleri
  • İç hayal gücü yoksunluğu
  • Sosyal ortamlarda rahatsızlık duymak
  • Kronik olarak negatif ruh hali
  • Empati için sınırlı kapasite

Normatif erkek aleksitimisi

Araştırmalara göre aleksitimi erkeklerde kadınlardan daha sık görülüyor.

2001 yılındaki bir araştırmaya göre erkeklerin iki yaş civarında kızlara göre sözlü olarak daha az ifade edici oldukları görülüyor. Belki de sosyalleşmeden dolayı dört yaşındaki erkek çocukların yüz ifadeleri yaşıtları kızlara göre daha az belirgin. Erkeklerin okul, aile ve arkadaş gruplarındaki yaşıtları ve diğer erkekler maskülinite kurallarını dayatıyor olabilirler ve bunlara uymayan çocuklara zorbalık uyguluyor olabilirler. Yeterince maskülen olmama korkusu ise duygusallığın bastırılmasına sebep olabilir.

Daha geleneksel ve katı cinsiyet rolleri beklentileri olan ailelerde erkek çocukların duygularını açmaları pek istenmezken, kız çocuklarından ise tam tersi talep ediliyor. Direkt bir ilişkisel travmadan köken almasa da erkek cinsiyet rolü sosyalizasyonunda erkeklerin duygularını ve hislerini baskılamaları, reddetmeleri isteniyor. Özellikle zayıflıklar, pasiflikler ve hassasiyetler konusunda bu geçerlidir. Bu ise ciddi bir duygusal huzursuzluk yaratıyor ve erkek çocukların duygularını yapıcı bir şekilde tanımlama, etiketleme ve ifade etme yeteneklerini onlardan alıyor.

Aleksitiminin belirti vermeyen türleri de erkeklerde daha yaygın. Bu her ne kadar normal olmasa da normalize edilmiş durumda çünkü maskülinite duyguların bastırılmasını talep ediyor. Bu bastırılmış duygular sonrasında kendilerini kızgınlık ve sinir olarak ortaya koyuyorlar ve bu da agresyonun geleneksel maskülinite çerçevesinde neden kutsanan bir ifade tarzı olduğunu gösteriyor.

Bireyselcilik ve duyguları bastırma sonucunda erkeklerin duygularını yönetmek için ilişkiyi kesme stratejisini neden kullandıkları ortaya çıkıyor. Bağ kurma söz konusu olduğunda erkeklerin kaçıngan bağlanma konusunda kadınlardan daha yüksek değerlere sahip oldukları görülüyor çünkü zayıf ve erkeksi olmayan görünümden kaçınmak için bağ kurma kabiliyetlerine engel oluyorlar.

Çiftler üzerindeki etkileri

Romantik ilişkilerde aleksitimi pek çok zorluk yaratabilir ve bunlar özellikle de katı cinsiyet rollerinin beklendiği noktalarda artış gösterebilirler. Bir partnerin sahip olduğu önemli duyguları partneri üzerinden regüle etme gereksinimi aleksitimisi olan birey için çok fazla veya tehdit edici hissettirebilir. Aleksitimi sahibi olan partner duygularını tanımlamak, ifade etmek ve ayrımlamakta zorlanabilir ancak genellikle duygularını düşünmek genelde o kadar ezici bir his olur ki duygusal ve ilişkisel bir bağlantı koparmayı gerektirir.

Aleksitimisi olan partner otoregülasyona eğilimli olur ve duygularını başkalarını bu işe dahil etmeden yönetir. Aynı zamanda duygusal olarak çok daha ifade edici olan ve ortak bir regülasyona ihtiyaç duyan partnerine karşı empati göstermekte zorlanabilir. Bu nedenle bu kişinin partneri kendini terk edilmiş hissedebilir ve bu da anksiyete, reddedilme korkusu ve terk edilme ile sonuçlanabilir.

Aleksitiminin fiziksel bağlılık ile negatif korelasyonu olduğu görülmüştür ve ayrıca ilişkinin kalitesi ve tatmin hissi ile de ters ilişkilidir. Partnerlerden bir veya ikisinden tanımlanmamış aleksitimi varsa, çiftler güvende, doğrulanmış, duyulmuş, görülmüş hissetmekte zorlanabilirler ve aynı zamanda bir amaç, korunma ve bağlanma hissi oluşturmakta da sorun yaşarlar. Duygusal ifadeler, iletişim, bağlantı ve regülasyon konusunda yaşanan problemler çiftlerin bir çift olarak işlev göstermelerine doğrudan bir tehdittir.

Duygular biyolojik komutlardır ve hayatta kalmak için gereklidirler. Duygusal farkındalık ve duygusal zeka, yaşamın ilerleyen dönemlerinde bile öğrenilebilen evrimsel bir stratejidir. Katı maskülinitenin talep ettiği sınırlı ifade edişleri parçalamak üzerine çalışmak erkeklerin kendi duygularını tam anlamıyla yaşamalarına yardımcı olacaktır. Erkeklerin de görülmeye, duygularının doğrulanmasına ve bu esnada maskülenliklerinin sorgulanmadan kalmasına ihtiyaçları vardır.

Bu süreçte bireysel terapiler fayda gösterebilirler ve erkeklerin daha güçlü iletişimciler olmaları için duygusal yönetim yetenekleri kazanmalarına yardımcı olabilirler. Çift terapisi ile partnerleri yakınlaştırabilir ve ortak hedefleri ile tekrar hizaya gelmelerine destek sağlayabilir. Karşılıklı olarak anlayış geliştirmek ve birbirinin ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetkin hale gelmek, çiftlerin kendilerini koruma davranışlarına son vererek gerçek bir bağ kurmalarını destekler.

Kaynak: psychologytoday

İlginizi çekebilir: Bazı erkekler neden bekar kalmayı tercih ediyorlar?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Şehrin hızına kendi ritminizde ayak uydurun: Honda HR-V e:HEV ile hayalleri ileri sürün

Şehir yaşantısı, sürekli bir hareket ve değişim içerisinde. Hızlı bir iş günü, yetişmesi gereken işler ve yetişilmesi gereken yerler… Tüm bu dinamik yapı, şehrin temposunu şüphesiz ki daha da yükseltiyor. Sabahın ilk ışıklarından gecenin karanlığına kadar her şey, şehrin hızlı akışıyla birlikte hareket ederken, bu tempoya uyum sağlamak için çaba harcamak şart. Güzel haber; Honda HR-V e:HEV, tam da bu uyumu yakalamak isteyenler için tasarlandı. Şehrin dinamik yapısını anlayan, hıza ayak uyduran ve her anınıza eşlik eden bir yol arkadaşı ile şehir hayatının keyfini sürebilir, konforlu yolculuklara çıkabilirsiniz.



Honda HR-V e:HEV, priz şarjına ihtiyaç duymayan hibrit sistemiyle, geniş ve konforlu iç mekan tasarımıyla, katlanma esnekliği sunan ‘Sihirli Koltuklar’ıyla, uzatılmış garanti seçeneğiyle ve yolculuklarınızı çok daha konforlu hale getirecek son teknoloji özellikleriyle şehir hayatında ihtiyaçlarınıza mükemmel bir uyum sağlıyor. Hayallerinize doğru keşif dolu yolculuklara hazırsanız işte karşınızda HR-V e:HEV:

Şehrin en güvenli yolculukları için: Honda SENSING

Şehir hayatı, şüphesiz ki bir anda değişen yol koşulları ve beklenmedik sürprizlerle dolu. Dolayısıyla hem kendinizi hem de sevdiklerinizi koruyabilmek için güvenlik, sürüş deneyimlerinizin merkezinde yer almalı, özellikle de modern şehir yaşamında dikkat dağıtıcı pek çok unsur varken. Güzel haber, Honda SENSING teknolojisi sayesinde güvenlik standartlarını en üst düzeyde sağlayan konforlu ve huzurlu yolculuklar mümkün.

Kameralar, radar ve sensörlerin kombinasyonunu kullanan Honda SENSING teknolojisi, yolu izleyerek tehlikelerden korunmanıza yardımcı olup güvenli bir sürüş sağlıyor. Otomatik Dur/Kalk Özelliğine Sahip Uyarlanabilir Hız Sabitleyici, Şerit Koruma Destek Sistemi, Çarpışma Hafifletici Fren Sistemi ve daha pek çok ek güvenlik özelliği ile tüm yolculuklarınızda hiç olmadığınız kadar güvende hissedebilirsiniz.

Optimum performans için: e: HEV Teknolojisi

Şehrin dinamik yaşam tarzına ayak uydurmanın bir başka koşulu da performans ve tabii ki insana olduğu kadar çevreye de duyarlı bir sürüş deneyimi. En zorlu yol koşullarına bile uyum sağlayan Econ, Normal ve Spor sürüş modlarının yanı sıra benzin ve elektriğin gücünü birleştiren akıllı hibrit teknolojisi ile HR-V e:HEVperformans ve tabii ki insana olduğu kadar çevreye de duyarlı bir sürüş deneyimi. En zorlu yol koşullarına bile uyum sağlayan Econ, Normal ve Spor sürüş modlarının yanı sıra benzin ve elektriğin gücünü birleştiren akıllı hibrit teknolojisi ile yakıt tasarrufu sağlıyor hem de verimliliği en üst düzeye çıkarıyor.

Üstelik Üretken Frenleme teknolojisi sayesinde HR-V e:HEV, frenleme yoluyla açığa çıkan elektrik enerjisini geri kazanarak yol boyunca aracınızı şarj ediyor. Böylece manuel olarak şarj etmenize hiç gerek kalmıyor. Şehrin yoğun ve hızlı temposunda bir de aracınızı şarj etmek için priz başında bekleyip zaman kaybetmenize hiç gerek yok. Zaman tasarrufu da enerji tasarrufu da Honda HR-V e:HEV için çok önemli. Akıllı hibrit teknolojisi ile onun neden en iyi yol arkadaşı olduğunu bir kez daha anlayacaksınız.



Hayallere uzanan konforlu yollar için: İleri teknoloji ve fonksiyonel donanım

Kabul edelim modern şehir hayatı, sadece hıza, güce ve verimliliğe değil; konfora da ihtiyaç duyuyor. Çünkü pek çoğumuz için hayallerimize doğru yol almanın en keyifli yolu, rahatımızı düşünen, konforumuzu olabildiğince artıran pratiklerden geçiyor. Şehirdeki tüm yolları en eğlenceli sürüş deneyimleriyle buluşturan HR-V e:HEV, neyse ki bizi bizden daha çok düşünüyor ve benzersiz özellikleri sayesinde konforu, teknolojiyle buluşturarak şehrin dinamik temposunda huzurlu ve rahat yolculuklar vadediyor.

Siz de yolculuklarınızın bu denli özenli olmasını istiyorsanız, premium ses sistemiyle, ısıtmalı ön koltukları ve direksiyonuyla, anahtarsız giriş ve çalıştırma teknolojisiyle, otomatik bagaj kapağı ve daha pek çok gelişmiş donanım özelliğiyle her yolunuzu hayallerinizi süsleyecek kadar güzelleştirebilirsiniz.

Dahası, HR-V e:HEV’in en dikkat çekici özelliklerinden biri olan Sihirli Koltuklar, yukarı veya zemine doğru katlanma esnekliği sunarak geniş bir iç mekan kullanımına sahip olmanızı da sağlıyor. Böylece hem işlevsellik hem de konfor açısından yol deneyimi daha da kusursuz bir hal alıyor. Mükemmel yolculuklar için sabırsızlanıyorsanız HR-V e:HEV ile hemen tıklayıp tanışmalısınız.

Honda HR-V e:HEV ile her yolculuğunuzu ayrı bir keyfe dönüştürebilir, şehirde hayallerinizi daha da ileriye sürerken konforunuzdan ödün vermeden güvenle yol alabilirsiniz. Ayrıca, sürüş keyfiniz uzun yıllar boyunca güvence altında kalsın diye Honda 6 yıl garantiHonda HR-V e:HEV ile her yolculuğunuzu ayrı bir keyfe dönüştürebilir, şehirde hayallerinizi daha da ileriye sürerken konforunuzdan ödün vermeden güvenle yol alabilirsiniz. Ayrıca, sürüş keyfiniz uzun yıllar boyunca güvence altında kalsın diye Honda 6 yıl

*Bu yazı Honda katkılarıyla hazırlanmıştır.



Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi, Mayo Clinic ile iş birliğine imza attı

Günümüzde kendimize iyi bakmanın ve sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemek için doğru alışkanlıkları edinmenin önemi her zamankinden daha fazla. Bu bağlamda dengeli beslenme, düzenli egzersiz, stres yönetimi gibi bütüncül sağlığı iyileştirmeye yönelik atılan bireysel adımların yanı sıra sağlık sektöründeki gelişmeler de kritik bir rol sahibi.



Sağlık alanındaki teknolojik gelişmeler tüm hızıyla artmaya devam ederken bu alanda yapılan iş birlikleri de sağlık sektörünü daha da ileriye taşımaya yardımcı oluyor. Dünyanın en prestijli sağlık kurumlarından biri olan Mayo Clinic ile Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi’nin güçlerini birleştirmesi de sağlık sektöründe yaşanan en önemli gelişmelerden biri. Bu güçlü iş birliği, daha etkin sağlık uygulamalarının yanı sıra hizmet, eğitim ve akademi alanlarında da verimli çalışma ortamları sunmayı amaçlıyor.

18 Eylül 2024 tarihinde Amerikan Hastanesi’nde gerçekleştirilen iş birliği duyuru toplantısına Koç Healthcare (Vehbi Koç Vakfı Sağlık Kuruluşları) CEO’su Dr. Erhan Bulutcu, Uluslararası Kurumsal İlişkiler Yönetici Medikal Direktörü Prof. Dr. Sergin Akpek ve Mayo Clinic Avrupa, Orta Doğu, Hindistan ve Afrika Bölgesi Yönetici Medikal Direktörü Dr. Mohamad Bydon katılım gösterdi.

Koç Healthcare CEO’su Dr. Bulutcu yaptığı konuşmada, “Geleceğin sağlık ekosisteminde yer alabilmek için teknoloji ve endüstri şirketleri, üniversiteler, hastaneler ve sigorta şirketleriyle işbirliği yapmak çok önemlidir. Mayo Clinic’in geçmişteki başarılarının yanı sıra geleceğin tıbbi uygulamaları üzerine hayata geçirdikleri tanı ve tedavideki öncü çalışmaları bizde iş birliği heyecanı uyandırdı. Bu yüzden Amerika dışında sayılı üyesi olan Mayo Clinic Care Network’e katılma kararı verdik. Kapsamlı bir değerlendirme sürecinden geçildi, onların bizi, bizim de Mayo Clinic’i seçmemizde ortak yan, geleceğin sağlık ekosisteminde vizyon birlikteliğimizin olması ve geçmişteki başarılarımızı kanıta dayalı olarak sunmamızdır.” diyerek bu iş birliğinin önemini bir kez daha vurguladı.

Öte yandan, Uluslararası Kurumsal İlişkiler Yönetici Medikal Direktörü Prof. Dr. Sergin Akpek de şu açıklamayı yaptı: “Amerikan Hastanesi olarak yüz yılı aşkın bir süredir bu coğrafyanın insanlarına kesintisiz sağlık hizmeti sunmanın gururunu yaşıyoruz. Koç Healthcare’e eklenen diğer hastanelerimize aktardığımız tecrübe ve kurum kültürümüzle dokunduğumuz hasta sayısını son yıllarda önemli miktarda artırmış bulunuyoruz. Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin devreye girmesiyle eğitim ve araştırma alanında da fark yaratmaya başladık. Hiç kuşkusuz bu ilerlemelerin arkasında kurumumuzun uzun yıllardır uluslararası iş birliklerine verdiği önemin rolü de büyüktür. Mayo Clinic gibi sağlık alanında tartışmasız bir dünya markasıyla bugün başlattığımız iş birliği Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi’ni hizmet, eğitim ve araştırma alanında daha da ileri noktalara taşıyacaktır.”

Mayo Clinic Avrupa, Orta Doğu, Hindistan ve Afrika Bölgesi Yönetici Medikal Direktörü Dr. Mohamad Bydon ise “Mayo Clinic olarak Koç Healthcare markası bünyesinde yer alan Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi’ni Mayo Clinic Care Network’e dahil etmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Bu süreçte iki kurumla aramızdaki kültürel uyum son derece iyiydi. Hasta bakımı konusunda bölgedeki en kaliteli hizmeti sunmayı hedeflediğimiz bu işbirliğimizin hayata geçmesini heyecanla bekliyoruz.” sözleriyle düşüncelerini paylaştı.



Mayo Clinic Care Network üyeliği sayesinde Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi uzmanları, Mayo Clinic’in AskMayoExpert, Multidisipliner Kanser Konseyi, tıbbi ve idari danışmanlıkların yanı sıra, Koç Üniversitesi Hastanesi ile eğitim ve araştırma alanında da iş birliği yaparak klinik araştırma projelerini hayata geçirmeyi planlıyor. Mayo Clinic Care Network, Amerika ve dünyada özenle seçtiği sağlık kuruluşlarıyla kendisinin lider olduğu tıp bilgisi, danışmanlık, araştırma ve geliştirmedeki deneyimleri ve her türlü uzmanlık alanında iş birliği sağlayarak etkin bir sağlık ekosistemi yaratmaya devam ediyor.

Amerikan Hastanesi, Koç Üniversitesi Hastanesi ve Mayo Clinic Care Network bünyesinde yer alan diğer üyeler birbirinden bağımsız olarak iş birliklerini sürdürürken 2011 yılında kurulan Mayo Clinic Care Network, ABD genelinde ve Asya, Hindistan, Meksika ve Orta Doğu’da 45’ten fazla üye organizasyonu da içinde barındırıyor.

Amerikan ve Koç Üniversitesi Hastaneleri, Mayo Clinic Care Network’ün Avrupa’daki ilk üyesi olarak sağlık sektöründe önemli bir dönüşüme öncülük ediyor. Bu başarılı iş birliği sadece bugünün değil, yarının sağlık dünyasına da önemli katkılar sunarak daha sağlıklı bir geleceğe doğru büyük bir adım atıyor.

*Bu yazı, Amerikan Hastanesi katkılarıyla hazırlanmıştır.





“Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” için başvurular başladı

İnsanlığın varoluşundan bu yana kadınlar, toplumda pek çok ilham veren, güçlü roller üstlendi. Her ne kadar toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların mücadelesini her dönemde zorlaştırmış olsa da; günümüzde kadınlar iş hayatından siyasete, eğitimden medyaya toplumun pek çok alanında yer almaya, seslerini duyurmaya ve görünürlüklerini güçlendirmeye devam ediyorlar. Artık başarılı kadın hikayelerinin pek çok örneği var; özellikle de girişimcilik sektöründe.



Kadınlar girişimcilik dünyasına isimlerini altın harflerle yazdırmaya ve pek çok farklı sektörde muhteşem izlere imza atmaya devam ettikçe, kadın girişimcilerin hikayelerini paylaşmalarına aracı olacak pek çok etkinlik ve yarışma düzenleniyor. Böylelikle hem kadınların girişimcilik konusunda daha aktif olmalarına hem de ilham verici hikayelerini diğer kadınlarla paylaşmalarına olanak sağlanıyor. Bu yarışmaların ilki ve en köklülerinden biri de Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması.

 “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması, kadın girişimcilerin çevrelerinde yarattığı farka ve faydaya da odaklanırken, girişimcilikteki başarısını Türkiye’ye duyuran kadınların başka kadınlara katkı sağlama konusundaki motivasyonlarını da artıyor. Kadın girişimcileri ve kooperatifleri, büyük bir heyecanla gerçekleşen jüri değerlendirmesi sonucu belirlediğimiz birincilerden biri olması için Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’na başvurmaya davet ediyoruz.” – Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Sibel Kaya

Garanti BBVA, Ekonomist Dergisi ve KAGİDER iş birliğiyle: Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması

Türkiye’de, kadın girişimcilere yönelik çeşitli çalışmalar yürüten ilk özel banka olan Garanti BBVA, girişimcilik konusuna büyük önem veren, konuyu sayfalarına taşıyan Ekonomist Dergisi ve Türkiye’de kadın girişimciliği ve liderliğini geliştirmeyi hedefleyen sivil toplum örgütü KAGİDER’in iş birliğiyle 2006 yılından bu yana kesintisiz olarak gerçekleşen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” bu yıl 18. kez düzenleniyor.

Yarışmada başvurular, Türkiye’nin Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi ve Türkiye’nin Kadın Kooperatifi olmak üzere 5 kategoride değerlendiriliyor.



Yarışmanın kazananları ise Şubat ayında yapılacak olan ödül töreni ile açıklanacak. “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” ödülünü alacak girişimci 250.000 TL, “Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi” ve “Türkiye’nin Kadın Kooperatifi” kategorilerinin birincileri ise 200 biner TL’lik ödülün sahibi olacak.

“Kadın girişimciliğinin sürdürülebilir kalkınmaya olan etkisini görmek ve bu başarıları ödüllendirmek bizim için büyük bir mutluluk. Kadın girişimcilerin ekonomiye kazandırdığı değer, ülkemizin geleceği için büyük önem taşıyor. Yarışmaya katılacak tüm kadınlara başarılar diliyorum. Hep birlikte, kadınların gücünü daha da ileriye taşıyacağız.” – KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu

2025 yılının kadın girişimcisi siz olabilirsiniz

Hikayenizle tüm kadınlara ilham olmak ve başarılarınızı tüm Türkiye’ye duyurmak istiyorsanız; 15 Kadım 2024 tarihine kadar www.garantibbvakadingirisimci.com adresindeki formu doldurarak yarışmaya başvurabilirsiniz.

“Türkiye’de kadının ekosisteme katkısını daha da artırmayı, girişimci kadınları cesaretlendirmeyi amaçladığımız bu yarışma önemli bir aşama kaydetti. 17 yılda 45 bin başvuru olmamız, yıllar içinde kategori sayısının bir iken geçen yıl itibarıyla beşe çıkması çok kıymetli. Ekonomist dergisi, Garanti BBVA ve KAGİDER olarak kadın girişimcilerimizi yarışmamıza davet ediyoruz.” –Ekonomist Dergisi Yayın Yönetmeni Talip Yılmaz





İlgili Makale