Deprem, diğer doğal afetler, beklenmedik zamanlarda yaşanan olaylar, her yaştan kadın-erkek tüm insanları olumsuz etkileyebiliyor ve travma semptomlarının oluşmasına neden olabiliyor. Uzmanlara göre ise erkekler, toplum içerisinde genel kabul görmüş cinsiyet rolleri nedeni ile yaşadıkları travmaları görmezden gelmeye eğilimli olabiliyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, deprem travmasının kadın ve erkek üzerinde farklı etkiler oluşturabileceğine dikkat çekiyor. Erkek bireylerin daha güçlü görünmeye ve daha soğukkanlı durmaya özen gösterdiğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, bu durumun da kişinin yaşadığı travmayı bastırmasına sebep olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Her ne kadar travmatik yaşam sonrası, kadınların destek başvuruları fazla gibi görünse de erkeklerin daha örtülü bir travmatik süreçten geçtikleri düşünülmektedir.”
Travma bireyin baş etme mekanizmalarını olumsuz etkiliyor
Travmanın, bireyin uyum sağlayan baş etme mekanizmalarını olumsuz yönde etkilediğini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, şiddetin tüm alt alanları olmakla beraber özellikle cinsel şiddet, fiziksel yaralanma ya da ölüm olaylarını doğrudan ya da dolaylı olarak örneğin bir başka kişinin yaşantılamasına tanık olmak, bir yakınının başına geldiğini öğrenmek gibi deneyimlemenin psikiyatri alanında travmatik deneyim olarak adlandırıldığına dikkat çekiyor.
Travmalar farklı tepkilere neden oluyor
Travmaların farklı tepkilere neden olabileceğini ifade eden Çekin, “Kişinin ruhsal baş etme mekanizmalarını son derece olumsuz etkileyen travmatik deneyimlerin, zamansız gerçekleşmesi ve ölümle sonuçlanması noktasına kadar götürebilmesi bu olumsuz etkilerin ana nedenlerinden bazılarıdır. Bu tarz yıkıcı sonuçlara sebep olan travmalar kaygı, geri çekilme, korku ve kaçınma tepkilerine neden olur. Travmaya dair algıların birçoğu travmanın daha çok fiziksel yaralar oluşturması yönündedir. Ancak travmaların kişiye göre değişmekle beraber cinsiyetlere göre de zaman zaman farklılık gösterdiği noktalar olmaktadır.” diyor.
Doğal afetler sonunda duygusal sorunlar ortaya çıkabilir
Doğal afetlerin insanoğlunun var olduğu günden beri korkularının temeli olduğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Ani ve öngörülemez oluşu, insanlar üzerinde büyük etkiler bırakabilmektedir. Bu türden bir doğal afet felaketine maruz kalan bazı bireylerde, fiziksel bir yaralanma olmasa da duygusal açıdan birtakım sorunlar ortaya çıkabilir. Ülkemiz özellikle deprem bölgesi olması sebebi ile yaşanan büyük depremler sonrası kişilerde çeşitli tepkiler ortaya çıkmaktadır. Tabii ki bu çeşitli tepkiler kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Aslında gelişen tepkiler tamamen normaldir ve bu tepkilerin neler olduğunu bilmemiz, olayın psikolojik etkilerinden daha çabuk kurtulmamıza yardımcı olmaktadır.” diyerek konuya dikkat çekiyor.
Süreç uzayınca sorunlar ortaya çıkabilir
Çoğu zaman depremin kendisi sorunmuş gibi görünse de aslında daha çok içeriğindeki belirsizliğin bireyde korku oluşturduğuna dikkat çeken Çekin’e göre “Deprem gibi ağır sonuçlara yol açan afetlerde, süreci normal seyrinde götüren bireyler birkaç hafta içinde yeni duruma alışıp gündelik hayatlarına devam ederken; bazı kişiler için bu sürecin uzaması Akut Stres Bozukluğu’na veya Travma Sonrası Stres Bozukluğu’na yol açabilmektedir.”
Erkekler travmayı bastırabiliyor
Bu tarz durumlarda genellikle erkeklerin, toplum içerisinde genel kabul görmüş cinsiyet rolleri nedeni ile yaşadıkları travmaları görmezden gelmeye eğilimli olduğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Bir çatı misali anne ve çocuk arasında bir güven alanı varken baba figürü, hepsini kapsayan bir güven alanı oluşturmayı hedefler. Bu gerek toplumsal cinsiyet rolleri gerek ise insan doğası açısından bu şekilde devam eder. Dolayısı ile erkek bireyler daha güçlü görünmeye ve daha soğukkanlı durmaya özen göstermektedirler. Bu durum da kişinin yaşadığı travmayı bastırmasına sebep olmaktadır. Her ne kadar travmatik yaşam sonrası, kadınların destek başvuruları fazla gibi görünse de erkeklerin daha örtülü bir travmatik süreçten geçtikleri düşünülmektedir.” diyor.
İlk etapta güvenli alan oluşturma önemli
Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, deprem sonucu travmatize olan bireyler için özellikle ilk günlerinde yıkıma, enkazlara, can kayıplarına ya da yakınlarından haber alamama gibi durumlara şahit olan bireyler için ilk etapta güvenli bir alan oluşturma ve yakınları ile iletişime geçmelerini sağlamanın çok büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor.
Hemen terapi yapılmaz
Başlangıçta kişilere terapi yapılıyor gibi bir algı oluşmasının yanlış olduğunu vurgulayan Çekin’e göre “Çünkü ilk olarak bu kişilerin kendilerini güvende hissetmeleri ve temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyor olmalarını sağlamamız gerekmektedir. Daha çok birlik ve beraberlik duygularını depremzedelerle paylaşmak anlam taşımaktadır.”
Travma terapilerinde hafıza silinmez
Bu konunun deprem dışındaki travmatik yaşantılarda da geçerliliğini koruduğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Yani öncelik hastaya güvenli alan oluşturmaktır. Sonrasında ise duygularını anlamaya yönelik terapötik ilişki üzerinden görüşmeler planlamak gerekmektedir. Travma terapileri kesinlikle kötü yaşantıları hafızadan silmek ya da unutturmak gibi düşünülmemelidir. Travma odaklı terapilerde duygusal işlemleme sürecine destek sağlanır ve böylece kişi gerçekliğe daha bilinçli bir yaklaşım içerisinde olur. Eğer tüm terapötik süreçlere rağmen travmatik yaşam kişinin işlevselliğini belirgin düzeyde bozuyor ise bir psikiyatrist desteğine yönlendirilme yapılmalıdır.” diyerek konuya vurgu yapıyor.
İlginizi çekebilir: Travmatik stres nedir, belirtileri nelerdir, nasıl başa çıkılır?